-
1.
+17 -1Saat 6'yı vurduğunda çoktan uyanmış, avdan dönüyordum. Hastalıklı bölgelere girmemek için yolumu uzatmıştım, çünkü oksijen tüpüm bitmek üzereydi. Şimdi evdeyim, vurduğum tavuğu - 7 ayda ancak bu kadar gelişmiştim - yerken aynı zamanda günlüğüme bunları yazıyorum. Size hikayemi ve dünyanın nasıl taka battığını anlatayım...
-
2.
+2Sene 2017, aylardan Kasım...
Bizim virüsten falan haberimiz yok tabii. Haberler sadece Mısır'da bir köyde bir hastalık olduğunu söyledi, ancak sadece 30 saniye sürdü, o yüzden kimse ciddiye almadı. Bu ilk evreydi ancak sadece DSÖ'nün araştırmaları vardı. En azından ben öyle biliyordum. -
3.
+3Aralık geldi...
Mısırdaki köyün karantinaya alındığını tüm dünya biliyor, bazıları ufak ufak dikkat çekmeye çalışıyordu. Kim onları niye dinlesindi ki, insanlığın farklı dertleri vardı. Ayın sonlarına doğru DSÖ detaylı bir araştırmanın ardından bir konferans düzenlendi ve 50'den fazla ülkede canlı yayınlandı.
Her zamanki gibi televizyonda ferre yayını arıyordum. Yanlışlıkla o yayına denk geldim. Bari izleyeyim dedim... -
4.
+3Okumuyosanız atmayım yaklaşık 10 part var hazır şekilde serice atıcam
-
5.
+3Konuşan adamlar Dünya'yı ciddi şekilde uyarıyordu. Mısır'a tüm sınırlarını kapatmalarını söylemişlerdi. Kızıl Grip dedikleri hastalığın hava yoluyla bulaştığını ve ölümcül olduğunu söylüyorlardı. Mısır'da karantinada diye bildiğimiz köy yok olmuştu. Köyün nüfusu 347'ydi ve herkes Kızıl Grip'e yakalanarak can vermişti.
-
6.
+3 -1Hastalığın semptomları arasında ateş, boğaz kuruluğu, göz kanamaları, yüzde yaralar, halisünasyonlar ve göz kanaması gibi şeyler vardı. Hastalığın yayılmaması için tüm dünyanın seferber olması gerektiğini söylediler.
Bu hastalığı ilk defa duymuştum ve cidden korkmuştum... -
7.
+3Ocak'ın ortalarına doğru istanbul da dahil olmak üzere 26 şehirde Kızıl Grip vakaları bulundu ve dünya geneli alarm verildi. Büyük şehirler karantinaya alındı ve 26 şehrin ülkesinde olağanüstü hal ilan edildi.
Çok korkmuştum. Hasta değildim, bunu biliyordum. Semptomların hiçbirini göremiyordum. O yüzden sakin kaldım, kapımı kilitledim ve oturarak düşünmeye başladım. istanbul'dan çıkmalıydım... Sadece bunu biliyordum... -
8.
+4Kendime bir sırt çantası hazırladım. Biraz konserve yiyecek, su, yüz maskesi, ısıtıcı bant ve iki üç parça da giysi koydum. Siteden nasıl çıkacağımı düşünmeye başladım...
-
9.
+4Ana kapıdan yürüyerek çıkamazdım elbette. Oksijen tüplü askerler her yerde geziniyordu. Ana kapıdan değil, binanın kapısından çıktığım anda vurulurdum, çünkü binanın kapısı ana kapıya bakıyordu. içeride kısılmıştım... Aklıma tek bir şey geliyordu: Halatla pencereden sarkmak.
-
10.
+4Uzunca bir halat buldum ve yatak odama gittim; orası binanın arka cephesine bakıyordu. Haladı yatağımın demirine bağladım ve pencereden sarkıttım. Ancak eldiven giymeyi unuttum. Sadece bir halatla aşağı inmeye çalışacaktım
-
11.
