-
26.
-3bunu okuyan var mı cidden
-
27.
+3okul kapandıktan sonra 2 haftalık ekstra kurs vardı. bu kurs sayesinde beste'yle daha çok konuşma şansım oldu. kendisiyle iyi anlaşıyoruz ama bir şeyler ekgib gibi hissediyorum. halbuki bebek gibi kız yani...Tümünü Göster
1 ay önce sevgili olacaksınız deseler hasgibtir lan diyeceğim kızla konuşurken içimde o beklediğim heyecanı tam olarak yaşayamıyorum. beste beni müzik grubuna solist olarak düşünüyor ama bende özgüvene dair herhangi bir şey kalmadığı için reddediyorum.
bu ekstra kurslarda sınıflar karma şeklini aldı. benim sınıfta arkadaş grubumdan tuğrul var sadece. ayrıca yeni tanıştığım aşkın ve bensu diye iki kız var. o zamanlar merhaba merhaba'dan öteye gitmiyoruz. bu isimleri unutmayın ileride bol bol karşılaşacaksınız.
ekstra kurslarda sınıflar karılınca yeni yeni insanlarla tanıştı herkes. okulun her tarafından yeni sevgili haberleri geliyor. bu arada bazı kişilerden beste ve baknickime dedikodusu kulağıma geliyor.
bir tane mal bir çocuk var. harbiden sığır ama. beste'den hoşlanıyormuş. o yüzden benle kavga edecekmiş. dıbına koduğumun sığırının beyni anasınıfında kalmış. neyse bir ortak arkadaşımız bunu dile getirdi, gelsin de ağzını burnunu eline vereyim gibiğin dememden sonra bir daha haber alamadım ondan. lan ne gibko adamlar var ya...
bu arada yaz tatili için süper lig'den bir takımın altyapısında oynayacağım. biraz heyecan var. futbolla okul arasında tercih yapmam gerekirse okulu seçeceğim yönünde babamda teminatı verdikten sonra o iş oldu. yazın antremanlara çıkacağız. bakalım, hayırlısı.
artık beste'yle konuşurken sıkıldığımı farkettim. bunu kuzey'e söylediğimde sana da kız beğendiremiyoruz be dedi. neyse, kuzeyin yakın bir arkadaşı var, burçin. bu sırada onunla yazışmaya başladık. kız tipsizdi ama zütü fena değildi yani. hormonlarımın etkisiyle yazışıyorum gibi geliyor. msn'den yazışıyoruz onunla. galiba benden hoşlanıyor çünkü her sabah günaydın, mesajımla uyan istedim * tarzında mesajlar atıyor. annem gördü bir gün arkadaşım ya desem de kadın inanmadı.
bir konser olayı var. sabah antremandan çıktıktan sonra beni beste aradı.
-alo baknickime naber?
+iyidir beste senden naber?
-ben de iyiyim ya noolsun, akşama konsere geliyorsun değil mi?
+bakalım ya gelirim herhalde, ilkokul arkadaşım var onunla gelicem zaten.
-hıı görüşür müyüz o zaman?
+görüşürüz ya akşama.
-ha bir de sende merve'nin numarası var mı? benim rehberim silindi ya...
+var var atarım sana, görüşürüz.
-görüşürüüüz.
akşama eğlence vardı galiba. ilkokul arkadaşım burhan-2'ye ne diyecem lan ben şimdi? -
28.
+2+burhancım canım, akşama benim bir kız işim var da seni eksem sorun olur mu?
-yok kanka zaten arkadaş grubu var liseden onlarla takılırım.
+eyvallah kardeşim adamsın adam.
adamdı hakikaten. inanılmaz mutlu bir şekilde akşamı bekledim. konser yerinin orada beste'yle buluştuk.
güzel olmuştu yine. bayağı. şarkılar eşliğinde sallanırken (aramızda mesafe var birazcık) biraz daha öne gitme fikrimi sundum. kabul etti. bir ara aramızdaki bağlantı kopuyor gibi oldu. elinden tutup çektim. eller öyle kaldı zaten. biraz heyecanlanmıştım. göz göze geldik...
bir şeyler ekgibti. beklediğim şeyler olmadı. heyecan yerini hayal kırıklığına bıraktı. neden olmadı ki?
aklımı gibeyim. aklım neredeydi onu da bilmiyorum. o sırada bozuntuya vermedim tabii ki. zaten hayatta en iyi yaptığım şey her zaman mutlu görünebilmektir. ben eliz'le yaşananları istemediğim kimseye hissettirmedim. o yüzden hep sırıtarak gezdim. içten içe çürüken.
beste'yle bir süre öyle durduktan sonra saatin geç olduğunu söyledim. ne zaman döneceksin diye sordum. babası alacakmış. lan ben de son otobüse yetişeyim bari. gerçi minibüs var. dur o daha yakın.
beste'yle vedalaştık. daha sonra minibüs durağına doğru hafif koşu tempoyla gittim.
