1. 26.
    0
    ---ı harfi ---kızlar---

    IĞIL: Çok yavaş akan su
    ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum, akın.
    ILGIM: Serap
    ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
    ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
    ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
    IRMAK: Akarsuların en büyüğü
    IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
    IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
    IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay
    IŞILTI: Parıltı, titrek ışık.
    IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
    IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.
    ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
    ···
  2. 27.
    0
    ---ı harfi---erkekler---

    ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık.
    ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi
    ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke
    ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı.
    IRA : Öz yapı, karakter, kişilik.
    IŞIKHAN : Işıklı han
    IŞINER : Işık saçan yiğit.
    ···
  3. 28.
    0
    ---i harfi---kızlar---

    iCLAL: Ağırlama, ikram. Büyüklük, ululuk.
    iDiL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
    iDiLSU: Su için yazılmış şarkı.
    iLAYDA: Su perisi
    iLBÜKE: ilbey hanımı, seçkin hanım
    iLCAN: Ülkenin canı, sevdiği.
    iLGi: iki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
    iLGiN: Yabancı, gurbette yaşayan.
    iLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları, yabancılar.
    iLKAY: Ayın ilk hali.
    iLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
    iLKCAN: ilk doğan çocuklara verilen ad.
    iLKE: Temel alınan düşünce, kural
    iLKGÜZ: Eylül ayı
    iLKiM: ilk çocuğum anlamında
    iLKiN: ilk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce, öncelikle.
    iLKNUR: ilk ışık
    iLKYAZ: ilkbahar
    iLMA: Parlatma. Belirleme, işaret etme.
    iLSEL: ille ilişkili, yurtla ilişkili
    iLSU: Ülkenin suyu, bereketi.
    iLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.
    iMER: Zengin, varlıklı.
    iMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
    iMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
    iMREN: imrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
    iNANÇ: inanılan şey
    iNCi: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
    iNCiLAY: Parlama, ışıldama
    iNCiNUR: inci gibi ışıklı, parlak.
    iPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
    iPEK: ipekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar, zarif.
    iREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
    iREN: Özgür, serbest
    iRiS: Mitolojide Tanrıların elçisi
    iSMiHAN: Hükümdar ismi
    iYEM: Güzellik, iyilik.
    iZEL: El izi anlamında
    iZEM: Büyüklük, ululuk
    iZGi: Güzel, adaletli, zeki
    iZLEM: izlemek eylemi
    iZiM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
    ···
  4. 29.
    0
    ---i harfi---erkekler---

    iBRAHiM : inananların babası - Peygamber
    iDRiS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber
    iHSAN : iyilik - Bağış, bağışlama
    iLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke.
    iLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen.
    iLBEY : Vali
    iLCAN : Yurttaş, vatandaş.
    iLGiN : Gurbette yaşayan, garip.
    iLGÜ : Engel.
    iLHAMi : içe doğanlarla, esinle ilgili
    iLHAN : Hükümdar, imparator, Yönetici
    iLKAN : Bir Türk hükümdarı.
    iLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali
    iLKCAN : ilk doğan erkek çocuklara verilen ad
    iLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı
    iLKER : ilk doğan erkek çocuk
    iLKUT : Kutlu, mutlu ülke.
    iLTEKiN : Tek eşsiz ülke
    iLTER : Yurdunu seven, koruyan
    iNAL : Kendisine inanılan
    iNAN : Dizgin - Yönetme - iman
    iNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - iman - Doğru, emin
    iRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü
    iSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer
    iSLAM : islam diniden olan, müslüman
    iSKENDER : Bir Makedon kumandanı
    iSMAiL : ibrahim peygamberin oğlu
    iSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme
    iŞÇAN : Çalışkan
    iZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı
    ···
  5. 30.
    0
    ---j harfi---kızlar---

    JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
    JALENUR: Parlayan, ışıldayan çiğ.
    JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
    JANSELi : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez ismi)
    JASMiN: Yasemin
    JEYAN: Kızan, kükreyen
    JiNSAL: Çağ, yaş, dönem
    JÜLiDE: Dağınık, karmakarışık.
    ···
  6. 31.
    0
    lan Alfabada 29 harf var amk bilmiosan öğren h de bitirmişin gibik kendi ismime bakamıom
    ···
  7. 32.
    0
    ---j harfi---erkekler---

    JARiN : Yakınmak, haykırmak.
    JENiN : Vurmak, titreşmek.
    JERFi : Derinlik
    JiYAN : Kızgın, hışımlı
    ···
  8. 33.
    0
    benimkisi yok lan giberim böyle sözlüğü
    ···
  9. 34.
    0
    ---k harfi---kızlar---

