-
51.
0ciao! il mio nome è giovanni. vuoi fare sesso con me?
-
52.
0al özet...Tümünü Göster
Apollon ve Dionysos [değiştir]
Ana madde: Apollon ve Dionysos
Nietzsche Turin kliniğinde
Gerçekte iki Antik Yunan tanrısı olan Apollon ve Dionysos, Nietzsche'de anlamca yüceleştirilir ve oluşun merkezine koyulur. Sanatın bire bir oluşumu, bu iki kavrama bağlıdır.
* Apollon ; Nietzsche'de anldıbını "biçim"le bulur.
* Dionysos ; Nietzsche'de anldıbını "uyum"la bulur.
Nietzsche'ye göre, Eski Yunanlılar, bu iki sanat tanrısıyla, yani sırasıyla Heykel ve Müzik tanrılarıyla, sanatsal üretimin derin gizlerini keşfetmişlerdir. Apollon düş deneyimini ifade eder. O ışık saçan Tanrıdır, Dionysos ise esrime deneyimidir.[43] Hayatın iki kanadı olan Apollon ve Dionysos, insanın yaratıcı gücünü ortak olarak biçimlendiren ve yön veren iki tanrıdır. Nietzsche'de bu tanrısal değişim ve dönüşüm, aslında hayatın sanatsallığına bir işaret, bir göz kırpmadır.
Dionysos müzik ve şarabın tanrısıdır. Yaratma eylemi, Dionysos ve Apollon'un odak noktasının yakalanması, Nietzshe'ye göre "dans etmek"tir.
Dionysos, varlığın özünü sezgiyle kavramaya, Apollon ise sezgiyle kavranan özün dışa, yani görünen dünyaya etki ettirmeye yarar. Nietzsche'ye göre sanat, bu iki "kavramsal" tanrının etkisiyle şekillenir.[44]
Nietzsche'ye göre estetiğin temeli, bu iki kavramı anlamakla mümkündür. Bu konuda şöyle der[45]:
“ Mantıksal bir çıkarsamayla, ama sezginin anında oluşan keskinliğiyle, sanatın sürekli gelişiminin Apolloncu ve Dionysoscu bir ikiliğe bağlı olduğunu anladığımızda estetik bilimi için çok şey yapmış oluruz: Yaradılışın, bazen araya giren uzlaşmalara rağmen sürekli çatışan cinsiyet ikiliğine bağlı olması gibi... ”
Nietzsche yorumlarına şöyle devam eder[46]:
“ Özet olarak, diyalektik, "ayak takımının bir intikam alma yöntemi", "çaresiz insanların seçtiği bir Yahudi yöntemi", "insanın gücünü kendince teşhir edip gösteriş yapması" ve bu yolla karşı tarafın iddasını kurnazca ve hileyle yere vurma isteğidir. ”
Nietzsche, Sokrates'ten önceki Yunan felsefesine saygı duyar. Lakin ona göre Sokrates'ten sonraki çağ, Sokrates'in izlerini taşıdığı için onun gözünde neredeyse tamamen yozlaşmıştır. Sokrates'in yöntemide bir tür diyalektik olarak tanımlanabileceği için, diyalektik kavramı Nietzsche tarafından topyekün reddedilir.
insandaki yaratıcı güç şöyle dursun, Nietzsche'ye göre doğa yaratısı insan bile, doğanın bu iki kavramındaki odak tarafından yaratılmıştır. Kısacası ona göre Apollon ve Dionysos, doğanın elleridir. Doğa bu kavramlarla yaratır ve yıkar.[47]
“ En tuhaf ve zor sorunlarında bile yaşama "Evet" diyebilmek, en yüksek tiplerin kurban edilmesinde bile, kendi tükenmezliğinden sevinç duyan yaşam istemi -Dionysosça dediğim şey işte bu. ”
Güç istenci [değiştir]
Ana madde: Güç istenci
Güç istenci, Friedrich Nietzsche'nin felsefesinin merkezi sayılabilecek bir önem teşkil etmektedir. Güç istenci, Nietzsche'ye göre evrenin her türlü devinimindeki en temel istenç olmakla beraber; tüm detayları, mikro ve makro kozmosu kaplar. Tüm değişim ve dönüşümler, bu istencin farklı kisvelere bürünmüş halidir. Her detayda bu istencin izlerini yakalamak mümkündür.