saat 00:30'da evdeydim. hayatımda ilk defa eve o kadar geç gelmiştim. ailem bu durumu normal karşıladı. sanırım büyüdüğümü onlar da farkediyor.
konserde bir ara beste' önümde olduğu için istemsiz dayadım, valla istemsiz. ama hayvan olduğum için oradan 2 aylık malzeme çıkardı bana. çıktı da zaten ehehe
msn'den burçin'le yazıştığımız anlardan birinde burçin bana benden hoşlandığını söyledi. cevabımı iyice düşünüp akşam vereceimi söyledim. son olarak msn'i sildim. sanırım birisini nasıl reddedeceğimi bilmiyorum. o yğzden de windows live messenger'ı silmek çözüm gibi oldu. sonra tekrar açtım ve burçin'i engelledim. o sırada yeni bir pencere açıldı, yeni bir mesaj geldi beklemediğim anda.
eliz: napıyorsun nasıl gidiyor tatilin?
iyi geceler... -
29.
0takipteyım panpa devam et guzel gidiyo
-
30.
+3bir mantıksızlık var bu işte.Tümünü Göster
lan kız hoşlanıyorum dedi diye neden panik oldum? medeni bir şekilde ''hayır burçin'ciğim ben senden hoşlanmıyorum'' demek varken neden panik olduğumun sırrına hala vakıf olamadım. sanırım çocukluğun verdiği korku. başka bir açıklaması yok çünkü...
eliz'e dönüyorum.
-napıyorsun nasıl gidiyor tatilin?
+noolsun ya işte öyle boş geçiyor biraz senin nasıl?
-iyi ya nasıl olsun, beste'yle aranız nasıl?
nereden biliyordu lan beste'yi? o gün anladım ki kızların arasındaki iletişim gücü cia'de yok. çünkü ne beni beste'yle gördü ne de ben onunla bu konu hakkında konuştum.
+ha iyi ya takılıyoruz da bilmiyorum, senin serhat'la aran nasıl?
-eh işte, çok iyi değil çok kötü de değil. bir gün senle buluşalım.
+olur ya hallederiz onu. o kolay iş.
mutlu oldum açıkcası, sırf yüzünü göreceğim diye. ama bir yandan da kötü hissediyordum. beste'yle ne idüğü belirsiz de olsa bir ilişkim vardı. o yüzden eliz'le buluşmayı ertelemem gerekecek, sürekli öteleyecektim.
futbol klübündeki günlerim gayet çılgın gidiyor. kondisyonum artıyor gittikçe ama hala yeterli değil. kulüp geçici bir süre için (eylül-ocak arası) beni başka bir kulübe gönderme kararı alıyor maç ritmi tutturayım diye.
o yaz boyunca başka ekstrem bir durum olmadı. asosyal bir şekilde evde oturdum. henüz gezecek kadar sosyal çevrem yoktu. 2-3 defa bizim sınıftakilerle buluştum o kadar. eliz'le buluşmayı da bir şekilde erteledim.
bu aralar beste'yle çok yazışmıyoruz. telefonumu sıfırlamıştım bir keresinde, bir hafta sonra beste günaydın * yazmış. kıza kimsiniz yazdım. beste ben yazmış. sonra neden hiç mesaj atmadığımı falan sordu. rehberimin silindiğinden falan bahsettim. istesem numarasını bulabileceğimi, en kötü ihtimal facebook'tan yazabileceğimi söyledi. ben de ''internetimizde problem var. bu arada merve'nin numarasını atsana onunki de silinmiş. senin numaranı da anca ondan alabilirdim zaten'' dedim. her söylediğine cevap verdiğim için söylediğim yalanlarda açık bulamadı. bence net açıklar vardı ama insanlar bazı şeylere kafa yormayabiliyor, benim gibi her şeyin üzerine saatlerce düşünmeyen insanlar. onlara çok özeniyorum.
msn'e girmiyorum. eliz yazmasın diye. burçin'le de o günden sonra yazışmadık bir daha. şu anda yaptığımın ne kadar gibik bir hareket olduğunu görüyorum. bu arada farkettiyseniz şimdiye kadar yaptığım tüm hareketleri çocuk bakış açısıyla neden yaptığımı açıklayabildim ama o olaya hala açıklık getiremiyorum. -
31.
0şimdilik heyecansız, ileriye dönük potansiyelli bir hikayeye benziyor. bazı yerlerde sıktın ama aksiyon gelecek galiba panpa
-
32.
0devam panpa takipteyım
-
33.
