-
1.
+56 -7EDiT : Hikayem 11.bölümde finalini yapmıştır. Yorumlarınızı bekliyorum
Evet bay ve bayan panpalarım. Yeni bir hikaye ile karşınızdayım. ilk yazdığım paradox zamanda 5 kapı sizler sayesinde trende girdi.Olumlu olumsuz bir çok yorumlar geldi.ilginiz için teşekkür ederim tekrardan...
Paradox Zamanda 5 Kapı Hikayem için: http://www.incisozluk.com...odox-zamanda-5-kap%C4%B1/
Önceden de dediğim gibi onla bunla yattım hikayelerinden , istisnalar hariç hikayelerin 2-3 güne sarkmasından , deepweeb hikayelerinden ve 3-4 saatte 1 entry girilmesinden sıkıldıysanız eğer yeni hikayem sizlere bu sıkıntıları yaşatmayacaktır
Size güveniyorum panpalar bu hikayeyi de harcamayacaksınız.
MUTLAKA OKU !
( Okumayı bitirenler mutlaka bunu okusun. Okumaya başlamayanlar da okuyabilir aslında. Spoiler yemez ama final hakkında bilgi sahibi olabilir. Buda finalde alacağı zevki düşürebilir )
Finalle ilgili eleştiriler var. Burada direkt olarak açıklık getirmek istiyorum. Normalde 5 bölüm sürecek olan finali işim çıktığı için zar zor 3 bölüme sığdırdım.Bu yüzden betimleme ekgibliği, konuşmalarda kopukluklar olabilir. Ayrıca hikayenin 2 finali var. Yani sonunda ne olduğunu tamamı ile kendiniz seçiyorsunuz. Böyle farklı bir şey denediğim için de final bölümünü biraz da
kendi istediğim için karışık yaptım.
Eğer ki final bölümü hariç diğer bölümleri dikkatli olur, ileri de ne olabilir diye düşünürseniz final bölümünde bir sıkıntı yaşamazsınız. Zaten amacım sizi okurken düşündürmek. Okumanız bittikten sonra lan acaba noluyo burda? sorusunu sordurmak. Amacım bu olduğu için elimden geldiğince karışık yapmaya çalıştım. Okuduğunuz için teşekkürler
Edit 2: Trende girmişiz panpalarım. Okuyanlara , yorum yapanlara , eleştirenlere herkese teşekkürler. Yeni bir hikayede görüşmek üzere ... Ayrıca paradox zamanda 5 kapının devdıbını yazmak düşünecelerim arasında. O bu hikayeden daha uzun soluklu ve biraz daha az karmaşık. Ancak bana kalırsa finali tatmin edici. Onu da okuyabilirsiniz. isterseniz tabi -
2.
+22Bölüm 1/iyi Bir insan Olmak
“Dünyanın yaşamı ve ölümü kendi ellerimizde olsaydı eğer, kendi acılarımız yüzünden bencilce, yaşama son verir miydik ?”
Bitti. Her şey bitti… Ve işte şimdi son merminin asıl kişiye varması gerekiyor. Hava yağmurlu. Neden ağlıyor ? Değersiz hayatlar için dökülen gözyaşları mı bunlar ? Benim hayatım binlerce değersiz hikayeden birisi. Ve bitmesi yüzünden dünya acı çekmez…,
Dün gibi hatırlıyorum. insanlar iyi yada kötü doğmaz. Sadece sürüklenirler. Kötülerin her zaman bir hikayesi vardır.iyi olanların hikayesi ise kötü olduklarında başlar.
Artık kötü bir insanım ben. Yeni doğacak insanlar. Hikayemden öğüt edinin. iyiliğin olmadığını öğrenin. Güçlenin ve sadece bir rakibiniz olsun. Kibir…Bunları düşünürken istemsiz bir sırıtışla geçmişi hatırladı yorulmuş zihnim..
Mutlu bir insandım ben. insanlara yardımı seven. insanlara önem veren. Mutlu bir ailem vardı. iyide bir işim. Klagib bir senaryo ha ? insanların hepsi özeldir. Buna inanırdım. Her hayatın dünyayı değiştirebilecek bir enerjisi olduğuna. Ve yitirilen her hayat artından dünyanın ağladığını görürdüm. Ve yağmurda koşup oynayan çocukları…Öyle bir döngüdeydik ki kiminin acısı kiminin mutluluğu oluyordu. Ne zaman yağmur yağsa bir yere çekilir yağmuru izlerdim.
Bazen kara bulutlar gelirdi ve öyle şiddettli , öyle gür yağardı ki yağmur. Kimin ardından dökülen göz yaşları bunlar diye düşünürdüm. Ancak cevabını tahmin edemezdim. -
-
1.
0ilk cümlede beni kaybettin, cevap hayır
-
2.
+1Yapacak bir şey yok panpa. Ama ilerleyen bölümleri okursan bence seversin. Tabi sana kalmış
-
3.
0Bunu insan okuyacak pezeneng.
-
-
1.
+1Panpa olabildiğince sade haliyle yazdım. Okunması kolay olsun diye de paragraf paragraf yazdım. Daha ne yapayım ?
-
1.
diğerleri 1 -
1.
-
3.
+15Bölüm 4) intikam VaktiTümünü Göster
Arada hikayenin en başında bu şekilde "" işaretli sözler vereceğim. Bunlar hani sanki bizim adam geçmişi hatırlarken aynı zamanda kendi kendine konuşuyormuş gibi düşünün .
