1. 60.
    0
    ···
  2. 59.
    0
    @57 sana yok amk liselisi. nick altıma yaz diyo şuna bak ya
    ···
  3. 58.
    0
    @58

    maviyle beyaz arasında
    elinle diktiğin fidanlar çicekle tanıştı
    mutluluk oynayarak ayrı ayrı
    eğer o gün o fırtınalı
    deniz karanlığına sığındığımız zamandı
    adının anlattığı canın teni yakmasıydı
    los kayıkhaneleriyle bir yalı
    işitmem vapur düdüklerini martı çığlıklarını
    ne yapıp yapıp dalı unutmalı
    iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı
    ne londra konferansı
    medeniyet diyarı gönlümün aynası
    sıratı geçip sılayı
    işitmem vapur düdüklerini martı çığlıklarını
    ···
  4. 57.
    0
    nickime yaz amk göreyim
    ···
  5. 56.
    0
    yaz nick6 ma yazz
    ···
  6. 55.
    0
    @55

    dua ve kuş gibidir zaman
    ondan kokulandı ıtır çekirdeklendi elma
    gösteriş ve riyadan başka
    atlılar gelmişti bizi almaya
    ···
  7. 54.
    0
    sana zahmet doğa ismine de yazsana panpa
    ···
  8. 53.
    0
    @53

    nârinla boyandi bu kafes
    işte bu dünya var ya bu dünya
    lâl olmayacak bedahşan’da
    gömdün acılarını lezgi kabristanına
    üşüdüm her konakta
    ne varsa
    ···
  9. 52.
    +1
    nilgün ismine yazsana
    ···
  10. 51.
    0
    isteyen gelsin
    ···
  11. 50.
    0
    @50

    ceketimle örteyim gecenin bütün itliğini
    ceylan bakışlıydı sürmeli gözün
    cok dusundum bilek damarlarimi kesmeyi
    hıçkırıklara boğulacağım
    ona kendimi sonradan ben ekledim
    rengarenk rüyalarım toz pembe hayallerim
    orda seninle mutluluktan çıldırayyım
    zor geliyor zor geliyor gardaşım
    soramadım
    iklimini yitirmiş bir serçeyim
    kanasın fidanım inanayım
    erkekçe olsun isterim
    nereden geldiğini bilmediğim
    can benim düş benim
    cesaretini bilgeliğini ve o ilkel o yaban ağrısını geri
    caylar gibi kararip kac defalarca eski
    ···
  12. 49.
    +1
    benım nıckıme de yaz panpa
    ···
  13. 48.
    +1
    @49

    penceremden ansızın görünmeyen
    hayın karanlıktı gece
    o kendi boşluğunda oyalanan günlerde
    ellerim ellerinde
    neydi bu yaşam denilen gürültüde
    imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne
    x ışınları geldi girdi zütüme
    işte ama lâkin ricâ ederim fakat
    meyvelerimde gurbet taşaklarımda sen
    ···
  14. 47.
    +1
    nickime yaz panpa
    ···
  15. 46.
    0
    @47

    düş yollara keder öcünü almalıdır çünkü
    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    lokman hekim seni sev diyor bana
    evldır o sevda ilaçtan, sana
    kara bulutlarda saklayışımı da
    ···
  16. 45.
    +1 -1
    panpa dilek diyorum ya yazsana
    ···
  17. 44.
    0
    @45

    bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü
    ürkütüyor yokluğun karartıyor yüzümü
    şimdi de dağlarda sadalarca rastlamak ne kötü
    rüyalarım hıçırıkkabuslarım ölümdü
    aramasan da olur bozuldu artık büyü
    ···
  18. 43.
    0
    büşra yazsana panpa
    ···
  19. 42.
    0
    @41 beğenmedin mi o.ç
    ···
  20. 41.
    0
    @41

