+3
-1
hani bazen şöyle anlar oluyor ya; mesela, acilen bir şey yazman gerek, elinde bir kalem var, kağıt almak için kalkıyorsun, bir türlü bulunamıyor o kağıt. arıyorsun tarıyorsun, telaş yapıyorsun, sonunda bir yerlerden çıkıyor. bu sefer bakmışsın ki az önce elinde olan kalem yok. onu bulmak için dönüyorsun, kolun bir şeye çarpıyor, devriliyor, sen de dengeni kaybediyorsun. geri adım atarken yerdeki kaleme basıyorsun, ayağın acıyor, düşüyorsun. tam bitti derken bu sefer de paldır kültür bir şeyler iniyor yere düşerken tutunduğun yerden. çöküp kalıyorsun olduğun yere, sen ne olduğunu bile anlayamadan bir anda darmadağın oluyor her şey. kontrolü tamamen kaybediyorsun. odada çalan müziğe dalıp yatışmak istiyorsun, üst kattan matkap sesi başlıyor bir anda, müzik de kaynayıp gidiyor. kalem elinde, kağıt elinde, kalakalıyorsun. sonra birden matkap da susuyor. tam bir sessizlik.
işte tam o anki hissi hatırladın mı? yaşlı birine her baktığımda aklıma tam o çaresizlikle karışık telaş geliyor. az önce buralar darmaduman olmuş, elini neye atsa patır kütür devrilmiş, büyük gürültüler kopmuş ama şimdi hiçbirinden eser yok. kalbi küt küt çarpıyor daha biraz önceki yaygaradan dolayı, fakat gözleri boş boş bakıyor sağa sola. bir sürü serbest çağrışımla doluyor aklı. bazı şeyler, başka şeyler, diğer ihtimaller... içlerinden birisi büyüyor, büyüyor, o kadar büyüyor ki beyninde başka hiçbir şeye yer bırakmıyor. yaş 69 küsür olunca kahvede emekli emekli okey oynayarak geçireceğim dönem. tabii şallah lahzunmürverir ise. okey oynarken uzak gözlüğümü boynuma asacağım, yakın gözlüğü burnumda tutacağım, taşlara yukarıdan dilimi sağa yatırarak bakacağım. soba kenarında, hem televizyonu hem de dışarıyı gören bir masada olmak beni çok mutlu edecektir.
oyun bitince ayakkabılarımı çıkarıp soba borusunun arkasından kafamı uzatarak 12 ajanslarını seyredeceğim. yine iktidarda kendine küfür ettirecek bir parti vardır. bacak bacak üstüne atacağım, kıllı beyaz bacaklarım da az biraz görenecek. sonra biri önümden mandalina poşetiyle geçecek, üç tane dişime göre alacağım. kabuklarını soyup sobanın deliğinden atacağım. sobanın deliğine uzanacak gücüm olmazsa odun tenekesine atarım, sorun olmaz. sadece fotoğraftaki sanatçının adının yazıldığı bulmacayı gömlek cebimdeki kalemle ekgibsiz dolduracağım.
sabah çıkarken soğuktur dışarısı, gitme evde kal dedikleri eve öğle yemeği için gideceğim. salatayı kaşıklayıp, tabakları ekmekle sıyırınca kimseye çaktırmadan evden çıkacağım topuklarımı eze eze. sonra tekrar okey, sonra king, sonra domino. akşam eve geleceğim 2 ekmek alıp. dizi izlerken kanepede uyuya kalacağım falan.
hastalık falan da görmemişimdir henüz. tek sıkıntım takma dişlerimin konuşmamı bozması. karım da 68 yaşında olmasına rağmen yolda görsen 50 diyeceğin taş gibi hatundur. ev kendimindir, karımla benim emekli maaşlarım ucu ucuna yetiyordur. çocuklarımız kendilerine yetecek kadar büyümüşlerdir, üstelik iki tane küçüğünden bir tane büyüğünden torunlarım vardır. büyüğü biraz geç evlendi, nerdeyse tohuma kaçıyordu. küçüğü abisi gibi değil, hızlı çıktı.
sonra 80'lerin sonlarında bir yaz günü oy kullandıktan sonra okulun bahçesinde fenalaşırım, oracıkta ölürüm. oyumun boşa gitmemesi de beni sevindirir. sonuçta bir oy bir oy.
Tümünü Göster