1. 1.
    0
    1.yazı
    (bkz: insanlık ölmüş bizde yas tutuyoruz)
    2.yazı
    (bkz: insanlık ölmüş bizde yas tutuyoruz2)
    4.yazı için
    (bkz: insanlık ölmüş bizde yas tutuyoruz4)

    Bu yazıya neden başladım bilmiyorum, bu gece aklımda yazmak yoktu.
    Ama beni daha yakından tanıyabilmek için, doğru adres olacak bu satırlar.
    ···
  1. 2.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=FDGnF2dNch0
    ···
  2. 3.
    0
    Aniden sahneler belirdi, şimşekler, sonra sessiz bir yağmur yüreğimde. Boğazımda o meşhur düğüm yine, her nefes takılıyor sanki. Anlayacağın, bu gece ciğerlerimin önüne barikat kurmuş çaresizlik. Odam da çok soğuk, üç tane mum yaktım ardından bir tane de sigara. Barikatı aşamıyorum duman kalbime işliyor, oradan da ruhuma..
    Duman bile olsa bu, ruhuma dokunan her şey yaralıyor beni anlıyor musun?
    ···
  3. 4.
    0
    Hayır anlamıyorsun, anlayamazsın. Lütfen, rica ediyorum yalan gözlerle bakma bana. Zaten çok yorgunum, inan bana küllüğe uzanacak halim yok, küller ceketimde geçirecekler bu umutsuz geceyi. Şimdi daha net görebiliyor musun? Külleri bile düşünmekten kendini alamayan duygusal birisiyim ben, hiçbir suçları olmadığı halde yüzlerine tükürdüğümüz kaldırımları bile düşünen birisi. Hal böyle olunca, bu kadar detaycı olunca, bazı zamanlarda hayatı yaşamak çok ağır geliyor.
    Bu bahsettiğim şey çok acı.
    ···
  4. 5.
    0
    Bu öyle herhangi bir acı değil, yüreğimi yangın yerine çeviren bir şey.
    Girizgahı da yaptım, başlıyorum..
    ···
  5. 6.
    0
    Sen hiç, heyecansız kalabildin mi? Hiçbir şeye istek duyamadan öylece kalmak. Yediğin yemeği öylesine yemek gibi bir şey bu, sırf sonunda iştahla sigara yakabilmek için. Ama gel gör ki ne sigaranın tadı var, ne de yemeğin tuzu.
    Aslında tabağın da paketin de boş anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  6. 7.
    0
    Sen hiç, boş bir durakta saatlerce bekledin mi? Sırf dört duvar arasında kalmamak için, neyi beklediği bilmeden öylece beklemek, ne için yaşadığını bilmeden nefes almak gibi bu. Her bindiğin otobüs için bilet değil de hayal satın almak gibi düşün, kafanı o meşhur cama yasladığında huzur bulmak için.
    Ne gideceğin yer belli ne de orada ne yapacağın anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  7. 8.
    0
    Sen hiç, kalabalıktan boğuldun mu? Sonu gelmeyen, bitmek bilmeyen insan seli arasında kupkuru kalabilmek çok zor. Gülüşlere, bakışlara tahammül edememek bir süre sonra. Bu, sahaya oyuncu olarak değil de top toplayıcı olarak çıkmak gibi bir şey. Onlar koşuyorlar, çaba gösteriyorlar, sen öylece kenarda bekliyorsun.
    Bir şey yapabilmek için onların oyununun durmasını bekliyorsun anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  8. 9.
    0
    Sen hiç, uyumak için sabahı bekledin mi? Bu öyle geceyi sevmek falan değil, sırf güneşi görmeyeyim diye. Bir insan neden güneşi sevmez, bilmiyorum. Pencereden girecek, bırak pencereyi panjurun arasından sızacak bir damla güneşten korkmak, bir küfür edasıyla perdeleri kapatmak. Bu, beni mutlu eden bir rüyadan acı çekerek uyanmak gibi, gözlerimde kabus dolu bir hayat.
    Ama ne yaparsam yapayım rüyam da bitecek uykum da, elbet o güneşi göreceğim ben anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  9. 10.
    0
    Sen hiç, telefonunu meşgule attın mı? Hemen tabi ki deme, canım istemediği için değil, titrek sesimi duymasınlar diye açılamayan bir telefon bu. Anlamasınlar ağladığımı, duymasınlar hıçkırık dolu sözlerimi..
    Bu, diyabetin olduğu için en sevdiğin pastadan mahrum kalmak gibi anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  10. 11.
    0
    Sen hiç, kahve tekliflerini reddettin mi? Şımarıklık değil, bazı şeylere alışıldığı için isteksizlik hali bu. Her şeyi, herkesi uzaktan doldurursun içine, bütün renkleri, bütün kokuları. Karşında seni izleyen meraklı bir çift gözü utandırmamak için gidemezsin buluşmalara. Kahve bittiği vakit, fincanı dayanamayıp gözyaşlarımla doldurmayayım diye 'hayır' demek zorunda olduğunu düşün. Bir mekanda değil de bir bilgisayar ekranından hayatı paylaşabilmek mecburiyetinde kalırsın bazen.
