1. 1.
    +3
    hayatın kendi başına bir anlamı yok. hayat bir anlam yaratma fırsatıdır. anlamın keşfedilmesi değil, yaratılması gerekir. anlamı, ancak onu yaratırsan bulursun. orada bir çalının arasında durmuyor. yani sağına soluna bakınca, biraz arayınca bulamazsın. o bulunacak bir kaya gibi durmuyor. o, yaratılacak bir şiir, söylenecek bir şarkı, edilecek bir danstır.
    anlam bir danstır; taş değil. anlam müziktir. onu ancak yaratırsan bulursun. bunu unutma.
    tanrı, bir nesne değil, bir yaratımdır. onu ancak yaratanlar bulur. bence anlamın keşfedilecek bir şey olmaması çok güzel. aksi halde, insan onu keşfederdi ve sonra başkalarının keşfetmesine gerek kalmazdı.

    -osho

    Bu daha başlangıç. Ben yerleşmenizi bekliyorum *
    ···
  2. 2.
    +1
    Platon’a göre Sokrates savunmasında “Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez” (ho de aneksetastos bios ou biotos anthropoi) der. Yani hayatı anlamlı kılan sorgulamak, eleştirel düşünmek, özellikle de erdem üzerinde kafa yormaktır. Aradan geçen 2400 yılda hayatın anlamı üzerinde ilerleme kaydettik mi? Özellikle bilim bu konuda bize yeni bir şey söylüyor mu?


    Felsefeci, pgibolog ve bilgisayar bilimci Paul Thagard bu soruya evet cevabı veriyor. 2010’da çıkan kitabı The Brain and the Meaning of Life’ta özellikle beyin bilimlerindeki gelişmelerden hareketle hayatın anlamı nedir sorusuna cevap verebilir hale geldiğimizi iddia ediyor.


    Thagard’ın kitabın başındaki iddiaları doğalcılık manifestosu niteliğinde: Gerçekliği bilim yoluyla bilebiliriz; bilgi ve diğer zihinsel tecrübeler beyinden kaynaklanır; zihin beynin ötesinde bir şey değildir; doğaüstü bir varlık tarafından bildirilen mutlak doğrular ve yanlışlar yoktur; bilim ölümsüzlük ve özgür irade gibi dinsel kavramları çürütmüştür. Thagard kendi görüşüne “beyinsel doğalcılık” (neural naturalism) diyor.

    Kitabın ilk yarısı pgiboloji ve beyin bilimlerindeki son gelişmeleri, özellikle de duygular, ahlaki yargılar ve mutluluk hissiyle ilgili gelişmeleri özetliyor. Mesela neler insanları mutlu ediyor diye merak edecek olursak Thagard bize araştırmalardan hareketle şöyle bir liste sunuyor: minnet duygusunu ifade etmek, iyimser bir hayat görüşü geliştirmek, kuruntu yapmamak ve kendini başkalarıyla karşılaştırmaktan kaçınmak, küçük iyilikler yapmak, sosyal ilişkiler kurmak, zorluklarla başa çıkacak stratejiler geliştirmek, affetmeyi öğrenmek, insanı kapıp zütüren faaliyetlerle uğraşmak, hayatın küçük neşelerinin keyfini çıkarmak, ideallerine bağlı kalmak, dini vecibeleri yerine getirmek ve hayatın ruhani yönüyle ilgilenmek, fiziksel aktivite ile vücudu zinde tutmak, vs.

    Anlatılan ilginç nöropgibolojik araştırmalardan biri şu: Aşık insanları beyin görüntüleme cihazının içine sokuyorlar ve aşık oldukları kişinin resmini gösteriyorlar. Bu durumda beynin ventral tegmentum ve nukleus akkumbens bölgelerinde aktivasyon görülüyor. Bu bölgeler kokain bağımlılarına kokain gösterildiğinde harekete geçen bölgelerle aynı. iki bölgede de dopamin reseptörleri var. Yani haz duygusu ve ödülle bağlantılılar.

