-
4.
0Reznsjqn
-
3.
+1Çok uzun be
-
-
1.
+1Tek part çünkü panpa.
-
1.
-
2.
+1ya kanka iyi hoșta bune amk
-
-
1.
0Tek part hikaye.
Oku, bir şans ver. -
2.
+1panpa biraz daha duygusal yazsan çok güzel olacakmıș ama beğendim
-
3.
0sağol panpa
diğerleri 1 -
1.
-
1.
+2“Geç kaldık…” diye fısıldadı genç kadın gözlerini göğe yükselmekte olan alevden adamdan ayırmadan. Elleri yanındaki adama doğru uzandı. Göğsündeki acıya rağmen elleri o adamın ellerini aramayı seçmişti. Elleri, o adamın ellerindeyken yapamayacağı hiçbir şey yokmuş gibi hissettiği bütün zamanların hatırına bu çaresiz anında da o adamın ellerini arıyordu. Adam ise sadece duruyordu.Tümünü Göster
Duruyordu.
Zaman durmuşçasına, gözleri birazdan önünde yanmakta olacak şehri süzerken ağzında sigarası ile sadece duruyordu. Kaybedeceği onca insanı, yaptığı onca fedakârlığı düşündü. Hepsi, bütün çabaları, emeği şuan gözlerinin önünde yanmak üzereydi.
Olanların şokunu hala atlatamamış bir şekilde silkelendi. Her şeyin ötesinde sadece basit bir insan olduğunu hatırladı ve küllerin ciğerlerine zarar vereceğini düşünerek üzerindeki siyah beyaz çizgili tişörtü burnunun üzerinde filtre görevi görmesi için siper etti. Sevdiği kadına döndü ve onun da aynı şeyi yaptığını gördü.
Birazdan çıkacak olan yangının içerisine koşabilir, sevdiklerinin arasında canlı kalanları arayabilirdi, ya da ateşe sebebiyet veren huur çocuğuna doğru koşup hesap sorabilirdi. Her zaman olduğu gibi intikam ateşine yenik düştü ve sağlam kalmış binalardan birinin içerisine daldı. En üst kat, mümkünse çatıya çıkmayı planlıyordu.
Gökyüzünde alevden bir adam vardı ve o ise belinde tuttuğu 44lük ile intikam planları yapıyordu. Babasından kalan tek şey bu silah ve içerisindeki intikam ateşi idi. içindeki bu intikam ateşi öyle bir ateşti ki sevdiği kadını aşağıda yalnız başına bırakmasına itmişti. Yıllarını adadığı sevdiği kadını tehlikenin tam ortasına bırakmıştı. Sahi ne kadar olmuştu onunla? Zaman algısını yitireli uzun zaman olmuştu. içerisinde yanan bu alev sadece dışarıya zarar vermekle kalmıyor aynı zamanda içinde insanlığa dair ne varsa yakıp geçiyordu.
Onu takip edip etmediğini görmek için geriye doğru baktı merdivenleri üçer beşer çıkarken. Kadın çok güçsüz düşmüştü. Adam geri dönebilir ve sevdiği kadına yardım edebilirdi ya da çıkmaya devam eder ve kaybedeceği bir savaşı verirdi.
Adam durmadı.
En üst kata gelince kapılardan birine tekme attı. Kapıdan bir çıtırtı geldi. Birkaç kere daha tekmelerse kapıyı kırıp içeri girebileceğini biliyordu. Öyle yaptı. Tekmeledi ve tekmeledi. içeri daldığı an en yakın pencereye koştu.
Alevden adam, alevden gözleri ile zaten gökyüzünde olmasına rağmen yukarı bakıyordu. Bu korkunç canavar, sanki insanlığa beslediği bütün nefretini dışarı püskürtmeden önce daha yukarı bir makamdan izin istiyordu.
Adam nişan aldı ve ateş etti.
Adam nişan aldı ve ateş etti.
