0
genelde ağlayan çocukları pek sevmem. gerçi bana sevdiğin şeylerin listesini yap deseniz, 3 maddeden öteye gidemezdim. ama emin olun o an duygularım nefretten öte, çok daha büyülü bir şeydi. korku. iliklerime kadar hissettiğim bi antidepresandı. üzülmek, sevmek, pişmanlık ya da türevi duygular sizi kegib bir bileğin kurbanı edebilir. ama beyler, emin olun korku o duygulardan biri değil. o, sizi sadece hayatta tutmaya odaklanmış bir antidepresandan daha azı değil.
duvarları çatlaklarla doluydu bu odanın. kız bir müddet sonra ağlamayı kestiğinde, oda o kadar sessizleşiyordu ki, çatlakların arasında gezen böceklerin ayak seslerini duymam an meselesiydi. kapının alt tarafında, kaldırım taşı genişliğinde bir delik vardı. tepemdeki ampul yanmaya başlayıp etraf biraz aydınlanınca, ağlayan kızın bacaklarını görebiliyordum. ona bağırmayı denedim, ama hiç tepki vermedi. sanki, beni duymuyor gibiydi. bir müddet ağladıktan sonra yavaşça kapının önünden çekilip ortadan kayboluyordu. sonra tepemdeki ampul sönüyor ve ben bir anda tekrardan evimde, kendi yatağımda kan ter içinde uyanıyordum. fakat, bu bir rüya değildi. bundan öylesine emindim ki, kızın sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu.