/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 73.
    +1
    Yapısal olarak beyni de insanlarınkine daha çok benzemekteydi. Hatta beyin yapılarında yapılan analizler, Homo habilis'in ilkel olarak anlamlı sesler çıkarabildiğini ve konuşmanın temellerini atacak evrimsel değişimlerin başladığını göstermektedir. Buna, beynin “Broca bölgesi” denen kısmı üzerinde yapılan analizler sonucu ulaşılmaktadır. Beyin fosilleşmediği için bu analizler doğrudan beyin bölgeleri üzerinde yapılamaz; ancak kafatasının yapısı, kıvrımları ve iç duvar özellikleri, beynin farklı bölgeleri hakkında çok fazla bilgi vermektedir. Araştırmacılar bunu kullanarak birçok sosyal özelliği ve beyin evrimine bağlı evrimleşen fiziksel yeteneği ortaya çıkarabilmektedir.

    Homo habilis, 127 santimetre boyunda, 45 kilogram civarındadır ve dişileri çok daha ufaktır. Türe ait Olduvai Gorge (Tanzanya) ve Koobi Fora (Kenya) bölgelerinde çok sayıda fosil kalıntısı keşfedilmiştir. Bulgular arasında kafatasları, üst ve alt uzuvlara ait kemikler, alt çene kalıntıları, dişler, üst çene ve daha nice kemik bulunmuştur.





    Homo habilis kafatasları





    Başka bir Homo habilis kafatası örneği





    Canlandırılmış hali




    ···
  2. 72.
    +1
    Homo gautengensis türünden sonra en faza bilgi sahibi olduğumuz homo türlerinin yükselişini ilan eden Homo habilis türü gelmektedir. Handy man ( elini kullanan adam) olarakta bilinir bu tür. Bu türün elini kullandığına dair veriler ve yaptığı/kullandığı aletler bulunmuştur.

    Günümüzden yaklaşık olarak 2.44 ila 1.43 milyon yıl arasında varlığını sürdürmüş olan Homo habilis ilginç şekilde kendinden daha gelişmiş olan torunlarının da varlığına şahit olmuşlardır. Hatta ata ile torunun birlikte yaşadığı yerler dahi bulmak mümkündü.

    H. habilis, Australopithecus'lara pek çok yönden benzemekteydi ve insan türleri arasında, H. gautengensis'ten sonra insana en az benzeyen türdü. Öyle ki, 1960'lı yıllarda Homo türlerine ait olduğu bile reddediliyordu; ancak sonradan bu itirazların geçersiz olduğu anlaşıldı. Homo habilis'in boyu oldukça kısaydı, yüzü halen ilkeldi (primitif) fakat ilk bakışta bile bir Australopithecus africanus olmadığı anlaşılabilecek kadar atalarından farklıydı. Arka dişler daha küçüktü fakat halen modern insanlardan daha büyüktü. Beyin hacmi 650 cc’ye çıkmıştı! Muazzam! Hatta 800 cc’ye kadar çıkan kafatası örnekleri bulundu (500 cc – 800 cc arasında değişen örnekler bulundu). 500 cc civarında olanlar atası olan Australopithecus’lara yakındı, 800 cc olanlar ise, torunları olacak olan Homo erectus’lara yakındı. Dolayısıyla beyin bakımından evrimi tek bir tür içerisinde bile görmemiz mümkün olabilmektedir. Unutmayınız ki evrim, asla bireylerin kendisinde gerçekleşen bir süreç değildir; hiçbir Homo habilis bireyi ömrü içerisinde farklı bir türe evrimleşmemiştir. Ancak tür bazında baktığımızda, aynı türün farklı nesillerinin giderek türün eski özelliklerinden farklı yapılar evrimleştirdiği görülebilir, bu çok normaldir.
    ···
  3. 71.
    0
    Kör olma tehlikesi
    ···
  4. 70.
    +1
    Şimdi türlere geri gelecek olursak zaman çizelgemizde yaklaşık olarak 2 milyon yıl öncesindeyiz ve ortada homo saphiens yani biz yokuz.

    Bu zamanlarda karşımıza çıkan homo cinsi tür. Homo gautengensis türüdür. 2010 senesinde Darren Curnoe tarafından Güney Afrika'da keşfedilmiştir. Ayrı bir tür olarak değerlendirilmesinin nedeni, Australopithecus türlerine ait birçok özelliği barındırıyor olmasına rağmen, daha önce gördüğümüz hiçbir türde olmadığı kadar, kendisinden sonra gelecek olan Homo habilis ve Homo ergaster türlerinin özelliklerini barındırıyor olmasıdır. Yapılan analizler türün 1.9 milyon yıl kadar önce yaşadığını göstermektedir. Türe ait 5 farklı bireyden fosil örnekleri bulunmuştur ve bu türün günümüzden 600.000 yıl öncesine kadar yaşamış olabileceğine dair veriler bulunmaktadır.

    H. gautengensis türü bitkilerle beslenebilecek kadar güçlü çeneye sahiptir. Küçük bir beyni olsa da et tüketimi yapabilecek dişlere sahiptir. Boyu yaklaşık olarak 90 santimetredir. Ateşi kontrol altına alan ilk tür olduğunu düşünmekteyiz fosillerinin yanında yanmış hayvan kalıntıları da bulunmuştur. 50 kilogram civarında bir ağırlığa sahiptir. Türün zamanının büyük kısmını ağaç tepelerinde avlanarak, uyuyarak ve avcılarından kaçarak geçirdiği düşünülmektedir. Türün keşfi heyecanla karşılanmıştır, çünkü Australopithecus sediba türü ile Homo türleri arasındaki boşluğu doldurmaktadır. Türün keşfedilen kemiklerinden oluşturulan kafatası aşağıdaki gibidir





    Homo gautengensis
    ···
  5. 69.
    +1
    HOMO TÜRLERi

    Sonunda panpalarım insan diyeceğimiz türlere geldik. Homo cinsine yani.
    Bundan sonrası, artık Evrim’in ilerleyişi dahilinde, modern insanlara oldukça benzeyen ve tabii ki atalarımız olan Australopithecus’tan da kalıntılar taşıyan türlerdir.

