iyi bir doktor olmak için dayak yemem gerekmezdi

ilk kez ailemden uzaklaşmıştım
yeni bir şehir, yeni dostluklar, bir çevre
umduğum gibi olamayacaktı ama bilmiyordum
yurda yerleştirmişti ailem beni.
ama istediğim gibi değildi bişeyler ters gidiyordu
reis vardı orda, oranın kralı.
saçımı kesmek zorunda değildimki, kesmedimde.
bunun için dayak yemek çok saçmaydı

dayağın dozu artmaya başlamıştı ama ben dirayetli olmaya çalışıyordum
o saçlar kesilmeyecekti
kimseye bişey anlatmıyordum tanıyordum.
mecbur dayak manyağı oluyordum hergün hergün
en son florans ampul kırmışladı kafamda, acımamıştı ama beni rahat bıraksınlar diye çok acıdı numarası yapmıştım
yüzümdeki çizikler nedeniyle scar face olmuştum resmen.
okulu asmaya başladım iyice.
her akşam dayak yiyip sabahları uyuyordum
içime kağpanmıştım
ta ki birgün yurdun merdivenleri çıkarken karşıma çıkan turuncu kazaklı adama kadar..

yaz ayı olmasına rağmen kazak giyiyor olması beni işkillendirmişti.
korkmuştum acaba budamı beni dövecek diye.
görmezden gelip yatağıma yattım
bişeyler ters gidiyordu
reis o gün gelmemişti yanıma, dayak yemeyecektim sanırım
6 kişi aynı odada kalıyorduk ama bigtek ben dayak yiyordum. kimseyle konuşmazdım
sonraki gün kalkıp yine kendimi dışarı attım. yorulana kadar yürüyüp akşam yurda dönüyordum
yine akşam olmuştu ve ben yurdun merdivenlerindeydim
turuncu kazaklı adam yine karşımda beni bekliyor gibiydi.
konuşmaya karar verdim artık.

gittim yanına. kimsin diye sordm titrek bi sesle
malum dayak yiebilirdim tekrar. pank atak olmuşt bende
gel benle dedi.
sana bişey gösterecem
benimi gibecekti? içimden güldüm bian. gay falan değilim aslında
korkumdan gittim. en fazla dayak yerdim ki zaten alışmıştım artık. nerdeyse 6 aydır durmaksızın dayak yiyordum
dışarıya çıkardı beni. uzxakta bi araba vardı
arabaya git ve plakaya bak dedi. sonra kaybolmuştu.
hımm...
arabaya doğru ilerledim ve o şok edici şeyle karşılaştım.

arabanın plakasına baktım.
öndeki plaka 06 ile başlıyordu. bunun bi anlamı yokt tabi.
arkadaki plakaya bakmak geldi aklıma belki ordan bişeyler öğrenebilirdim
eveet. arkadaki plaka 07 ile başlıyordu.
bu nasıl olabilirdiki?
turuncu kazaklı adamı aradım etrafta ama yoktu.
korktum ve yurda dönmeye karar verdim. reisi kızdırmamak gerekirdi.
yataıma yatıp yiyeceğim dayağı beklemeye başladım.
ama beynimde birleri o sayıları tekrar ediyordu bana.
06 07 06 07...
bunların bi anlamı vardı ama ne?
şansıma o günde reis gelmedi. 2 gündür dayak yemiyordm
belkide turuncu kazaklı arkadaşım uyarmıştı reisi.
mutlu gibiydim

sabah uyandım ve herzamanki gibi kendimi dışarı attım.
yürümeye başladım.
aklıma gazete almak geldi.
takvim gazetesini aldım ve bi parkta oturdum
arada 6 7 6 7 sesleri geliytodu kulağıma. etrafa bakınıyodum ama kimsecikler yoktu.
anlamıyor insan tabi o aralar
gazetenin tarihine gözüm ilişti.
ayın 13'üydü..
hımm
6 7 13
sanırım bişeyler oluyorduç
6+7=13
turuncu kazaklı adam bana bişeyler anlatmaya çalışıyordu.
korku içinde kalktım ve yurda gittim