+5dün yazamadım, yorgundum biraz kusura bakmayın beyler.Tümünü Göster
okulun açılmasına yakın toplu halde bir buluşma oldu. merve, eliz, kuzey, berk, eda ve ben vardık. avm'de buluşuyoruz tabii. zaten yaş ile orantılı sıralama; avm, kafe, pub ve gece kulübüdür.
eliz koluma girdi hemen. mervelerden (merveler mi onlar da gelsinler, olmadı ablalara yollarız xd) uzakta yürüyoruz biraz. bize bakıp bakıp konuşuyorlar. hardcore dedikodu döndüğünü düşünüyorum. öyle sohbet ediyoruz havadan sudan falan. bu arada sevgilisiyle araları bozukmuş, onu öğrendim.
yaz boyu köpek gibi antreman yediğim için fitleşmiştim. maalesef yıllardır hevesim olan saçlarımı uzatmak fiilini gerçekleştirdiğimden bonus kafa gibik liselilere benziyordum. o zamanlar hoş görünüyor sanıyorum maalesef.
gerçi kızlar çok tatlı olmuşsun derler ama inanmayın. yani tatlı olduğunuza inanabilirsiniz tabii ama unutmayın pandalar da tatlıdır. size göre de çok tatlı konuşan, çok akıllı, şirin ama şişman, 110 kilo normal kız arkadaşınız da tatlıdır ama sizin onu kendinize sevgili olarak yakıştırmanız düşük bir olasılıktır. tatlılıktan prim yapmaya çalışmak düşük olasılığı kovalamaya benzer yani. o yüzden ciksi kimliğinizi ortaya çıkarmanızı öneririm. (bana karşı değil beyler muallak değilim * )
neyse, 1999, 2000, 2001 doğumlu kardeşlerime nasihatlarını verdikten sonra hikayeye dönelim tekrar.
9. sınıfta okulun ilk günü uzun saçlarla gitmek istedim. ama kendi saçı olmadığı için kıskanan müdür yardımcısı saçlarını kestir gel dedi. ben de salak gibi en yakındaki berbere gittim ve beni mala çevirdi yarım saatte. helal olsun valla.
beste'lerin sınıfta başka bir arkadaşımı görmeye gittiğimde beste'nin yüz ifadesi önce tanıyamama sonra algılama en son da şok ifadesine büründü sırayla. saçlarım kısalınca tanıyamadı tabi. neyse sınıfa gireyim bu sene ilk defa.
eliz'le selamlaştık ve ilişkisinin nasıl olduğunu sordum, ayrıldığını söyledi. üzülüyormuş gibi yaptım ve birden kafamda lamba yandı. böyle msn'de biri çevrimiçi olunca kenardan bildirim gelir ya, o şekilde eliz çevrimiçi olmuştu benim için tekrardan. sonra peki ya beste noolacak diye düşündüm.
beste'yle aramız çok iyiydi ama ben bazı şeyleri oturtamadığım için kafamda o iş muallaktaydı şimdilik. kızı da çok oyalamak istemiyordum. neyse konuşurum bir ara herhalde.
okulun ilk haftasında eliz'le çok vakit geçirdim. şanşıma her seferinde koridorda beste'yle karşılaşıyordum. derken bir akşam beste bana kimden hoşlandığımı sordu. ben de herhangi biri ya naapacaksın dedim. bu sayede beste'yle ipleri koparmıştım. artık tek hedef vardı yeniden, eliz(abet xd) -
-
1.
0Niye muallak yazıyosun lan. Sözlüğe giriş yapmadım mı diye kontrol ediyorum senin yüzünden. Sen muallak yaz sözlük onu giriş yapmayanlara muallak olarak gösterir zaten
-
-
1.
+1haklısın lan. valla boş bulunmuşum, kusura bakma *
-
1.
-
1.
-
34.
+4--ara bilgi--Tümünü Göster
o zamanlar çok utangaçtım.
hiç unutmam merve, kuzey, beste, beste'nin bir arkadaşı ve ben bir kafeye oturmuştuk ve bir kelime dahi konuşamamıştım. beste'nin yüzüne dahi bakamıyordum. bu olay taaaaa beste'yle ilk yazışmamızdan önce gerçekleşti bu arada.
hikayenin başında da demiştim. ilkokulda biz görmedik böyle şeyler yani. iki defa bir kıza açılacak cesareti buldum ki biri 6. sınıfta biri 7. sınıfta, ikisinde de gibtir yememle mükemmel bir istikrar yakalamıştım. 1. sınıfta bir sevgilim vardı sena, kızın boyu 1. sınıflara göre bile kısaydı, el ele tutuşup koşardık(vay lan ne masum duygular... ). sanırım o dönemler boyum 1.30 falanken kızınki 1.15'ti. hey gidi.
o yüzden bu konuda cesaret bulmam inanılmaz zor geliyordu. beste olayı beni biraz motive etse de ben hala beste'ye açılsam bile reddedileceğimi düşünüyordum hani o derece, o seviyede bir özgüvenim vardı düşünün artık.
eliz'le bu konulara girmeyi gerçekten istiyorum. ama bir türlü ideal ortamı yakalayamıyordum(bahane, ortamdan kaçıyordum zaten amk). halbuki yakalasam konuşacaktım.
bu arada sınıfımızda sevgilisi olan 1 kişi var. o kız da okul dışından biriyle sevgili. en son sevgililerdi hala, bir 8 ay önce gördüm zaten kızı en son. allah tamdıbına erdirsin.
okulun da en asosyal sınıfındaydım. sosyal olan sadece eliz vardı, bir de merve tabii, kendisi okuldaki herkesi tanımakla yükümlü.