Felsefesini etkileyen başlıca kişiler [değiştir]
Lou Andreas-Salomé [değiştir]
Lou Salomé, Paul Rée ve Nietzsche, 1882.
Nietzsche'yi en çok etkileyen isimlerden biri de Yahudi bir aileye mensup olan general kızı Lou Salome'dur.[48]
Paul Ree aracılığıyla tanıştırılan Nietzsche ve Salome[49], kısa süre sonra iyi bir dost olurlar. Sık sık Ree ile felsefe sohbetleri ve kitap alışverişleri yaparlar. Nietzsche, Salome'den hoşlanmakta ve ondan "Düşün Eşi" olarak bahsetmektedir.[50]
Nietzsche, babasının ölümüyle birlikte hep kadınların himayesinde büyümüştür. Kadınlar hakkındaki düşünceleri oldukça serttir ve Lou Salome'dan sonra daha da sertleşmiştir.
Nietzsche, bu kadına duygularını açmış, Salome'un red cevabı ise, Nietzsche'de büyük bir düş kırıklığına sebep olmuştur.
Nietzche'nin Lou ile çektirdiği bir fotoğrafta Lou'nun onu kırbaçlar gibi görünüyor olması Nietzsche'nin kızkardeşi tarafından sürekli gündeme getirilmiş ve Nietzsche bundan çok müteessir olmuştur. Öyle ki, delirmeden önce, kırbaçlanan bir atı gördüğünde, ata sarılmış ve onu kader ortağı gibi görüp ağlamıştır.
Bu kısa dostluk çerçevesinde Nietzsche hem sağlık hem de felsefe açısından ilerleme göstermiştir.
Richard Wagner [değiştir]
Richard Wagner, karısı Cosima ile birlikte Nietzsche'nin en yakın dostlarıydılar. Wagner'in evinde bir araya gelir ve her konuda sohbetlerde bulunurlardı. Nietzsche'nin Wagner'a büyük bir hayranlığı vardı. Wagner'in bestelerinde, kendi düşüncelerinin yansımalarını görüyordu. Wagner'in karısı Cosima'ya büyük saygı duyuyor ve Cosima onun için büyük önem taşıyordu.
Cosima, 19. yüzyılın en büyük piyanisti kabul edilen Liszt'in kızıydı. ilk önceleri Wagner ile birlikte Nietzsche'ye büyük saygı gösterse de, sonraları o da Nietzsche'ye düşman olmuştur. Nietzsche'yi "mastürbasyon yapmaktan beyni çürümüş hasta bir adam" olarak nitelendiriyordu. Bu söz bile, sonradan bozulan dostluklarının ne kadar keskin olduğunu gösteriyordu.
8 Kasım 1868'de Wagner ile Leipzig'de ilk kez buluşan Nietzsche, bu tarihten sonra Wagner'e içten içe hayranlık duymaya başlar. Wagner ile en büyük ortak noktaları Schopenhauer'dir.
1869'un Şubat ayında hocası Ritschl'in tavsiyesi üzerine, genç yaşta Basel Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak atandıktan sonra, aynı yılın Mayıs ayında Wagner ve Cosima'ya Tribschen'de ilk ziyaretini gerçekleştirir.
"Tribchen, mutlu insanların yaşadığı o ada... "[51]
Bu ilk ziyaretten sonra annesine, bu ziyareti mektubunda şöyle anlatacaktır:
“ insan -Richard Wagner- sanatçı kadar büyüktür... Onunla ve muhteşem bir hanım olan Cosima ile mutlu günler geçirdim. Daha geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günü birlikteydik. Wagner'in villası Dört Kanton Gölü'nün (Quatre-Cantons) yakınlarında, Pilate Dağı'nın eteğinde bulunuyor ve harika manzaralar eşliğinde yaşam, bizim için dostlukların en güzeliyle geçiyor.[52] ”
Bu ziyaretten sonra Wagner'in evinde gece toplantıları yapılıyor ve kitap alış verişlerinde bulunuluyordu.
Nietzsche ile Wagner'in düşüncelerinde büyük bir uyum vardı. Bu uyum, onları birbirlerine daha fazla yaklaştırıyordu. Wagner, Nietzsche'ye tüm projelerini teker teker açıklıyor ve onu konserlerine zütürüyordu. Cosima ise Nietzsche'den Wagner'in sözcüsü olmasını istiyordu. Nietzsche'ye aşılanan güven, giderek büyüyordu.