    KADER: Alınyazısı, yazgı. Talih.
    KAiNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar
    KAMELYA: Pembe, kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
    KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında
    KAMiLE: Tam, ekgibsiz. Kemale ermiş. Bilgin, bilgili.
    KAMURAN: istediğine ulaşmış, mutlu.
    KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan
    KARANFiL: Kokulu bir çiçek.
    KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
    KARMEN: Parlak kırmızı.
    KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; ihsan, lütuf
    KERiME: Cömert. Ulu, büyük. Kız çocuk.
    KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.
    KIVANÇ: Sevinç
    KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
    KIZILTAN: Kızıl renk almış tan
    KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz, pürüzsüz.
    KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu
    KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş
    KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı
    KUTAY: Kutlu, uğurlu ay
    KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse
    KUZEY: Bir yön
    KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme
    ···
  10. 35.
    0
    ---k harfi---erkekler---

    KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
    KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın
    KADiR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref
    KADRi : Değer, kıymetle ilgili
    KAĞAN : Kaan, hükümdar
    KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi
    KAMER : Ay - Sadık hizmetli
    KAMURAN : Arzusuna erişmiş
    KANDEMiR : Güçlü soydan gelen
    KANER : Yiğit soydan gelen.
    KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey
    KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık
    KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet.
    KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı.
    KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık
    KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit
    KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş
    KARTAY : Yaşlı, pir
    KAYA : Büyük, sert taş kütlesi
    KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar
    KAYHAN : Güçlü hükümdar
    KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem
    KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin
    KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış
    KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar
    KERiM : Cömert - Ulu, büyük
    KILIÇ : Sivri uçlu, keskin, çelikten silah
    KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit
    KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit
    KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur
    KIRDAR : Ölçülü davranış
    KIRHAN : Kırçıl han
    KIVANÇ : Övünç, iftihar
    KORAL : Sınır muhafızı
    KORALP : Yiğit sınır muhafızı
    KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak
    KORAY : Kor renkli ay.
    KORCAN : Ateşli, canlı
    KORÇAK : Heykel
    KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi
    KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar.
    KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık
    KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan
    KÖKER : Köklü soydan gelen
    KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin
    KUBAT : Kaba, şişman
    KUBiLAY : Ünlü Moğol hükümdarı
    KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek
    KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü
    KUNTER : Sağlam, kuvvetli
    KUTAY : Uğurlu ay.
    KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü
    KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu
    KUTAY : Uğurlu ay
    KUTBAY : Uğurlu kişi
    KUTER : Kutlu uğurlu kişi.
    KUTHAN : Kutlu hükümdar
    KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay
    KUTLU : Uğurlu, kutsal
    KÜRŞAT : Göktürk prensi
    ···
  11. 36.
    0
    ---l harfi---kızlar---

    LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
    LALE: Çan biçiminde bir çiçek
    LALEHAN: Lalelerin sultanı.
    LALEZAR: Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi.
    LAMiA: Parlayan, parlak.
    LATiFE: Yumuşak, hoş,güzel, nazik. Güldüren güzel söz, şaka.
    LEMA: Parıltı, parlayış.
    LEMAN: Parlama, parıltı.
    LEMiS: Dokunma, elleme.
    LERZAN: Titreyen, titrek
    LEYAN: Parlayan, parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
    LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
    LEYLiFER: Gece ışığı
    LiLA: Açık eflatun
    LiNET: Sürgün.
    ···
  12. 37.
    0
    ---l harfi---erkekler--

    LAÇiN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın
    LAMi : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
    LATiF : Allah'ın kulu
    LEMA : Herşeye gücü yeten
    LEMi : Becerikli, atılgan
    LEVENT : Dünya, varlık
    LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
    LÜTFi : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
    ···
  13. 38.
    0
    ---m harfi---kızlar---