çok efendi bir çocuktum bu arada liseden önce, bayağı parmakla gösterilen, milletin çocuğuna kıyas olan komşu çocuğu, akrabaydım. hala öyleyim gerçi ki insanlar neler yaptığımı, neler yaşadıklarımı bilmiyorlar.
--ara bilgi--
o dönemler yanlış hatırlamıyorsam connected2me yeni çıkmıştı. herkes paylaşıyordu. cesaret seviyem yerlerde olduğundan sanırım sitenin mucidi beni düşünmüş. o sitenin ekmeğini yiyebileceğimi düşünüyorum.
eliz'i gerçekten sevdiğim için sadece eğlenmek, belki özgüven bulmak için yazıyordum insanlara. ilk yazdığım kişi nuran.
nuran kısa boylu koca zütlü burhan'cığımın üzerinde tepinmek istediği(zütü yüzünden. tööövbe tövbeee) bir kız. buna yazmaya karar verdim, çünkü kendisinin sosyal çevresi geniş sayılır. örümcek misali okula ağ örme niyetindeydim.
normal havadan sudan konuşurken çat diye ya ben seni beğeniyorum açıkcası dedim kıza. gayet anlayışla karşıladı sağolsun. ciddiye aldı yani, takdir ettim.
artık kız her gün connected2me'de. ben yazıyorum diye sırf. bu yeni biriyle tanışma heyecanı vardır. böyle sürekli kızla yazışırken sırıtırsın falan.
--hafif spoiler--
en son eylül 2013'te yaşadım o duyguyu.
--hafif spoiler--
işte nuran'la yazışırken öyle hissetmiştim ve sebebi tamamıyla yeni birini tanıyor olmamdı. lisede sınıfım, beste ve futboldan dolayı tanıdıklarım hariç tanıdığım yoktu. yavaş yavaş açılacaktım okyanusa, hadi bakalım. -
-
1.
+1Devam panpa takipteyim
-
1.
-
35.
+2nuran'la yazıştıkça kimliğimle ilgili minik bilgiler veriyordum kasıtlı. o da az çok tahmin ediyordu kim olduğumu, bunu 29 ekim 2011 tarihinde kanıtladı kendisi.Tümünü Göster
sabahtan okula gittiğim bir gün, okulda tören falan vardı. tabii ki biz arkadaşlarla takılacaktık. okul dağıldı falan biz okulda duruyoruz. nuran ve arkadaş grubu da duruyor. sonra küçük çocuklar sahada oynarken bana maç yapak mı abi la dediler. biz de arkadaşlarla girdik bunlarla oynuyoruz falan. sonra nuran'lar geldiler bize biz de oynayabilir miyiz? diye sordular. başımla onayladım. bu sefer utangaç çocuğu oynuyorum iyice çaksın kim olduğumu diye. utandığımdan değil yani(valla lan). işte onlar iki topa vurdular falan, öyle maç bitti. biz tam arkadaşlarla ayrılacaktık ki nuran baknickime sen de bizle gelsene dedi. bizim arkadaşlar çakmadan kaynadım. güzel ektim ama amk asosyallerini(sövmeyin). işte nurhan ve okulda sosyal olan diğer arkadaşlarıyla beraber bir yere gidip oturduk. ben de o gün arkadaşlarla fotoğraf çekinmek için ben fotoğraf makinesi getirmiştim. telefonum servisteydi.
bu arada lise hediyesi olarak w995 almışlardı. onun servisine de ayrı sövmek istiyorum. amk telefonun kulaklığı bozuldu, telefonu da servise gönderiyoruz. bir de 30 gündü galiba o zamanlar servis süresi, 29. günde gelirdi telefon hep. kulaklık 3 defa bozuldu oradan biliyorum. bu 3. gidişi servise, neyse. o yüzden makine zütürdüm yani.
orada fotoğraflar falan çektik. nuran'la biraz sohbet ettik tabii ben hiç çaktırmıyorum bu sefer kim olduğumu. o gün bir kaç fotoğraf da onlarla çekindik. ben akşama facebook'a koyabileceğimi söyledim fotoğrafları.(facebook yerine cool görünmek için sosyal medya diyişimi hatırlıyorum, he çok cool amk. çenemi gibeyim)
nuran'la hala yazışıyoruz. kim olduğum konusunda iyice emin olduğunu düşünüyorum. ama biraz daha öyle dursun o.