22 Mayıs 1872'de Nietzsche, Beyrut Tiyatrosu'nun temel atma töreni için Beyrut'a giden Wagner'in 59. doğum gününde besteciye eşlik eder. Beyrut Tiyatrosu'na Sultan Abdülaziz bile davet edilmiştir. Nietzsche, Richard Wagner Bayreuth'ta adlı eserinde, bu buluşmadan söz edecektir. Fakat bu dostluk, 1876'daki 1. Beyrut Festivali'nde bozulmaya başlar. Nietzsche, Wagner'in hakikatin değil, tiksinti verici bir zaferin peşine bencilce dolandığını iddia eder. Eylül ayında, arkadaşı Ree ile birlikte Beyrut'tan ayrılır. Wagner, yeniden dine dönmüştür ve bu Nietzsche'de tiksinti uyandırmıştır. Cosima, Nietzsche'nin Wagner'den kopuşunu ilk hisseden kişidir. Nietzsche ve Wagner görüşmemeye başlarlar.
3 Ocak 1878'de Wagner, Nietzsche'ye yeni yayımlanan eseri Parsifal'in bir kopyasını gönderir. Nietzsche, bu kopyayı okuduktan sonra Wagner ile ilgili düşünce ayrılıkları daha net olarak anlar. Nietzsche, aynı yılın Mayıs ayında yayımladığı insanca-Pek insanca adlı kitabını Wagner'e gönderir ve tamamen Wagner'den kopar.
“ Wagner müziğini ruh coşkusunun gücü olarak yorumladım. Yanlış yorumladığım görünüyor. Görünen bir başka şey ise, Wagner ve Schopenhauer'i ne ile bu kadar renklendirdiğimdir. Onları renklendiren bendim. Ben, onları kendim yücelttim... Her ikisi de yaşamı yadsır ve suçlar. Bu yüzden onlar, benim çok uzağımdadır.[53] ”
Nietzsche'ye göre Wagner, yapması gereken ödevlerini yerine getirememiştir. Bu sebeple Nietzsche, Schopenhauer'dan sonra Wagner'le de yollarını tamamen ayırmıştır.
Nietzsche, bu ayrılıktan sonra çok yalnız kalmış, hatta kimi zaman Wagner'i özlediğini itiraf etmiştir.
Çalışmaları [değiştir]
Ana madde: Nietzsche'nin çalışmaları
Friedrich Nietzsche, çocukluk resimlerinden biri, 1861.
Müziğin Ruhundan Trajedinin Doğuşu [değiştir]
Nietzsche ilk kitabını 1872'de yazdı. Kitap Müziğin Ruhundan Tragedya'nın Doğuşu (Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Mugib) adını taşıyordu ve 1886'de Trajedi'nin Doğuşu, Hellenizim ve Pessimizm (Die Geburt der Tragödie, Oder: Griechentum und Pessimismus) adıyla tekrar düzenlendi.
Bu eserleri, Yunan kültürünün aydınlanma çağına etkilerini konu alıyordu.[54] Nietzsche'nin ana karakterleri Apollon ve Dionysos idi.
Kitabında yazar önce bir filozofa sonra da peygambere dönüşüyor gibi görünüyordu. Bu eseri akademik çevrelerce oldukça sert eleştirildi. Ulrich von Wilamowitz-Moellendorff en ağır eleştirileri yapanlardan biriydi. Bu eleştiriler Nietzsche'nin felsefesinin daha da koyulaşmasına sebep oldular.
Çağa Aykırı Düşünceler [değiştir -
53.
0özet geç dıbına koduumun çocuğu
-
54.
0amk öyle pat diye söylenir mi?
-
55.
0ayvaaaa tatlısı istiyor benim canımmm!! uffff ya da vazgeçtim tinamisu da istiyor olabilir o da yoksa çikileteli pastayla idare ederim..
-
56.
0
-
57.
0yeni gördüm lan ne ara döndün sen amk
-
58.
0:(((((((((((((((((((
-
59.
0türkçe özürlü bi cahil daha.
-
60.
0@475 örnek 3. nesil yazar
-
61.
0bilgisiyle beni gibip atmış.. bir inci nesil olduğunu kanıtlamış bin
p.s takdir ettim -
62.
0olsn nese b paylaşımımız oldu genede bana nickaltı yap
-
63.