googlea 13 yazıp araştırmaya başladım
herşey beni 13. cumaya zütürüyordu
youtube yazıp 13. cumanın müziğini dinlemeye başladım. bu şekilde daha iyi konsantre olabilirdim
takvim yapraklarına bakıp ayın 13ü ve cuma günü olan bir ay aradım ama yoktu şansıma. bulamıyordum.
sabah olmuştu. yeni gizemlere doğru gidecektim tekrar. büfeye gidip takvim gazetesi aldım.
sonra elimde gazeteyle okula çıktım. kütüphaneye girip gazeteyi okumaya başladım.
biyerlerden birileri bana sinyal verecekti amindim buna.
üzerinde turuncu bişeyler giyinen birilerini arıyordu gözüm.
malum bunlar teşkilatsa aynı şeyi giyiyorlar yada turuncu onların resmi rengi falan olabilirdi.
ve bulmuştum sanırım. turuncu çantalı bi kız vardı, ders çalşıyordu.ya da ders çalışıyor gibi yapıyordu. bunu sonradan öğrenecektim
kızı takip etmeye karar verdim. beni yeni bilgilere ulaştırabilirdi.

derken kız çıktı kütüphaneden.
hemen peşinden gitmeliydim.
dışarı attım kendimi.
tam takibe başlayacakken arkadan biri doktor bey doktor bey gazeteniz diye seslendi.
bu da kimdi?
acaba teşkilattan mıydı?
hım... durdum mecburen.
efendim abi dedim mahsun bi ifadeyle.
gazetenizi alın doktor bey dedi. aldım gazeteyi ama çok korkmuştum
koşmaya başladım. koşup gözlerden uzaklaşmalıydım.
ama ne yazıkki kızı kaybetmiştim.
olsun bugün bazı yeni şeyler öğrenmiştim.
kız vardı daha hiç tanımadığım.
güvenlik görevlisi abi vardı ki muhtemelen teşkilattandı ama bana çaktırmadı. yada işaret verdi ben anlamadım. bunun üzerine yoğunlaşacaktım.
hemen yurda geri döndüm ve reisle konuşmaya karar verdim. malum ne zamandır dövmüyordu beni. bi aksilik mi vardı? yada teşkilat reisi uyarmışmıydı?
yurda çıktım ve 31 numaralı reisin odasının kapısını tıkladım.

reis dedim . benle ilgili bi sıkıntımı var acaba?
aramız düzeldi mi? diye sordum. dövmüyosun ne zamandırç
gülmeeye başladıç
gibtir git amkodumun delisine bak yaaa dedi.
yanındaki saz arkadaşlarıda gülüyordu. bende gülmeye başladım. onlardan biriymişim hissi uyandırmaya ve kormadığım belli etmeye çalıştım.
neyseki yine dayak yememiştim.
odama gidip yattım.
yarın için plan yapmalıydım

ilk amacım güvenlik görevlisi abiyi daha yakından tanımaktı. o adamda bişeyler vardı. yoksa neden gazetemi bana getirsinki
ve turuncu çantalı kız tabiki.
büfeye gidip bu sefer 2 adet gzete aldım. takvim ve cumhuriyet gazetesi.
kütüphaneye gittim. öğrenciler bana ters ters bakıyordu. alışıktım buna ama dozu artmıştı sanki.
biyanım korkuyordu, acaba anlamışlarmıydı?
neyse oturdum masaya başladım gazetelere bakınmaya. ama amacım farklıydı tabiki.
kimseye çaktırmadan kızı arıyordu gözlerim ve güvenlik görevlisini.
kızı bitürlü bulamadım. yüzünü hatırlayamıyordumki. onu biyana bırakıp görevliye yoğunlaşmalıydım.
güvenlik görevlisi tam karşıda duruyorduç
ters ters bakmaya başladım ona. seni tanıyorum hissini uyandırmaya çalışıyordum onda. böylece çözülüp bana bazı bilgiler verebilirdi.
ama beni hiç iplkemiyordu. nasılsa ipleyecekti zamanı gelince.
kütüphaneden çıktım ve koşmaya başladım yine. sürekli koşuyordum birinden kaçar gibi.
derken o kızı gördüm bianda. yürüyordu önümde.
takip et takip et...
bu ses yankılanıyordu kulalarımda.
takip etmeye karar verdim