    MAHiRE: Hünerli, becerikli.
    MAHPERi: Güzeller güzeli.
    MAiDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
    MANOLYA: Bir süs bitkisi
    MARAL: Dişi geyik
    MAViSU: Deniz
    MAYIS: Bir bahar ayı
    MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi")
    MEDiHA: Övülen, beğenilen,sevilen kadın.
    MEHiR: Ay parçası
    MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
    MEHTAP: Ay ışığı, dolunay.
    MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
    MELDA: ince ve taze bedenli
    MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
    MELiHA: Güzel, şirin,sevimli.
    MELiKE: Kadın hükümdar, padişah eşi.
    MELiS: Bal, bal arısı
    MELiSA: Oğul otu
    MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
    MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
    MERAL: Dişi geyik, ceylan.
    MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
    MERiÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
    MERiH: Mars gezegeni
    MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
    MERYEM: isa peygamberin annesinin adı
    MERZE: Mercan.
    MEYYAL: Meyleden, aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
    MISRA: Manzumenin satırlarından her biri, dizeler.
    MiHRiBAN: Dost, sevgili,yarendeş. iyi yürekli, güler yüzlü.
    MiHRiCAN: Dost, sevgili. Sonbahar.
    MiHRiGÜL: Güler yüzlü, dost,sevecen, güzel.
    MiHRiNAZ: Çok nazlı.
    MiHRiNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
    MiMOZA: Bir süs bitkisi
    MiNA: Mine. Liman. Şişe,cam, billur. Şarap şişesi.
    MiNE: ince ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
    MiRAY: Yılın ilk aylarında doğan
    MiRCAN: Güneş gibi aydınlık.
    MÜGE: inci çiçeği
    MÜJDE: Sevindirici haber; iyi haber getirene verilen bağış
    MÜJGAN: Kirpikler.
    ···
  14. 39.
    0
    ---m harfi---erkekler---

    MACiT : Şan, şeref sahibi - iyi ahlaklı
    MAHiR : Becerikli, hünerli
    MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş
    MANÇO : Manda yavrusu
    MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş
    MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma
    MECiT : Çok ulu, yüce
    MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven
    MEHMET : muhafazid isminin Türkçe'de söylenişi
    MELiH : Güzel, şirin, sevimli.
    MEMDUH : Övülmüş
    MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım
    MENGÜ : Ölümsüz, ebedi
    MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz
    MERiÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu
    MERiH : Bir gezegen
    MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse.
    MESUT : Mutlu, bahtiyar
    METE : Büyük Hun imparatoru.
    METiN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru
    MiTHAT : Övme
    MiRKELAM : Güzel, nazik konuşan
    MiRZA : Hükümdar soyundan gelen
    muhafazid : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu
    MURAT : 1.istek. 2.Amaç.
    MURATHAN : Arzulu hükümdar
    MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler
    MÜŞFiK : Şefkatli, merhametli
    ···
  15. 40.
    0
    ---n harfi---kızlar---

    NADiDE: Az bulunur, görülmemiş. Çok değerli, eşsiz.
    NADiRE: Az bulunan.
    NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
    NAHiDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
    NARiN: ince, ince yapılı, kibar
    NAŞiDE: Şair, şiir okuyan ve yazan.
    NAZ: isteksiz gibi görünen, çekingen davranış
    NAZAN: Cilve yapan, nazlanan,nazenin.
    NAZER: Nazar
    NAZGÜL: Gül kadar güzel olan, nazlı.
    NAZLI(M): Naz yapan; işveli(m), edalı(m)
    NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
    NECLA: Evlat, çocuk. Soylu.
    NEFiSE: Çok güzel, değerli.
    NEHAR: Gündüz anlamındadır
    NEHiR: Akarsu, ırmak
    NEHiRE: Gereğinden fazla.
    NERGiS: Bir süs bitkisi
    NERMiN: Yumuşak, narin,ince.
    NESLi: Soylu.
    NESLiHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
    NESLiŞAH: Şah soyundan
    NESRiN: Yaban gülü
    NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
    NEŞVE: Keyif, neşe.
    NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
    NEVAL: Talih, kader,kısmet.
    NEVADE: Torun anlamında
    NEVBAHAR: ilkbahar, ilkyaz
    NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam
    NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
    NEVGÜL: Yeni açmış gül
    NEViD: Yeni, yepyeni
    NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma, parlaklık.
    NEVRES: Yeni yetişen.
    NEYiR: Işıklı, aydınlık, parlak
    NiGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
    NiHAL: ince ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan, taze sürgün.
    NiHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
    NiL: Çivit. Mısır'da bir nehir
    NiLAY: Işıklı mavi, ışıklı lacivert.
    NiLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
    NiLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
    NiRAN: Nurlar, aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
    NiSA: Kadın, kadınlar.
    NiSAN: Gelin çiçeği; ilkbaharın ilk ayı
    NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
    NURAN: Nurlu, ışıklı.
    NURAY: Işık saçan.
    NURCAN: Aydınlık insan.
    NURFER: Işık veren, aydınlatan,ferahlatan.
    NURGÜL: Nur+Gül
    NURGÜN: Nur+Gün
    NURPERi: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
    NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
    NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
    NURSELi: Işık seli (yağmuru) anlamında
    NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
    NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
    NUTiYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
    NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
    NÜKHET: Güzel koku
    NÜKTE: ince anlamlı, düşündürücü şaka söz
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    ---n harfi---erkekler---