    Bu, denizi vapurla değil de kulaçla geçmek gibi bir şey anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  11. 12.
    0
    Sen hiç, boş bir otobüs bekledin mi? Öyle rahatça gideyim kalabalık olmasın diye değil, kimse bana bakmasın diye beklenen bir otobüs. Hatta çoğu zaman en arka koltuğun boş olmasını istersin, herkesi önüne almak rahat hissettirir seni. Birisi inmek için arkaya yanaştığında, başını masumca aşağı indirirsin. Bir başka hayatın gözleriyle çarpışmak korkutur seni, alışkın değilsindir. Ama merak etme, manyağın birisi çıkar, o utangaç suratına doğrultur kornealarını.
    Bu, yağmurlu bir günde arabaların yanından geçerken paçalarının ıslanmamasını beklemek gibi, kaçamazsın anlıyor musun, anlamsız.
    ···
  12. 13.
    0
    Sen hiç, sevgiden kaçtın mı? Sakın buna basit bir kapris deme, duymayayım. Seni seven bir kalpten köşe bucak kaçmak, birisi en sevdiğin şarkıyı açtığında istemeyerek 'başım ağrıyor' demek. Kafanı o meşhur yastığa koyduğunda sessizce çığlık atarsın, ne sen duyarsın ne de bir başkası. Sevdiğin birisi seninle olmadı diye değil, sevebileceğin birisini avucunda bulmuşken aniden parmaklarını açmak bu. Heves için değil, ruhun için gözyaşının hakkını vermek, gökyüzünden bir yıldız seçip hayale dalmak.
    Birisi kalbine bir çivi çaktığı zaman, herkesi çekiç gibi görürsün anlıyor musun, çok anlamsız.
    ···
  13. 14.
    0
    Sen hiç ? Aman boşversene, konuşuyorum işte. Bütün bu anlattıklarımı her ayrıntısına kadar yaşadım, ama halen gülümsemenin değerini biliyorum. Nasıl güneşin doğacağı vakit, gecenin en karanlık anıysa, gerçek gülücüklerin dudağındaki alacağı o muhteşem yer de acıların hemen sonrasıdır. Bazen her şey bu sorular gibi cevapsız geliyor, hatta hayatın kendisi kocaman bir soru gibi değil mi zaten, ne cevabından bahsediyorum ben. Bazen her şey zıt bazen ikiz gibi. Bazen dolu bazen boş, biraz kırık biraz derli toplu. Biraz kırmızı biraz mavi işte. Bazen yalanlar bazen acı bir gerçek.
    ···
  14. 15.
    0
    Bazen kelimesinin önüne sıkıştırılmış her satır, bavulunda kucak dolusu hüzünler getirir. Tıpkı, arkasına nokta konmuş büyük harfli küçük kelimeler gibi kırgın ama umutlu. Umutlar da zaten boynu bükük virgüllere benzer, bi an kurtaracağını düşünürler ahenklerle kuşanmış bu mutlu tabloyu ama asla durduramazlar hüzün ırmaklarına dökülen çocuksu gözyaşlarını. Şimdi virgüller yorulmuş noktalar boşvermiş, o acı dolu mısralar anlamlarını yitirmiş. Artık lal olmuş dudaklarda ne bir söz ne de bir fısıltı. Diyorum ya dinleme beni, yak bir sigara sonrasını boşver gitsin.
    ···
  15. 16.
    0
    Kısacası, ben bazı şeyleri istemedikçe, her köşeyi dönüşte karşıma çıkıyorlar. Her otobüse bindiğimde arka koltuktan sırıtıyorlar bana. Her defasında bir kez daha yıkılınca, bazı geceler belkide vücudum isyan ediyor bana, ruhum doğrusun diyor ama onun da sesi çıkmıyor. Bunları mutsuz olduğumu düşün diye anlatmadım, aksine ben iyiyim, 'biraz daha iyiyim'. Ben bir askerim, hislerimin komutanıyım, asla onları hayat savaşına yalnız göndermem. Ben mantığımı değil duygularımı kullanırım her zaman, ben dünyevi birisi değilim. Soyut birisiyim ben anla işte. Yazının başında bahsettim, hiçbir suçları olmaması rağmen yüzlerine tükürdüğümüz kaldırımları düşünen birisiyim ben.
    ···
  16. 17.
    0
    Benim felsefem yüz gram, " Her şey güzel biter değil, her güzel şey biter.." Yüz gram da, "insanlarla bir olduğun zaman okyanussun, yalnız kaldığında bir damlasın.." Haydi sana fırında "depresif mutluluk" afiyet olsun.
    ···
  17. 18.
    0
    şte böyle benim hayatım. işin garip kısmı ne biliyor musun, sen okuyorsun ama ben senin hayatını bilmiyorum henüz. Eğer bir gün gözlerinle çarpışırsam söz veriyorum, korkmak yok.

    En başta ne için yazdığımı bilmiyordum ama, bu yazıyı kendi içinde sıkışan duygularını birer birer bütün insanlığa haykırmak isteyip de yapamayan soyut ama değerli hayatlara ithaf ediyorum.

    Hep depresif ya da hep mutluluk olmaz. Unutma, karışık çerez her zaman daha cazip gelir mideye, yanında da bir kola açarsan dünyalar senindir.
    ···
  18. 19.
    0
    Yüreğime değil, gözlerine sağlık. Teşekkür ediyorum.
    ···
  19. 20.
    0
    1 kişi okusun bari be kardeşim
    ···