0@474 hemen tinamisu yapcam sana bebeğim (:
@475 o ne lan öyle yanlış gibmişsin kanka -
64.
0manyak die bi nicki varsa bi yerlerde bunu gibmişliğim var
-
65.
0"Tanrı Öldü" iddiası [değiştir]Tümünü Göster
Ana madde: Tanrı öldü
"Tanrı öldü", Nietzsche'nin en popüler sözüdür.[30] Bu düşünceyi Nietzsche, ilk kez Şen Bilim adlı eserinde dile getirmiştir. O dönemin koşullarına göre yorumlanması gereken "Tanrı'nın Ölümü" düşüncesini, kendi tabiriyle bir kaçığın ağzından duyurur. Gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp "Tanrı öldü! Tanrı öldü!" diye bağıran bir delinin ağzından, Tanrı'nın ölümünü ilan eder.
Friedrich Nietzsche, Basel, yaklaşık olarak 1875.
Nietzsche "Hiçbir adalete sığmayan, sayısız çatışma ve acılar iyi bir Tanrı'ya nasıl mal edilebilir?" düşüncesinden yola çıkarak, Tanrı'nın ölümünün insanın anlaşılmaz olan doğasını yenmesi için ve üst insan'a ulaşılabilmesi için bir mecburiyet olduğunu savunmuştur.
Tanrı'nın, insanı yeryüzüne acı çekmesi için yolladığına inanır. Nietzsche bunu Empedokles adlı eserinde de vurgulamıştır. Nietzsche'ye göre "Sanatçı Tanrı" kendisini Yunanlıya bir model olarak sunar. Onun kendisine bir şekil vermesini, mermerin ya da taşın içinde gizli kalan heykeli çıkarıp, sonra da gerçekleştirilen bu sanat yapıtının tadına varmasını önerir. "Hristiyan Tanrı" ise emredicidir. insanın dünya nimetlerinden faydalanması yerine, çile çekmesini ister. "Tanrı'yı yadsıyoruz, Tanrı'nın sorumluluğunu yadsıyoruz ve böylece, yalnızca dünyayı biliyoruz." Nietzsche olaylar sonrası insanların Tanrı'yı suçlamayarak suçu dünyaya bulmalarının yanlış olduğunu düşünmüştür. Nietzsche'ye göre geliştirmiş olduğumuz tüm değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemizi engellemek amacıyla geliştirilmiş araçlardan başka hiçbir şey değildirler.
Bununla beraber, bu araçlar bizim için dayanılması zor bir dünyayı dayanılabilir kılabilmeye hizmet ederler. Bu hizmet yıllardır dinlerin varoluşu ile de desteklenmektedir. Dinler bize öbür dünya gibi güzel vaatler sunarak, bize bu dünyada yapmamız gerekenleri buyururlar. Bu buyruklar, insanların özgür ve başkaldıran doğasını yoketmeye onları birer sürü parçası haline getirmeye yöneliktir.
Nietzsche Tanrı anlayışına ve hayatı katlanılabilir kılan araçlara karşı çıkar. Öte yandan, bunlar varolmadan yaşamanın ne kadar zor olduğunu ve ne kadar yüksek düzeyde hayat ve birey bilinci gerektirdiğini söyler. işte onun istediği de budur. Bilime ve dine hizmet edenler bu noktada birbirinden farklı değillerdir. ikisi de bu araçların ve vaatlerin tekrar tekrar insan hayatına girmesine ve insanların bunlara körü körüne bağlanmasına neden olurlar.
insanlar bu araçlardan kurtulup zorla bir gereklilik kazandırılmış dünyadan sıyrılmalıdırlar. Tanrı ölmüştür; çünkü insan kendi hareketlerini yönlendirebilecek düzeydedir. Fakat tahmin edildiği gibi Nietzsche bu durumdan tam bir çıkış önermez. Bu çıkışı insanların başarabileceğini söyler.[31]
Tanrı'nın ölümünü büyük bir reddedişe ve kendi üzerimizde sürekli bir zafere dönüştüremezsek, bu kaybın bedelini ödemek zorunda kalırız.[32]
Bengi dönüş [değiştir]
Ana madde: Bengi dönüş
Nietzsche'nin bengi dönüş ve üstinsan görüşleri birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Nietzsche ebedi dönüş görüşü ile insanın dünyaya tekrar tekrar geleceğini savunur. Nietzsche'ye göre; "insan tüm yaşamı durmadan döndürülen bir kum saatidir". Sonsuz dönüşteki tehlike, insanın üstinsan olmak için üstesinden geldiği bütün sorunların yeniden ortaya çıkmaları ve yeniden üstesinden gelme zorunluluğudur. Üstinsana ulaşmada insanın önündeki en büyük engeli Tanrı olarak görmektedir.
