+3
Hücum hattında bulunan genç Osmanlı padişahı da bizans hattındaki tereddütlü hareketleri sezmişti. Düşmanın bozulmakta olduğunu ve zaferin muhakkak kazanılacağını belirtip askerini yeniden hücuma geçirtti. Yeniçeriler, karşı durulmaz bir şekilde tekbir sesleri ile ileri atıldılar ve birbirleriyle rekabet edercesine surlara çıkmaya başladılar. Bu askerlerin durumlarını görünce bir gemide bulunmak insanı gerçekten üzüyordu. imkan olsaydıda bende o surlara tırmansaydım.
Yeniçeriler arasında, iri yarı, Ulabadlı Hasan isminde bir yeniçeri kalkanını sol eli ile başının üzerinde tutarak sağ elinde palası olduğu halde surun üstüne çıktı. Bunu müteakib otuz kadar yeniçeri derhal surun üzerinde göründüler ise de bizanslıların ok ve taşları ile on sekizi şehid edildi.
Ulubadlı Hasan, yaralanmasına rağmen kalkanını siper yaparak pek çok arkadaşının sur üstüne çıkmasına yardımcı oldu. Sonucunda o da büyük bir taşın isabeti ile surdan aşağı yuvarlandı. Surlardan atılan ok ve taş darbeleri altında şehadet mertebesine kavuştu. Ancak sancağı dikmişti. istanbul bizimdi.
Yeniçeriler de artarak sur üzerinde tutunmuş bulunuyorlar ve sürekli destekleniyorlardı. Çok geçmeden, topların tahrip ettiği yeri aştılar ve iki surun arasındaki sahaya girdiler. Buradaki askerleri derhal kılıçtan geçirmeye başladılar. Vaziyeti gören imparator ve maiyyeti kaçtılar. Yeniçeriler ise şiddetle takibe başladılar. Konstantin omuzundan yaralanmış, yanındaki Kantakuzen düşmüştü.
imparatorun kaçtığını ve kendilerine doğru geldiğini gören ikinci sur askerleri de paniğe kapıldılar. Bir anda ortalık kıyamet gününe döndü. Kimsenin kimseye bakacak ve yanındakini tanıyacak zamanı yoktu. Yaralı imparator, bu hengame arasında ayaklar altında kalarak öldü. Dış sur düştükten ve iki sur arasındaki saha temizlendikten sonra korumasız kalan iç surlar da alındı.
Topkapı içeriden kırıldı ve Türk kuvvetleri bu kapıdan şehre girdiler.