    Fakat Thagard’ın amacı sadece araştırma bulgularını ve teorileri özetlemek değil. Bunlardan hareketle normatif sorulara cevap vermek istiyor. Mesela “hayatın amacı nedir” veya “hayatı ne anlamlı kılıyor” diye sorduğunda kastettiği şey sadece “insanlar ne yaptıklarında mutlu oluyorlar veya anlamlı bir hayat yaşadıklarını düşünüyorlar” sorusu değil. Thagard “hayatın amacı ne olmalı” veya “insanca bir hayat nasıl olmalı” sorusuna da cevap verebileceğini iddia ediyor. Kitabın tartışmalı olan yönü de burası.

    Hayatı ne anlamlı (yaşamaya değer) kılıyor? Thagard’a göre cevap “hiçbir şey”, “din” ve “mutluluk” olamaz. Hayatın hiçbir anlamı veya objektif değeri yok diyen ---nihilizm--- doğru olamaz çünkü birçok insan hayatlarını değerli kılacak sebepler buluyor ve birçok insan mutlu olduğunu söylüyor. Din de cevap olamaz çünkü bazı insanlara huzur verse de dinsel inanç sistemleri birçok yanlış inanca ve hatalı akıl yürütmelere dayanıyor. Son olarak cevap mutluluk da olamaz çünkü mutluluk hayatın anlamı olmaktan ziyade anlamlı bir hayat sonucunda ortaya çıkan şey. Anlamlı hayat yaşamadan da mutlu olunabilir ve mutlu olmadan da anlamlı hayat yaşanabilir.

    O zaman hayatın anlamı nedir? Merakla bekleyen okuyucuya Thagard şu cevabı veriyor: Sevmek, çalışmak ve oynamak. Yani anlamlı ilişkiler kurmak, üretken faaliyetler sonucu tatmin edici başarılar elde etmek ve eğlenmek. Okuyucu olarak bu noktada müthiş bir aydınlanma yaşadığımız söylenemez. Bazılarımız Freud’un, bazılarımız ise anneannemizin çok benzer bir şeyi çok önceden söylediğini hatırlar gibiyizdir (gerçi Freud çalışmayı ve sevmeyi hayatın anlamı olarak değil toplumsal hayatın temeli olarak öne çıkarıyordu).

    Neden başka şeyler değil de sevmek, çalışmak ve oynamak? Çünkü Thagard için bu üç faaliyet ilişki kurma (relatedness), ustalık kazanma (competence) ve özerk olma (autonomy) ihtiyaçlarını karşılıyor. Thagard’ın normatif teorisinde ihtiyaç kavramı merkezi bir role sahip. Temel ihtiyaçları karşıladığı ve bu sayede insan olmayı sağladığı için sevmek, çalışmak ve oynamak hayatın anldıbını oluşturuyor. Ve bunların temel ihtiyaçlar olduğunu beyin araştırmalarından hareketle biliyoruz.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1
    @33 'hayatın bir anlamı yok', 'hayatın bir anlamı var' bu tarz bulanık Önermelerle bir yerlere zaten varamazsın.

    Dilin şiirsel bir etkisi vardır bilir misin?

    Yani Aslında seninkisi bir ağıttır da.

    Bir şair edasıyla çıkışı unutuyorsun.

    Şairler korkaktır
    ···
  4. 4.
    +1
    reserved okuyacagım panpa emegıne saglık
    ···
  5. 5.
    0
    Herkes loser hepimiz loser
    ···
  6. 6.
    0
    reserved
    ···
  7. 7.
    0
    rezerved, az kaldı çünkü züte pamuk tıkattırmaya
    ···
  8. 8.
    0
    başlıkta intihara meyilli hayattan soğumuş yazarlara sandığınız gibi olmadığını diyosun yazdıklarınla bir anlam katmıyorsun intihara meyilli hayattan soğumuş yazarlarla ne ilgisi var?
    bu platon sokrates thagard alıntılarını sürüden ayrılıp okuyan sorgulayan yada pgiboloji felsefe 1. sınıf okuyan adamlar ezbere biliyor zaten..
    asıl varmak istediğin sonucu çözemedim?
    bu yazarlar zaten bunları biliyor en azından ben.
    ···
  9. 9.
    0
    @46 yaşadığınız standart biyografinin çürümesine bir engel oluşturmak da istiyorum diyelim. insanların özgür kalmasını istiyorum. Benim en büyük sorumlulugum bu.