"iyi bir insan düşünün. Herkese yardım eden. Herkesle ilgilenen. Ve bunu birilerinin gözüne girmek için yapmayan. Gerçekten özünde iyi olan bir insan. işte o insandan korkmalısınız. Çünkü o içindeki öz karanlıklaşmaya başlarsa o kişi mükemmel bir kötü olur"
Küçük bir çocuk bana akıl veriyordu. Sanki o benden büyüktü. Olgunluğuna hayran kalmıştım. Haklıydı. Ağlamak çare değildi. Karımın neden öldürüldüğünü ve kızımın nerede olduğunu öğrenmem gerekirdi . Arabama kadar gitmek bana ağır gelmişti. Bende koşarak şirkete doğru gittim. Tek amacım bir ip ucu idi. Karımın neden öldürüldüğünü ve kızımın nerede olduğuna dair ortak bir ip ucu…
Şirkete geldiğimde hemen ofisime çıktım. Bugün şirket tatil olduğu için pek eleman yoktu. Ofisime çıkıp masamı , çekmecelerimi heyecan ve sinirle aramaya başladım. Ve çekmecelerin birinde bir dosya buldum. Üstünde kırmızı harflerle “Bir Dost” yazıyordu. içini açtığımda küçük kızımın resmini gördüm. Ve resmi olan bir adamı. Dosya da şunlar yazıyordu…
“Karını ve kızını elinden alan adam bu. Başka bir şirketin patronu. Pis işler bilirsin. Rakibi de sensin. Artık sende pis oynamalısın . Karını öldürdü. Ve birkaç haftalığına buradan uzaklaştı. Tahmini adresi burada. Sana intikam almak için bir şans tanıyorum. Kim olduğumu düşünme. Ya karın için ağıt yak , yada kızını bu adamın elinden kurtar.”
Böyle bir yazı , bir fotoğraf ve bir adres. Tekrar ağlamaya başlamıştım. Bu arada içeri yardımcım girdi. Etrafın dağıldığını ve ağladığımı gördü ve “Patron.. Patr.. iyi misin ?” diye bağırarak beni sıkıca tutarak ileri geri sarsmaya başladı. “Ölüm..Ölüm.Ölüm” diye kendi kendime tekrar ediyordum. “Patron.. Lanet olsun ne oldu?” dedi yardımcım ve bana tokat atmaya başladı. “Kendine gel be adam !” diye bağırıyordu…
Biraz kendime gelince ayağı kalktım. Ellerimi sıktım. Ve pencereye doğru yöneldim. Hava açıyor gibiydi. “Havayı görüyor musun ? Hava nasıl o kabalığından, o kasvetinden kurtuluyor. Birkaç dakika sürüyor. işte bende bu şekilde kapanıyorum. Buraya en son kim girdi ?” diye sordum. “Efendim siz 2 saat önce buradan çıktınız. Ondan beri burası kapalıydı zaten. Anahtar bir tek sizde var…” . Ona doğru döndüm ve “Yanılıyorsun,bir kişide daha vardı anahtar. Karımda…Sadece. Anahtar için mi öldürdüler onu. Lanet olasıca buraya kimin girdiğini nasıl bilmezsin ?” diye bağırarak üstüne yürüdüm ve bir yumruk geçirdim.
Şokun etkisinden kurtulamamıştım.O da ben de . “Efendim, ne oldu ?” diye sordu.Üzülüyordum. Kendime , ona ve her şeye. Dosyayı alıp ofisimden çıkıp tekrar koşmaya başladım. Koşarken yapacağım şeyden emindim. Şirket, para. Bunlar önemli ha ? Paylaşacak biri olmadığı zaman , kazandığın para ile kızına bir şeyler alıp yüzündeki gülümsemeyi görmeden ne anlamı var. Ne şirket ne de para. Artık tek amacım var. Kızımı kurtarmak ve o fotoğraftaki adamı öldürmek. Gözünün yaşına bakmadan. Öldürmek ve kızımla bu lanet şehri terketmek… -
4.
+14Bölüm 2 ) Yeni Bir isim
Kendi halimde bir insandım. iyi bir üniversitede okumuş ve çok iyi bir iş sahibi olmuştum. Büyük bir firmanın kurucusu. Belki de en büyük…. Etrafımdaki bir çok şeyi satın alabilir , hor görebilirdim. Ancak bunları yapmadım. Her zaman standart sürdürdüm yaşantımı. Kibir denilen şeyden çok uzaktım…Çok…
Her zamanki gibi işten çıkmış eve doğru arabamda yol alıyordum. Unutmam o ayı. Temmuzdu. Sabah güneşli olan havaya bir anda şiddetli bir yağmur hakim olmuştu. Arabamın içindeyken penceremi açtım ve bu gözyaşlarına elimi uzattım. Çok acı yağıyordu yağmur. içimde anlamsız bir hüzün vardı. Hayatımda hiç böyle bir yağmur görmemiştim. insanlar kaçışıyordu yağmurdan. Ben ise arabayı bir kenara çekip yağmurun altında bir dal sigara yaktım. içimdeki sıkıntı artıyordu. içimden kimin ardından dökülüyorsun sen diye geçirdim. Ve sonra arabaya binip eve doğru gittim .Başıma geleceklerden habersizce...
Arabada ilerlerken sokak başında bir çocuk gördüm.
Tek başına yağmurda oturan. Öylece oturuyordu. Tıpkı küçük bendi o. Bende hayatım boyunca yalnızdım. Yanına gitmek istedim. Çok istedim ancak neden bilmiyorum yoluma devam ettim. Öylece bıraktım onu orada. Eve çekiliyormuşum gibi hissettim kendimi. Eve doğru arabam yaklaştıkça yağmur şiddetini arttırıyordu. Arabamı parkettim. Küçük kızım için aldığım tren oyuncağını bagajdan çıkardım. Islanmaması için koşarak eve doğru yol aldım… Ve işte. O an… O an benim ismim değişti. O an yağmura bakış açım değişti. O andan itibaren ismim değişti. Artık yeni ismim ölümdü… -
5.
+14Bölüm 3 ) Her şeyini Kaybetmek
Kapı sonuna kadar açıktı. Ve eşyalar dağılmıştı. Biraz içeri doğru girince karımın kanlar içinde yattığını gördüm. Kızımın treni elimden kayıp gitmişti. Karıma doğru koştum. Çığlıklar atıyor ve ağlıyordum. Başı kanlar içindeydi. Yüzünde ise buruk bir hüzün.. Lanet olsun…
Birkaç dakika kendime gelememiştim. Etrafa boş boş bakıyordum. “Kızım !” diye bağırdım ve üst kata çıktım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Yoktu evde. Hiçbir yerde yoktu. Kafayı yemek üzereydim. Neden ben ? Midem bulanmıştı ve kusmaya başladım. Hiç durmadan kusuyordum…
Birkaç dakika sonra midem iyice boşalmıştı. Tekrar karımın yanına indim ve ona bir öpücük kondurarak kendimi dışarı attım ve koşmaya başladım. Bu iğrenç yağmurda kalp atışlarımın patlarcasına atmasını duymadan koşmaya başladım.
Ve o çocuğun olduğu yere geldim. Kafam karışıktı ve çocuğun yanına oturdum…Çocuk birkaç dakika bir şey söylemedi. Ben ise hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum. Çocuk bana doğru baktı ve …
-Bu yağmur sence kimin için yağıyor ?
Gözyaşlarımı sildim. Ve kızarmış suratımla çocuğa doğru bakıp
-Benim için. Bu sefer benim için yağıyor dedim
-Her insan yağan her yağmuru kendisi için yağıyormuş gibi hissediyor değil mi ? dedi ve ekledi. Senin hikayen ne ?
-Çok kötü bir 15 dakika geçiriyorum, sevdiklerimi kaybettim diye yanıt verdim.
-15 dakika ha ? Benim 7 hafta oldu. 7 hafta önce burada ailemi kaybettim. Bu yolda. Ve her hafta buraya gelir ve ailemi benden alan adamı beklerim. Burada olmasa da bir gün beni ailemden koparan kişiyle bir yerlerde yüzleşeceği. .Ailemi hatırlamıyorum. O kazada tek kurtulan benim. Sadece kaza olduğunu hatırlıyorum ailem ile ilgili.
Bir taksi içinde öldüler. Her hafta ben buraya geldiğim zaman yağmur yağar. Benim için yağıyor diye düşünürdüm hep . Sevdiğin için ağlamak insanın doğasında var. Ancak bencilce ağlayacağın yere git ve neden kaybettin öğren… -
-
1.
+2iyi tahmin panpa. Olabildiği kadar mantık çerçevesinde sizleri okurken acaba ne olacak, katil kim olabilir, neler oluyor sorularını sordurtmaya çalışıyorum. Umarım başarılı olurum. iyi okumalar
-
1.
-
6.
+12Bölüm 6 ) Ama o Benim Kızım ?
"O an sadece düşünmüştüm. Nasıl bir oyunda olduğumu. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi. Ben deliriyor olabilir miydim ?"
Taksi hareket ettiğinde vitrinlerin birinde beyaz bir futbol topu gördüm. Kızımla kale kurar ve işte o futbol topuyla oynardık. O an gözyaşlarımı tutamadım ve kısa süreli bir ağlama krizine girdim. Taksici ise üzelen ve korkan gözlerle bana bakıyordu dikiz aynasından.
Taksi istediğim adrese yolu uzata uzata , pek göze batmadan getirdi. Taksiden indim. Biraz daha para bıraktım ve “Beni burada görmedin, anladın mı?” diye sordum. Kafa salladı. Yüzüne biraz gülümseme gelmişti. Belkide 1 senede kazanacağı parayı bir anda vermiştim ona. Bana temiz bir bakış atarak uzaklaştı. Silahıma 4 mermi doldurdum. 1 mermiyi de cebime attım. 4 mermi ıskalarsam diye, cebimdeki 1 mermi ise kızımı kurtaramaz isem kendi kafama sıkmak için. Silah tutmayı bilmiyordum. Ancak olayların akışından olacak gerek her şeyi yapabilecek bir insan gibi görüyordum kendimi. Bu dünyada dibe batmış biri olarak görüyordum kendimi. Havaya baktım. Kapalıydı hala. Sanki bir olay olsa da akıtsam gözyaşlarımı dercesine idi…
Kapıya doğru gittim ve kapıyı çaldım. Yaşlı bir adam açtı kapıyı. Bu adam fotoğraftaki adamdı. Kapıyı açar açmaz silahla kafasına vurdum ve kapıyı kapadım.
Sinirden çıldırmış gibi adamın üstüne çullandım ve kafasına silah ile vurmaya başladım. Birkaç vuruştan sonra debelenmeyi kesmişti. Gözleri dolmuş ve bana o zayıf bakışları ile sanki “Neler oluyor?” der gibiydi. Silahı Sarjörü çıkardım ve 3 mermiyi yere attım. Tek mermi vardı silahta. Silahı adamın kafasına doğru uzattım.
“Neden ?”diye sordum önce. Sonrasın da ise “Kızım nerde” diye bağırdım. Yaşlı adam sürünerek odaya doğru gitmeye çalışıyordu. Sürüklenirken bir iki tekme attım karnına. Ellerine bastım. Acı çekmesini istiyordum. Acıdan ağlamasını. Kolay ölüm yoktu ona. Zorlukla sürünüyor ve bir şeyler geveliyordu ağzında. “Ne diyorsun alçak !” diye bağırdım ve elimi tetiğe doğru getirdim. Oturma odasına kadar gelmiştik. Tam vuracakken adamı orada gözüm vitrindeki fotoğraflara takıldı. Yaşlı adam, yanında büyük ihtimal karısı, genç bir adam, genç bir kız ve yaşlı adamın sırtında küçük tatlı bir kız… Benim kızım… -
7.
+10Bölüm 5) DeğişimTümünü Göster
Eve döndüm .Ev hala incintı. Birkaç saatte neler yaşamıştım. Gereken yerlere telefon ettim ve karımı hakettiği gibi uğurladık…Mezarının başında birkaç dakika bekledim. Hiçbir şey söylemiyordum. Sadece mezarına bakıyordum. Elimi açtım ve biraz toprak aldım elime. Toprağı sıktım ve “Merak etme , mirasımızı koruyacağım.” Dedim. Eve tekrar geçtim , kızımın trenini alıp çantama koydum. Biraz da para aldım.Evi son bir kere turladım. Sonrasında bir uçak bileti alıp hayatımı mahfeden adamın olduğu yere doğru yola çıktım. “Bekle beni. Ölüm senin için geliyor.”