takiplerim neticesinde kızın bir apartmana girdiğini farkettim.
heralde evine gelmişti.
apartmanın girişindeki sayı dikkatimi çekti.
44 ...
yeni bir sayı daha
13, 31, 44 ...
sanırım bunlar arasında bi bağlantı vardı ama bulamıyordum. çokta zeki değildim heralde.
turuncu kazaklı arkadaşımı bulmalıydım benç
ama nerde??
karşıma çıkamsını beklemeliydim sanırım. yurtta öle biri yoktu çünkü.
artık yeni bir plan yapmanın zamanı eglmişti.
sabah 05.00 da kalkıp kendimi dışarı attım. mavi jeasa gittim hemen.
ama kapalıydı. nedene rkenden açmazlarki?
kapıda bekledim mecbur.
yaklaşık 2 saat kadar sonra açıldı hemen içeri dalıp turuncu bir kazak almak istediğimi söledim
yaz vakti olduu için olmadığını söledi ama ısrarcıydım.
diğer dükkana soralım dediler.
biraz uğraştıktan sonra kendime turuncu bi kazak almıştım. mutluydum..
turuncu kazağımı hemen giydim. biraz kaşındırıyordu ve çok sıcaktı ama olsun. olayı çözmem için bu gerekliydi.
bu şekilde görevliye ve kıza mesaj verebilirdim.
sonra büfeye gidip yaklaşık 10 adet gazete aldım
elimde gazeteler ve turuncu kazağımla kütüphaneye gittim.
ters bakışlar devam ediyordu ama ben umursamıyordum.
masaöa oturup takvim gazetesinin üzerine not almaya başladım..

takvim gazetesini üxerine sayıları yazdım.ç
13 31 44 ...
hım...
13+31= 44
kız reis ve turuncu kazaklı adam arasında bi bağ vardı.
sayılar bunu gösteriyodu.
ama o görevli hakkında hiç bilgi yoktuç
turuncu kazak giydiğim için görevli beni farketmeliydi artık.
teşkilattan sayıyordum ben kendimöi.
yada turuncu kazaklı arkadaşım beni bulacaktı buna emindim.
ama yok görevli hiç sallamıyord beni. kızda yoktu etrafta.
kütüphaneden çıkarken takvim mgazetesini (üzerinde sayılar yazdığım) görevlinin koltuk altına çaktırmadan koyarak uzaklaştım ordan
artık mesjaımı algılamış olması gerekirdi.
koşa koşa yurda gittim.
merdivenleri çıkarken turuncu kazaklı arkadaşımı gördüm.
yanına gittim hemenç
kimsin? dedim
bana yap, et , boz dedi.
manyak mıdır nedir?
peki dedim öle yaprım. adama ters gitmek istemedim. dövebilirdi beni.
yatağıma yattım ve düşünmeye başladım.

el fenerim ile yazmaya başladım.
kiseyi işkillendirmemem gerekiyorduç
kağıda yazmaya başladım.
13 31 44 yap, et, boz...
elimdeki veriler bunlardı.
4x3=12
12+1=13

44-31=13

herşey beni 13'e zütürüytordu.
yarın sabah ilk iş turuncu çantalı kızı bulmak olacaktı. sırrı onda çözebilirdim.
sabah 05.00 da kalktım ve dışarı çıktım. büfeye gazete almaya gittim ama kapalıydı.
yakaşık 1.5 saat bekledikten sonra büfeci geldi ama gazeteler henüz gelmemişti. biraz daha beklemek zorunda kaldım
sonra takvim gazetesini alıp yine kütüphanenin yoluna doğr koşmaya başladım.
üzerimde kazak olduu için çok terliyordum ama bu gizemi çözebilmem için bunlara katlanmam gerekiyordu.
kütüphanenin kapısında beklemeye başlkadım.
gören ters ters bakıyorduç
acaba beni mi öldüreceklerdi? bu ihtimal ilk kez aklıma gerldi ve ürktüm.
dikkat çekmememm lazımdı artık.
yavaşça okul dışına çıktım.
ve kızı orda beklemeye karar veridm. bugün görecektim o kızı buna emindim.
ne zaman bişeyden emin olsam gerçekleşiyordu zaten.
yakşaık 5-6 saat aynı yerde bekledim ayaktaç
yorulmuştumki kızı gördüm.
tek başınaydı.
artık kaçamazdı benden. takibe başladım yine.
kendimi ajan gibi hissediyordum

