-
51.
0zaten gibleyen yok anunakoyim tek okurlarım sizsiniz 2 3 kişi :)
-
52.
001.30 da başlıyoruz beyler.
-
53.
0dudaklarım dudaklarına değecek şekilde kendime çektim. ilk defa kendimden bu kadar emindim. öpmek istiyodum ama o beni sadece arkadaş olarak görüyodu. aslında o güzel dudakları o kadar yakındayken öpmem gerekirdi ama neyse.
nefesini dudaklarımda hissediyodum. boyu o kadar yetiyodu. kendime biraz daha yaklaştırdım. 2 kolunu tutarak ve kulağına eğilerek sessizce... -
54.
0--sana deliler gibi aşığım. ister git ve şuracıkta öldür beni yada yanımda kal ve birazda benim yüzüm gülsün dedim
bir kaç saniye bana yakın bi şekilde durdu sadece baktı yaşlı gözlerime. sonra sımsıkı sarılarak:
-çok özür dilerim sessiz! diyerek gitti. -
55.
0sadece arkasından bakarak ağladım. ne sesim çıktı nede soluğum. sadece gözlerimden 3 4 göz yaşı damladı yere. sustum! okuldan kaçarak eve gittim. sesim çıkmadı. yatağıma uzandım ve uyudum. okula o hafta gitmedim rapor alıp bi bahane uydurdum. zaten ilk günlerden bir sürü devamsızlığım vardı. 1 hafta sonra yarı toparlanmış halde okula döndüm. gözlerim onu aradı ama bulamadı. çok yakın bir arkadaşı ve benimde arkadaşım olan senaya sordum.
-rahatsızlanmış.bi kaç gün gelmiyicekmiş dedi
--hmm tamam dedim ve geleceği günü bekledim. -
56.
0o arada senayla yakınlaşmıştık bizde. sena taş gibi bir kızdı. rus kızlarına benziyordu. sarı saçlı, sapsarı, bembeyaz süt tenli ve yeşil gözlü bir afetti. ona karşı koymak yürek isterdi. ama benim hazalım olduğu için hiç ona o gözle bakmamıştım bile. günler geçti hazalla aramın kötü olmasını fırsat bilen sena bana dahada yakınlaşmaya başladı. artık arkadaşlık ilişkimizi çok ilerletmiştik onunla. hazalın bu durumdan rahatsız olduğunu öğrendim hoşuma gitmişti açıkcası. ilk başlarda arkadaşlığımı keseyim dedim ama onun beni bir başıma bırakıp hatta nazik bir şekile gibtir çekip bıraktığı gün aklıma geldi. boşver be sessiz bak dalgana dedim.
-
57.
0bunların arası limoni oldu. benim yüzümdenmiş sonradan öğrendim arkadaşlardan. hazalın yanına giderek:
--benim yüzümden neden senayla arkadaşlığını bozdun ki dedim
-sanane ya sen git takılsana onunla diyerek çemkirdi.
sesimi çıkarmadan onu pek sallamamış gibi yaparak gittim. bu takmadığımı görünce deliye döndü
-sen kim olduğunu sanıyosun ki beni takmıyosun!!! daha geçen haftaya kadar beni sevdiğini söyleyip şimdi senaya yavşıyosun! adamlık mı ki senin yaptığın?
nedense şu yavşama kelimesini ve birini küçümseme laflarını duyunca hep deliye dönerim. ona kızgın bir ses tonuyla: -
58.
0--ne yavşaması ya? ne saçmalıyosun sen! hem sanane ki? asıl sen kimsin?! sen beni nasıl arkadaş!! olarak görüyosan bende onu öyle görüyorum.
-belli! kızın ağzının içine düşüyosun resmen!
--saçmalıyosun hazal. hem düşsem ne olucak? sen benim neyimsin ki bana karışıyosun?
bunu dedikten sonra sustu. belli ki zoruna gitmişti senayla takılmam. beni hala umursuyo, önemsiyo diye mutlu olmuştum ama o tartışmamızdan sonra her şeyin biteceğini sanıyodum.
tartışmamızdan bir kaç gün sonra bir mesaj geldi. atan hazaldı. şöyle yazıyordu: -
59.
