kapitalizm
insanlık, varoluşundan beri duyduğu ihtiyaçları farklı şekillerde elde etmeye çalışmış, sonuç itibariyle kısmen başarılı olmuştur. kısmen başarılı olmuş çünkü, kurulan bütün sistemlerin kendilerine göre olan zorlukları ve ekgiblikleri, ihtiyaçların tam olarak karşılanması konusunda büyük sorunlar çıkarıyordu.
yerleşik hayata geçişin başlarında takas usulünü kullanan toplumlar, ihtiyaçlarını karşılamak için sahip oldukları bazı şeylerden vazgeçmek zorunda kalıyorlardı.
sonuç itibariyle, bir süreliğine işe yarayan bu usul, insanlığa getirdiği sıkıntılar nedeniyle artık kullanılamaz hale gelmişti. paranın icadı da bilindiği gibi böyle bir döneme rastlar.
ancak, burada bilinen büyük bir yanılgı vardır. o da, parayı icat edenlerin lidyalılar olduğunun sanılmasıdır.
tarihte kullanılan ilk paralara dair ilk bulgular, asurlular dönemine rastlar. bu da, parayı icat eden toplumun lidyalılar değil, asurlular olduğu ihtimalini artırmaktadır.
tabi ki kapitalizmin ilk izlerine de, paranın icadının gerçekleştiği dönemde rastlıyoruz.
paranın icadından bu yana kapitalizm varlığını her şartta sürdürebilmiş, kendisine alternatif oluşturulan bütün düşüncelerin tarihe karışmasıyla varlığını daha da güçlendirmiştir.
kapitalizmin gerçek anlamda hayatımızda yer alması, bilindiği gibi abd'nin kurulmasından itibarendir.
kapitalizm sözkonusuyken abd tarihine değinmemek hata olur:
avrupalı ülkelere haraç vererek amerika kıtasında varlığını sürdüren kolonilerden ingilizlere ait olanlar, britanya krallığının çay vergisini artırması dolayısıyla başkaldırdı.
krallığın hiçbir teklifini kabul etmeyen ingiliz kolonileri, kendileriyle beraber diğer kolonileri de "ayartıp" bağımsızlıklarını ilan ettiler. bağımsızlığın ilan edilişinin resmi tarihi, 4 temmuz 1776'dır.
bu demek oluyor ki, kapitalizm gerçek anlamda 1776 tarihinden beri hayatımızın vazgeçilmez kurallarından biri olabilmiştir.
kapitalizmi, paranın icadından sonra ticari anlamda en büyük icat olarak da tanımlayabiliriz.
insanlığın şimdiye kadar geliştirip uygulayabildiği en mükemmel sistemlerinden biri olan kapitalizm, doğru eller tarafından yönetildiği sürece(buraya dikkat) haksızlık ve adalete yer vermeyecek şekilde varlığını sürdürmektedir.
bir işveren, çalışanının emeği karşılığı olan ücretini ekgib veriyorsa, unutulmamalıdır ki suç kapitalizmde değildir.
çünkü kapitalizm temel anlamda, herkese hakettiği kadar kazanç elde etme imkanı sunan bir sistemdir.
peki bu sistemi günümüz dünyasında kimler işletiyor?
buna kısaca, gücüne güç katan para babaları desek yanlış olmaz sanırım. bu zengin adamlar, abd'ye yerleşen ilk ailelerin soyundan gelmekte olup, abd'nin kurulduğu ilk yıllarda yeraltı kaynaklarına yasal olmayacak şekilde el koyarak zenginleşen ailelerin çocuklarıdır.
zaman içinde daha da güçlenen bu aileler, abd'nin kurulması itibariyle, bu devlet üzerinde büyük etkiye sahip olmuşlar, istedikleri herşeyi paranın gücü sayesinde kabul ettirmişlerdir ve kabul ettirmeye devam etmektedirler.
aynı zamanda bu zengin ailelerin kökeni, zamanında kiliselerin bağnaz fikirlerine başkaldırmak için kurulan illuminati'ye dayandığı da iddia edilmektedir.
bahsi geçen bu zengin ailelerin ilk işi, abd'nin kuruluşundan sonra basılacak para birimine bir anlamda kendi imzalarını atmak olmuştur. dolar'ın arkasındaki piramit şekli ve en üstteki göz logosu, illuminati'nin yönetim piramidiyle beraber, "hepinizi izliyoruz" anlamı taşımaktadır.
bu örgütün halen varolduğuna dair herhangi bir kanıt olmamasına karşın, bu fantastik oluşumdan para kazanma amacı güden bazı yazarların kitaplar yazarak insanların aklını komplo teorileriyle karıştırmaya çalıştığına hepimiz yakın zamanda şahit olduk.
bu ihtimaller dahilinde, abd'yi kuranların masonlar olduğunu söylemek mümkündür.
abd ile ilgili, konumuzla alakası olmayan ama bizimle alakası olan ve herkesin bilmediği bir konuyu daha paylaşalım:
abd kuruluşundan sonra bir araya getirilen senatoda, devletin resmi dilinin hangi dil olacağı alternatifleri arasında, ingilizce ve fransızcayla birlikte türkçe de vardı.
yapılan oylama sonucunda, ingilizce verilen oylar, türkçe'yi 1 oy farkla geçebildi ve devletin resmi dili ingilizce olarak kabul edildi.
kapitalizmden bahsederken bankacılığa da kısaca değinmemiz gerekiyor.
bilindiği gibi bankacılık, paradan para kazanma mantığıyla işleyen bir sistemdir. bu sistemde önemli olan paranın miktarı değil, dolaşım hızıdır. bankacılık dediğimiz sistemi, kapitalizmin bir tür illüzyonu olarak da adlandırabiliriz.
