insanlarla iletişim tüyoları

gollumun abisi
"senden şunu yapmanı istiyorum" demek yerine, "senden gelecek ufak bir iyiliğe ihtiyacım var, eğer beni kırmaz ve yaparsan çok mutlu olacağım" dediğimizde karşımızdaki kişi o işi yaparken ister istemez keyif alacaktır. yani, onu, bu işe mecbur kılmak yerine, bunun bir iyilik olduğunu göstermemiz gerekiyor.

gollumun abisi
kandırmak demeyelim ama en azından onu da mutlu edecek bir yol bulduk diyelim.

05 -

en çok dertli olduğumuz konulardan birisi, hiç şüphesiz, doğru düzgün cevap alamadığımız konular olsa gerek.
bir soru sorduğumuzda, “olabilir”, “kısmen”, “bazen”, “zaman zaman”, “belki”, “bilmem” gibi cevaplar veren insanlara karşı gardımızı düşürmekten yorulmuş olmalıyız.
ben ne güzel soru düşünüp soruyorum, haspam bana “bazen” diye cevap veriyor. madem bazen, ben neden bu kadar düşündüm bu soruyu?
işte bu noktada gözler yine devreye giriyor dostlar. size “kısmen”, “bazen” şeklinde yanıt veren bireye karşılık olarak hiçbir şey söylemeyin, hiçbir şey yapmayın.
yalnızca göz kontağını kaçırmamaya özen gösterin. muhtemelen, verdiği kısa yanıttan rahatsız olacak ve beklediğiniz cevabı vermeye yanaşacaktır.

mrsexobit
yıllarca sözlüğe uzaktan baktım, sürekli içindeydim fakat uzaktan bakmayı seçtim. tanımadığım binlerce insan var bu sözlükte ve günlük yaşantıdakilerden çok daha samimi taraflarınız olduğuna da kendim kadar eminim. kendinizi değerli hissedin, ki öylesiniz her biriniz.

garipsedim
katkın için teşekkürler dostum. kesinlikle etkili iletişimde ön planda tutulacak şey güvendir, ki maddelerin temeli karşılıklı güvenle ilgili.

06 -

gelelim en civcivli maddelerden birisine.
ilişki noktasında toplumsal baskıdan ve ataerkil düzenden kaynaklanan utangaçlıklar, ne yapacağını bilemezlikler ve ya kaybedersem korkusu bunalımları, bireyleri en çok rahatsız eden unsurların başında gelir.
bir ilişkinin ne kadar verimli olacağını, aslında o ilişkinin başlangıcı ve ilk zamanları belirler.
özellikle karşı cinsten birisiyle ilk kez buluşacaksanız onu heyecan içeren bir yere ve hatta mümkünse birden fazla yere zütürün.
bu bir lunapark olabilir, bir korku filmi olabilir, rafting olabilir, yamaç paraşütü olabilir, meşrebine göre her yer olabilir.
önemli olan şey, kan dolaşımının hızlanacağı, adrenalinin tavan yapacağı yerler olmaları.
adrenalin üst seviyelerde dolaştığı sürece aktiviteden değil, sizinle zaman geçirmekten keyif alacaktır.
her şey bittikten sonra da lunaparktaki hızlı treni değil sizi düşünecekler.
onların bu heyecan verici anları yaşama sebebi olarak siz yer bulacaksınız.

bu gecelik bu kadarı yeterli herhalde dostlar. ilgiye ve takibe göre devamı gelebileceği gibi, bu gece hem ilk hem son gece de olabilir. sevgiyle.

dostlar;
sözlük kuruluşundan itibaren gece daha verimli bir çizgide yol aldığı için, şu an bir madde vermek yerine, geceyi beklemeyi tercih ediyorum. eğer buralarda olursanız bu gece yine birkaç maddeyle size ulaşmaya çalışacağım. bir de hem rahmetliyi anmak hem de başlığı şarkısız bırakmamak adına ; http://www.youtube.com/watch?v=hsj6Jdxgm54
sevgiyle.

madrock55
ömür yeterse, anlatmak istediğim konu bitene dek buralarda olacağım dostum. bu konunun bitiminde, başka bir başlık altında, başka bir konuya değinmek gibi bir düşüncem de var. varlığın için teşekkür ederim.

gattal bazinin oglu
teşekkür ederim dostum. şartlar ve dahi imkanlar elverdiği sürece başlığı yarım bırakmak gibi bir gayem söz konusu değil. anlatmayı hedeflediğim konunun son maddesine kadar burada olmak düşüncesindeyim. sonrasına, sonra bakabilirim. alakan için sonsuz teşekkür ederim.