Adam nişan aldı ve ateş etti.
Adam ateş etti.
Kaybedeceğini bilerek girdiğin bir savaşta seni hüsrana uğratan şey savaşın sonu değildir. Kaybedeceğini bildiğin bir savaşa verebileceğin zararı vermek için girersin. Adam ateş ediyordu ama mermiler alevden adama erişene kadar eriyor ve alevden adamın ilgisini bile çekmiyordu. Adam pes etti.
Etrafına baktı. Bulunduğu yer evin salonu olmalıydı. Beyaza boyanmış ahşaptan mobilyalar ve kocaman televizyondan anlaşıldığı kadarı ile varlıklı bir ailenin eviydi. Kendisini korumak için pencerelere bütün bu mobilyaları dayamak yeterli olmayacaktı. Yapması gereken son şeyi yapmış ve en üst kata çıkmıştı.
işte o an aklına sevdiği kadın geldi.
Onu aşağıda bırakmıştı. Eğer yeterince hızlı şekilde aşağı inebilir, onun ellerini ellerine alabilir ve bodruma inebilirse kurtulmak için bir şansları olabilirdi. Alevden adama son bir kez göz attı. Hala yukarıyı izliyordu. Kapıya doğru yöneldi ve hızlı adımlarla aşağıya doğru inmeye başladı. Üçüncü kata indiğinde sevdiği kadını sırtını duvara yaslamış bir şekilde otururken buldu. Ellerine almak istediği elleri göğsünü tutuyor, sevgi ile dolu olan gözleri acı içinde sulanıyordu.
“Beni bırak…” diyebildi kadın çatallaşan ve incelen ses tonuyla.
“Ben zaten öldüm.”
içindeki intikam ateşinin harmanlandığını hissediyordu. Sürekli bu hataya düşüyordu adam. Sevdiği kadına yaklaştı ve kolunu omzuna atarak ayağa kaldırdı.
“Eğer bodruma inersek hala bir şansımız var.”
Kadın gülümsedi.
Son anlarını yaşarken sevdiği adamın kollarında olmanın verdiği huzuru yaşıyordu. Onu yavaşlattığını ve çok fazla zamanları olmadığını biliyordu ama onu bırakmasını söyleyecek gücü kendinde bulamıyordu. Elinden gelenin en iyisini yaparak merdivenlerden inmeye devam ettiler.
Patlama sesinin yankıları apartmanın duvarlarını titretti.
Geç kalmışlardı.
iki sevdalı, birlikte ilk katın merdivenlerinde yere düştüler. Çok kuvvetli bir deprem oluyormuşçasına bütün apartman titrerken merdivenlerden yuvarlandılar. Zemine uzanıyorlardı. Kapının arkasından alev dalgalarının yavaşça bu tarafa doğru geldiğini gören adam son bir hışımla sevdiği kadına baktı.
Gözleri kapalı bir şekilde yerde yatıyordu. Yanına doğru sürünmeye çalışırken sağ bacağında dayanılmaz bir acı hissetti. Düşerken bacağını kırmıştı. Sevdiği kadına doğru sürünmeye devam etti. Ona sarıldı ve gülümsedi.
Hayatında ilk kez içindeki intikam ateşi son bulmuş, küllerin etrafta yayılmasının verdiği huzuru hissetti. Gözleri kapalı bir şekilde vücudunu kapıyı kırıp içeriyi yakıp kül eden alevlere teslim etti.
Yükseldiğini hissediyordu. Gökyüzüne doğru yükseliyordu. Gözlerini açınca vücudunun alevden olduğunu gördü. Yükselmenin durduğunu hissetti. Gökyüzünün ortasında bütün şehri görebiliyordu. Ne olduğunu anlamak için etrafa baktığında gökyüzünde, bulutların arasında sevdiği kadının onu izlediğini gördü ve bakışları oraya kilitlendi…
başlık yok! burası bom boş!