0-hem beni çok sevdiğini söylüyosun hemde konuşmadığımız bir vakit hemen en yakın arkadaşımla takılıyosun! sözüne güven olmayacağını anlamam gerekirdi. sen sadece laftasın sessiz! anca laf eder arkasında durmazsın!
bu ne demek oluyodu şimdi? biraz daha dayansam bana mı gelicekti? senayla takılmasaydım hazal benim mi olucaktı? o gün cevap atmadım ona. ardından hazalın ne yapmaya çalıştığını sormak için mesaj attım senaya. sonuçta en yakın arkadaşıydı zamanında bir kaç şey mırıldanmış olabilirdi.
--sena hazal hakkında bir şey sorabilir miyim?
-off sessiz onun hakkında bana bir şey sorma ! nefret ediyorum ondan
--yuh daha düne kadar yakın arkadaşdınız ne oldu şimdi?
-onu sana sormak lazım sessiz bey!
--ben ne yaptım ki benimle imalı konuşuyosun?
-hiçbir şey yapmadın! hala yapmıyosunda dedi dahada mesaj atmadı.. ne demeye çalıştığını anlamamıştım o zamanlar. -
60.
0hazalın diğer yakın arkadaşlarına gittim onlara sordum durumu. bir sevdiği, bir çıktığı var mı diye kolaçan ettim. tamam trip falan attık. çemkirdik ama zütümüzde tutuşuyodu bir daha yüzümüze bakmaz diye.
hazalla konuşmaya çalıştım ama sürekli beni başından attı. defalarca kez yanına gittim ama bana işe yaramayan bi çöp torbasıymışım gibi davrandı. o hissi bilir misiniz? önemsenmemeyi? hemde şu dünyada her şeyden çok sevdiğiniz biri tarafından.. defalarca kez çabalamama rağmen hiç oralı olmadı. sürekli meşgulüm, git başımdan, artık beni rahatsız etme gibi şeyler söyledi. gururumu ve canımı yakmaya başlamıştı bu sözler ama yinede çabalamalıydım amk. sonra ne yapıcam, ne edicem diye düşünürken. dışarıda bir buluşmamızda bir gümüşçünün vitrinindeki kolyeyi çok beğendiğini söylemişti. o zaman kimse bilmiyodu onu sevdiğimi, belli de edemezdim diye almadım. o aklıma geldi. hemen gittim gümüşçüye aldım o kolyeyi ve diğer okul günün gelmesini bekledim. bir kaç kez daha konuşmaya çabalasamda yine takmadı beni. her seferinde olduğu gibi başından savdı. artık buna dayanamayıp onu okulun arkasındaki tenha yere kolundan çekiştire çekiştire zütürdüm. bağırmaya başladım... -
61.
0--yeter artık hazal bıktım triplerinden lütfen konuş artık benimle!
-ne yapmaya çalışıyosun sen sessiz? ne hakla beni buraya kadar zorla getiriyosun? kimsin ki sen?
hay anunakoyim! şu "kimsin ki sen?" cümlesi var ya adamı deli eder. ne kadar gıcık, uyuz bir cümledir o! insanın bütün umudunu, şevkini bi anda giber atar. neyse devam:
--hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum. sadece beni sevmen için dövünüp duruyorum. salak sulak işler yapıyorum. beni sevmeyeceğini biliyorum ama yinede çırpınıyorum. seni çok seviyorum hazal yeter artık anla beni! her gece yanıyorum senin için. her gece rüyamda seni görüyorum. çıktığımızı, sevgili olduğumuzu hayal ediyorum. sensiz bir günüm bile geçmiyo. sürekli aklımdasın! diyerek sinirden titremeye başladım.
sustu. sesini çıkarmadı. gitmeye yeltendi. kolundan tuttum ve:
--yeter artık kaçarak bir yere varamazsın. anlıyorum beni istemiyosun. bunu bilmek canımı çok acıtsada biliyorum. bari en azından bu hediyeyi kabul et ve bende hayatından çıkıyım.
elini tuttum. hediyeyi içinde koydum kapattım ve bu sefer giden ben oldum. o anki hissettiğim duygular acı ve pişmanlıktı. neden böyle parladın ki dedim içimden. sonra kız seni istemiyo sil artık onu diyerek kalbime taş bastım ve onu unutmaya çalıştım. -
62.
