-
26.
0---ı harfi ---kızlar---
IĞIL: Çok yavaş akan su
ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum, akın.
ILGIM: Serap
ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay
IŞILTI: Parıltı, titrek ışık.
IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.
ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans -
27.
0---ı harfi---erkekler---
ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık.
ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi
ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke
ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı.
IRA : Öz yapı, karakter, kişilik.
IŞIKHAN : Işıklı han
IŞINER : Işık saçan yiğit. -
28.
0---i harfi---kızlar---
iCLAL: Ağırlama, ikram. Büyüklük, ululuk.
iDiL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
iDiLSU: Su için yazılmış şarkı.
iLAYDA: Su perisi
iLBÜKE: ilbey hanımı, seçkin hanım
iLCAN: Ülkenin canı, sevdiği.
iLGi: iki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
iLGiN: Yabancı, gurbette yaşayan.
iLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları, yabancılar.
iLKAY: Ayın ilk hali.
iLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
iLKCAN: ilk doğan çocuklara verilen ad.
iLKE: Temel alınan düşünce, kural
iLKGÜZ: Eylül ayı
iLKiM: ilk çocuğum anlamında
iLKiN: ilk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce, öncelikle.
iLKNUR: ilk ışık
iLKYAZ: ilkbahar
iLMA: Parlatma. Belirleme, işaret etme.
iLSEL: ille ilişkili, yurtla ilişkili
iLSU: Ülkenin suyu, bereketi.
iLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.
iMER: Zengin, varlıklı.
iMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
iMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
iMREN: imrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
iNANÇ: inanılan şey
iNCi: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
iNCiLAY: Parlama, ışıldama
iNCiNUR: inci gibi ışıklı, parlak.
iPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
iPEK: ipekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar, zarif.
iREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
iREN: Özgür, serbest
iRiS: Mitolojide Tanrıların elçisi
iSMiHAN: Hükümdar ismi
iYEM: Güzellik, iyilik.
iZEL: El izi anlamında
iZEM: Büyüklük, ululuk
iZGi: Güzel, adaletli, zeki
iZLEM: izlemek eylemi
iZiM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında -
29.
0---i harfi---erkekler---
iBRAHiM : inananların babası - Peygamber
iDRiS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber
iHSAN : iyilik - Bağış, bağışlama
iLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke.
iLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen.
iLBEY : Vali
iLCAN : Yurttaş, vatandaş.
iLGiN : Gurbette yaşayan, garip.
iLGÜ : Engel.
iLHAMi : içe doğanlarla, esinle ilgili
iLHAN : Hükümdar, imparator, Yönetici
iLKAN : Bir Türk hükümdarı.
iLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali
iLKCAN : ilk doğan erkek çocuklara verilen ad
iLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı
iLKER : ilk doğan erkek çocuk
iLKUT : Kutlu, mutlu ülke.
iLTEKiN : Tek eşsiz ülke
iLTER : Yurdunu seven, koruyan
iNAL : Kendisine inanılan
iNAN : Dizgin - Yönetme - iman
iNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - iman - Doğru, emin
iRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü
iSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer
iSLAM : islam diniden olan, müslüman
iSKENDER : Bir Makedon kumandanı
iSMAiL : ibrahim peygamberin oğlu
iSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme
iŞÇAN : Çalışkan
iZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı -
30.
0---j harfi---kızlar---
JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
JALENUR: Parlayan, ışıldayan çiğ.
JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
JANSELi : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez ismi)
JASMiN: Yasemin
JEYAN: Kızan, kükreyen
JiNSAL: Çağ, yaş, dönem
JÜLiDE: Dağınık, karmakarışık. -
31.
0lan Alfabada 29 harf var amk bilmiosan öğren h de bitirmişin gibik kendi ismime bakamıom
-
32.
0---j harfi---erkekler---
JARiN : Yakınmak, haykırmak.
JENiN : Vurmak, titreşmek.
JERFi : Derinlik
JiYAN : Kızgın, hışımlı -
33.
0benimkisi yok lan giberim böyle sözlüğü
-
34.
0---k harfi---kızlar---
KADER: Alınyazısı, yazgı. Talih.
KAiNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar
KAMELYA: Pembe, kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında
KAMiLE: Tam, ekgibsiz. Kemale ermiş. Bilgin, bilgili.
KAMURAN: istediğine ulaşmış, mutlu.
KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan
KARANFiL: Kokulu bir çiçek.
KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
KARMEN: Parlak kırmızı.
KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; ihsan, lütuf
KERiME: Cömert. Ulu, büyük. Kız çocuk.
KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.
KIVANÇ: Sevinç
KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
KIZILTAN: Kızıl renk almış tan
KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz, pürüzsüz.
KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu
KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş
KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı
KUTAY: Kutlu, uğurlu ay
KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse
KUZEY: Bir yön
KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme -
35.
0---k harfi---erkekler---
KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın
KADiR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref
KADRi : Değer, kıymetle ilgili
KAĞAN : Kaan, hükümdar
KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi
KAMER : Ay - Sadık hizmetli
KAMURAN : Arzusuna erişmiş
KANDEMiR : Güçlü soydan gelen
KANER : Yiğit soydan gelen.
KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey
KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık
KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet.
KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı.
KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık
KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit
KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş
KARTAY : Yaşlı, pir
KAYA : Büyük, sert taş kütlesi
KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar
KAYHAN : Güçlü hükümdar
KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem
KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin
KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış
KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar
KERiM : Cömert - Ulu, büyük
KILIÇ : Sivri uçlu, keskin, çelikten silah
KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit
KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit
KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur
KIRDAR : Ölçülü davranış
KIRHAN : Kırçıl han
KIVANÇ : Övünç, iftihar
KORAL : Sınır muhafızı
KORALP : Yiğit sınır muhafızı
KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak
KORAY : Kor renkli ay.
KORCAN : Ateşli, canlı
KORÇAK : Heykel
KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi
KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar.
KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık
KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan
KÖKER : Köklü soydan gelen
KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin
KUBAT : Kaba, şişman
KUBiLAY : Ünlü Moğol hükümdarı
KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek
KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü
KUNTER : Sağlam, kuvvetli
KUTAY : Uğurlu ay.
KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü
KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu
KUTAY : Uğurlu ay
KUTBAY : Uğurlu kişi
KUTER : Kutlu uğurlu kişi.
KUTHAN : Kutlu hükümdar
KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay
KUTLU : Uğurlu, kutsal
KÜRŞAT : Göktürk prensi -
36.
0---l harfi---kızlar---
LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LALEHAN: Lalelerin sultanı.
LALEZAR: Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi.
LAMiA: Parlayan, parlak.
LATiFE: Yumuşak, hoş,güzel, nazik. Güldüren güzel söz, şaka.
LEMA: Parıltı, parlayış.
LEMAN: Parlama, parıltı.
LEMiS: Dokunma, elleme.
LERZAN: Titreyen, titrek
LEYAN: Parlayan, parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
LEYLiFER: Gece ışığı
LiLA: Açık eflatun
LiNET: Sürgün. -
37.
0---l harfi---erkekler--
LAÇiN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın
LAMi : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
LATiF : Allah'ın kulu
LEMA : Herşeye gücü yeten
LEMi : Becerikli, atılgan
LEVENT : Dünya, varlık
LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
LÜTFi : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan -
38.
0---m harfi---kızlar---
MAHiRE: Hünerli, becerikli.
MAHPERi: Güzeller güzeli.
MAiDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MARAL: Dişi geyik
MAViSU: Deniz
MAYIS: Bir bahar ayı
MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi")
MEDiHA: Övülen, beğenilen,sevilen kadın.
MEHiR: Ay parçası
MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
MEHTAP: Ay ışığı, dolunay.
MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
MELDA: ince ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
MELiHA: Güzel, şirin,sevimli.
MELiKE: Kadın hükümdar, padişah eşi.
MELiS: Bal, bal arısı
MELiSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
MERAL: Dişi geyik, ceylan.
MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
MERiÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
MERiH: Mars gezegeni
MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MERYEM: isa peygamberin annesinin adı
MERZE: Mercan.
MEYYAL: Meyleden, aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri, dizeler.
MiHRiBAN: Dost, sevgili,yarendeş. iyi yürekli, güler yüzlü.
MiHRiCAN: Dost, sevgili. Sonbahar.
MiHRiGÜL: Güler yüzlü, dost,sevecen, güzel.
MiHRiNAZ: Çok nazlı.
MiHRiNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
MiMOZA: Bir süs bitkisi
MiNA: Mine. Liman. Şişe,cam, billur. Şarap şişesi.
MiNE: ince ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
MiRAY: Yılın ilk aylarında doğan
MiRCAN: Güneş gibi aydınlık.