    bu yeni orta çağın içinde çürüyüp gidenler bir yana bari gelecektekilere özgür bir dünya bırakma sorumlulugu da bu.
    ···
  10. 10.
    0
    başlığı konuyla alakasız açmışsın bu arada ben intihara meyilli değilim ama mutluda değilim sadece takipteyim hadi bakalım
    ···
  11. 11.
    0
    @41 nihilizmin savları çürüdü. Bunu biliyoruz artık. Nihilistler yanılıyor. Bana 19. yüzyılın romantik felsefi akımlarıyla hele hiç gelmeyin. Postmodernizmin son dönemi bile bitti. 21.yuzyildayiz hatırlatırım.
    ···
  12. 12.
    0
    cccnihilizimccc
    ···
  13. 13.
    0
    @39 ben dinsizim. Herhangi bir felsefi, bilimsel bir akımla veya siyasi bir ideolojiyle ilişkim merak seviyesinden pekte öte değil, diyeyim.
    ···
  14. 14.
    0
    @36 eger inanclı degil isen ancak yazabilirim panpa yoksa din muhabetine döner konu.
    ···
  15. 15.
    0
    sogumam insallah panpa
    ···
  16. 16.
    0
    güzelmiş
    ···
  17. 17.
    0
    @31 seni yanlış anlamak istemem. Kafamdan geçenleri okumak istemiyorum. Ama dinlerim. Dinlemek anlamaktan daha önemlidir bizce. O yüzden devam et, biraz daha yaz.
    ···
  18. 18.
    0
    @40 panpa o zaman soyle baslıyorum.

    ilk olarak hayatın anldıbını arıyoruz bunu yaparken bile bir arayıs içersindeyiz. yani cogumuzun , cogu insanın inançlı insanlar hariç bulamadıgı bir şey veya bulanlar olsa bile kendileri için uygulaya bilirler. hayatın anldıbını ailede bulanlar , aşkta bulanlar aslında bir nevi kendilerini kandırmıs insanlardır bana göre.

    emperyalizmin bu kadar hissedildigi bir toplumda... ,geceleri dört duvar oturdugumuz günümüzün cogunu bilgisayar veya telefonlarla gecirdigimiz yasantımızda , bana göre hayatın pek bir anlamı olmuyor. diyebilirsin sosyal ol gez dolas yapıyorum fazlasıyla ama keyif alamıyorum. insanlarla iletişimim ancak güncel seyler oluyor bunun kaynagı onlar. su yaptıgımız muhabeti dısaarıda yapamıyorum.

    iyiligin ve kötülügün sadece beyinlerde oldugu bir yasantıdan bahsediyoruz. adeletsiz bir yasam. adaletin olmadıgı bir yasamda benim mantıgıma göre hayatın pek bir anlamı kalmıyor. sucun ve suclunun olmadıgı bir hayat burası.

    ne için yasıyoruz sex ? aşk ? eglence ? kafa olmak için ? peki bunları yeterli rahat ve özgürce yapabiliyormuyuz ? yapabilicekmiyiz ? ancak gelecegimiz için bunu saglıyabiliriz belki ama bizler yapamıyorsak bu hayattan ne anlam cıkarbiliriz. istemedigimiz bölümlerde okumak , istemedigimiz işleri yapıcak olmamız falan filan...

    sonuc olarak yasamak karsılıgında , istemedigimiz yasamlarda hepimiz birer fahiseyiz.

    çok depresif bir bakıs acısı gibi görünebilir fakat gerçekler boyle.
    ···
  19. 19.
    0
    @47 saygı duyarım panpa devam et fakat bu ortaçağ değil tyler reyizden bi alıntı
    "bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... bir amacımız yada yerimiz yok... ne büyük savaşı yaşadık... ne de büyük buhranı... bizim savaşımız ruhani bir savaş... en büyük buhranımız; hayatlarımız... "

    özgür bir dünya demen güzel çünkü insanlık onların yarattığı içinde kafeste heba olup gidiyor kendi yaratma gücü varken değişime karşı duruyor..
    ···
  20. 20.
    0
    Hayatinizi gibeyim. hayatin anlam "şudur" desem neyi degistirebilecekiniz kopek soylari. zaten iş işten geçmis yarragi yemişiz herseyi bilere. keske doguda bi koyde coban olarak dogsaydimm ozaman hic boyle salal dertlerm olmazdi ve mutlu bir sekilde yalanlara inanarak ölurdum.
    ···