/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 26.
    +7 -5
    e ulan ben cevap vereyim ne uğraşıyosunuz;

    1) var
    2) var.tek bir yaratıcı var.din farkmaz.
    3) o da var.
    4) piramit şeklinde olmaları
    5) her soru bir başkasını doğrurur. sürekli gelişim
    6) görücez.
    7) bakıcez.
    8) kaynaklar tükenene kadar.

    tamamdır. kasmaya gerek yok.
    lan bu soruların çoğu göreceli zaten anten.
    ···
  2. 27.
    0
    tanrı ve din eklendi. diğerleri de geliyor.
    ···
  3. 28.
    0
    saol gardaş
    ···
  4. 29.
    +7 -4
    entry @1'e sığmadığı için buradan devam ediyorum.

    uzaylılar ve piramitler

    tarihimizden bu yana, yine varolan irademizin sebebiyle, doğaüstü varlıklar tasvir edip onları kişileştirme ve hatta tapınma gibi huylara sahip olduk. aslında, nereden geldiğimizin cevabı da burada saklıydı.

    bulunduğumuz galakside, dünya dışında hiçbir gezegenin faal olmamasının nedeni neydi?
    sahip olduğumuz zarar verme içgüdüsü, bunun belki de ilk sebebidir.
    şuan "insan" adını verdiğimiz canlı türü şeklinde hayatımızı devam ettirirken, milyonlarca yıl önce farklı şekillerde ama yine irade sahibi olarak varlığımızı sürdürüyorduk.
    reenkarnasyondan bahsetmiyorum, öyle birşey hiç olmadı.
    bahsettiğim, zaman içinde değişim aşaması geçirdiğimiz, bir anlamda evrim geçirdiğimizdi.
    bulunduğumuz galaksideki gezegenler, bir zamanlar tahmin edilebileceği gibi faaldi.
    ancak bahsettiğim zarar verme içgüdüsü, o gezegenlerin sönmesine ve yok olmasına neden oldu.
    evrende yüzbinlerce galaksinin olduğunu günümüz teknolojisinde bulabiliyorsak, bu galaksilerin hiçbirinin boş olmadığını, en azından bir zamanlar faal olabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalırız.
    samanyolu galaksisinden bir önceki galakside farklı bir yaşam formu olarak devam eden insanlık, bilim ve teknolojide zaman içinde muazzam bir ilerleme kaydetti. ancak bu ilerleme, oralardaki hayatın yok olmasına sebep oldu.
    gücüne güç katabilen her canlı varlık gibi, orada hayatını sürdüren "insan"lar da bir süre sonra gelişmiş silahlarıyla birbirlerini yok etmek istediler. bu türlerden kalanlarıysa, bir şekilde kendisinden bir sonraki galaksiye kaçarak yeni bir hayat başlattılar.
    bir zamanlar gezegen olarak kabul ettiğimiz ancak artık -nedense- kabul edilmeyen plüton'da varlıklarını devam ettirmek istediler.
    tarih yine tekrrür etti ve insan iradesinin getirdiği ilerleme içgüdüsüyle orada da güçlenip çoğaldılar. bir süre sonra yine birbirlerine düşman oldular.
    bu tekerrür etme olayı, diğer gezegenlerde de yaşanması sonucunda, dünyada hayatın başlamasına kadar süregeldi.
    son olarak mars'ta birbirini yiyen "insanlık"tan kalanlardan bazıları, buraya gelerek yeni bir hayat başlatmak istediler.
    piramitlerin varolma sebebi de, bu konuyla alakalıdır.
    sahip olduğumuz şuanki teknolojiden oldukça ileri teknolojiye sahip olan farklı gezegenin irade sahibi canlıları,
    burada kendilerine uygun yaşam koşulları inşa ettiler.
    diğer galaksilerde de muhtemelen aynı olaylar yaşandı ancak, bu tür irade sahibi canlı topluluklarından her birinin, diğer toplulukların da varolabileceğini düşünmesine hiçbir engel yoktu.
    fakat, zaman içinde yine birbirimize zarar vermeye başladık ve ömrümüz kısaldı, genetik özelliklerimizi kaybettik.
    yine de bazı özelliklerimiz halen varlığını koruyor.
    örneğin, 2 farklı cinsiyetimiz bulunmasına rağmen, 8 farklı kan grubumuzun bulunması, bizi istemeden de olsa başka gezegenlerden hatta başka galaksilerden gelip buraya yerleşmiş olabileceğimiz ihtimaline itiyor.
    uzaylı dediğimiz diğer galaksilerde yaşayan canlıların, zaman zaman buraya uğrayıp hiçbirşey yapmadan gittiklerini okuyoruz gazetelerde.
    neden insanlarla iletişime geçebilecek oldukları halde bunu yapmıyorlar?
    bunun muhtemel sebebi, bizim ilerlemekten çok geri gitmemizle, belli başlı düşüncelere bağlık kalıp ilerleyememizle alakalıdır. açıkçası, bizi muhattap kabul etmiyorlar diyebiliriz.
    çünkü, bizimle iletişime geçtiklerinde, onları düşman olarak görebileceğimizin farkındalar ve onlar yine muhtemelen bize zarar vermemek için ortalığı karıştırmak istemiyorlar.
    sürekli görünüp görünüp gitmelerinin sebebiyse, bize bilim adamı-fare mantığını çağrıştırabilir.
    bir bilim addıbının, peyniri bulmasını istediği fareyle konuşmaya çalışması bize ne kadar mantıksız geliyorsa, uzaylıların da bizimle konuşması durumu emin olun onlara o kadar mantıksız geliyor.
    birgün gerçekten insan olduğumuzun ve hepimizin aslında diğerimizden hiçbir farkımızın olmadığı gerçeğinin farkına varıp, ilerleme kaydedebilirsek, onlar da bizimle iletişime geçmekten çekinmeyeceklerdir.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +4 -1
    çok ciddi söylüyorum bu kadar yazıyı okursanız 1 gram hakkım varsa helal etmiyorum.