Katilin konakladığı şehre indim. Hava kapalıydı. Temmuzdaydık…Neden böyleydi hava ? Bana artık üzülmeyi kes. Benim için artık ağlama…
Dosyadaki adrese sorgusuz bir şekilde gelmiştim. Bir dost dediği kimdi ? Bunlar başımı ağrıtan sorulardı. Ancak bunları düşünmek gereksizdi. Önemli olan tek şey kızımdı. Bir taksi çevirdim. “Nereye gidiyoruz ?” diye sordu. Aklımdaki sorular yüzünden cevaplayamamıştım taksiciyi. “ 13 numaralı abi sana diyorum.” Dedi. “Ne 13’ü ?”dedim sinirli gözlerle bakarak.”Şey.. Yok bir şey abi öyle takıldım. Kötü olduğundan değil ama bak yakışmış yani.”. Ne saçmalıyordu bu adam. Şakalaşmaya mı çalışıyordu ? Zamanımı boşa harcıyordu aptal herif
“Silah satan bir yere gideceğiz önce.” Dedim. Bana doğru dikiz aynasından tedirgin gözlerle baktı. Kaskatı kesilmişti suratım. Ağlamaktan şişmiş gözlerim. Sıkmaktan acıyan ellerim. “ilerle!”dedim. Hala şüpheciydi. Bayağı bir para çıkardım cebimden ve parayı fırlattım öne doğru. “ilerle!”dedim. Ve yola çıktık.Önce kendimi bir silah aldım. Büyük bir şirketin patronu olduğum için bu da pek sorun olmamıştı. Hayatımda ilk defa mevkimi insanların üzerinde kullanıyordum. Bunu yapmaya mecburdum.
Hayat beni değiştiriyordu.iyi bir insandım. Belki de iyi bir insan olarak ölecektim. Ancak olmadı. Hayat bana oyununu oynadı. Ve sıra bende. Bende oyunumu oynayacağım.iki ters,bir düz…
Silahı aldıktan sonra tekrar taksiye bindim ve katilin evini tarif ettim. Taksici “Efendim, orası merkezin dışında kalıyor.” Dedi. Sinirli gözlerle ona baktım ve biraz daha para attım ileri doğru. “Patronun oraya gitmek istiyor.” Dedim. Başını öne eğdi ve arabayı çalıştırdı. Ne hale gelmiştim ben . Neden ? Nede..n? -
8.
+7 -1Bölüm 10 ) Final -Bölüm 2-Tümünü Göster
Lanet olasıca sen benim en yakın arkadaşım…
-Yapma ama. Bunu klagib en iyi arkadaşın kazık hikayesi mi sandık sen kod13?
-Ko..?Kod 13 mü ?
-Aaa. Demek hatırlamıyorsun. Boynundaki kod dostum. Sen gerçek bir insan olduğunu mu sanıyorsun. Yada gerçekten yaşadığını ?
- Ne.. Ne diyorsun sen ? Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun değil mi. Yolun sonuna geldiğin için saç.. saçmalıyorsun. Seni öldürmeden önce neden karımı öldürdün. Neden kızımı kaçırdın. Ve neden kızım beni hatırlamıyor söyle !
- Hey hey .. Yavaş gel olur mu. Çok fazla soru sordun. Bırakta yavaş yavaş açıklayayım sana
Bu sözünden sonra ayağı kalktı. Üstündeki gömleği çıkardı ve arkasını döndü. Boynunda 1111111 yazıyordu.
-Bunun aynısı sende de var dostum. Aslında biz aynıyız. Ben 1 numarayım. Sence 3. Ama 11 ve 13’de denebilir aahahah..
Aynaya doğru koştum ve boynuma baktım. Gerçekten de 1111113 yazıyordu. O an kaskatı kesilmiştim. Taksicinin 13 abi nereye ve yakışmış abi demesi, yaşlı adamın ben taksideyken boynumu göstermesi. O an zihnime tekrar görüntüler inmeye başladı. Yere doğru çömeldim. Başımı sıkmaya başladım. Bana doğru geldi ve “Bırak kendini zorlamayı, hatırla.” Dedi. O an kendimi yere bıraktım gözlerimi kapadım…
Bir gülümseme görüyorum. Nefes alamıyorum. Işıklar var. Ve elimi dışarı atmaya çalışıyorum. Ancak bir şeyin içindeydim. Sonrasında işten çıktığımı görüyorum. Tren alıyorum. Mutlu bir şekilde eve gidiyorum. Oğluma sarıldığımı görüyorum. Oğluma mı ?
Şiddetli bir şekilde uyanıyorum. Ellerim bağlı. Karşımda yardımcım gülümsüyor bana. Etraf pek aydınlık değil. "Neden ? " diye soruyorum. Beynim bir yandan hatıraları hatırlamak , bir yandan da sorulara cevap bulmak istiyor ve acı çekiyordu. "Bu benlik bir şey değil. Ben sadece bana verilenleri yapıyorum."." Emri kim verdi diye bağırdım. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ancak başaramadım. "Karın... "
Karım mı ? Neler saçmalıyorsu... Seni alçak huur çocuğu. Karımı nasıl bu işe alet etme cürretinde bulunursun. O öldü. Senin yüzünden o öldü. Anlat her şeyi. Anlat ki seni öldürmek için sebebim artsın.
"Zaten burdan kurtulma ihtimalin yok. Hatırlayamıyorsun çünkü mükemmel bir yanılsamaya inandın. Anlatmam içini rahatlatacaksa anlatayım... "
Sen kendini iyi bir insan sanıyorsun değil mi ? iyilik perisi olduğunu. Ama aslında değilsin. Zalim, şerefsiz itin tekisin sen. Yapma ama. Dünyanın en büyük şirketini temiz ellerle yönettiğine inandığını söyleme bana. O kadar kötü bir insandın ki seni durdurmazsak eğer ileride hepimizin sonunu bile getirebilirdin.