galatasaraylıyım. sağlam galatasaraylıyım. o yüzden facebook'ta maçlarla ilgili durumlar paylaşırdım. o dönemlerden birinde selin diye bir kız mesaj attı maçla ilgili. bildiğin iletişim başlatmaya çalışıyor. zaten yavşak bir kız afedersin. o düzenli olarak mesaj atıyor. mecbur geçiştirici cevaplar atıyorum kıza ayıp olmasın da anlasın artık diye. anlamadı. en son bana fizik çalıştırır mısın dedi, ben de çok iyi bilmiyorum fiziği zaten sana nasıl çalıştırayım dedim. 90 küsür aldığımı öğrenmiş. bir daha da yazmadı zaaaaa.
bizim sınıftan bir başka kız daha var. güzin. onunla iyice sohbet ediyoruz ki eliz'in yakın arkadaşlarından. bu bana şakacıktan sevgilisiymişim gibi yaklaşıyor. lan yavşak o benim taktiğimdi. tereciye tere satıyor anlayacağınız. neyse oyunsa oyun beybi, ben geri çekilmem sen konuşana kadar.
sınıfta elimi falan tutuyor, neyse bir şey demiyorum. tabii soruyorlar sınıftaki arkadaşlarım ne ayak diye, oğlum bir şey yok lan arkadaşım diye geçiştiriyorum. nasıl arkadaşlarım var lan benim...
--spoiler--
ahahah aklıma geçenlerde urfalı bir arkadaşımın söylediği bir laf geldi. mezuniyet balosu günü pompanın eşiğinden döndüğüm kızdan bahsediyordum da o senin neyin baba dedi. ben de yine arkadaşım la dedim. o da aksanlı bir şekilde heee gündüz pampi akşama pompi he mi dedi. o söyleyince daha komik olmuştu lan, yazınca olmadı...
--spoiler--
nihayet güzin'in konuşma vakti gelmişti ama bana direk şey dedi: bazı yanlış düşüncelere kapılmıştım. işte arkadaşlarımla ilgili, hoşlanma gibi diyelim. yanlış düşüncelerdi bunlar. ben de haklısın, bayağı yanlış düşünceler dedim. o defteri kapattım yani. kendimi bollukta hissediyorsam(nasıl bir bolluksa amk ahaha, bolluk görmemişim işte. neyse daha sonra göreceğiz) giblemeyen tavırlarımla takılıyorum. yine genç arkadaşlarıma tavsiye verecek olursam bu taktik de ölçüsünü bilirseniz işte yarar. ben 4,5 senede öğrendim ölçüsünü, umarım siz daha çabuk öğrenirsiniz. bir de bu ölçü kızdan kıza değişiyor. ona göre. -
36.
+2yorgunluktan geberiyorum o günlerde.Tümünü Göster
hele perşembe günleri fena. sabah 2 ders beden eğitiminde arkadaşlarla top oynuyorum. öğle arası okul takımının antremanı(futsal), saat 5 bazen 6 gibi kulüpteki antreman, saat 8'de de kick box antremanı var. bacağıma giren kramplardan uyuyamıyorum bazen perşembe geceleri. en sonunda kendi kendime hele bi soluklan yeğenim diyerek kick box'u bırakma kararı aldım.
okuldaki sınav haftaları hiçbir antremana gidemiyordum. bu da kulüpteki futbolumu etkiledi. ilk 11'den 18'e düştüm önce. sonra yavaş yavaş kadroya girememeye başladım. bir gün forvet arkası yerine box to box(mevki bilmeyenler için - orta saha göbekte hem hücum hem savunma yapan adam, modric)'a alınınca ve antremansızlıktan gidip gelip gidip gelip gidip gelemeyince zütümden solur bir haldeyken hoca beni yanına çağırdı:
-oğlum her hafta geriye gidiyorsun herkes ileri sen geri gidiyorsun lan kendine gel.
-hocam okul var biliyorsunuz, antremana gelemiyorum sınav haftaları. zaten u16'nın yarısı okumuyor. adamlar sadece antreman yapıyor. ayrıca ben okuldan 15:10'da çıkıyorum. maç saati 14:30. nasıl geleyim maçlara hocam, ben napayım?
-valla onu bunu bilmem, formayı alamazsın benden.
-kısmet değilmiş hocam o zaman.
-yazık edeceksin oğlum yeteneğine.
-şartlar böyle gerektiriyor, yapabileceğim çok da bir şey yok gördüğünüz gibi hocam, eyvallah.
ülkemizin mükemmel eğitim sistemine söve söve sahadan çıktım. ulan okul yüzünden çocukluk hayalimi terketmiştim. sahaya son kez baktım, biraz gözlerim doldu ama devam ettim ve soyunma odasında giyinip eve doğru yol aldım.
erken jübilemden sonra okul takımı kalmıştı(futsal'ı gibeyim afedersiniz, tak gibi spor). ondan da ocak ayında takım elenince ayrılacaktım. 3 ayda 1'er 1'er tüm sporları bırakmış oldum. elimde sadece arkadaşlarla beden eğitiminde oynadığımız futbol kaldı.
spor hayatımdan gündelik yaşamıma geçecek olursam, eliz'le sohbet ediyoruz ama bende hala bir ilerleme yok. aynı mallıklarıma devam ediyorum yani.
nuran'larla takıldığımız gruptan beren diye bir oğlan var. allah affetsin gördüğüm en tipsiz çocuklardan biri.(senin de ne zütün kalkıkmış gibko demeyin görseniz camiye koşup şükür namazı kılarsınız muallakler) bununla bir kaç defa sohbet ettik işte. mal bir çocuk biraz da. ya da ben ayar oldum, bilemedim.