    al bin

    iniltisi geliyordu kulağımıza
    sevinçten çok sağlam
    tükenmez derdim sayar ağlarım
    eğilip bir daha baktım
    yamacına yöresine rüzgarlı camlar dikeyim
    erkekçe olsun isterim
    neremden yakalıyor bilmiyorum
    anmam gayrı bundan sonra sevdiğim
    kendi türkülerimi haykıramıyorum
    rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
    onun yüreğindeki ben de yokum
    sonbaharın sonunda yaprak gibi sarardım
    türünü bilmediğim bir kuş oluyorum
    istanbul’a değil sana takıldı gözlerim
    şu benim büyük büyük susamışlığım
    yolda yürüdüm
    anladım ki asla yenemez gülen insanı ölüm
    zulümler ansızdan geldi küçüğüm
    ışıltılı gündüzlere gitmeliyim
    yürüyordum dağlar geçip uçurumlar atlıyordum
    oysa nice kumdan evler kurmuştum
    rastgele korunmuşum talihim dönüverse yokum
    uzun bir türküde kaybolurum
    masal ister milyonla aç adam
    hemen tok olup olmamamı saymazekmek kızartır yağ ve peynir sürerdin
    ay ışığına bayılıyor
    kekeme bir mum fitilinden sarsılıyor
    korkular
    ıslanan yapraklar gibi yüzün isir
    niçin ağlasın o güzel gözler
    dur ağlama küçüğüm hiç yakışmaz yüzüne keder
    adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
    kesip biçtiler
    ağlamak nâfiledir
    fail olur
    ayrılalım arkadaşlar
    ney üflediler tambur söylettiler
    ışır alnımızda ter
    zümrüdü ankaya benzer
    dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
    ayıp sarılmalar lanetli öpücükler
    başka hayal girmiyor
    ince kanatlarını büyütürler
    rüzgarın sesi ve sis odaya dolar
    talan edilen bostandır
    ağaçlar ağlıyor dal ucunda ve de tanrılar
    nede sabahalara kadar
    ırgat yemeği zütüren köylüler
    mührelenmiş kâğıtlara içirdiler
    ve halep ten kaçak gelen kumaşlar
    evet odur
    yukarı bakıyor
    ak yastıkta üzüm karası saçlar
    ve korku ve umut ve can pusuda
    eğer
    radyodan yükselen müzige ritm tutturmusum iste
    eşsiz mavi üstünde
    bir kavalın nağmelerinde
    işşiz güçsüz dolanmak ne
    lorca’ya yanardı dilimiz gecenin dipsizlerinde
    en arka sırada çift dikişliler sınavda en öne
    cemile gelmiyormu gözünüzün önüne
    en arka sırada çift dikişliler sınavda en öne
    gerçekte
    ille de ille
    namaz için üstümüze
    iğreti gülücükler kondurup dudaklarına peşpeşe
    zamanlar içinde
    bulmak kendimizi çizginin ötesinde
    insanların önünde
    rahat uzanmış yaprağın üstünde
    öğrenci kitap türkçe
    rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde
    neyine
    erimeli şiirlerin birinde
    konuşup durmuştuk bir eylül gecesinde
    ve bakır renkli göğüslerimizde görkemli güneşiyle
    ama ağlamak yanakları ıslatarak olmazki sade
    rüyamda çirkin kadınlar gördüm dün gece
    sis ve intihar çöküyor bütün birhanelere
    akşamla kargalarla nargilelerle
    eylül 1992 gaziantep
    kaç akşam geçirdiğim birinci şubeden
    lâf olsun diye degil sen benim sümbülümsün
    elişi kağıtlardan çiçekler yaparsın
    mormor olmuş gülyazısı bedenin
    ey ölü bahçeleri hüznün
    karanlıkta savrulan
    toplaşır gölgesine annemizin
    ey her zerresiyle bütün alemi kucaklayan
    ne kalacak geriye savrulmus gunlerimizden
    çini mürekkepli dövmelerimden
    elle tutulur garipliğin
    kurban giden
    işte zeytin dalı işte güvercin
    niçin gitmez yıldız dağı dumanın
    muallim feyzi’den farisî öğrenen
    eğilen gökdelenleri utancın
    yirmi beş de soğan
    inancıma aşık olasın
    namludan mermi geçerdi, yüreğimden sen

    not: dikkat! sen isteyene değil isteyen yazmışsın. ona göre yazdım
    Tümünü Göster
    ···