Aç insanları evine almayıp sokaklarda yatıran, tok insanları ise evinden çıkarmayan biriydin sen. Karına şiddet uygulayan, oğluna ilgi duymayan biriydin sen. " . " Oğlum mu ?" dedim ve bir anda zihnimin acısını hissettim. Gözlerimi kıstım. Taksideyken futbol topu görmüş ve kızımla oynarım demiştim. Demin ise oğluma sarıldığımı görmüştüm...
"Evet hatırlıyorsun değil mi ? Mantıksız gelen şeyler mantıklı gelmeye başladı. Bir kız çocuğu neden tren oyuncağı istesin ki ? Çünkü senin kızın hiç olmadı. Hepsi seni yok etmenin bir planıydı".
"Plan mı ? Karım böyle bir şey yapmaz. Onu çok seviyorum ben "
"Hayır sevmiyorsun. Ben şirkette senin yanındayken insanlara deneyler aldı altında yaptığın işkenceleri gördüm. Ve buna karşı durmaya çalıştım. Ancak sen çok güçlüydün. Bir gece karın aradı. Sen evde uyukladığın sırada dosyalarını okumuş. Ve bana bir plan anlattı.
"Plan neydi diye bağırdım." O an " Plan şuydu hayatım diye bir ses duydum." Gözlerimi oraya çevirince karımı gördüm. Hayatımın anldıbını gördüm. Yada öyle değil miydi ? -
9.
+8Bölüm 8 ) Sona DoğruTümünü Göster
"Hayatımızı değiştiren bir olay karşısında o kadar yıpranırız ki burnumuzun dibindeki şeyi göremeyiz. Tıpkı sofrada tuzluk gözümüzün önünde olmasına rağmen bulamamamız gibi. Hayatta kırılma noktaları olduğuna inandım karım öldükten ve kızım kaybolduktan sonra. Ancak şuan düşünüyorum da. Asıl kırılma noktam o taksiye devam et demekti. Çünkü tahmin edemeyeceğim bir şeyle karşılaşmaya gidiyordum."
Öylece tek başına hiçbir şey yapmadan yemek yemek insanı hayattan iyice soyutlatıyordu. Daha 3.günde kendi kendime bir hayal arkadaşı bile yaratmaya başlamıştım. Sürekli beni tanımayan kızımı ve ölen karımı düşünüyordum. Onlar uğruna benliğimi değiştirdiğimi ve kibirlendiğimi… Ben böyle düşüncelerimde savaşırken demir kapılar açıldı. Polis ekşi bir surat ifadesi ile “Çık dışarı, özgürsün!”dedi .Neler olduğunu anlayamadan ayağı kalktım ve yürümeye başladım. Polis merkezinin içine girince yaşlı adamı gördüm. Şikayetini geri çekmişti. Ona sinirli bir bakış atmıştım. Ancak o kadar yorgun ve üzgündüm ki sonrasında bakışlarım boş gözükmeye başlamıştı.
Yaşlı adamla beraber dışarı çıktık. “Neden karımı öldürdün ?” diye sordum bitkin bir sesle. “Anlamıyorum ? Neden senin karını öldüreyim ki ? Elime ne geçecek ?”. “Sen…Şirketinin güçlenmesi için..” Sözümü bitiremeden yaşlı adam buruk bir gülümseme attı bana ve “Evlat.Evi gördün.Ben tarımcılıkla uğraşan ve her ay sonu torunu eve gelince mutlu olan yaşlı bir adamım. Ne gücü ? Ne katili. Anlat bana olanları. Neler yaşadın sen ?” dedi ve beyaz sakallarını sıvazlamaya başladı.Çimlere oturduk ve ona olanları anlattım.
Ben anlattıkça adamın gözleri doluyordu. Kime güvenebileceğimi bilmiyordum.. “O kız senin kızın değil evlat…Bu işte başka bir şeyler var. Bir insan evladını nasıl tanımaz ?. Bir ipucun olmalı.” dedi bana.
Bu son sözde bir anda kafamda fısıldaşmalar dönmeye başladı. Bir şeyler ters gelmişti bana. Başım tekrar dönmeye başlamıştı. Yaşlı adamdan ona vurduğum için özür dilemek istedim ancak sadece kafamı ona bakarak sallamakla yetindim. Oda bana gülümseyen gözleriyle baktı. Sonrasında acıyan bakışlara döndü o. Lanet olsun. Bu olayda ne gerçek? Kim düşmanım ? Kim karımı öldürdü.? .
Bu şekilde düşünceler eşliğinde taksim gelmişti. Yaşlı adamla konuşmadan önce polislere taksi çağırmasını rica etmiştim. Taksiye doğru döndüm. Yavaş adımlarla taksiye bindim. O kadar bitkindim ki ön koltuğa oturmak için gideceğim mesafeyi bile yürüyemedim. Direkt arka koltuğa uzandım.
O ara cüzdanımı düşürdüm koltuğun arasına. Cüzdanımı aldım ve yaşlı adama son bir bakış attım. Yaşlı adam eliyle bana boynumu gösteriyordu heyecanlı bir şekilde. Anlam verememiştim.
Ve taksiye “Devam et!” dedim silik bir sesle. -
10.