    lan bu kadar şey okunur mu dıbına sokim ya
    ···
  6. 31.
    +21 -3
    teknoloji

    varolmamızdan bu yana, akıl sahibi olmamızın getirisiyle hayatımızı kolaylaştırmaya çalışan canlılar olduk.
    pratik olma, ilerleme ve diğer toplumlarla rekabet etme isteği, bizi bugünkü durumumuza kadar getirdi. ancak, bu ilerleme her ne kadar iyi gibi görünse de, bildiğiniz gibi bir süre sonra kazandığımız güçle birbirimizi yok etmeyi istemeye başlayacağız.
    teknolojinin istikrarı, görünürde de artarak devam edecektir.
    "görünürde" dememin sebebi, aslında teknolojinin halen olduğu yerde saymasıyla alakalıdır.
    teknolojinin ilk ve son ilerlemesi, mikroçiplerin icadından ibarettir.
    çünkü, üretilen bütün ürünler, bir tür küçültme mantığıyla geliştirildiler.
    bu yüzden "teknolojinin ilerlemesi", teoride pek de mümkün görünmedi.
    örneğin, televizyon icat edildi ancak, televizyon da mikroçiple çalışan bir cihaz ve her geçen gün daha farklı türleri ortaya çıktı. ince ekranlısı, renklisi, arttırılmış görüntü kalitesi gibi farklı özellikleriyle, bize teknolojinin sürekli geliştiği izlenimi verdiler. ama bunların hepsi, hep aynı mantıkla üretilen cihazlardı.
    ve bu cihazı üretenler, şuanki noktaya geleceğimizi çoktan tasarlamışlardı.
    biz teknolojinin ilerlediğini düşünürken, onlar daha çok para kazanma telaşındaydı.
    ve sahip oldukları bilgiyle, yine durağan bir mantığa sahip olan mikroçip teknolojisini küçültmek ve cihazların aşama aşama farklı sürümlerini piyasaya sürerek daha fazla para kazanmak istiyorlar.
    renksiz televizyonun ilk icat edildiği dönemde, aslında renkli televizyonun prototipi çoktan üretilmişti.
    renksiz televizyonun yeteri kadar satıldığı ve bu sürümden yeteri kadar para kazanıldığına ikna olan üreticiler, sürümün renklisini de piyasaya sürdüler.
    şöyle düşünelim, bir cihazın tüm özelliklere sahip olarak piyasaya sürülmesi ne anlama gelir?
    o cihazdan sadece bir kereliğine para kazanmak anldıbına gelir.
    ancak aynı mantıkla, her defasında biraz daha geliştirilmişini piyasaya sürerseniz, bu mantık sayesinde defalarca para kazanırsınız.
    mikroçipler, çoğunuzun bildiği gibi, 1 ve 0 diye tabir edilen rakamlara göre çalışırlar.
    her mikroçipte, kapasitesini belli eden birçok devre bulunur. bu devreler, elektrik akımının diğer devlere büyük bir hızda iletilmesini ya da iletilmemesini sağlayarak cihazın çalışmasını gerçekleştirirler.
    1 sayısıyla bahsedilmek istenen, devrenin kapalı olması durumudur.
    devre kapalı olunca, o devreye varabilen elektrik akımı, devrenin kapalı olması sayesinde diğer devreye ulaşabilir.
    0 sayısıyla bahsedilmek istenen, devrenin açık olması durumudur.
    devrenin açık olması demek, bu devreye kadar gelen elektrik akımının, bahsettiğimiz açık devre yüzünden öbür devreye geçememesi, dolayısıyla işlemin orada sonlanması demektir.
    bilgisayarların çalışma mantığı, 1 ve 0 olarak bahsettiğimiz sayılarla alakalı olduğu için, matematikte -liseliler öğrenmiştir ama pek bilmezler- 2'lik taban diye bahsedilen sistem sayesinde diğer sayıların gösterilmesi ve kullanılmasını sağlar.
    örneğin, 15 sayısının 2'lik tabandaki karşılığı,
    1111 olmak üzere, hafızada 4 byte'lık yer kaplar.

