1. 176.
    +1 -1
    duygusal ve temiz kalpli bir panpa
    ···
  2. 177.
    +1 -1
    şu kıçı kırık harfler ismailabi yi anlatmaya yetmez
    ···
  3. 178.
    +1 -1
    şu sıralar sabrı sınanan panpam, Rabbim bu sıkıntıların altından en yakın zamanda kalkabilmesini nasib etsin, ömrüne ömür katsın Rabbim
    ···
  4. 179.
    -1
    ismail abi
    ···
  5. 180.
    0
    @150 sabrı sınanan mı ? hayırdır neyi var kardeşimin?
    ···
  6. 181.
    0
    leyla ile mecnun müridlerinden, kafa adamdır.. hakkını verelim beyler..
    ···
  7. 182.
    0
    Metrisin önünde durdum
    Hasretim yerlere vurdum.
    Ben dağlarda uçan kuştum
    Kanatlarımdan vuruldum.

    Yıllar var ki yorgunum ben
    Gökyüzüne vurgunum ben
    Mahpuslarda durgunum ben.

    Metrisin önü kahveler
    Kahvede can annem/dostalar bekler.
    Dağlar köyler türkü söyler
    Dağlar köyler yolum gözler.

    Geze geze yoruldum ben
    Gökyüzüne vuruldum ben
    Mahpuslarda duruldum ben.
    ···
  8. 183.
    0
    Geçiyor önümden sirenler içinde
    Ah eller üstünde çiçekler içinde
    Dudağında yarım bir sevdanın hüznü
    Aslan gibi göğsü türküler içinde
    Rastlardım avluda hep volta atarken
    Cigara içerken yahut coblanırken
    Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi
    Çocukça sevdiği çiçeği sularken
    Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
    Suçu saz çalmakmış öğrendiği kadar

    Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
    Yara aldığı yerde kalan sazı kadar
    Beni tez saldılar o içerde kaldı
    Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde
    Ne yapsa etse üstüne gitmişler
    Mavi gök yüzünü ona dar etmişler
    Gazetede çıktı üç satır yazı ile
    Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
    Birileri ona ölmedin diyorda
    Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu
    ···
  9. 184.
    0
    Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben.
    Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
    Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
    Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.

    El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
    Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
    Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
    Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.

    Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
    Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
    Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
    Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.

    Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
    Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
    Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
    Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...

    Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
    Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
    Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
    Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı.

    Nazlıcan serin yayla çiçeği
    Nazlıcan deli dolu heyecan
    Göğsümde bir sevda kelebeği
    Nazlıcan ah Nazlıcan...

    Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
    Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
    Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
    Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.

    Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
    Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
    Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
    Titredi ve iki yana düştü kolları.

    Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
    Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
    Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
    Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.

    Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
    Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
    Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
    O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.

    Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
    Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
    Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
    Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.

    Bedirhan mor dağların kaçağı
    Bedirhan mavi gözleri şahan
    Zulamda suskun gece bıçağı
    Bedirhan ah Bedirhan.

    Biz üç kişiydik
    Üç intihar çiçeği
    Bedirhan, Nazlıcan ve ben
    Suphi...
    ···
  10. 185.
    0
    Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben.
    Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
    Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
    Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.

    El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
    Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
    Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
    Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.

    Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
    Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
    Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
    Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.

    Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
    Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
    Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
    Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...

    Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
    Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
    Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
    Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı.

    Nazlıcan serin yayla çiçeği
    Nazlıcan deli dolu heyecan
    Göğsümde bir sevda kelebeği
    Nazlıcan ah Nazlıcan...

    Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
    Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
    Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
    Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.

    Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
    Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
    Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
    Titredi ve iki yana düştü kolları.

    Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
    Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
    Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
    Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.

    Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
    Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
    Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
    O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.

    Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
    Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
    Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
    Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.

    Bedirhan mor dağların kaçağı
    Bedirhan mavi gözleri şahan
    Zulamda suskun gece bıçağı
    Bedirhan ah Bedirhan.

    Biz üç kişiydik
    Üç intihar çiçeği
    Bedirhan, Nazlıcan ve ben
    Suphi...
    ···
  11. 186.
    0
    Burda çiçekler açmıyor
    Kuşlar süzülüp uçmuyor
    Yıldızlar ışık saçmıyor
    Geçmiyor günler geçmiyor
    Avluda volta vururum
    Kah duşünür otururum
    Türlü hayaller görürüm
    Geçmiyor günler geçmiyor
    Dışarıda mevsim baharmış
    Gezip dolaşanlar varmış
    Günler su gibi akarmış
    Geçmiyor günler geçmiyor

    Gönülde eski sevdalar
    Gözümde dereler bağlar
    Aynadan hayalin ağlar
    Geçmiyor günler geçmiyor
    Yanımda yatan yabancı
    Her söz zehir gibi acı
    Bütün dertlerin en gücü
    Geçmiyor günler geçmiyor.
    ···
  12. 187.
    0
    Vuruldu bir uçurum derinliğinde
    Yaylada bir seherin serinliğinde
    Avcıdan yarasını gizlercesine
    Çığlıgını gömerek devrildiginde

    Vuruldu ciger parem kanlar içinde
    Vuruldu yürek yarem kanar içimde

    Mavzeri baş ucunda dağ yamacında
    Parmağı donup kalmış tetik ucunda
    Sabahsız bir uykuya dalarcasına
    Beyaz bir çiğdem açmış kanlı saçında
    ···
  13. 188.
    +1 -1
    sevdim ben bu adamı kral adam kültürlü bin
    ···
  14. 189.
    +1 -1
    o askere gitmeyecek olan huur cocuguna ettigin laflarına kurban olayım senin
    millet senin köpegin olsun ulan
    ···
  15. 190.
    0
    ismailllllllll abiiiiiii
    ···
  16. 191.
    0
    mecnuuuunnnnnnnn hooopp
    ···
  17. 192.
    0
    tekrar soyluyorum . agir huur çocugudur
    ···
  18. 193.
    -1
    nasılhııl ismail abiiii
    ···
  19. 194.
    +1 -1
    çok huur çocuğu bi adamdır sözlükde her bu nicki gördüğümde eksi basıcam
    ···
  20. 195.
    0
    ismail abiiiii, nerelerdesin kaç gündür girmiyorsun sözlüğe, bişey mi oldu abimm :/
    ···