+8Bölüm 7 ) Bir Oyunun içinde
Başım dönüyordu. Nasıl bir oyundu bu böyle ? “Neler oluyor ?” diye bağırmaya başladım.O an küçük kızın masanın altından çıktığını gördüm. Kızımın…Korkar adımlarla yaşlı adama sarıldı ve “Dede, bu adam sana niye zarar veriyor, bana da mı verecek?” diye sordu. “Dede mi?” diye kendi kendime söylendim. Yaşlı adam zar zor ayağı kalktı. Elleri korkudan titriyor, gözleri sulanmıştı. Küçük kıza sarıldı ve “Sakin ol.Geçecek kuzum.”dedi. “Ama..Ama o senin torunun olamaz.O benim kızım.”Yaşlı adam biraz güç toplayınca seke seke elini omzuma koydu. Burası normal bir ev genç adam. Ve bu kız senin kızın değil…
Öylece kendimi yere bıraktım. Yaşlı adamın gözleri hala yaşla doluydu.Ben ise yaptıklarımı düşünüyordum. insanlığımdan çıkışımı… Küçük kız korkulu gözlerle bana bakıyordu. Onun da gözleri dolmuştu. Ama o benim kızımdı. Benim kızım.Çantamı açtım ve tren oyuncağını gösterdim. “Bak, sana oyuncağını aldım kızım dedim.” Dede dediği adamın arkasına saklandı. “Sevmedim onu.Git burdan dedeme zarar veren adam.” Dedi. Deliriyor muydum? Midem bulanıyordu. Sonrasında kulaklarıma polis sirenleri geldi. Eve bir çok polis geldi. Üstüme çullandılar ve beni kelepçeleyip arabaya bindirdiler. Benim buraya geleceğimi bir tek taksici biliyordu. O mu çağırmıştı polisleri ?
Neler yaşıyordum ben böyle ? Birkaç günde neler yaşamıştım ? Karımı kaybetmiş , kızımı aramaya koyulmuştum. Ancak kızım beni tanımadı. O başkasının kızıydı ancak bu nasıl mümkün olabilirdi. Kelepçeleri elimi sıkmasının verdiği o acıyı bile takmıyordum kafama. Polis arabası durdu ve beni demir parmaklıklar ardına attılar. Aslında bu durumdan şikayetçi değildim. Biraz kafamı dinlemem ve bazı şeyleri sorgulamam gerekiyordu. Karım neden öldürülmüştü , kızım neden beni tanımıyordu , karımın katili olarak gösterilen adam neden bana çok masum gözüktü , o dosyayı odama koyan kimdi. Ben ne yapıyordum…
Lanet olsun. Çok soru vardı ve hiç cevap yoktu. Paslanmış demir parmakların ardında kapana kısılmıştım. Birkaç gün içeride kaldım. Ellerim duvara vurmaktan kızarmış ve bazı yerleri kan içindeydi. Delirmek üzereydim. Bu kadar sorunun cevabını öğrenmem gerekiyordu. Burada çürümek istemiyordum. -
11.
+7Şu ana kadar nasıl gidiyor ? ileri de neler olacak veya şuan neler oluyor tahmini olanlar var mı ? Cevaplarsanız sevinirim
-
12.
+6panpalarım okuyan yok mu ses edin
-
13.
+5Büyük ihtimal şimdi yazacağım 11. bölüm son olacak panpalarım. iyi okumalar. Umarım okuduğunuza değer bir final olur
-
14.
+5Geldim. Panpalarım yorumlarınızı ekgib etmezseniz sevinirim. Ben gene yazmaya devam edeceğim ama sizinde yorumlarınız , fikirleriniz ve tahminlerinizi merak ediyorum.
-
15.
+5Bölüm 11 ) FiNAL !Tümünü Göster
"Evet verirdim. Hemde hiç düşünmeden."
Karımla karşı karşıyaydım. Sen ölmüştün dedim gözlerimdem yaş süzülerek. Bana doğru baktı. Onunda gözleri sulanmıştı. Yanıma geldi ve bir öpücük kondurdu dudağıma. Sonrasında bana bakıp "Sadece sus ve dinle. Bunu yapmak zorundaydık" dedi ve ekledi. " Hakkın var her şey bilmeye... "
Dinliyorum şeklinde kafamı salladım. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Karım. Biricik karım karşımdaydı.
"Sen gerçek bir insan değilsin. Sen bir klonsun. Tıpkı yardımcın gibi. Bir gün evde uyuyakaldın ve ben dosyalarını araştırdım. Klonlama adı altında gizli bir teknoloji ile çalışıyordun. Duygularını kontrol edebileceğin zombiler üretiyordun. Ve kimse sana dur diyemiyordu. Gittikçe kendini kaybediyor ve güç manyağı oluyordun.
Yardımcını arayıp bir planım olduğunu söyledim ancak bunu öğresenen sen, onun sana karşı çıktığını bilen sen onu ölesiye dövdürtüp bir çukura attırdın. Güç bela beni aradı. Oraya gittiğimde yaşaması için çok zamanı yoktu. Ve hastahane çok uzaktı. Onu iş yerinde senin zalimliklerinden sıkılmış bir güvenlik görevlisi ile anlaştık ve yardımcını ofise taşıdık. Kameraları kapadık.
Yardımcın son nefesini vermeden önce onu kopyaladık. Ve ona tüm duygularını tekrar yükledik. Gerçek kendisi öldü. Klonu ise aynı duygularla yaşamaya devam etti. Ona olan her şeyi anlattım. Planı uygulayacaktık. Bir gün bir taksiciyle yüklü bir miktarda para karşılığında anlaştık. Oğlumla sen arabada giderken taksi bir anda duracaktı. Ve taksici oğluma uyuşturucu iğne yapıp bayılmasını sağlayacaktı. Bu arada yardımcının klonu içeri girip boğazını kesecekti.
Ölmeyecektin. Ancak sadece oğlumuza o arabada senin ve ben karının olduğunu ve öldüğünü söyledik. Sonrasında oğlumuzu da klonladım. Gerçek oğlumuz şuan hastahanede ve güvende. Trafik kazası düşündüğümüzden daha çok zarar vermişti ona. Oğlumuz 11111112 adına sahipti. Ve her hafta oraya gidip yaşantısını sorgulamak üzerine programlanmıştı.
Sonrasında seni de klonladık. Ölmek üzereydin. Ancak biz oğlumuz hariç herkese senin yaşadığını söyledik. Ve seni klonladık. Seni dünyanın en iyi insanıymış gibi programladık. Ve bir kızının olduğunu inandırdık. Seni gerçeklikten uzaklaştırarak eski seni hatırlamanı engellemek için. Sen klon olarak evden çıkıp kızın sandığın çocuğa oyuncak alırken ben kendimi de klonladım. Boyun kısmındaki 11111114'ü kestik. Ve onu kendi evimizde öldürdük. Böylece klonum yerine gerçekten benim öldüğümü düşündün "
Karım anlatıyor, ben gözümü kırpmadan dinliyordum .