2. geleneksel yılbaşı etkinliklerimiz çerçevesinde, sınıfta bir parti düzenlendi. o partiyle ilgili elimde çok güzel videolar var. öncelikle arkadaşlarıma konuyu açmasam da ima ettim eliz'den hoşlandığımı, o yüzden hemen hepsi biliyorlar. hatta bir video var, ben eliz'i çekiyorum, eliz beni çekiyor. arkadan serkan karşılıklı çekişiyorlar yeaa diyor. ben de liseliliğin hakkını vererek nerde o günleeer eheheheheh diyorum.
tabii ki serkan'ın çılgın dans videosu olsun, sözlü notu konusunda cimriliğiyle ünlü rahmetli kimyacımızın video'da görünmesi olsun... izlerken bir garip oluyorum her seferinde. ne anılar var lan. sanki üzerinden 1 ay geçmiş gibi gelse de tamı tdıbına 4 sene 2 ay geçmiş.
--spoiler--
Gezdin tozdun aman aman aman
Sazdın sözdün aman aman aman
Giderek üzdün bizi zaman
https://youtu.be/rkPwibJi68Y?t=1m13s
--spoiler--
hayatım güzel gibiydi. tek eksiğim vardı yani. onu da tamamladık mı geriye minik teferruatlar kalıyordu. tamamlayabileceğimden emin değilim o eksiği. yani tek yapmam gereken konuşmaktı belki, cesaret lazım bana, cesaret. -
37.
+3cesaret.Tümünü Göster
esaretimden kurtulmam için gereken. sefaletimden kaçarken lazım olan. rezalet hallerden kurtaracak olan.
rezalet demişken, hayatımda en züt olduğum anı yaşadığım günlere geliyoruz yavaştan.
en çok utandığım anı 2,5 sene önce yazmışım bu arada * http://www.incisozluk.com.tr/e/126259130/
kuzey'le eliz'in arası bozuktu. nedenini kimse bilmiyor. her zaman bozuk oldu. yarıyıl tatiline yakın kuzey'le konuşurken bana ya ben ya o dedi. mal amk. gibtiri yiyip oturacağın soruyu neden soruyorsun anlamıyorum. eliz bana ya ben ya galatasaray diye hiç sormadı mesela. zaten sorsa galatasaray... o daha vefalı diyip taçsız kral metin oktay'ı rahmetle anardım.
kuzey sürekli aramızı açma derdinde. ''o kız, o, baknickime'yi haketmiyor.''
eliz'in kuzey'e bir yamuğunu görmedim açıkcası. neden nefret ediyorlar birbirlerinden gerçekten bilmiyorum. belki ileride birgün öğrenirim kim bilir ;)
--spoiler--
küfür edebildiğim için daha bir erkek olduğumu sandığım dönemlerdeyim. ulan zütoğlanı hala sövüyorsun burada derseniz, artık kendimi iyi ifade etmek için kullanıyorum olm.
iletişim önemlidir. iletiişm kurabilmek de güzel bir özelliktir.
bir kızla konuşurken bak bak ben nasıl erkeğim, sövüyorum, kaslarım var diye çiftleşme dansı yapmak sizi ileriye değil geriye zütürür. önemli olan kıza erkek olduğunu hissettirebilmektir. onun anlayabileceği, ama kendi keşfettiğini düşündüğü bir hazine olduğunuzu hissettirmeniz lazım. çözülmüş bulmaca ilgi görmez beyler.
güzel konuşmak çok önemlidir. ben size formal bir türkçe(formal, evet.) konuşun demiyorum. o da yapmacık durur genelde çünkü. en azından tatlı konuşmaya özen gösterin. tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır lafındaki kinayeyi keşfeden ilk insan ben olamam herhalde ;)
--spoiler--
--alıntı--
Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, içlerinde pek de güzelleri vardır. Ama dilleri olmadıkları için soğukturlar. Onlar her ne kadar insan taklidi iseler de sahici insanları güzel yapan, sıcak yapan dildir. Ama her dil değil. Dilin de tatlısı olmalı. Allah bir adama her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi, ne yapsan kar etmez. Öylesine sevimli, cana yakın olmasına imkan yoktur. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar, kalp kırar, gönül devirir. "Dil yarası yaraların en derinidir." derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır; dil yarası, ruhun en gizli tarafına doğru devamlı işler, bir türlü kapanmak nedir bilmez.