MÜGE: inci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; iyi haber getirene verilen bağış
MÜJGAN: Kirpikler. -
39.
0---m harfi---erkekler---
MACiT : Şan, şeref sahibi - iyi ahlaklı
MAHiR : Becerikli, hünerli
MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş
MANÇO : Manda yavrusu
MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş
MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma
MECiT : Çok ulu, yüce
MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven
MEHMET : muhafazid isminin Türkçe'de söylenişi
MELiH : Güzel, şirin, sevimli.
MEMDUH : Övülmüş
MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım
MENGÜ : Ölümsüz, ebedi
MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz
MERiÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu
MERiH : Bir gezegen
MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse.
MESUT : Mutlu, bahtiyar
METE : Büyük Hun imparatoru.
METiN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru
MiTHAT : Övme
MiRKELAM : Güzel, nazik konuşan
MiRZA : Hükümdar soyundan gelen
muhafazid : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu
MURAT : 1.istek. 2.Amaç.
MURATHAN : Arzulu hükümdar
MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler
MÜŞFiK : Şefkatli, merhametli -
40.
0---n harfi---kızlar---Tümünü Göster
NADiDE: Az bulunur, görülmemiş. Çok değerli, eşsiz.
NADiRE: Az bulunan.
NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
NAHiDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
NARiN: ince, ince yapılı, kibar
NAŞiDE: Şair, şiir okuyan ve yazan.
NAZ: isteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan, nazlanan,nazenin.
NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan, nazlı.
NAZLI(M): Naz yapan; işveli(m), edalı(m)
NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
NECLA: Evlat, çocuk. Soylu.
NEFiSE: Çok güzel, değerli.
NEHAR: Gündüz anlamındadır
NEHiR: Akarsu, ırmak
NEHiRE: Gereğinden fazla.
NERGiS: Bir süs bitkisi
NERMiN: Yumuşak, narin,ince.
NESLi: Soylu.
NESLiHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NESLiŞAH: Şah soyundan
NESRiN: Yaban gülü
NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
NEŞVE: Keyif, neşe.
NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
NEVAL: Talih, kader,kısmet.
NEVADE: Torun anlamında
NEVBAHAR: ilkbahar, ilkyaz
NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam
NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
NEVGÜL: Yeni açmış gül
NEViD: Yeni, yepyeni
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma, parlaklık.
NEVRES: Yeni yetişen.
NEYiR: Işıklı, aydınlık, parlak
NiGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NiHAL: ince ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan, taze sürgün.
NiHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NiL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NiLAY: Işıklı mavi, ışıklı lacivert.
NiLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NiLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NiRAN: Nurlar, aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NiSA: Kadın, kadınlar.
NiSAN: Gelin çiçeği; ilkbaharın ilk ayı
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu, ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NURFER: Işık veren, aydınlatan,ferahlatan.
NURGÜL: Nur+Gül
NURGÜN: Nur+Gün
NURPERi: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
NURSELi: Işık seli (yağmuru) anlamında
NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
NUTiYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku
NÜKTE: ince anlamlı, düşündürücü şaka söz -
41.
0---n harfi---erkekler---
NADi : Haykıran, seslenen - Toplantı
NADiR : Az bulunur
NAFi : Yararlı - Şifa, hayırlı
NAFiZ : Becerikli, atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen
NAHiT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen
NAiL : Muradına ermiş
NASUH : Öğüt veren - Temiz
NASUHi : Bozulmaz biçimde tövbe eden
NAŞiT : Şiir yazan, okuyan
NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan
NAZiF : Temiz - Zarif
NECAT : Kurtulma
NECDET : Kahramanlık, yiğitlik
NEDiM : Tatlı , güzel konuşan
NEDRET : Az bulunan, seyrek
NEHAR : Gündüz
NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış
NESiM : Yumuşak rüzgar - iyi, yumuşak huylu
NEŞAT : Sevinç, neşe
NEŞET : Meydana gelme, yetişme
NEYZEN : Ney çalan
NiDA : Bağırma, sesle çağırma, haykırma.
NiHAT : Huy, yaradılış
NOYAN : Baş komutan, bey.
NUH : Üçüncü peygamber
NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen
NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç -
42.
0---o harfi---kızlar---
OKSAL: Ok at; Oka ilişkin
OKŞAN: Sevil, şefkat gör.
OLCA: Ganimet, bolluk.
OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
OMAY: Gözde, sevilen,beğenilen.
