/i/Devlet

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3 -1
    Evet Panpalar Bügün istiklal Marşı’nın kabul edilişinin 95.yılı. Peki güzel marşımız hakkında yeterli bilgiye sahipmiyiz?
    Buyrun inceleyelim;

    Nasıl karar verildi?
    Toplumda milli bilinci güçlendirmek, bağımsızlık coşkusunu artırmak ve aynı zamanda bağımsız bir devlet olmanın da gereği olduğu için bir milli marşa gerek duyuldu.

    Kim önerdi?
    Milli marş yazılması için öneriyi Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa (inönü) verdi, öneriyi uygun bulan Milli Eğitim Bakanlığı “istiklâl Marşı Yazma Yarışması” düzenlendi ve 500 lira ödül koydu.

    Yarışmaya katılan şiirler
    Yarışmaya 724 adet şiir katılmış, bu 724 şiirden hiçbirisi istiklal Marşı olmaya uygun görülmemiştir.

    Mehmet Akif’in şiiri nasıl seçildi?
    724 şiirin hiçbirisinin milli marş için uygun görülmemesine karşın Mehmet Akif Ersoy’un “Kahraman Ordumuza” adlı şiiri mecliste okunmuş ve büyük beğeni toplamıştır. 12 Mart 1921 tarihli toplantıda bu şiir istiklal Marşı olarak kabul edilmiştir.

    Mehmet Akif Ersoy ve ödül
    Mehmet Akif, yarışmaya konan 500 liralık ödülü almamış, bu görevi ordu ve milletimiz adına yerine getirdiğini söylemiştir.

    Milli marş nerede yazıldı?
    Mehmet Akif milli marşı Ankara’daki “Taceddin Dergahı’nda” yazmıştır. Bu sürece tanık olan oğlu babasının milli marşı yazarken büyük ıstıraplar çektiğini, günlerce uyumadığını anılarını derlediği kitapta anlatmıştır.

    Mehmet Akif Ersoy’un adı
    Mehmet Akif miladi 1873, hicri 1290 yılında doğmuştur. Babası Tahir Efendi 1290 yılında doğan oğluna ebcet hesabına göre 1290 eden kelime “Ragîf”i isim olarak koymuştur. Fakat insanlar Ragîf adını yanlış telaffuz zannederek kendisini “Akif” diye çağırmışlardır.

    Mehmet Akif’in lakapları
    Mehmet Akif, 1908 Temmuz’unda sokağa fırlayan mitingcileri eleştirdiği için, “hürriyete düşman zavallı”, Halide Edip’in önerdiği Amerikan mandasına karşı çıktığı için, azınlıklar tarafından “ortaçağ kafalı tehlikeli adam”, Mısır’da entari giyip dolaşmak yerine ceket, pantolon ve frenkgömleği giydiği gerekçesiyle “Hıristiyan Âkif, gavur Âkif” olarak tanımlanıyordu.

    Mısır’a neden gitti?
    Mehmet Akif hakkındaki iddialardan biri de, Âkif’in şapka giymemek için Mısır’a gittiğidir. Oysa, Mehmet Âkif’in Mısır’a gittiği yıllarda, şapka devrimi henüz yapılmamıştı ve Cumhuriyet Meclisinin milletvekilleri fes giymekteydi.

    ilklerin insanı Osman Zeki Üngör
    Milli marşımızın bestecisi Osman Zeki Üngör, Osmanlı sarayında ilk Türk kemancısı olarak yetiştirilmiş olan müzisyendir. Birçok klagib batı müziği bestecisinin keman konçertolarını Türkiye’de çalan ilk Türk kemancıdır.

    Osman Zeki Üngör’ün bestesi kaçıncı oldu?
    Yarışma seçici kurulu tarafından Osman Zeki Bey’in eseri beşinci sırada seçilmiştir. Ali Rıfat Bey’in alaturka usuldeki bestesi birinci seçilmiştir.

    Ve beste değişiyor
    Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığı’nın resmi kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapılmış ve o güne kadar Ali Rıfat Bey’in bestesi ile seslendirilen güfte, Osman Zeki Bey’in batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başlanmış ve devletin resmi marşı haline gelmiştir.

    Evet Panpalar bu vesileyle 12 Mart istiklal Marşı'nın Kabul Edilişinin 95.Yılı Kutlu Olsun
    ···
  1. 2.
    +1
    O Çügü veren 1 kişiyi merak ediyorum çıksın kim çügledi
    ···
  2. 3.
    +1
    iSTiKLAL MARŞI

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
    O benimdir, o benim milletimindir ancak.

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
    Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
    'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
    Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
    Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
    Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
    Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
    Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

    Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
    Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
    Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
    Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
    Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
    Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
    Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

    Mehmet Âkif ERSOY
    ···