--alıntı--
hikayeye dön artık züt oğlanı dediğinizi duyar gibiyim. büyük ihtimal yarın kulaklarım çınlayacak zaten, neyse.
kampta olduğum birgünde bir kızla tanıştım. akşam ay ışığında kol kola yürüdüğüm ilk kız olarak tarihe geçmiştir kendisi. tabii arkadaşçayım yine. bu sefer harbiden. iyi kızdı zaten bir daha da görmedim.
okulun kapanacağı hafta konuşacaktım eliz'le, kafaya koymuştum. o hafta okula geldiği bir gün konuşacaktım. ve yanlış hatırlamıyorsam salı günü geldi.
- eliz, son teneffüs kantine inelim mi ya.
- yok ya geçen teneffüs indim daha.
- gel ya bana eşlik edersin.
- valla inanılmaz yorgunum baknickime, başkasıyla insen olmaz mı?
he oldu, başkasına ilan-ı aşk eyleyeyim. yorgunmuş bi de, kardiyovasküler sistemine sokayım o zaman afedersin. noolacak yani böyle iyi mi olacak?
olmayacak... -
38.
+3okullar kapandı.Tümünü Göster
o zamanlar bildiğiniz üzere asosyallikten geberiyorum. buğra'yla takılıyoruz işte. evlerimiz arasında 100metre yok zaten.
bu arada connected2me'nin ekmeğini yerim demiştim ya, bana yazan birileri de oldu. bunlardan en yakın olduğum kızın adı bensu. onunla arkadaş oluyoruz. çok kafa kız hakikaten. iyi de anlaşıyoruz.
bir sabah facebook kontrolü yaparken bizim tipsiz beren'in ilişkisi var yazıyor. ben de ergenliğin verdiği o gibko gazla ooo yeni elin hayırlı olsun kanka yazdım. bu da siz görürsünüz oğlum bu seferki kız başka falan diyor. dedim: hayırlısı be gülüm *
evde durduk yere dertlendim lan. bu gibkonun bile sevgilisi vardı da bizim yoktu. bir vay beeeh çektim kendi kendime.
neyse o gün başka atraksiyon olmadı. etresi gün yine facebook'tayım akşam saatlerinde. dur şu beren naapmış diye baktım.
o kız eliz'miş. yemin ediyorum kafamdan aşağı kaynar sular boşaldı. dünyam yıkıldı lan 10 saniye içerisinde. nasıl? dedim. herhalde yanlış görüyorum lan diye düşünürken artık daha fazla kendimi kandıramayacağıma inandım. hakikaten nasıl?
hava -7 dereceydi. evde boxer-t shirt oturuyordum. balkona çıktım hemen. oda boğdu beni. nefes alamadım.
orada tam 4 saat oturdum öyle. soğuktan hatıra olarak vücudumda morarmalar olmuştu. ama ruhsal acı, fiziksel acı tarafından bastırılamayacak kadar güçlüydü. hayatımda ilk defa intihar edenlere hak verdiğim andır. acı hiçbir türlü geçmiyordu çünkü.
o gibik yorumlarımı sildim tabii önce. oğlum, bundan büyük rezalet olamaz ya. başıma gelemez yani. gelmedi de zaten. keşke gelse de o gün 2.lerin kaderi olan unutulmaya yüz tutsa.
belki 70-80 yaşıma kadar yaşarım. ama o olayı hiçbir zaman unutmayacağım. o an hissettiğim çaresizliği hayatımda hiç hissetmedim. hani o zamanlar küçüğüm de o tarihten sonraki 5 sene içerisinde de hiç hissetmedim.
olayın oluş şeklini ise eliz tam 3 yıl sonra anlatacaktı bana. çünkü bu kızın bu oğlanla sevgili olmasının mantıklı bir açıklaması yok.
dış görünüş bazında değerlendirmiyorum sadece yanlı anlamayın ama çocuk bildiğiniz mal yani. gerçi eliz de mal biraz ama ben ona her şeyi yakıştırıyorum. benim için her şeyi farklı onun. hani sneijder ilk geldiğinde adam taç atışı bile farklı lan diyen biri vardı ya, işte benim durumum da tam olarak o.
yapabileceğim çok bir şey kalmamıştı artık... -
39.
+1 -4aşk salaklara göredir
-
40.
+4her ne kadar yapabileceğim çok bir şey olmasa da...Tümünü Göster
bu ilişki çok uzun sürmezdi. ben biliyorum, eliz'i tanıyorum az çok. bu ilişki yakında biterdi. sonra ben konuşurdum ve sonsuza kadar mutlu mesut yaşardık.
yaşar mıydık?