ONGU: Sağlık, mutluluk.
ONGÜL: Ön ayak olmak; ilk gül
ORKiDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; içi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı -
43.
0---o harfi---erkekler---
OGÜN : Belirli bir günde doğan
OĞAN : Güçlü, kuvvetli
OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu
OĞULCAN : Can dost.
OĞUR : Uğur - Samimi, içten
OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü
OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı
OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz
OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.
OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.
OKCAN : Hareketli, canı tez
OKER : Hızlı, hareketli
OKTAR : Ok atan, okçu
OKTAY : Öfkeli, sinirli
OLCAY : Şanslı, talihli
OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş
OMAÇ : Hedef, amaç
OMAY : Seçkin, seçilmiş
ONAT : iyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli
ONAY : Uygun bulma
ONGAR : Kurtuluş
ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz
ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı
ONURAL : Şan, şeref kazan
ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit
ONURHAN : Onurlu hükümdar
ORÇUN : Ardıl, halef, oğul.
ORHAN : Şehrin hakimi
ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.
ORKAN : Hükümdar soyundan gelen.
ORKUN : Çoban beyi.
ORKUT : Kutsal şehir.
ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht
ORTUN : Ortanca kardeş
OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu
ORTUNÇ : Ateş renginde tunç
OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal.
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.
OZGAN : Öne geçen, kazanan
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair. -
44.
0---ö harfi---kızlar---
ÖDÜL: Armağan
ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez, defa.
ÖĞÜT: Tavsiye.
ÖMÜR: Yaşama süresi, hayat.
ÖNAY: Yeni çıkmış ay
ÖNGÜL: Direnen, inatçı. Kılavuz. Öncü, teşvik eden.
ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
ÖZGE: Yabancı. iyi, güzel. Cana yakın, şakacı. Yürekli, gözü pek
ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
ÖZNiL: Nil gibi verimli.
ÖZNUR: Özü ışıklı, aydınlık.
ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
ÖZTEN: Güzel tenli. -
45.
0---ö harfi---erkekler---
ÖCAL : Öcünü, intikdıbını al
ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan
ÖĞDAY : Çok akıllı
ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride
ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey
ÖĞÜT : Nasihat
ÖKER : Akıllı
ÖKMEN : Akıllı, zeki
ÖKTEM : Güçlü, onurlu
ÖKTEN : Akıllı, bilgili
ÖMER : Yaşayış, hayat - ikinci Halife
ÖMÜR : Yaşayış, hayat
ÖNAL : Her işte lider olan.
ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal
ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren
ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade
ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra
ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan
ÖRSEL : Örs gibi sağlam el
ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan
ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı
ÖZAL : Özü kırmızı
ÖZALP : Özünde yiğit olan
ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan.
ÖZCAN : Candan, samimi
ÖZDEMiR : Özü demir gibi sağlam olan
ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer
ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak
ÖZER: Yiğit, doğru kişi
ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü.
ÖZGÜR : Hür - Bağımsız
ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen
ÖZKAN : Özü, kanı temiz
ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan
ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık.
-
the vikings kemal kilicdaroglulugu
-
zalinazurtun milfle randevum var dedigi de
-
vikingsin hiç değilse bi düzeltme çabası var
-
memati safı kendini incide sandı
-
ayna kırmak uğursuzluk getirir demişler
-
gran torino seni ve balili karının
-
günaydıncı terör örgütü
-
yolda yürürken yerde telefon buldunuz
-
çiğne beni be
-
sevgilimin kullanılmış tangasını
-
bu başlığı ırkçılık altincisine taşıyan
-
ccc beyaz çorap ccc
-
beşiktaş sahilde oturuyorum geelin
-
bi salataya 450 lira para verdim
-
malum varliginizi yere indirdim
-
foto deneme 23
-
seyret film daha yeni baslıyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 08 02 2025
-
mine tugay 5 yumurta sonrası osuruk kokusu
-
ekmek bulamıyorsak pasta yiyin diyen
-
zalinazurt üçüncü kez tekrarlayan
-
aristegrokrat ile teknokrat arasında
-
telefon sarj cok gec doluyooooor
-
alexinyansanayisi naber nasılsın xd
-
cabbaradam bile sözlüğü daha iyi
-
ben size demiştim meltem cumbul 10 yıl sonra
-
beyler pasaport çıkartmak için nereye başvuruyoruz
-
kamil emmi sen de ki motor
-
esselamun aleycum
-
beyler bali ye en ucuz uçak bileti kaç tl
- / 2