1. 51.
    0
    hemen okumadım.
    ···
  2. 52.
    0
    beni bu kadar heyecanlandırmış olan bir şeyi, koridorda, ayak üstünde harcamaya gönlüm razı olmadı. salona girdim, bütün ışıkları yaktım, sallanır koltuğuma oturdum
    ···
  3. 53.
    0
    sigara paketini unutmuştum ceketimin cebinde. yarabbim! her şeyi birden hiç akıl edemeyecek miydim? sigarayı, acele etmeden yaktım, bir iki nefes çektim.
    ···
  4. 54.
    0
    gerçek heyecanım geçmişti; kendimi ancak düşünerek heyecanlandırabilirdim artık. yazıya baktim: anladiğim bir dilden degildi. bunu pek beğenmedim. sanki hiçbir dilden değil diye mırıldandım, ne söylediğime aldırmadan.
    ···
  5. 55.
    0
    belki yakınımda oturan bir yabancıya gönderilmişti. garip kelimeler, diye düşündüm galiba.
    ···
  6. 56.
    0
    evet, ilk görüşümde de garip bulmuştum galiba bu mektubu
    ···
  7. 57.
    0
    morde ratesden, esur tinda serg! teslarom portog tis ugor anleter, ferto tagan ugotahenc metoy-doscent zist. norgunk! ubor-metenga
    ···
  8. 58.
    0
    biraz bildiğim ya da kulağıma yabancı gelmeyen dillerden hiçbirine benzetemedim. hizmetçinin küçük kızı karalamıştı diye belli belirsiz bir düşünceye kapılır gibi oldum.
    ···
  9. 59.
    0
    bu işlek yazıyla mı? virgüller, ünlemler, noktalarla mı? bir pazar günü ona bazı harfleri öğretmiştim, o kadar. kuzey dillerinden biri. ya da çok güneydeki ülkelerden birinin dili.
    ···
  10. 60.
    0
    yakında oturan bir yabancı var mıydı? yürürken başını, kurumuş yapraklardan kaldırarak biraz çevrene baksaydın bilirdin.
    ···
  11. 61.
    0
    bu sokakta duran siyah bir otomobil... bir elçilik arabası filan yok muydu? olsa da bilemezdim. yabancıları da sevmezdim ayrıca. yabancı ülke temsilcilerini hiç.
    ···
  12. 62.
    0
    bunlar bana, vatandaşlarımı kandırmak için gönderilmiş gibi gelirdi. casus filan demek istemiyorum.
    ···
  13. 63.
    0
    yabancı ülkelerde yaşama hasreti içinde kıvranan vatandaşlarımı azdırmak için gönderilmişlerdi sanki bunlar. bakın, derlerdi; biz koyu ve ciddi elbiselerin giyildiği, sokaklarında büyük arabalarla gezilen ve salonlarında değerli içkilerin sunulduğu ziyafetler verilen bir ülkenin insanlarıyız. özentili vatandaşlarım da içlerini çekerlerdi: ah, ne kadar öylesiniz!
    ···