anlatsendinliyombenpanpa
bedensel iletişim ya da fiziki temas, istim üstünde konular olduğu için türlü yerlere çekilmesi oldukça muhtemel. notları sorduğumuz, yani kısa süreli olana "ön tanışma" diyecek olursak, bedensel durumumuz bu şekilde olabilir. senin de vardığın son nokta olan ikinci konuşma, yani "asıl tanışma" ise senin de söylediğin gibi bedensel bütünlükle sağlandığında ortaya kuvvetli bir iletişim çıkacaktır. eleştiriye açık olmak ne büyük nimettir. bunu paylaştığın için de ayrıca ben teşekkür ediyorum ettiğin teşekküre karşılık olarak. fikrin için teşekkür ederim sevgili dostum.

dostlar;
ömrümüz izin verirse, bu gece yeni maddelerle yeniden buradayız. sevgiyle.

dostlar;
buralardaysanız maddelere devam etmeyi düşünüyorum. takipte olanlar, kendilerini belli ederlerse pratiğimiz daha verimli olacaktır.

dostlar;
dün 6 maddeyle konuya girizgah yapıp biraz ilerleme göstermişiz. katılım gösterip fikirlerini belirten dostlara ayrıca teşekkür ediyorum. anlatılan mevzu, dinleyici olduğunda daha çok mana kazandığı için alakadar olan dostların gelmesini bekliyorum. bekliyorum.

07 -

insan zihni sanıldığı gibi, beyin odaklı değildir. zira bildiğiniz üzere, bilinç denilen bir olgunun yanında, freud’un keşfederek pgibanalizde başarıyla kullandığı bir de bilinçaltı mevcuttur. yani insan zihni, temelde beyin, bilinç, bilinçaltı olmak üzere üç ana parçadan oluşur.
bunların dışında bir de bilinçdışı vardır elbette fakat onun konumuzla ilgisi olmayacak.
evet. insanın genel anlamda duygularını yansıtan sistem beyin sistemidir.
heyecan, korku, utanma ve bunun gibi tüm hisler beyin odaklı olarak gelişir. heyecanlandığımızda ya da korktuğumuzda beyinden gelen sinyallerle birlikte hormonal aktivasyon yaşarız ve dengemizde değişmeler olur.
heyecan ve korku gibi genel anlamda bizi sıkıntıya sokan beyin aktiviteleri aslında kontrol edebileceğimiz türden şeylerdir.
“yuh, ben beynimi nasıl kontrol edeyim, zaten beni kontrol eden şey beyin” demektense, diğer iki seçeneği düşünmemiz gerekiyor.
bilinçaltına müdahale edemeyiz fakat bilincimiz sürekli aktif. bu noktada bilincimizi kullanmak zorunda kalıyoruz.
toplum önünde konuşma öncesi, kız/erkek arkadaşla buluşma öncesi gibi heyecan duyduğumuz ya da gece mezarlıkta uyumak gibi korku verebilecek şeylerle karşı karşıya kaldığımız durumlarda ağzımıza bir sakız atarak sorunu çözebiliriz.
yürekten gelen bir gibtir çektiğinizi duyar gibi olsam da, beynin çalışma sistemi sandığınız kadar komplike değil.
sakızı çiğnediğinizde, çene hareketleriniz ve mide kasılmalarınız, beyninize yemek yediğiniz sinyalini gönderir.
ve beyniniz otomatik bir şekilde “aa yemek yiyorum, az önce heycanlıydım/korkuyordum, demek ki tehlike altındaydım, fakat şimdi yemek yediğime göre tehlikede değilim, eğer tehlike altında olsaydım yemek yemeyi düşünmez ve yemek yiyemezdim” mantığını kullanacak ve rahatlamanıza vesile olacaktır.
sizi sıkıntıda bırakabilecek hislerinizden bu şekilde rahatça kurtulmanız mümkün.

dostlar;
daha önce paylaştığım bir entry'i yeniden link vererek paylaşmak istiyorum.

http://inci.sozlukspot.com/e/152170299/

dostlar;
bu gece için paylaşmayı düşündüğüm birkaç madde daha var. bunu troll tribi olarak düşünmeyin fakat, faydalı olduğunu/olacağını düşündüğüm/bildiğim birikimlerin daha geniş kitleye, en kısa zamanda ulaşmasını istediğim için başlıkta, başlığı ve yazılanları takip edip fikirlerini beyan eden dostların gelmesini bekliyorum. arz ve talep dengede sürdüğü müddetçe bu gece de epey bilgi verebilmem mümkün olacak.

