CABBAR: (AR) Güç ve kuvvet sahibi kimse
CABGU: (AR) Efendi. Bey. ileri gelen, saygın kimse.
CABiR: (AR) Cebreden, zorlayan. Galip gelen. Aziz ve kuvvetli olan.
CAFER: (AR) Küçük akarsu. Çay.
CAHiD / CAHiT: (AR) Cehdeden, elinden geldiği kadar çalışan.
CAHiZ: (AR) Gözü pek, yürekli, cesur kimse. Patlak gözlü. Daha çok lakap olarak kullanılmıştır.
CAiZ: (AR) Geçer. işlenmesi, yapılması uygun anlamında.
CALiB: (AR) Çekici, celbedici, cazib.
CALP: (AR) Güçlü, kuvvetli, gayretli.
CAN: (FAR) Can, ruh. Hayat. Güç, kuvvet, hayatiyet, dirilik. Gönül, yakın dost, çok sevilen arkadaş.
CANAL: (TR) Gönül al. Kendini sevdir, sevilen biri ol.
CANALP: (TR) Özünde yiğitlik, güçlülük olan kimse. Cana yakın yiğit.
CANAY: (TR) Ay gibi temiz, saf, parlak kimse.
CANAYDIN: (TR) Özü temiz, aydınlık ruhlu kimse.
CANBEK: (TR) Özü pek. Güçlü kişilikli kimse.
CANBERK: (TR) Güçlü, sağlam kimse.
CANBEY: (TR) Canım gibi sevgili.
CANBULAT: (TR) CAN+POLAT 'tan Canbulat. Çelik gibi güçlü can.
CANDANER: (TR) içten, samimi, dost kimse.
CANDAR: (TR) Silah taşıyan, can ve dar isimlerinden müteşekkil birleşik isim.
CANDEĞER: (TR) Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
CANDEMiR: (TR) Özü güçlü, demir gibi sağlam kişilikli.
CANDOĞAN: (TR) Cana doğan.
CANEL: (TR) içten uzatılan el, dostluk eli.
CANER: (TR) Delikanlı, genç, dinamik. Can ve er kelimelerinden birleşik isim.
CANFEDA: (FAR) Canını veren, özverili kimse.
CANFER: (FAR) Aydın bilgili. Güçlü saygın.
CANGiRAY: (TR) CAN+GiRAY. Giray, Eskiden Kırım hanlarının ve han ailesinden olan prenslerin kullandığı san
CANGÜN: (TR) Doğduğu gün çok sevinilen kimse.
CANGÜR: (TR) Canlı, neşeli kimse.
CANiB/ CANiP: (AR) Ön taraf, cihet.
CANKAN: (TR) Soyu temiz, asil kimse.
CANKUT: (TR) Kişinin mutluluğu talihi, şansı, uğuru. Mutlu talihli kimse.
CANOL: (TR) Canım ol, can gibi içten ol.
CANSAL: (TR) Can ve sal kelimelerinden birleşik isim.
CANSEN: (TR) Sen cansın, sevilensin.
CANSER: (TR) CAN+ SER.
CANSOY: (TR) Asil, soylu, cana yakın.
CANSUN: (TR) Cansın'dan Cansun. Canını sunan.
CANTEKiN: (TR) Tek can, eşsiz can.
CANTEZ: (TR) Tez canlı, aceleci.
CANTÜRK: (TR) iyi hasletlere sahip Türk.
CANVER: (TR) Canlı, haşere.
CAViD / CAViT: (FAR) Sonrasız, sürekli kalacak olan, ebedi.
CAZiM: (AR) Kesin. Kesin kararlı.
CEBE: (AR) Zırh. Osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı.
CEBEL: (AR) Dağ. Tarıma elverişsiz arazi.
CEBERUT: (iBR) ibranice "kudret" anldıbına gelmektedir.
CEBiR: (AR) Zorlamak. Düzeltme, onarma. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak.
CEBRAiL: (AR) Peygamberlere vahiy getiren dört büyük melekten biri. Cibril, ibranice Allahın kulu.
CEHDi: (AR) Uğraşan, çalışan. Çaba ve gayret gösteren.
CEHiD / CEHiT: (AR) Çalışma, çabalama, uğraşma.
CELADET: (AR) Gözüpeklik. Yiğitlik. Kahramanlık.
CELAL: (AR) Büyüklük, ululuk azamet. Hiddet, öfke.
CELALEDDiN/ CELALETTiN: (AR) Dini savunan. Dinin ululadığı, övdüğü.
CELASUN: (TR) Kahraman, cesur, atak, delikanlı, yiğit. Genç sağlıklı, gürbüz.
CELAYiR: (TR) Moğol kavminin bir kolu olup birçok kabileyi bünyesinde toplamıştır.
CELiL: (AR) Büyük, ulu. (bkz. Celal). Allah için sıfat olarak kullanılır. Osmanlı devletinde vezir ve müşir rütbelerinde bulunanlar için bu sıfat kullanılırdı. Güzel sanatlarda bir yazı stili.
CELiLAY: (AR-TR) Ulu, yüce ay.
CELVET: (AR) Yerini yurdunu terk etmek. Tasavvufta, kulun, Allanın sıfatlarıyla halvetten çıkışına ve fena fillahda fani oluşuna denilir.
CEM: (AR) Toplama, biraraya getirme, yığma. Hükümdar, şah.
CEMAL: (AR) Yüz güzelliği, zahiri ve batıni güzellik. Allah'ın rahmetle tecellisi. Allah'ın lütuf, ihsan, rıza sıfatlarının karşılığı.
CEMALLEDDiN/ CEMALETTiN: (AR) Dinin cemali, parlak yüzü.