"Ayrıca senin aklında gerçek çocuğumuzu da koymuştuk. Her ne kadar seni gerçeklikten çıkarmak için kızın olduğuna inandırsakta gerçek oğlunla konuşmanın seni gerçekten değiştirebileceğini düşündük. Ve klon olan senle klon olan çocuğumuzun karşılaşıp konuşmasını bekledik. Sana söyleyeceği her şey programlıydı. Seni gaza getirecek ve intikam duygunu kabartacaktı.
Sen bu işle uğraşırken ben kendi yedek anahtarımla ofisi açıp bir dost aldı mektubu koydum. O adam aslında hiçkimseydi. Hiçbir suçu bulunmayan yaşlı bir adam. Bunu sana kızını kaçıran adammış gibi yutturup o adamı öldürmeni istedik. Senin o adamın evine gittiğini öğrenince polisleri aradık. Sen adamı öldürecektin, polisler seni yakalayacaktı. Ve sen hapiste olduğun için şirket varisin olan oğluna, kısacası bana kalacaktı.
"Neden direkt beni öldürmediniz " diye sordum kısık bir sesle. "Çok şüphe çekerdi. Üzgünüm hayatım . Ama olması gereken buydu. Sen çok kötü bir insandın " dedi.
Ve cebimdeki silahı aldı. Alnıma doğru dayadı. Her şeyin sonuna gelmiş gibi gözüküyordum. O sırada yardımcımın klonu yanlışlıkta omzuyla ışıkları açmıştı. Her yerde kuvet benzeri camlı kafesler vardı. Ve o an.. Boğazı yarım kesilmiş olan kendimi gördüm. Öylece kafesin içindeki suda duruyordum. Dedikleri doğruydu. Ben bir klondum...
Artık her şey yerine oturmuş gibiydi. Bana bir yalanı yaşatmışlardı. Oğlumu klonlayıp onu da özellikle o gün oraya koymuşlar ve benle konuşmalarını bile ayarlamışlardı. Böylece beni kötü bir insan haline getirip kendi kendimi bitirmemi istemişlerdi. Ancak anlamadığım bir şey vardı.
"Tetiği çekmeden önce bir şey diyeceğim ." dedim ve ekledim. " Arkanı dön boynuna bakmak istiyorum ." Bu soruyu duyunca arkasını döndü ve boynunu gösterdi. Boynu sargılıydı. "Sargıyı çıkar" dediğimde "Malesef hayatım beni o kadar dövdün ki bunu çıkaracak güç bile bende yok" dedi. Sonrasında aklıma bir kaç şey daha takıldı.
"Oğlunu seven bir kadın neden oğluna uyuşturucu iğne yaptırsın, yada kaza yapacağı belli bir taksiye bindirsin. Onu klonlamak yerine benim direkt ofise gelmemi gerektiren duyguları bana yükleyebilirdim " dedim. O arada yardımcım da şüpheyle karıma doğru baktı.
Sırıttı ve " Bizi kandırmaya çalışıyorsun . Yapma. Her şey iyiliğin için " dedi ve silahı kafama dayadı. Ve tetiği çekti...
---
...
Olan her şeyi duyuyordum. Cam fanusun içinde. Tek gözümü de yarım bir şekilde açmış olanları izlemiştim. Klonum ölmüştü. Sonrasında karım klonumun cebini inceledi ve bir mermi çıkarıp silaha taktı.
Konuşamıyor yada ses çıkaramıyordum. Sadece içimden düşünebiliyordum. Bana doğru baktı. Sonra da ortağımın klonuna. Ortağımın Klonu " Neler oluyor ? " diye sordu. Karım da " Her şey yoluna girecek dedi ve boynundaki sargıları açtı . "
“Dünyanın yaşamı ve ölümü kendi ellerimizde olsaydı eğer, kendi acılarımız yüzünden bencilce, yaşama son verir miydik ?” diye sordum kendi kendime. Hayır vermezdim. Çünkü o kadar da kötü bir insan olduğumu düşünmüyordum. Eğer gerçek ben bu kadar kötü değilsem...
O zaman benim klonum gibi ortağımın klonu da mı tuzağa düşürüldü. Onun klonuna da mı yanlış bilgiler yükletildi . Her şeyi gerçek karım mı yaptı ? Karımın boynundaki sargı tamami ile düştüğünde her şey ağır çekime girmişti.
O bir klondu. O zaman gerçekten ölen kişi karım mıydı ? Silahı yukarı doğru kaldırdı ve şu sözleri söyledi. “Dünyanın yaşamı ve ölümü kendi ellerimizde olsaydı eğer, kendi acılarımız yüzünden bencilce, yaşama son verir miydik ?”. "Evet verirdim. Hemde hiç düşünmeden."
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken bir silah sesi duydum. Karım doğruları mı söylemişti. Ben gerçekten kötü bir insan mıydım. Yoksa her şey karımın bir tuzağı mıydı. Karım iyi bir insan olsaydı masum bir insanı neden öldürmem için gönderirdi beni. Kötü birini yok etmek için birini feda etmek için mi ? Hangisi doğru olan cevaptı. Bir acı hissetmiyordum. Sadece gözlerimin kapandığını hissediyordum.. Karım ortağımı mı vurmuştu. Yoksa kendisini mi . Yada beni mi? Ne can sıkıcı bir hay...
.
SON -
16.
+4okuyanlara ve destek olanlara şimdiden teşekkürler
-
-
1.
-1Devam et devam
-
-
1.
+2final bölümüne geldik panpa
-
1.
-
1.
-
17.
+4Son bölümle bir çay molasından sonra sizlerleyim beyler. Sizde fikirlerinizi yazarsanız bu arada sevinirim.
-
-
1.
-1Bak ama bu olmadı sen şimdi primcilik yaptın
-
-
1.