may neym is guy fawkes 2
teşekkürler sevgili dostum. bu başlıkta anlatmaya çalıştığım mevzu tamamlandıktan sonra daha farklı bir başlıkta başka bir mevzuya başlayacağım için burasının bitiminden itibaren yazılanlar buraya saplanıp kalacak. başlığa yeni bir şey yazılmayacağından ötürü birçok insana ulaşamadan "ölü başlık" kategorisinde yerini alacak. istediğim şey, birçok kişiye daha kısa zamanda ulaşabilmek. sizi de sıkıntıya sokuyorsam özür dilerim.

may neym is guy fawkes 2
dostum, ilerleyen bölümlerde daha uzun ve detaylı maddeler gelecek. sürekli olarak özet arzulayan yazar topluluğunun neredeyse hiçbir şey okumadığı dakikalarda birkaç paragraflık yazı kimseye fayda sağlamayacaktır. ve fakat yine de birkaç madde vererek en azından takip edenlere fayda sağlamaya çalışacağım.

dostlar;
arada başlığa katılanlar olursa, birer soluk bırakmaları yeterlidir. kaç kişinin takip ettiğini bilsek kafi.

ana faka
modamod bir hareketlenme olduğunu düşünmüyorum sevgili dostum. beyin her yeni aktivite de sürekli olarak gelen sinyallere göre yeni bir rota belirler. yemek yemeden doymaz örneğin insan. her yeni sinyal yepyeni bir sonuç getirir. zihinsel olarak kendini koşullamadığın sürece, evet, sorununu çözecektir.

gollumun abisi
değerli dostum, aslında ortada tam anlamıyla manipülatif bir durum mevcut değil. zaten var olan şeyleri kendi lehimize çevirebilmek benim katmak istediğim anlam. karşı tarafı küçültmediğimiz, aşağılamadığımız, hisleriyle oynamadığımız müddetçe yanlış bir şey yapmış sayılmayız, unutma.

ana faka
antidepresan türü sakinleştirici ya da uyku yapan ilaçlar, beyin reaksiyonları etkilemek şöyle dursun, beyni reaksiyonsuz bırakmaya yönelik ilaçlar. remeron türü uyku yapan ilaçların genel özelliği kan dolaşımını yavaşlatmasıdır. kimyasal bazda tetikleyici olmasıyla birlikte vücut fonksiyonlarının yanında beyin fonksiyonlarını da düşürür. şahsi kanaatimi soruyorsan mümkün mertebe başlamamanı tavsiye ederim.

dostlar;
bu arada kate upton'un cicikleri temalı başlıklardansa buraya gelmeniz, sözlük jargonu ve adabıyla ilgisi olmayan bilgiler için takipte kalmanız takdire şayan bir durum. kendi adıma hepinize teşekkür ederim.

08 -

önceki maddelerde söz ettiğim hissel durumlarla alakalı bir bilgi daha aktarmak istiyorum.
özellikle stres getiren durumlarda vücudumuz fizyolojik tepkiler gösterir. bu tepkiler, hızlı bir biçimde nefes alışverişi, kalp atışlarının hızlanması, nabzın artması, tansiyon değişikliği olarak sıralanabilir.
bahsettiğim reaksiyonlar, cesaret gerektiren durumlarda gerçekleşen reaksiyonlarla aynıdır.
yani, prensip olarak stres altında olmamızla, cesaret içinde olmamız arasında fizyolojik bakımdan hiçbir fark yoktur.
stres ve baskı altındayken, yine daha önce belirttiğim gibi, beyninize bazı sinyaller göndererek yaşadığınız stresi lehinize çevirerek avantajlı konuma geçebilirsiniz.
stresli bir anınızda, beyninize, gayet ciddi bir şekilde hükmedebilmek adına, “bu yaşadığım stres değil, cesaret gerektiren bir durumla karşı karşıyayım, stresli değilim, cesurca hareket etmek üzereyim” türünden telkinlerde bulunmanız, beyninizin aldığı sinyalleri sizin lehinize değiştirecektir.
pgibolojide bilişsel yeniden düzenleme (cognitive reframing) olarak kendisine yer bulan bu sistem, karşı karşıya kaldığınız durumu, tehdit ya da tehlike olarak değil algılayarak, stres altına girmektense, durumu meydan okuma, karşı durma olarak algılayarak, cesaret depolamanın bireyin durumu atlatmasında büyük rol oynadığını söylüyor.
dolayısıyla, içinde bulunduğunuz durumu, olduğu gibi değil, olmasını umduğunuz gibi yorumlayarak çok daha rahat ve güvende hissedeceksiniz.

dostlar;
bu başlığın görevini tamamlaması sonrası yeni bir konuyla ilişki yönetimi ve otokontrol başlığında olacağım. duyurusunu da yapmış olayım. bu arada takipte olan kimse yoksa bu geceyi bu şekilde kapatalım.