italyan sandı bira ısmarladı

ona doğru dönerek çalan grup hakkında bir iki bir şey söyledim, duymadı. efendim? dedi kulağını uzattı, tekrar kısık bir sesle kulağına aynı cümleleri kurdum, yine duymadı ama nefesimi kulağının arkasına doğru vermeyi de ihmal etmiyordum ve bundan etkilendiği gayet net belli oluyordu. her defasında ses tonumu biraz yükselterek cümleleri tekrarlıyordum ama ya gerçekten duymuyordu ya da duymak istemiyordu. sonra iki elimle yüzünü tutup, kendime doğru çevirip, sol kulağına doğru hafifçe yaklaşıp yüksek desibel ile cümleleri tekrarladım. karşılığının geleceğini biliyordum çünkü bu grubu sevdiğini söylemişti. grubun tarihçesi ile ilgili cümleleri duyunca ya da duymak isteyince birden heyecanlandı...

@134 en sonunda kızın da capsini vericem züt olacaksın amk gibtir git

ve o heyecanla boynuma sarılıp kulağıma iyice yaklaşıp grubu anlatmaya başladı işte şu zaman kurdular, şunlar vardı, bunlar vardı vs ama farkettim ki tek temas onun kolları ve benim boynum arasında gerçekleşmemişti. ne anlattığını duymuyordum bile ya da bu sefer ben duymak istemiyordum. holly fuckin shit. efendi olmalıydım! renk vermemeliydim! ama amacıma doğru ilerlemeye devam etmeliydim. ellerimi yavaşça beline zütürdüm...

@141 @144 ben yakışıklı olduğumu iddia etmedim ama sizin cücük beyinlerinizin kadınların neleri beğenebileceği hakkında en ufak bir fikri olmadığı belli panpalar. bilmiyorsunuz bilene mani olmayın amk

edit2: bu da olayın yaşandığı zamanlardaki halim
http://a6.sphotos.ak.fbcd...527809199_622976_1874.jpg

@159 sesli güldüm bin

önce tereddütlüydüm tabi. bu boynuma sarılmış, kulağıma heyecanlı heyecanlı anlatıyor, benim eller belinde çok az hissettirerek duruyor ama yavaşça hissettirmeye başladım ellerimi usul usul damla damla suyu çekilen bir havuzdaki balığın suyun azalmasını farketmemesi ya da soğuk su içinde duran kurbanın suyunun yavaş yavaş kaynatıldığında kaynayıp ölene kadar hissetmemesi gibi. usul ve sinsi... o anlatmaya devam ederken ben de belini iyice kavramaya başladım ve tepkiyi ölçüyorum. arada bir şey söylüyor, kafasını kulağımdan uzaklaştırıp yüzüme bakaraktan gülüyor, gülüyoruz. kolları boynumda, ellerim belinde. hiç tepki vermiyor ve yeni aşamayı tamamlamaya çok az kalıyor...

zaman aktıkça sohbet muhabbet daha da yakınlaştık, samimileştik tabi ve en sonunda beklediğim an geldi. Scorpions-Wind of change! Oooohaaaaa diye bağırdım! Hatun da deli heyecanlandı yine çığlık çığlığa. Birbirimize dönüğüz, bağırarak kollarımı açtım gel buraya gibilerinden, hiç tereddütsüz atladı kollarıma ve dans etmeye başladık. önce birbirimize dönüktük sonra o arkasını döndü. ellerimi tuttu ve ellerimizi karmıma koydu. sahneye dönüktük ve yine hafif sallanarak dans ediyorduk ama bu sefer bir farkla. tek vücut olarak.

@183 @184 tamam hepiniz alen delonsunuz amk gibtirin gidin

bu arada, arada garson geliyor ve sipariş veriyoruz, getiriyor. hatun ödemeye çalışıyor falan garson almıyor. hatun, mekanın sahibinden garsonuna beni çok iyi tanıdıklarını, içkilere peşin para ödemediğimi, bana özel adisyon açıldığını, istediğim zaman ödediğimi, bu lüksümün olduğunun farkında değil. kız barda bira ısmarlarken bile barmen benle göz göze gelip onay almadan siparişi almıyor. arada garsonlar da geliyor bize katılıyor oynuyor zıplıyoruz falan. kız samimi hallerimizi görünce merak edip sordu tabi tanıyorlar mı seni? biraz tanırlar deyip geçiştiriyorum gizem katıyorum daha da merak ediyor. tabi alkol geldikçe kafa katsayımız iyice arttı. sıra son, vurucu aşamaya gelmişti...