+4Halata tutundum ve kendimi saldım. Elllerim acıyordu. Her ne kadar yapılı olsam da ellerim tutmuyordu. Bir alt katın penceresine vardığımda artık dayanamıyordum ve son bir hamleyle kendimi itip camı kırdım ve içeri atladım.
-
12.
+3Sert bir düşüş oldu. Ama şuan daha rahattım. Heryerimde cam kegibleri vardı. Doğrulduğumda 30'lu yaşlarda bir aile babası bana bakıyordu. Anlam verememişti tabii. Özür dilerim dedim ve aklıma dank etti: Ya onlar da hastaysa
-
13.
+3Yüzümde kar maskesi vardı ama ben gene de ağzımı kapattım. Kırık cama doğru gidip halatı tuttum. Tam kendimi salacakken aklıma geldi: Kar maskemi aldım, sağ elime doladım. Bir tane de yüz maskesi aldım, onu da sol elime aldım. Artık halata ellerim temas etmiyordu. Halata asıldım ve kendimi bırakıp kaydım...
-
14.
+4Anlaşılan kimse okumuyo.
Neyse sağlık olsun... -
15.
+5Bi kişi bile okuyosa belli etsin ona göre partları yazıp seri atıcam
-
-
1.
0kardeş sen yaz ben 20:30 gibi okurum istersen
-
-
1.
0Senin için 20.30 a birkaç part yetiştiricem
-
1.
-
2.
+2At panpa okurum ben
-
-
1.
0Sen okuma *
-
2.
0Ağladım
-
1.
-
1.
-
16.
+110.00 gibi 5 part daha atıcam...
Akşam 5 gibi de 5 part gelir.
Uzun uzun olur...
Okuyanlara teşekkürler... -
17.
+2Yere 1.5 metre yükseklikten züt üstü düştüm.
Kalçamı kırmadığım için şükrettim ve ayağa zorlanarak da olsa kalktım.
Şimdi geçmem gereken dikenli bir tek vardı... -
18.
+2Tele yavaşça tırmanmaya başladım. Dikenli kısımlarına gelmiştim. Ordan sonra çimenlik bir alana geçicektim ve ordan sonrası...
Ondan sonrasını kafama takmıyordum. Bir araba bulup giderim diyordum.
Dikenli telleri açmaya çalıştım ama beceremedim. Üstünden atlayacaktım, bunun başka yolu yoktu...
Tellerin dayandığı direğe tutundum ve tırmandım. Sonuna geldiğimde direğe ayaklarımı koydum. Sonra yavaşça telleri ezdim ve çıkmaya çalıştım ama tabii ki dengemi kaybedip düştüm. Ancak son bir hamleyle tellerin dışına düşmeyi başardım...
Telleri geçmiştim... -
19.
+2Doğruldum ve montumun yırtıldığını gördüm. Oradan kan sızmıştı. Dikenlerden biri montumu yırtarak göğsümü çizmişti. Pek ciddi görünmüyordu. Yoluma devam ettim.
Kafamda ne yapacağıma dair hiçbirşey yoktu. Hastalıklı bir şehirden herhangi bir koruyucu ekipmanım yokken kaçmaya çalışıyordum. Araba bulmam gerekiyordu... -
20.
+2Arsa bir caddenin köşesindeydi ve saklanacak iyi yerler vardı. Geçen askerler benim için sorun teşkil etmezdi...
Caddeden kamyonlar dolusu asker ve tanklar geçiyordu. Bunlara görünmeden araba bulup şehir dışına çıkmalıydım.
Caddenin solunda bir süpermarket vardı. Orda mutlaka bir araba vardır diye düşünüyordum. Geceyi beklemeye karar verdim...
Belki de hayatımda vereceğim en iyi kararlardan biri olacaktı, biri hariç...
başlık yok! burası bom boş!