    NADi : Haykıran, seslenen - Toplantı
    NADiR : Az bulunur
    NAFi : Yararlı - Şifa, hayırlı
    NAFiZ : Becerikli, atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen
    NAHiT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen
    NAiL : Muradına ermiş
    NASUH : Öğüt veren - Temiz
    NASUHi : Bozulmaz biçimde tövbe eden
    NAŞiT : Şiir yazan, okuyan
    NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan
    NAZiF : Temiz - Zarif
    NECAT : Kurtulma
    NECDET : Kahramanlık, yiğitlik
    NEDiM : Tatlı , güzel konuşan
    NEDRET : Az bulunan, seyrek
    NEHAR : Gündüz
    NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış
    NESiM : Yumuşak rüzgar - iyi, yumuşak huylu
    NEŞAT : Sevinç, neşe
    NEŞET : Meydana gelme, yetişme
    NEYZEN : Ney çalan
    NiDA : Bağırma, sesle çağırma, haykırma.
    NiHAT : Huy, yaradılış
    NOYAN : Baş komutan, bey.
    NUH : Üçüncü peygamber
    NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen
    NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç
    ···
  17. 42.
    0
    ---o harfi---kızlar---

    OKSAL: Ok at; Oka ilişkin
    OKŞAN: Sevil, şefkat gör.
    OLCA: Ganimet, bolluk.
    OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
    OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
    OMAY: Gözde, sevilen,beğenilen.
    ONGU: Sağlık, mutluluk.
    ONGÜL: Ön ayak olmak; ilk gül
    ORKiDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı
    OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
    OYLUM: Hacim, dirim; içi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı
    ···
  18. 43.
    0
    ---o harfi---erkekler---

    OGÜN : Belirli bir günde doğan
    OĞAN : Güçlü, kuvvetli
    OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu
    OĞULCAN : Can dost.
    OĞUR : Uğur - Samimi, içten
    OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü
    OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı
    OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz
    OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.
    OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.
    OKCAN : Hareketli, canı tez
    OKER : Hızlı, hareketli
    OKTAR : Ok atan, okçu
    OKTAY : Öfkeli, sinirli
    OLCAY : Şanslı, talihli
    OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş
    OMAÇ : Hedef, amaç
    OMAY : Seçkin, seçilmiş
    ONAT : iyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli
    ONAY : Uygun bulma
    ONGAR : Kurtuluş
    ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz
    ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı
    ONURAL : Şan, şeref kazan
    ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit
    ONURHAN : Onurlu hükümdar
    ORÇUN : Ardıl, halef, oğul.
    ORHAN : Şehrin hakimi
    ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.
    ORKAN : Hükümdar soyundan gelen.
    ORKUN : Çoban beyi.
    ORKUT : Kutsal şehir.
    ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht
    ORTUN : Ortanca kardeş
    OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu
    ORTUNÇ : Ateş renginde tunç
    OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal.
    OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.
    OZGAN : Öne geçen, kazanan
    OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.
    ···
  19. 44.
    0
    ---ö harfi---kızlar---

    ÖDÜL: Armağan
    ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez, defa.
    ÖĞÜT: Tavsiye.
    ÖMÜR: Yaşama süresi, hayat.
    ÖNAY: Yeni çıkmış ay
    ÖNGÜL: Direnen, inatçı. Kılavuz. Öncü, teşvik eden.
    ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
    ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
    ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
    ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
    ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
    ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
    ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
    ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
    ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
    ÖZGE: Yabancı. iyi, güzel. Cana yakın, şakacı. Yürekli, gözü pek
    ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
    ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
    ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
    ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
    ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
    ÖZNiL: Nil gibi verimli.
    ÖZNUR: Özü ışıklı, aydınlık.
    ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
    ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
    ÖZTEN: Güzel tenli.
    ···
  20. 45.
    0
    ---ö harfi---erkekler---

    ÖCAL : Öcünü, intikdıbını al
    ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan
    ÖĞDAY : Çok akıllı
    ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride
    ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey
    ÖĞÜT : Nasihat
    ÖKER : Akıllı
    ÖKMEN : Akıllı, zeki
    ÖKTEM : Güçlü, onurlu
    ÖKTEN : Akıllı, bilgili
    ÖMER : Yaşayış, hayat - ikinci Halife
    ÖMÜR : Yaşayış, hayat
    ÖNAL : Her işte lider olan.
    ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal
    ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren
    ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade
    ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra
    ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan
    ÖRSEL : Örs gibi sağlam el
    ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan
    ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı
    ÖZAL : Özü kırmızı
    ÖZALP : Özünde yiğit olan
    ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan.
    ÖZCAN : Candan, samimi
    ÖZDEMiR : Özü demir gibi sağlam olan
    ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer
    ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak
    ÖZER: Yiğit, doğru kişi
    ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü.
    ÖZGÜR : Hür - Bağımsız
    ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen
    ÖZKAN : Özü, kanı temiz
    ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan
    ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık.
    ···