Hristiyanlık ve deccal [değiştir]
Hans Olde'nin Nietzsche çizimi
Nietzsche, "Hristiyanlığa düşmanız, nefretle bakıyoruz, tüm romantizm ve anavatana tapınma biçimlerine de... "[33] diyerek Batı Kültürü'nün çöküşünü (decadence), ahlak değerlerine sökülüp atılamazcasına kök salmış olduğunu saptadığı, "çileci ülkü"ye yönelik olarak sunduğu soykütükçü çözümlemelerle açıklama yoluna gitmiştir.[34]
Nietzsche'nin din konusunda sert düşünceleri vardır. Hristiyan öğretisine karşı takındığı tutum, başkaldırışı ve bu öğretiye lanetler yağdırması, 19. yüzyılda çok ses getirmese de, Nietzsche'nin tanınmasıyla ve üne kavuşmasıyla beraber büyük yankı uyandırmıştır. Çünkü Nietzsche, Deccal adlı eserinde Hristiyanlığa lanetler yağdırmış, onu küçümsemiş ve kökeni konusunda çeşitli araştırmalarda bulunmuştur[35]. Ona göre "ilk ve son Hristiyan çarmıhta ölmüştür."
Nietzsche, Deccal adlı eserinin hemen başında şu sert yorumu yapar[36]":
“ Zayıf ve hasta yapılı olanlar yok olmalıdırlar.Bu, bizim insan sevgimizin ilk kuralıdır. Onlara bu konuda yardım edilmelidir. Bir günahtan daha zararlı ne olabilir? Zayıf ve hasta yapılı olanlar için bir anlayış: "Hristiyanlık!" ”
Nietzsche'nin dine başkaldırışı, özelde Hristiyanlığa olmakla birlikte, genelde tüm nihilistik özellik gösteren dinleredir. Nietzsche'nin başkaldırışı, tüm dinlere değildir. Çünkü Nietzsche, doğrudan dine değil, nihilizme başkaldırır ve dolaylı olarak bu başkıldırışını nihilistik ögeler taşıyan dinlere de yöneltir.
Nietzsche'ye göre Hıristiyanlık, köle ahlakını taşıyan ve hayatı yadsıyan bir öğretidir. Bu sebeple sürü pgibolojisinin temeli, bu öğretiye dayanır. Bir tür çilecilik olarak adlandırılabilinecek Hristiyanlık, Nietzsche'ye göre yok edilmelidir. Çünkü Nietzsche'ye göre Hristiyanlık, insan neslinin sonunu getirebilecek nitelikte yanlış bir anlayışın sonucudur.
Nietzsche'ye göre Hristiyanlık, bilimin de düşmanıdır[37].
“ Hristiyanlık gibi gerçeklikle ilişkisi olmayan, gerçeklik gelir gelmez uzaklaşmak zorunda olan bir din, doğal olarak dünya hikmeti'nin, yani bilimin düşmanı olacaktır. ”
Yine Deccal adlı eserinde, Hristiyanlık'ı kültür yıkıcısı bir din olarak nitelendirmiştir. Çünkü eski kültürlerin izini, varlığı ve varoluşu yadsıması sebebiyle silmiş ve yağmalamıştır[38].