0haftasonu olmuştu. günler bir türlü geçmek bilmiyordu. kafayı yiyecek durumdaydım. sürekli onu düşünüyodum ama bi yandan da kendime kızıyodum. neden sürekli imkansızları seçiyosun ki diye. içimdeki çatışmalar durmazken pazartesi oldu okula gittim.
hayatımda hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. gözlerim yaşardı. o an ona koşarak sarılmak geldi içimden ama tuttum kendimi. sonuçta beni istemiyodu ama benim kolyemi takmıştı.. artık hergün beyin mıncıklanması yaşıyodum. seviyo mu sevmiyo mu diye. sevmese kolyeyi takmazdı diyorum sonra belki çok beğenmiştir o yüzden takıyodur diye kendimi kandırmaya çalışıyodum ama gerçekten ne olduğunu anlamıyodum, anlayamıyodum
bahçede oturuyodum tek başıma. ne yapacağımı ve onu nasıl unutacağımı düşünüyodum. kafamı kaldırdım ve onu gördüm. bana derin derin bakıyodu. sonra birden kolyesini aldı ve... -
63.
0bana bakarak öpmeye başladı. resmen şoktaydım! ne olduğunu anlayamadım. afalladım. o gün çok yorgun ve uykusuzdum.
başımı eğerek kendi kendime konuşmaya başladım:
-saçma sapan, aslında olmayan şeyler görmeye başlıyosun sessiz. bu kız sana hiç mi hiç iyi gelmedi. resmen beni benden aldı anunakoyim. ne yapacağımı da bilmiyorum ki. unutsam bir dert, sevsem bir dert! ne tak yiyeceğimi bilmiyorum. gönlümü gibiyim hep gider zorları seçer! off sessiz off! çaresiz çaresiz burda otur başka bişey yapma sakın diye iç geçirdim.
sonra kafamı kaldırdım o hala ordaydı. başımı hafif yana eğerek onu izlemeye başladım. oda bana bakıyodu. kalp ritmim hızla artmaya başladı. o an koşarak onun boynuna sarılmamak için zor tutuyodum kendimi. resmen bir melek 20 metre uzaktı benden. çok güzeldi. o gün daha bi güzel gelmişti gözüme nedense. sonra bana doğru hızlı adımlarla geldi ve şöyle dedi... - 64.
-
65.
0-sessizzzzz! beni çok mu seviyosun sen?
kendi kendime düşündüm. heh yine geldi soru sorar evet seviyorum dersem özür diler gider kesin diye
-sessizz! cevap versene bana! sevmiyo musun yoksa beni?
kafamı yerden kaldırdım. yüzüne baktım. öyle bir gülümsedi canımdan can aldı resmen. bir insan bu kadar gülümseyebilir miydi ki? yada bu kadar çok benzer miydi meleklere? evet yine yaptı yapacağını. beni benden alan o gülümsemesini yaptı. gülerek ömer üründül gibi cevap verdim:
--çooook!
-o zaman gel benimle sana bir şey söyliyicem.
--peki nereye gidiyoruz?
-seni çok üzdüğüm o yere
--tamam " dedim. elimi tutup beni oraya zütürmeye çalıştı. heyecanlıydı. koşuşturmaya çalışıyodu resmen. oraya vardığımızda: -
66.
0-bende seni çoook seviyorum sessizim! hemde çook! ama sadece korkuyorum yine üzülürüm diye. şu ana kadar ki ilişkilerimde hep üzülen taraf ben oldum. acıya dayanamıyorum artık. ama sana güveniyorum. ikimizin mutlu olacağına inanıyorum sessizim dedi ve hani dudağın bittiği yer olur ya. tam sonu, ucu. yanağınla birleştiği yer hani :) tam oraya öptü.
içimden:
oha! rüyadayım heralde anunakoyim. sessiz ne biçim fantezilerin var anunakoyim senin ya.
sonra o beni tekrar ayılttı. bir kez daha öperek. rüyada olmadığımı anladım ve sarıldım boynuna. o kadar güzeldi ki saçları. tane tane ve mis gibi kokuyodu ama içimde bir korku vardı. bilmiyorum neden ama vardı niyeyse... -
67.