CEMALULLAH: (AR) Allah'ın lütfü, bağışı.
CEMiL: (AR) Güzel erkek. iyilikle anma. Eskiden okullarda verilen başan kağıdı.
CEMRE: (AR) Ateş. Kor halinde ateş. Şubat ayında azar azar artan sıcaklık.
CEMŞiD/ CEMŞiT: (FAR) Mitolojide iran'ın efsanevi dördüncü şahı.
CENAB/ CENAP: (AR) "Yan"manasına gelir. Şeref, onur ve büyüklük terimi olarak kullanılır.
CENAN: (AR) Yürek, gönül kalp
CENGAVER: (FAR) Savaşçı, silahşor. Savaşı seven, savaşkan, dövüşken.
CENGEL: (FAR) Orman.
CENGER: (FAR) (bkz. Cengaver).
CENGiZ: (TR) Cengiz Han. Moğol imparatorluğu'nun kurucusu, asıl adı Timuçin'dir. Moğolcada Çing sıfatının çoğulu olarak, güçlü, kuvvetli anlamındadır.
CENK: (FAR) Harp, savaş, kavga.
CENKER: (FAR-TR) iyi savaşan, savaşçı.
CERiB: (AR) Hububat için kullanılan bir ölçek.
CERiR: (AR) ip, halat. Yular anlamında.
CERiT: (AR) Verimsiz çorak yer. Bekar.
CESiM: (AR) iri, büyük, kocaman, ulu, mühim.
CESiMi: (AR) iri, büyük.
CESUR: (AR) Er. - Cesaretli, yürekli, yiğit, gözüpek, atılgan.
CEVAD / CEVAT: (AR) Cömert, eli açık. ihsan eden.
CEVAHiR: (AR) Cevherler, elmaslar, kıymetli taşlar. Mayalar, özler.
CEVAN: (FAR) Genç, taze, delikanlı. (bkz. Civan).
CEVDET: (AR) iyilik, güzellik. Olgunluk. Büyüklük. Tazelik. Kusursuzluk.
CEVHER: (AR) Öz, maya. Başlı başına, kendiliğinden olan. Tıynet, cibilliyet, soydan gelen, haslet, tabii istidat. Kıymetli taş. Ebcet hesabında yalnız noktalı harfleri hesaplamaya dayanan tarih düşürme şekli. Kılıç namlusuna yapılan menevişli süs.
CEVVAL: (AR) Koşan, dolaşan, hareket eden, canlı.
CEVZA: (AR) Güneşin Mayıs ayında girdiği ikizler burcu.
CEYHAN: (TR) Güney Anadolu'da Toroslar'dan doğan ve Akdeniz'e dökülen nehir.
CEYHUN: (TR) Orta Asya'da Amu-Derya'ya Arap ve Farslıların vermiş olduğu ad. Tevrat'a göre cennetin 4 nehrinden biri.
CEZLAN: (AR) Mutlu.
CEZMi: (AR) Cezm ile ilgili. Kesin karar ve niyete ait. Kesmek.
CEZRi: (AR) Kökle ilgili, kökten.
CEZZAR: (AR) Deve kasabı. -Daha çok lakab olarak kullanılır.
CiHAD / CiHAT: (AR) Savaş. Din uğrunda düşmanla savaşma.
CiHAN: (FAR) Dünya, alem, kainat, yeryüzü, yerküresi. Dünyada yaşayan insanların tümü.
CiHANER: (FAR) Dünyaya bedel kişi, yiğit.
CiHANGiR: (FAR) Dünyaya egemen olan, dünyayı zabteden kimse. Fatih. Osmanlı şehzadelerinin ortak adıdır.
CiHANMERT: (FAR) (bkz. Cihaner).
CiHANNUR: (FAR) Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
CiHANSER: (FAR) Cihan'ın başı.
CiHANŞAH: (FAR) Cihan'ın şah'ı.
CiLASUN: (TR) Babayiğit, boylu, boslu, delikanlı, gürbüz.
CiNAN: (AR) Cennetler, yedi göğün üstünde ve Arş ile Kürsi'nin altındaki sekiz cennet.
CiNUÇEN: (TR) Üstün, galip, zafer kazanmış.
CiVAN: (Fars.) Genç, delikanlı, yakışıklı. (bkz. Cevan).
CiVANBAHT: (FAR) Mutlu, şanslı (kimse).
CiVANMERT: (FAR) Cömert, eli açık genç, delikanlı.
COŞAN: (TR) Coşku duyan, heyecanlı (kimse).
COŞAR: (TR)(bkz. Coşan).
COŞKUN: (TR) Coşmuş, galeyana gelmiş. Duyarlı, aşın hareketli.
COŞKUNER: (TR) Coşan kimse.
COŞKUNSU: (TR) Sel, gürültüyle akan su.
CÖMERT: (Tür.) Elinde olanı harcayan, eli açık. Başkalarına yardımdan kaçınmayan.
CUDi: (AR) Cömert, eli açık. iyilik severlikle ilgili. Dicle nehri kıyısında bir dağ. Nuh'un gemisinin tufandan sonra bu dağın üzerinde durduğu söylenir.
CUMA: (AR) Haftanın beşinci günü. Müslümanların ibadet ve Bayram günü. Cuma günü kılınan öğle namazı. Toplanma.
CUMALi: (TR) Cuma günü doğan.
CUMHUR: (AR) Halk, ahali. Kalabalık, başıboş kalabalık. Takım, heyet.
CÜBEYR: (AR) Küçük kahraman, küçük yiğit.
CÜNEYD / CÜNEYT: (AR) Küçük asker, askercik.
bir sorunmu var