“ Hristiyanlık, eski kültürün mirasını bizden çaldı. Sonra da bizi, islam kültürünün mirasından yoksun bıraktı. Temelde bize, Grek ve Roma'dan daha yakın olan ve doğrudan duyu ve zevkimize hitap eden ispanya'nın muhteşem Magribi kültürü ayaklar altında çiğnendi. Neden? Çünkü soyluydu, çünkü kökenlerini insanca içgüdülerden alıyordu... ”
Hıristiyanlık, Nietzsche'ye göre insanî içgüdüler taşıyan her türlü kültüre ve uygarlığa düşmandır. Çünkü ona göre Hristiyan, gerçeği fikri olarak yaşayan herşeye düşmandır ve onu yağmalamak, kendisi adına yok etmek ister.[39][40]
“ Hristiyanlık süslenip, ona elbise giydirilmemelidir. O, yüksek insan tipine karşı savaş açtı. Bu tipin tüm içgüdülerini yasakladı. Şeytanı, şeytan olanı bu içgüdülerden damıttı. Güçlü insan ayıplandı ve toplum dışına itildi. Hristiyanlık, zayıf, adi, kötü yapılı olan her şeyin yanında oldu ve güçlü bir yaşamın aksini sağlayacak içgüdüleri idealleştirdi... ”
Nietzsche şöyle devam etmektedir:
“ Yaptıklarımla bir sonuca vararak yargımı açıklıyorum; Hristiyanlığı lanetliyorum! Hristiyan kilisesinin karşısına, bir savcının şimdiye dek ortaya sürdüğü en büyük suçlamayı ifade ediyorum. Bana göre Hristiyanlık, yozlaşmanın en uç biçimidir ve algılanabilecek nihaî bir yozlaşmanın istemine sahiptir! ”
Ecce Homo adlı eserinde de bu konuda[41][42]:
“ Anladınız mı beni? Beni ben yapan, beni insanlığın geri kalanından ayıran, Hristiyan ahlâkının maskesini düşürmüş olmamdır. Hristiyan ahlakı -yalan isteminin en kötü niyetli biçimi- insanlığın gerçek Kirke'si; insanlığı harabeye çeviren Hristiyan ahlakı... Yaşamın temel içgüdülerini küçümseme öğretildi: Öyle ki, bedeni yok etmek için bir "ruh", bir "tin", yaratıldı sahte bir şekilde, yaşamın ön koşulunda, cinsellikte, pis bir şey barındırdığı öğretildi sürekli; öyle ki katı bencillikle, muvaffakıyet için son derece önemli olan şeyde kötülük ilkesi aranıyor... ”
“ Hristiyan ahlakının maskesinin düşürülmesi eşi benzeri olmayan bir olay, bir dönüm noktasıdır. Bunu halka açıklayan kişi, karşı konulamaz bir güç, bir yazgıdır. -insanlık tarihinini ikiye böler: kendinden önce yaşayanlar, kendisinden sonra yaşayanlar... ”
Apollon ve Dionysos [değiştir]
Ana madde: Apollon ve Dionysos
Nietzsche Turin kliniğinde
Gerçekte iki Antik Yunan tanrısı olan Apollon ve Dionysos, Nietzsche'de anlamca yüceleştirilir ve oluşun merkezine koyulur. Sanatın bire bir oluşumu, bu iki kavrama bağlıdır.
* Apollon ; Nietzsche'de anldıbını "biçim"le bulur.
* Dionysos ; Nietzsche'de anldıbını "uyum"la bulur.
Nietzsche'ye göre, Eski Yunanlılar, bu iki sanat tanrısıyla, yani sırasıyla Heykel ve Müzik tanrılarıyla, sanatsal üretimin derin gizlerini keşfetmişlerdir. Apollon düş deneyimini ifade eder. O ışık saçan Tanrıdır, Dionysos ise esrime deneyimidir.[43] Hayatın iki kanadı olan Apollon ve Dionysos, insanın yaratıcı gücünü ortak olarak biçimlendiren ve yön veren iki tanrıdır. Nietzsche'de bu tanrısal değişim ve dönüşüm, aslında hayatın sanatsallığına bir işaret, bir göz kırpmadır. -
66.
0gibimun besleduğu
-
67.
0en sefdiğim yazar
-
68.
0nerde bu adam?
-
69.
0ne işim var lan floodla
-
70.
0ne ara 25000 yaptın lan vay aq. flood yok di mi hiç.
-
batuhan ananın mezarını
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 11 03 2025
-
kurtco senin ben hayatını
-
ddosu engellcek bir sey yok mu
-
beyler romanyalı kız benden 200 euro istiyor
-
ddos atan kurtcocain
-
allah şimdi ne yapıyor öyküsü
-
bayrama kadar güzel bi hikaye oyunu
-
sözlüğün durumu tek kelimeyle iyi
-
tüm gün kilotlu çorap giymiş
-
karpuz penise iyi geliyormus
-
beyler bugün kendiniz için ne yaptınız
-
kime çaylak attınız la
-
antisosyal bir erkeğin poposunu ellemek
- / 1