@193 erken boşalma sorunum yok panpa

ikimiz de iyice yorulmuştuk ve üst katta nostaljik büyük koltuklar vardı şu siyah deri döşemelilerden. ikili, üçlü, kanepe tipi vs. üst kata çıkalım mı diye sordum. orada ne var ki dedi. dedim orası da buranın, gayet rahat koltuklar var. biraz dinleniriz. zira bu kat çok dolu, oturacak yer yok falan dedim. e süpermiş dedi. hadi gidelim

üst kata çıkmk da bir Zeta2 reticulliye seyahat etmek kadar uzun geldi. hangi koltuğa oturmalıyız, cam kenarındaki büyük boş mudur düşünceleri alkolün verdiği gibtiret ya ne olursa olur işte pgibolojim ile karışıp yolu adrenalin mayınlarından temizliyordu. üst kata vardığımızda karşılaştığım manzara tanrıya bir kez daha inanmamı sağladı resmen. 2-3 kişi ya var ya yoktu üst katta. o kattaki bar bile kapatılmış, yoğunluktan dolayı oradaki barmen aşağı kata garson kaydırılmıştı(bu bilgiyi sonradan aldım). boş koltuk bulmaya bile gerek yoktu. cam kenarındaki büyük, favori koltuğum önündeki tüm ihtişamlı beyoğlu manzarası ile boşta ve karşımızdaydı...

bak dedim şu koltuk benim favorimdir. hem manzaralı hem havadardır. gittik, oturduk. o mekanda daha önce çok gördüm, birlikte oturdum ama bu kız kadar o koltuğa yakışanını daha görmedim. hem de benim favori koltuğuma!

hatun çirkindir diyen dallamalara ekstra bir detay vermeliyim binler. bir otomotiv galerisine otomobil almaya gidin ve karşınızda düşündüğünüz gibi çirkin bir satış temsilcisi size araba satmaya çalışsın veya çirkin bir kızdan sigorta poliçesi satın alın. yok öyle bir dünya kafanızı çalıştırın biraz zontalar.

neyse, oturduk şehre bakıyoruz ve yine korkularımın üstüne gidip o soruyu sordum. sen benim italyan olduğumu nasıl anlayabildin? gülümsesi. internetten forumdan dedi. oha hangi forumdan dedim. mekanın sitesindeki forumdan. aldı mı beni bir kıllanma!

nasıl yani dedim. orada adın türkçe soyadın latinceydi. ben de önce italyan olup olmadığını sorguladım, sonra adın forumdakinin aynı mı onu sorguladım dedi. oha sen düşündüğümden ayıkmışsın meğerse dedim, güldük. ayık ama yorgun deyip başını omzuma koydu. bir süre hiç konuşmadık sadece alt kattan ve sokaktan gelen buğulu müzik sesleri içinde varolmamışcasına şehri seyrettik. neden konuşmadım bilmiyorum. sanırım ben de yorulmuştum. bir zaman sonra başını omzumdan kaldırdı ve yüzüme gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan bakarak beni eve zütürür müsün diye sordu...

detaylı düşünmem meyvelerini veriyordu galiba. yine de anlamamış gibi yapıp test etmekte fayda vardı. tabi zütürürüm dedim, nerede oturuyorsun? gülerek hayır hayır, sen nerede oturuyorsun şapşal dedi. ben burada oturuyorum dedim. ne güzel işte beni eve zütürür müsün dedi. tamam dedim içmden olay budur. olur tabi dedim, sen istiyorsan...

eve gittik, salonda biraz oturduk. gayet rahattı ama bunun alkolden kaynaklandığı da aşikardı. biraz sohbet ettik, birer kahve içtik falan. hadi yatalım dedi. peki dedim ve ayağa kalktım. sana bir oda ayarlayayım dedim ve yastık yorgan ayarlamaya doğru yöneldim ki elimi yakaladı ve sen de benle uyusana dedi. şaşkınmış gibi göründüm. errmm... şey... sen alkollüsün sonradan pişman olabileceğin bir şey yapmak istemem ki ben sana dedim ve bile bile safa yattım. test, sonuca giden en sağlam yoldur panpalar. saçmalama şapşal dedi, neden buradayım sanıyorsun?

sonra yatak odama geçtik. hemen uzandı yatağa, soyunmadan. ben de yavaşça uzandım yanına ama tedbirliyim bu sefer. pek temas etmiyorum. arkasını döndü, elini bana doğru uzatıp elimi çekerekten sarılsana bana dedi. çektiği kolumla sarıldım. sonra kafasını kaldırdı, öbür kolumla da sarılmamı istiyordu. öyle üstümüzle başımızla yatıyorduk ama küçük wolverine yerinde duramıyordu elbet de. bir de o kokusu yok mu, o kokuyu her kadından almam ben. o ten kokusu. inanılmaz çekici. bana sahip ol wolverine diye salınıyor havada sinsi sinsi. bir zaman sonra eli ile üstündeki elimi tutarak göğsüne koydu. içimdem of oğlum geliyor bomba diye geçirmeye başladım...

@256 bana yıllardır xmen wolwerine derler zaten panpa. yeni farketmedim ama sen yine de dağılabilirsin. kib öptüm bye

beyler şimdi kopmam gerek. rezervleyin, hikayenin en sıcak anlarını en sağlam betimlerle daha sonra anlatacağım. söz.
@261 senin taşağın sağolsun panpa