    konuyu toparlarsak, teknoloji aslında hep aynı mantık üzerinde, aynı cihazların farklı şekillerde/özelliklerde üretilmesi sebebiyle durağan şekildedir ve üretilen onca cihaza rağmen ilerlediğini söylemek, teorik olarak mümkün değildir.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    teknoloji eklendi.
    ···
  8. 33.
    +1
    teknoloji kısmını çok güzel düşünmüşsün bin. helal olsun
    ···
  9. 34.
    0
    reserved
    ···
  10. 35.
    0
    Özet geç mübarek
    ···
  11. 36.
    0
    ben okuyorum hacu
    ···
  12. 37.
    +1
    @1 hacı bunları yazmadan önce kendini bi tanıtsaydın kimsin nesin, ne üstüne uzmanlaşıyorsun, bu yazdıklarını nerenden uydurdun, neye dayanarak söylüyorsun, ya da etkilendiğin fikir aldığın yer ya da kişi kim?
    ···
  13. 38.
    0
    evet hepsini okudum daha da okumam
    ···
  14. 39.
    0
    özet geç bin
    ···
  15. 40.
    0
    hadi reis bekliyorum uyuyacaam yoksa
    ···
  16. 41.
    +9
    türkiye ve dünyanın geleceği

    insanlık tarihinde 16 devlet kurarak, varlığını kabul ettirip, 17. devletini kurmak zorunda olan türk ulusu, son kurduğu devletini mümkün olduğunca ayakta tutmaya çalışıyor.
    şu meşhur "iç ve dış düşmanlar" jargonuyla, gençlerini herkese kin kusarak yetiştirip, güya varlığını devam ettirmeye çalışan türkiye cumhuriyeti, aslında uluslararası alanda gitgide yalnız kaldığını, sırf bu sebeple bile tarihe karışabileceği ihtimalini görmezden geliyor.
    gençlik olarak bizim bu konuda şuan yapabileceğimiz birşey yok.
    ancak, gelecekte farkında olmamız gereken bazı konular var.
    bunlardan en önemlisi, sürekli geyiği çevrilen "devletler arasında dostluk olmaz, menfaatler olur" gerçeğidir.
    bizler yapımız gereği duygusal bir ulus olduğumuz için, yüzümüze gülen herkesi dost sanabiliyoruz.
    aslında kaybetmemizin en önemli sebebi bu diyebiliriz.
    insani özelliklerimizi diğer toplumlar gibi kaybetmediğimiz için, her defasında vicdanımızın esiri oluyoruz.
    bu maalesef bize zarar veriyor. atalarımızın neler başardığını, birileri bize yanlış anlatıyor ya da doğrusunu anlatmaktan çekiniyor.
    çünkü bu "birileri", bizi bizden daha iyi biliyor. kendi başımıza kaldığımızda neler başarabileceğimizi bizden daha iyi biliyorlar. tabi ki bu, "herkes bize düşmandır" tezini doğrulamaya yetmez. olağan şartlar altında zaten herkes birbiriyle dosttur.
    örneğin, fransa ile ingiltere şuan gerçekten dost gibi görünüyorlar ancak, yarın birbirleriyle savaşmayacakları ihtimalini hiçbirimiz kesinlik olarak öne süremeyiz.
    yine yukarda bahsettiğim gibi, ingiltere fransa ile ne kadar dostsa, bizimle de o kadar dost olduğuna emin olabilirsiniz.
    dünya artık tarihte kalan olayları istemese de unuttu ve yeni olaylarla varlığını sürdürmeye çalışıyor.
    osmanlı'nın yaptıkları yüzünden avrupa'nın bizden nefret ediyor olması ihtimali de, bu anlamda geçerliğini yitirmekte.
    bahsettiğimiz avrupa devletleri, ne kadar kurduğu birlik sayesinde ortak gibi görünseler de, ilk fırsatta birbirlerini ortadan kaldıracaklarına emin olabilirsiniz. biz duygusal insanlar olmamız sebebiyle, bu devletlerin birleşip sadece bizden nefret ettiğini düşünüyoruz. emin olun, herkes birbirinden aynı oranda nefret ediyor.
    diğer bir konu da, batılı ülkelerden geri kalmış olmamız.
    dünya tarihinde ilginç ama basit bir gerçek var ki, o da dünyanın 2 kutuptan ibaret gibi görünüyor olmasıdır.