    Geldiğimiz yola geri dönüp kısaca bakacak olursak, şempanzelerle olan ortak atamızdan 6 milyon yıl kadar önce ayrıldıktan sonra, insansılara giden kolun dallanarak ve yepyeni türleri ortaya çıkararak günümüze doğru yaklaştığını görüyoruz. Ortak atadan sonraki ilk türlerin Ardipithecus cinsine ait olduğunu, sonradan bu kol içerisinden bir soy hattının Australopithecus türlerine evrimleştiğini görüyoruz. Bu noktadan sonra, birçok dallanma ve türleşme sonunda, bir kolun Paranthropus türlerini evrimleştirdiğini; ancak bu soy hattının günümüze ulaşamadığını görüyoruz. Diğer soy hatlarından biri ise, birkaç ara türden geçtikten sonra Homo cinsinin evrimleşmesine neden olmaktadır. Hatta bundan çok daha fazla kolun türleşerek bu soy hattından ayrıldığını düşünmemize neden olabilecek fosil kalıntıları var, bunlardan en meşhuru da Kenyanthropus platyops. Dolayısıyla, muhtemelen Homo cinsinin evrimine kadar olan türler, daha birçok türe dallanarak evrimleştiler ve yok oldular; ancak bunlarla ilgili henüz çok detaylı bilgimiz bulunmuyor.

    Buna rağmen, şu anda olduğumuz 2 milyon yıl öncesi çizgisine kadar olan türlere baktığımızda, ortak atadan Homo türlerine geçişteki kritik birçok noktayı temsil eden ara türlerin bulunduğunu görüyoruz. Tam da evrimsel biyolojinin öngördüğü gibi, maymunsu özelliklerin giderek yitirilip farklılaşması ile, "insan" dediğimiz türlerin özelliklerinin giderek vurgulandığı ara geçiş türlerini, hem coğrafi olarak, hem morfolojik olarak, hem anatomik olarak tam isabetli bir biçimde bulabiliyoruz. Fosil kayıtları elbette ki ekgib ve belki de her zaman ekgib kalacak. Bunun sebebinin fosilleşmenin zorlukları olduğunu söylemiştik. Ancak zaten fosillerden beklentimiz, tüm evrimi, tüm detaylarıyla bize göstermesi değil. Fosiller, bize evrimsel sürecin çeşitli noktalarından kesitler sunan kareler gibi. Tıpkı bir video içerisinden, çeşitli noktalarda fotoğraf görüntüleri almak gibi... Bize düşen, bunları paleobiyolojik, paleoekolojik, antropolojik ve en önemlisi, genetik bulgularla birleştirerek, iki fotoğraf karesi arasındaki boşlukları doldurmak. Bunu yaptığımızda, sonradan bu ara noktalardan çıkan fosillerin, beklentilerimizi neredeyse tamamen karşılayan özellikte olduğunu ve evrimsel biyolojinin müthiş gücünü görebiliyoruz. işte bu, evrimin tartışılmaz bir gerçek olmasının sebeplerinden sadece birisidir. Üstelik şu anda, milyarlarca türden sadece insana giden soy hattına bakmaktayız. Diğer tüm türleri inceleyen bilim insanları da, evrimsel biyoloji ve yan bilim dalları sayesinde bu türlerin evrimlerini kısmen ve hatta kimi zaman tamamen aydınlatabilmişlerdir. Bu sebeple de evrimsel biyoloji, türler tarihini incelemenin vazgeçilmez ve yegane unsurudur.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 68.
    0
    rezerve
    ···
  7. 67.
    0
    Seni amk maymunu
    ···
  8. 66.
    0
    Evrim yalan zaten hepsi kuranda yaziyo
    ···
  9. 65.
    +1
    Bana bi tane geçiş evresindeki fosil göster inanayım evrime
    ···
  10. 64.
    0
    Yallah ekşi sözlüğe
    ···
  11. 63.
    0
    rez, kafam boş olduğu bir zaman okurum
    ···
  12. 62.
    0
    Yuh amk bu ne neyse okuurm 17. Entry diye kaydedeyimde ehuhehehhe
    ···
  13. 61.
    0
    Rez okurum
    ···
  14. 60.
    0
    insanlar maymundan geldiyse şimdiki maymunlar nereye gidiyor
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa insan maymundan gelmiyor. Primat denen canlıdan geliyor. Maymunda aynı şekilde primat denen canlıdan geliyor. Maymunda bizim gibi evrimle primatlarda oluşmuş gelişmiş bir canlı. O da kendi evrimi için bir yol izliyor. Bizim bilinçli müdahelemiz bu hayvan türlerinin evrimini hızlandırıyor yada yavaşlatıyor olabilir.
      ···
  15. 59.
    0
    okuyacağım rezervasyon
    ···
  16. 58.
    0
    Rezevrimtion
    ···
  17. 57.
    0
    Reserved
    ···
  18. 56.
    0
    Rezerved
    ···
  19. 55.
    0
    Rezzz-zzzzzz
    ···
  20. 54.
    0
    Rezerve
    ···