kızı takibe başladım.
sesler yankılanıyordu beynimde
yap et boz.. yap et boz...
acaba kıza bişeymi yapmam gerekiyorduç
ne yapacaktımki
gibmem gerektiği geldi aklıma, güldüm
ben hiç sex yapmamıştım daha önce
elimde gazete ve turuncu kazağımla hiçte çekici olmadığımı düşündüm o anda
bu beni üzmüştü biraz ama olsun ben büyük bir adamdım, ajan sayılırdım
biraz yürüdükten sonra yine o apartmana girdi kız.
grişteki sayı yine dikkatimi çekmişti.
ama ben apartmana girmeye korktum.
sesler devam ediyordu
yap et boz, yap et boz...
teşkilatın mottosu buydu sanırım.
nasılsa onuda çözecektim
ama şuanda kıza odaklanmam gerekiyordu.
apartmana daldım bende peşinden.ç
ayak seslerini duyabiliyordum. usulca merdivenleri çıkıp kapısına baktım
kapı numarası
89'du..
hımm...
yeni bir bilgi daha öğrenmiş olmanın huzuruyla koşarak çıktım apartmandan.
koşa koşa yurda gittim. nasılsa reistende korkmuyordum artık. dövmüyordu benşi.
sanırım teşkilat onu uyarmıştı.
yarın yeni bir gündü ve yeni şeyler öğrenecektim.
yatağıma yatıp gazetenin üzerine aynı sayıları yazdım
13 31 44 89
yap et boz
gizem yavaş yavaş çözülüyordu

sabah 05.00 da kalktım yine.
koşarak çıktım yurttan. amma büfeye gitmedim direk. yeterince dikkat çekmiştim orda.
sahile indim ve düşünmeye başladım.
o günkü planımı düşünüyordum.

1. kızın evine gitmek
2. görevlinin adını öğrenmek
3. turuncu kazaklı adamı görmek
4. takvim gazetesi almak
5. reisle tekrar konuşmak
6. yeni bir turuncu kazak almak

kızın apartmanına gitmeye karar verdim. saat daha çok erken olduu için onu evde yakalayabilrdim.
kapıyı tıkladım. heyecanla bekliyordum
ama açan olmadı
busefer zile bastım ısrarla ama yine açan yoktuç
kapıda ayakkabı falanda yoktu. sanırım buda benm gibi güne erken başlıyorduç
ilk maddeyi ertelemeye karar verdim
sonra mavi jeanse gidip turuncu bir kazak almak istediğimi söledim ama güldürler. en son kalanı bana vermiş olduklarını sölediler. ama bu kazağı hergün giyemezdim kirlenmişti artık. ter kokuyordu.
turuncu renkli herhangi birşey vermelirini istedim ve turuncu bir baharlık bi mont aldım.
evet bu çok ii olmuştu.
en azından bir maddeyi tamamlamıştım. mutluydum.
turuncu bana yakışıyordu. kızların ilgisini çekebilirim diye düşündüm. güldüm. çirkin bi adamdım.
sonra büfeye gidip takvim gazetesini aldım. ve kütüphaneye doğru koşmaya başladım.
görevlinin adını her ne pahasına olursa olsun mğrenecektim o gün.