+1yok panpa. Çayım elimde şuan. Yazmaya devam ediyorum. Son bölüm olduğundan biraz uzun sürüyor yazmak. Geçmiş bölümleri falan da okuyorum. O yüzden. Yoksa 5 dakkada yaptım geldim yazmaya devam ettim
-
1.
-
1.
-
18.
+4Bundan sonraki bölümler final bölümleri panpalarım. Sizce nasıl gitti. Ve finalle ilgili tahminlerinizi alayım . Tahmini 2, en fazla 3 bölümle biticek hikayemiz
-
19.
+4Bölüm 9 ) Final -Bölüm 1-Tümünü Göster
Not : Bu hikayeye başlamadan önce yazdığım "" içindeki yazılar bizim karakterin bu olayı yaşadıktan sonra hatırlarken ki kendi değerlendirmeleridir. Tekrardan yazmak istedim karışıklık olmasın diye.
"Klagib bir hikaye sanmıştım o an kendi hikayemi. Peki ya gerçekten öyle miydi ? "
Telefonumla uçak biletimi alıp başka hiçbir yere sapmadan direkt uçağa binerek kendi yaşadığım şehre indim ve şirketime doğru yol aldım. Ağır ağır damlalar iniyordu yeryüzüne. Gökyüzüne baktım ve ellerimi açtım. Islanıyordum. Sonrasında ellerimi yüzüme zütürdüm. Ağlamaya başladım.
Çığlıklar atıyordum. Etrafta yürüyen birkaç kişi bana ters ters bakıyordu. Ama umrumda değildiler. Öyle bir moddaydım ki yanımda biri ölse kılımı kıpırtmazdım Şirketime doğru koşmaya başladım. Her adım atışımda gökyüzü adeta parçalınıyor gibiydi. Her adım atışımda gök gürültüsünü daha da yakınımda hissediyordum. Nefes nefese şirketime kadar gelmiştim Kafam eğik bir şekilde hızlıca içeri girdim. Güvenlik kolumdan tuttu ve “Nereye?” diye sordu. “Ofisime seni aptal”diye cevap verdim. “Üzgünüm . Giremezsiniz” dedi. “Benim kim olduğumu biliyor musun ?” diye sertçe çıkıştım ona.
“Biliyorum ama söylememem üzgünüm, giremezsiniz.” Dedi ve ekledi. “Burda olmamalıydınız. Ben.. Başım belaya girebilir.”
“Ne diyorsun seni adi bin” diye bağırdım ve silahımı çıkardım. içeri giriyorum dedim. Silahına davranmak istedi ancak kafasına silahla vurup şirketime girdim. Görevlileri gördüğümde silahımı üzerlerine tutup “Sıkıntı yok,bu şirket benim, istediğim gibi girerim dedim.” Ellerini silahlarına zütürdüler ancak havaya bir kez ateş ettiğimde ellerini yukarı kaldırdılar. Birkaç kat yukarı çıktım. Ofisimin bulunduğu yere gittiğimde çalışanlarımı gördüm. Hepsi dehşetle bana bakıyordu. “Size zarar vermeyeceğim, evinizde gibi davranın.” Dedim. Bana hala dehşet içinde bakıyorlardı. Bir kız beni görür görmez bayılmıştı. Neler oluyordu burada ? O an ofisimde bir yansıma gördüm. Birisi içerideydi. Artık her şeyi çözmenin vakti gelmişti. 3 mermiyi yere sıkarak harcamıştım. Silahımda bir mermi kalmıştı. Ve 1 tanede cebimde.
Silahımdaki mermi olayın sonu, cebimdeki ise benim sonum olacaktı. Ağır ağır adımlarımı atarken ofisimde bulunan kişi kapıyı açtı ve bana baktı. Azda olsa bir sırıtma vardı yüzünde.
O an. Çığlık atmaya başladım. Ellerimi sertçe başıma bastırdım. Zihnimdeki düşüncelere engel olamıyordum. O gülümseme… Evet.. Hatırlıyorum. Etraf karanlık. Islandığımı hissediyorum. Bir şeyin içindeyim. Ve dışarıdan bir gülümseme geliyor. Sonrasında boğuluyorum... Lanet olsun. Deliriyor muyum ?
Birkaç kez yere düşüp kalktıktan sonra ofisimin önüne geldim. Arkadan silah doldurma sesleri duydum. Kafamı çevirdiğimde görevlilerin bana ateş etmeye hazır olduklarını gördüm. Gözlerimi kapadım. O kadar kafam karışıktı ki. O kadar yorgundum ki… “Silahlarınızı yere bırakın.” diye bir ses işittim. Sonrasında silahların yere düşüş seslerini. “Hadi içeri. Bu işi burada yapamayız. Sonuçta benim de bir ağırlığım olmalı ha ?”.Gözlerimi açtım. Ve ofisimde bulunan adamla beraber tekrar ofisime girdik. Yardımcımla beraber…
Ofisime doğru girdik. Zihnimde sürekli fısıldaşmalar duyuyordum. Ofise girer girmez bir yerlere tutundum düşmemek için. Sonrasında silahı yardımcıma doğru yönelttim. Bana doğru bir bakış attı. Ve normalde benim oturmam gereken patron masasına oturdu. “Beni vuracak mısın ?” diye gülümseyerek sordu. Nefes alışımın arttığını hissediyordum. Bazı şeyler mantıklı gelmeye başlamıştı. Ofise gittiğim zaman yardımcımın kimse girmedi demiş olması... “O sendin.” Dedim bağırarak. Lanet olasıca yardımcım... -
-
1.
0ingilizce düşünerek türkçe yazma...
-
1.
-
20.
+4Evet tekrar soracağım ama sizce şu ana kadar nasıl gitti. Şu ana kadar hikayenin ana içeriği yada finali hakkında bir tahmininiz oluştu mu ? Yorumlarsanız sevinirim. Duvara anlatmak gibi hissetmek istemiyorum. Hikayenin yavaş yavaş sonlarına geliyoruz. Umarım okuduğunuza değer
başlık yok! burası bom boş!