0derse girdik ikimizde. hoca ders anlatıyo ama ben hazalı düşünüyorum. hayat hiç o zaman ki mutlu ve güzel gelmemişti bana. hani ailenizden bir şeyi çok istersiniz almam der ama sonra kıyamaz alır ya mutluluktan uçarsınız. öyle bir şeydi o zaman hissettiğim. anlam veremiyodum. kendi kendime gülüyodum sürekli. saçma sapan yerlerde saçma sapan tebessümler iniyodu yanaklarıma. aşk böyle bir şeydi heralde. tek hissedebildiklerin tutku ve mutluluk. tabi ilerleyen zamanları katmazsak işin içine :)
-
68.
0şimdi biz sevgili miyiz lan diye kendime sorular soruyodum. çelişkiye düşmüştüm. yok belki başka bir şeydir diye. saçmalık işte anunakoyim. kız seni sevdiğini söylüyo daha niye kendini üzmeye çalışıyosun ki. ama o zaman hazalın beni isteyeceğini sanmıyodum. o düzeyde bir kız benim gibi ondan aşağı seviyede olan bir erkeğe bakmaz diye düşünüyodum. o ve ben! dışarıdan yakışıyoduk ama içten olmuyodu.
• o zengin, kültürlü, görmüş geçirmiş bazı şeyleri
beni ise
• orta gelirli bir ailenin asosyal çocuğuydum. dışarı çıkmazdım, gezmezdim sürekli tek başıma takılırdım. böyle bir kişiliktim. sanırım buraya takılma sebebimin büyük bir kısmı benim gibi insanları görmekti :) -
69.
0o gün bir kaç daha konuşmaya çalıştık ama benim dilim damağım kuruyodu onu görünce. düşünsene herkesin gözdesi bir kız, güzel mi güzel, kültürlü mü kültürlü! sonunda benim sevgilimdi anunakoyim. anlayacağınız çok mutluydum beyler. çook çook mutluydum hemde. bir gülüşü bile beni benden alan bir kızla sevgili olmuş halimi gözünüzde canlandırmaya çalışın bi. ben hatırladıkça kahkaha atıyorum.. herneyse
akşam oldu. mesaj atmak istedim ama atamadım. sanki bir şeyler değişmişti. bilmiyodum ama içimde bir sıkıntı vardı. hem mutluydum hemde üzgündüm. çözememiştim tam olarak ama onun mesajıyla kendime geldim.. -
70.
0-sessizimmmm
oyşşş senin sessizim yazan parmakları yerim ben ya. çok tatlıydı da.
--efendim hazalımm
-artık benim sevgilimsin. ayağını denk al! başka kızlara bakmak yok ona göre.
ilk defa bu kadar aşkla dolu bir mesaj atıyodum:
--tamam sevgilimmm senden başkasına neden bakıyım ki? aylardır peşinde koşturduğum sen! tam yoruldum, artık her şey bitti derken kolumdan tutup tekrar hayata döndüren sen! seni seviyorum dediğinde beni eriten sen! neden bu kadar çok sevdiğim biri dışında başkasına bakıyım ki? seni çok seviyorum hazalım
o kadar şey yazdık takıldığı yerler:
-hmm yoruldun ve bitti dedin he? yordum yani seni sessiz bey?
--yok öyle demek istemedim de peşinde koştur koştur yoruldum ama aşk yorgunluğu üstümdeki
-kıvır, kıvır. hıh!
-
sözlüğümüz üzerinde büyük oyunlar oynanıyor
-
yaşar nuri öztürk islamda reenkarnasyon var diyor
-
10 aydır 31 çekmiyom
-
atalarımız mikrop
-
ucan kedi pamuk gibi biriyim
-
yozgatlı buyur panpa
-
bir kadın olarak alfa erkeği anlatıyorum gelin
-
istanbul harici hala bu ülke ağır cahil ve yobaz
-
evlatlarla avratlar bir olursaa
- / 1