masaya oturup ders çalışıyo numarası yaptım. gerçi önümde gazete olduu için pekte başarılı sayılmazdım.
görevli oralarda dolanıyordu. adını öğrenlemiydim.
biara dışarı çıkmasını fırsat bilerek yanına yaklaştım.
abi bi sigaranı alabilr miyim? diye sordum. iyi bi başlangıçtı bu. görevli güldü. sanırım mesajı almıştı. bende güldüm karşılık olarak.
çıkarıp bi sigara verdi ama ben daha çnce hiç sigara içmediğimden napacağımı bilemedim.
ağrıma koydum sigarayı ama yakmadım. yakayım mı dedi ama ben yok dudak bağımlısıyım diyerek bu atağını savşturdum.
muhabbeti açmıştım nasılsa. abi senin ismin neydi diye sordum.
ben tansu dedi. bir erkeğe göre değişik bi isimdi. belkide takma adıydı kim bilir.. neticede koca teşkilat.
kendi adımı söylemem gerekiyordu ama gerçek adımı söylemek istemedim. neticede ajan sayılırdım.
bende berke dedim. memnun oldum abi.
istediğimi aldığıma göre ordan uzaklaşmalıydım ama nasıl. tansu abi sürekli konuşuyordu.
biara başka tarafa bakmasını fırsat bilerek kaldırımdan kendmi aşağı attım ve koşmaya başladım. arada arkama bakıp takip etmediğine emin olunca durdum. yorulmuştum. bugün tüm planlarım ekgibsiz gidiyordu. sadece kızı evde bulamamıştım.
yurda gidip reisler son bir konuşma yapıp o günü kapatmalıydım.
yurda girdim ve 31 numaralı kapıyı tıklayarak içeri daldım.

reis dedim. senlke bazı sorunlarımız oldu eskiden. gerçi benm sorunum yoktu ve hep ben dayak yiyordum.
ama artık geçti bunlar dedim. sana kızgın değilim seni affediyorum. neticede yüce bir dava için burdayım. görevimin ne olduunu bilmediğim halde bişmiş gibi yapıyordumki ağzından laf alabileyim.
reis yine güldü. sanırım bazı şeyleri çözmüş olmama şaşırmıştı. sandıkarı kadar aptal değilim. bu görevin ne olduunu çözecektim ve yapacaktım. büyük adamdım ben.
lan amkum o kazakla neden geziyon git bi pgibiyatiste dedi bana.
hımm... ne alaka amk.
aslında evet kazak giymek banada absürt geliyodu ama mecburdum buna.
sen çok iyi biliyorsun nedenkazak giydiğimi diyip aklını karıştırdım biraz.
beni pekte sallar gibi değildi.
tamm tamm sağol beni affettiğin için dedi ve gitmemi söyledi.
bu işide tamamlamıştım.
yatağıma uzanıp fenerimi yaktım ve gazetenin üzerine şimdiye kadarki bilgileri tek tek yazdım.

13 31 44 89 tansu yap,et,boz

sonra aklıma çok çılgınca bir fikir geldi

tansu harflerinin sayı olarak karşılığını koyup topladığım zaman 89 sayısı çıkıyordu.
kızın kapı numarasaydı bu
resmen beyin fırtınası yaşıyordum
tansu ve kız evlimiydi acaba?
aralarında bir bağ vardı ve ben bunu çözmeliydim.
heme uyuyp sabah olmasını istiyordum.
çünkü yeni şeyler çözmüştüm.
sabah 05.00 da uyanıp reisin kapısına sertçe vrarak muallaklik yaptım. nasılsa benden korkuyord artık.
sonra çıktım dışarı. koşmaya başladım. sonra garip bi şekilde telim çaldı. arayan annemdi.
ne alakaydı şimdi.
acaba reis kapısına vrdum diye annemi evdenmi aldırmıştı?
hay aksi. jendime kızmıştım o anda.
açtım telefonu. anne iyimisin dedim.
oğlum ben iyiyimde sen kontrollerine gitmiyormuşsun dedi.
ne kontrolü anne? kapadım suratına telefonu. saçmalıyordu.
önemli bi görev peşindeydim ne kontrolü.
turuncu mont bana yakışıyordu gerçekten.
acaba saçlarımıda turuncuyamı boyatsaydım.
herzamanki gibi takvim gazetesi alıp kütüphaneye gittim.
tansu abi ile kız arasındaki bağlantıyı çözmek 1. cil hedefimdi.

devam edecem ama çözmem gerekn bi sayısal denklem var
buralarda olacam sonra