    bir dönem doğu devletleri ileriyken, diğer dönem batı devletleri ilerleme kaydediyor.
    şuan, batının hüküm sürdüğü bir dönemde yaşıyoruz.
    bütün bunlar demek oluyor ki, sonraki dönemde doğu devletleri ilerleme kaydedecektir.
    ancak, bunun yakın zamanda olacağını söylemek çok zor.
    peki türkiye doğu ülkesi mi?
    bu sorunun cevabının kesinlikle hayır olduğunu söyleyebiliriz ancak, türkiye batı ülkesi de değildir.
    konumu itibariyle türkiye, hiçbir kutuba dahil olmayan, diğer bir deyişle ayrı bir dünya olan ve ayrı bir dünya yaratabilecek potansiyelde bir ülkedir.
    bu potansiyeli, geçen zaman içerisinde daha iyi değerlendirebileceğiz.
    yeri gelmişken, bir kehanette de bulunalım.
    türkiye ile ilgili yapılan analizler, şuanki gençliğin yaşayabileceği ileri bir dönemde, türkiye'nin süpergüç olabileceğini söylüyor. bazılarınız, hayat şartlarına zor uyum sağladığımızı, bunun nasıl gerçek olabileceğini sorabilir.
    türkiye, potansiyelinin fazla olması sebebiyle, her ne kadar bizi sallamıyor gibi görünseler de gücünü ispat eden bütün ileri ülkelerin dikkatini çeken bir ülke.
    kimse, bir diğerinin ilerlemesini istemiyor. dolayısıyla bundan en çok da türkiye etkileniyor.
    medya, insanlarımızın düşünmesini kasten engelliyor. günübirlik eğlencelerle ve onlarca saçmalıklarla aklımızı doldurmamıza sebep oluyor. en önemlisi de, gerçekleri görmemize engel oluyor.
    medya organları sayesinde insanlarımıza empoze edilen, "umutsuzluk" bilinci, insanlarımızı hayattan bezdirme noktasına kadar getirdi. diğer bir deyişle medya bugün için başarılı oldu.
    "türkiye kötüye gidiyor, hükümet ülkeyi parsel parsel satıyor, işsizlik hatsafhada, açlık sınırı arttı" gibi onlarca haberin tek amacı, insanlarımızı gündelik hayat telaşı içinde gerçeklerden uzaklaştırmaktan başka birşey değildir.
    bir ülkeyi süpergüç yapabilecek en önemli unsur, sahip olduğu gençliktir.
    bu potansiyele sahip olduğumuza sanırım hepimiz hemfikiriz.
    o halde, diğer konularda da başaramayacağımızı söylersek hata etmiş oluruz.
    tahminler gösteriyor ki, türkiye'nin başına 2020'li yıllarda idealist bir başkan(buraya dikkat) sayesinde, atatürk'ün de bahsettiği "turan ülküsü" dediğimiz olayın gerçekleşmesini sağlayacak.
    birçok türk devletini aynı çatı altında toplayabilecek olan türkiye, dünyadaki bütün dengeleri altüst edebilecek olmasından dolayı, göründüğü gibi pek de iyi olaylara sebep olmayacak.
    diğer halkları etkisi altına alıp, o halklarının zenginliklerini sömürmek isteyen ülkeler, türkiye'nin bu birliği gerçekleştirmesinden -tahmin ettiğiniz gibi- rahatsız olacak ve belki de bazılarımızın "bir türlü gerçekleşmiyor" dediği 3. dünya savaşı, beklenildiği düzeyde, topla tüfekle de gerçekleşecek.
    türkiye'nin türk birliğini kurması, dünya tarihinde kanlı ama yeni bir sayfa açılmasına sebep olacaktır.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    +1
    @37 hacım konuyu açarken onlardan bahsedeceğimi söylemedim, ne vaat ettiysem onu gerçekleştiriyorum. ne ekgib, ne fazla.
    ···
  18. 43.
    0
    belki başkası demiştit ama yine de :
    özet geç bin
    ···
  19. 44.
    +1 -1
    http://imgim.com/29xufpv.jpg
    ···
  20. 45.
    +1 -1
    reis şimdi yatıyorum ben eline emeğine sağlık yazmaya devam edersen yarın okurum. hadi iyi geceler
    ···