birkaç saniye sonra ekranımda masaüstü klagib yeşil çayır resminin geldiğini görüyorum, sağ altta kafede ne kadar süredir oturduğumun göstergesi var, yanında da ufak bir dinazor sembolü... dudaklarımın yanlara doğru hafifçe kıvrıldığını, gülümsediğimi işte o zaman farkediyorum...

okuyan var mı beyler, ona göre devam edeceğim.

Sonra vice city aciyorum arabaya kız atmaya calisiyorum xddd

Verdim sukunu ama okumam yazma daha fazla

ne kadar saat geçtiğinin farkında bile değilim, yonja sekmesini gizledikten bir
süre sonra bakışlarım dışarı doğru takılıyor, hava kararmaya, akşam olmaya başlamış. sadece sağ tarafı çalışan kırık internet cafe kulaklığımda işte o şarkı çalmaya başlıyor: bayhan'dan seninle olmak var ya şarkısı.. hüzün çöküyor üstüme, melankoliye bağlıyorum.. gözlerimden birkaç damla yaş geliyor. sonra otuz üç yaşında olmama rağmen hiç kız arkadaşım olmadığı aklıma geliyor. o an aynı kalabalık ortamda gülerken burnumdan sümük dışarı hücum etmiş gibi hissediyorum, kimsenin bu anlamsız hüznümü görmediğini umut ederek yonja adlı internet sitesine geri dönüyorum..
hava iyiden iyiye kararmış, masamın üstünü boş bir biskrem paketi ve içi neredeyse soğumaya başlamış nescafe dolu bardak süslüyor. küçük abdestimin geldiğini hissediyorum. ona Abdullah adını verdim. evet yanlış okumadınız, işediğim şeye bir isim verdim, durmayın, dışlayın beni. hor görün. ama siz anlayamayacaksınız. her neyse.

bu düşüncelerimden sıyrıldıktan sonra o muazzam, sanki içine bir kral dairesinde altın alaturka konulmuşçasına harikulade olan internet kafe tuvaletine doğru adımlamaya başlıyorum. evet şuan sanki hayat slow motion gibi geçiyor. bakışlarımı yarı açık kapıya doğru sabitliyorum. her adımda kapıdan bana doğru yaklaşan kokuları ciğerlerime doldururken aldığım haz... muazzam.

internet kafe tuvaletinin içine girdiğimde kendimi içeri beş dakika boyunca kilitliyorum ve gözlerimi yumarak o buram buram kokuyu içime çekiyorum. internet kafe sahibinin hadi artık sinek, çık şurdan, bayıldın mı tarzında söylemlerini duyar duymaz alelacele pantolonumu indirip, etrafında tavaf etmek isteyeceğim güzellikte olan alaturka tuvaletin deliğine doğru işeyerek farklı diyarlara yolculuğa çıkıyorum...

mk tuvaletten başka her yere işiyorlardı kapı koluna dokunmamak için baskın yapar gibi uçan tekmeyle girerdim, sidik kokusu eter etkisi yapardı bayılır gibi olurdum ne huzuru

o huzura herkes eremez