örneğin, bankaya yatırdığımız 10tl, yatırılma anından itibaren işleme tabi tutulur ve bu parayı aynı gün ve hatta aynı ay içerisinde geri çekmeyeceğiniz düşünülerek banka tarafından farklı alanlarda değerlendirilir.
banka bu paranın bir kısmını zorunlu rezerv olarak ayırır, bir kısmıyla para getirecek yatırımlar yapar, tahvil, bono alımı vs.
tahvile de yeri gelmişken değinelim. tahvil, devletin vadeli veya vadesiz olarak bastığı kağıtlardır. devlet size bu tahvilleri satar ve tahvilin türüne göre vadeli veya vadesiz şeklinde değerlendirilir. tahvillerin belli bir faizi vardır. devlet, paraya sıkıştığında bu kağıtları basarak halka satar ve bir süre sonra halk bu kağıtları devlete satarak, verdiğinden daha fazla para elde eder.
bankacılığa geri dönersek, yatırdığınız 10 tl'nin diğer bir kısmı da, parasını çekmek isteyen müşterilere mevduat olarak sunulur. diğer bir kısmı da faizli kredi şeklinde müşterilerin kullanması için kullanılır.
verdiğiniz 10 tl, bu ve buna benzer birçok alanda değerlendirilerek, bankaya oldukça fazla bir getiri sağlar.
bahsettiğimiz olay, değindiğimiz şekilde paranın dolaşım hızıdır. yatırdığınız 10tl, işlem hacmi denilen mantık sayesinde 50tl belki de 100tl'lik işlemin görülmesini sağlar.
ortada sadece 10tl vardır ancak, bankalar yaptıkları işlemler sayesinde 100tl'lik değerlendirme yapabilirler.
kapitalizm, kullandığı illüzyonlar sayesinde varlığını asırlar boyunca devam ettirse de, paranın ve dolayısıyla işlem hacminin değerinin beklenilenden de fazla şekilde düşmesi sonucunda bu sistemin çökmesi muhtemeldir.
diğer bir ihtimal de, kaynakların bitmesiyle alakalıdır. kaynaklar bittiğinde de kapitalizmin çökeceği ihtimali vardır ancak, kapitalizm bu sefer sahip olduğu illüzyonist sistem sayesinde, kaynakların yokluğundan da faydalanabilecektir.
örneğin, bugün dünyada sadece 1 dilim ekmeğin kaldığını varsayalım. eğer bu 1 dilim ekmek açık artırmaya sunulursa, büyük getiri sağlayabileceği gibi, savaşlara ve hatta devrimlere bile sebep olabilecektir.
bankacılık sistemi sayesinde 1 dilim ekmeğin kullanımı birçok müşterinin kullanımına sunulmuş gibi sağlanarak, sistem kendi kurallarını koymaya devam edecek ve varlığını uzun bir süre daha devam ettirme imkanı bulacaktır.
kapitalizmin çökmesi, abd varolduğu sürece mümkün görünmemekle beraber, çöktüğünde abd dahil bütün devletlerinin sınırlarının değişebileceği, büyük savaşların çıkması ve sonucunda şuan açlık sınırında yaşayan ülkelerin de kıtlığa sürükleneceği açıktır.
kapitalizmden sonra getirilecek sistemin de, kapitalizm kadar dengeleyici ve adil olacağını söylemek de neredeyse mümkün değildir.
kapitalizme alternatif olarak komünizm ise, günümüz şartlarında hayal olmaktan öteye gidememiş, kendisinden bir önceki aşama olan sosyalizmse barındırdığı hatalar yüzünden, kurucusu olan sscb ile birlikte tarihe karışmıştır.
sosyalizm, çoğumuzun bildiği gibi herkesin kaynaklardan eşit yararlanabileceği düşüncesini savunmaktaydı. ancak burada bir hata var ki, o da çalışıp emek çıkaranlarla çalışmayanların aynı şartlarda yaşamanın ne kadar adil olabileceği gerçeğidir.
bugün çalışarak kazandığınız 100 tl'nin (misal)yarısına devlet tarafından el konulacak ve üretime hiçbir katkısı olmayan diğer vatandaşa verilecekti. böyle bir mantığın yıkılmasının gayet normal olduğunu düşünüyoruz. sosyalizm, sınırlı kaynaklara rağmen herkes eşit şartlarda yaşama imkanı sunabilmek için de, doğal olarak büyük sınırlamalar getiriyordu.
bu sınırlamalardan en bilineni, en fazla 1 ev ve 1 arabaya sahip olabilmekti.
sosyalist mantıkla yönetilen devletlerde, insanların düşünme hakkına saygı gösterilmemekle birlikte, "devlet herşeyi bilir. devlet sizin için düşünür, size herşeyi üretir" mantığıyla insanların düşünmesi ve rekabet ortdıbının olmaması sebebiyle bilimsel ve teknolojik anlamda da hiçbir ilerleme kaydedilemezdi.
konuyu toparlarsak, kapitalizm bankacılık gibi kullandığı sistemlerle dünyada uzunca bir süre daha hükmetmeye devam edecek, sosyalizm gibi hayali düşüncelerse tarihe karışarak, insanlara kapitalizmi istemeden de olsa daha da güçlendirmekten başka bir fayda sağlamayacaktır.