-
51.
+7Melis'in söylediği yere doğru koşturmaya başladım bu sefer. Ve gördüm onu. Reklam tabelasının önünde ellerini kavuşturmuş heyecanlı bakışlarla etrafı tarıyordu. Üstünde pembe bir kazak, kot pantalon sarı- lacivert bağcıklı ayakkabıları ve mavi çantasıyla muazzam gözüküyordu. Orada düşüp yığılabilirdim. Ama daha iyi bir şey yaptım. Ona doğru hızlı adımlarla ilerledim. Omzuna dokundum. Bana doğru döndüğümde sımsıkı sarıldım ona. Bir annenin yavrusuna sarılması gibi, bir çocuğun oyuncağını almaya çalışan başka bir çocuğa oyuncağı bırakmamak için o oyuncağa sarılması gibi, dünya kayıp giderken avuçlarında dünyaya sımsıkı sarılmaya çalışan çilekeşler gibi sımsıkı sarıldım. Bir daha bırakmamak üzere sarıldım. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum. Yüzüne bakmayı akıl edebildim. Hala sarılmış bir şekilde kafamı hafif geri çektim ve o çekiğimsi gözlerine baktım. Ne ışıltısından bir şey kaybetmişti o gözler ne de umudundan parçalar...
Melis, seni çok özlemişim. diyebildim güçlükle. Hopotis, seni çok özlemişim diyebildi güçlükle.
Elini ver bana dedi daha sonra. Ve benim merakla verdiğim ellerimi tarihi bir eşyayı kırkmamak istercesine dikkatle aldı. Kendi avuçlarına yerleştirdi. Bu eller bugün hiç ayrılmasın dedi. Gözlerimden süzülen mutluluk gözyaşları eşliğinde Ayrılmasın dedim. -
52.
+9 -1Eshot'a bindik birlikte. Eski bir otobüstü. Bugün nerelere gideceğimizi özetledi. Planı zaten biliyordum ama onun dudak kıpırtılarının eşliğinde birkez daha dinledim. ilk durağımız Konak Saat Kulesi'ydi...
Gözlerimiz birbirlerine kenetlenmişti. Otobüse binen yaşlı amcalar ve teyzelerin bakışlarını hissedebiliyordum fakat ortada ayıplanacak bir şey yoktu. Nitekim 60'lı yaşlarda olduğunu tahmin edebildiğim bir amca Yavrularım.Ne de güzel bakıyorsunuz birbirinize dedi. Melis'in yanakları kızarmıştı. Benim de aynı durumda olduğumu tahmin edebiliyordum. Midemde bazı cisimler yer değiştiriyor gibiydi.
Otobüs fuarın önüne geldi. Melis vaktimiz kalırsa buraya girebileceğimizi söylediğinde ellerini her zamankinin aksine biraz daha fazla sıktım. Melis. Seneye ne olursa olsun bu şehirde üniversite kazanacağım. Bu benim Melis'e verdiğim ilk sözdü. Ve tutacağımı biliyordum. -
53.
0Rezerve
-
54.
0iyi iyi
-
55.
+7Konak sahiline vardık. Masmavi Ege Denizi ve tepesinde o denize renk veren gökyüzü ve yanımda ellerimi sımsıkı tutan Melis muhteşem bir ahenk oluşturmuştu. Kordon insanlarla dolup taşmıştı. Bigiblet süren insanlar benim şehrime nazaran oldukça fazlaydı. Büyükşehir Belediyesi'de bu tutkun insanları düşünmüş güzel bir bigiblet yolu yapmıştı. Bu şehrin insanlarına dair ilk izllenimim insanın insana verdiği değer ve gösterdiği saygının bir hayli fazla olduğuydu.
Melis tekrar gözlerini üzerime dikti ve Sana bir sürprizim var dedi. Ne olduğunu sorduysam da söylememek konusunda ısrar etti. Zaten zamanın bütün yıpratıcılığına rağmen dimdik duran saat kulesinin önüne geldiğimizde konumumdan tersi bir istikamete doğru dönmemi istedi. Döndüm. 3 kişi yüzünde gülücükler taşırarak bize doğru geliyordu.
Biri Melis'in kardeşiydi. Diğerleri de eski mahalle arkadaşları...
Samimi kızları hepsi. Beni tanımaya çalıştılar ve Melis'in anlattığı kadar var olduğunu söylediler geleneğin buyurduğu üzere.
Zehra ( Melis'in kardeş) birbirimize çok yakıştığımızı söyledi
diğerleri buna katıldı.
Zeynep ( Arkadaşlarından biri ) şaka yollu olarak genç aşıkları rahat bırakacaklarını. Sadece benimle tanışmak için geldiklerini söyledi. Deniz tarafından Karşıyaka Vapurunun kulak tırmalayan, aynı zamanda ben buradayım size şahidim diyen sesi duyuldu. -
56.
0Rezerved 3
-
57.
0Rez alayim
-
58.
0Rezerved
-
59.
0Bu burada dursun @3'e katılıyorum
EDiT: Devam et amk bu arada mekanlar hakkındaki izlenimler doğru -
60.
0Beyler hikaye çalıntı aha bu da linki
http://www.incisozluk.com...BCniversite-hayat%C4%B1m/ -
61.
0Güzel gidiyosun park ettim
-
62.
0res 55.e
-
63.
0izmir ve hikayede hala sakso yok devam etme kappaaa
-
64.
0rezerve
-
65.
0Rezerved
-
66.
0Rezerve
-
67.
0rezerve
-
68.
-1Çalıntı amk yalanını gibiyim
-
69.
0Rez biladerim
-
70.
+8Zehra, elindeki fotoğraf makinesini sallayarak Bu anın ölümsüzleştirilmeyi hakettiğini söyledi. Melis, gözlerini kız kardeşine kırptı tam zamanında der gibi. Koluma girdi. Sol tarafımıza saat kulesini, sağ tarafımıza gevrekçi ve baloncuyu alarak fotoğraf çektirdik. Daha sonra hepsiyle el sıkıştım ve aralarından ayrıldık.
Kemeraltı'na doğru yürüdük. Çeşit çeşit mağazalar, seyyar satıcılar, kızılay standı, restoranlar vardı. Sonu gelmez uzunlukta bir çarşıydı burası ve bir labirent gibiydi. Yalnız başıma girsem imkanı yok saatlerce çıkamazdım. Ayrıca çeşitli mağazaların rekldıbını sokaktan taşan kalabalığın arasında elden koldan çekiştirerek Pantalon lazım mı? Gömlek? Ayakkabı? Neye ihtiyacın var? demek suretiyle yapan şahıslara acayip ayar olmuştum.