--spoiler--
o olaydan bir gün önce buğra'yla konuşurken eheheh bi de eliz çıkıyormuş lan ahahahah dediğim an aklıma geldi.
ben bunu gündüz görmüştüm. akşdıbına eliz'de kabul etmiş onaylamışlar yani. ben arkadaşları bu durumdan haberdar ederken eliz olduğunu bilmediğimden haberleri yokmuş.
bensu'yla yazışmalarımızı üşenmedim, buldum.
http://i.hizliresim.com/BPMnNG.png
biliyorsunuz özgüvenim düşünce komple düşüyor. her konuda yetersiz hissediyorum. üşenmedim sezgin'le tam da o günden kalan yazışmalarımızı buldum. pgibolojik durumumu özetliyor.
http://i.hizliresim.com/21gdqO.png
--spoiler--
hakikaten de yaşama sevincim kalmamıştı. pazartesi okul açılınca eliz'in neşeli günaydınına soğuk bir bakış attım. anlasın artık naapayım.
hayatımın en kötü 3 haftasından sonra ayrıldılar. o 3 hafta kabus gibi geçmişti. artık konuşacaktım. hazırlıklarımı yaptım.
bazen düşünüyorum da eliz konusundaki şanssızlığım hayatımın başka bir yerinde olmadı hiç. çünkü benim planlarıma göre pazar günü eliz'i bir kafeye zütürecektim ve orada konuşacaktım. ama 1 hafta sonra üst dönemden bir adet at kafası(gerçekten çocuğun yüzü ata benziyor) yazınca eliz'e planlarım suya düştü.(diyeceksiniz ki ulan bu kız hep mi çirkinlerle takılıyor? yok lan serhat yakışıklı çocuk, benim kadar tipi var xd) sadece teneffüsleri at kafasıyla onu izliyordum bu çocuğun adı... adı falan yok amk. at kafası işte...
bizim dönemin bana göre en güzel kızları günerim ve kedi'ydi. kedi o kadar tatlıydı ki kendisine kedi canını senin dediğim ilk kız olduğu için adı kedi kaldı. kedi'yi uzaktan kesiyorum düzenli olarak. kız hakikaten bebek yaa. zaten eliz'le at kafası 2 haftadır sevgililer. kendi rotamı kendim belirlememin vakti gelmedi mi?
olmuyor. kimseyi yerine koyamıyorum eliz'in. nur sağolsun desteklerini esirgemiyor. sezgin de aynı şekilde.
okulumuzdan amerika'da bir sene okuyacak kişiler belli oluyor. içlerinde eliz'in adı da çıkıyor. eliz'den uzaklaşmak için bir senem olacak. önümüzdeki yıl bambaşka olacak. şurada 3 ay kaldı 9. sınıfın bitmesine. sonra baknickime'nin yılı gelecek.
gelecek... -
41.
0devam panpa
-
42.
+3uzaktan izliyorum.
eliz'le at kafası'nı tabii ki. hayır lan nereden buluyorsun eliz'i yani? nereden gördün de beğendin? ben bile neyini beğendiğimi bilmiyorum kızın sen beğeniyorsun yani? at kafana sıçayım senin...
artık kendime başka yollar bulmamın vakti geldi. ama yolum yok maalesef. bir gün derste dalmışım eliz'e doğru. yakalandım tabii hemen. eliz'in sadece bana karşı kullandığı yapmacık bir naabıyon? diyişi vardır. ağzında çok eğreti duruyor. neyse, bu bana naabıyon baknickime? dedi, noolsun be anldıbına gelen bir kafa sallamasıyla cevap verdim. orada gözlerimiz kilitlendi, 10 saniye kaldık öyle. bana yıllar gibi geldi tabii ki, bitmedi o bakışma.
okulda yürüyecek yeni şahıslar arıyorum. ama bulamıyorum. alt dönemlere bakayım dedim, hoşuma giden bir kız dahi göremedim. neyse, artık uzaktan kedi'yi izlerim. çok güzel kız lan...
abi seviyorsan git konuş bence diyecekler demeden önce o dönemde özgüvenimin ne seviyede olduğunu hatırlatmak isterim. kendimden alt seviye bir kız bulmam lazımdı. bu arada sporla ilişkimi kestiğim için tamı tdıbına 14 kilo almıştım. iyice şiştim yani anlayacağınız üzere. hatta tam sayı vermek gerekirse 1,78'e 80 kiloyken 1.80'e 94 kilo olmuştum. allah'tan sporcu geçmişimden dolayı cıvık değildim yani. yine de 14 kilo almak nedir dıbınakoyim? hep stresten yediğim yemekler yüzünen...
hayatımın o zamana kadarki en karamsar dönemiydi. 4 ay önce ne güzel hayatım var lan sadece eliz ekgib, onu da halledeceğiz inşallah derdim. şu anda elimde sadece eliz'in ekgibliği kaldı.
ergen aşkı mıydı o zamanki bilemeyeceğim. ama bu üzgün hallerimden bir türlü kurtulamıyordum. sadece izliyorum işte. uzaktan mutlu çifti izliyorum. ulan sigaraya nasıl o zaman başlamamışım zaten hayret ediyorum.
önümüze bakalım desem önümüzde bakacak bir şey yoktu. çok kötü o dönemler. okulun son 2 ayı ise rutin halinde okula git-eliz'i uzaktan izle-eve şeklinde geçti.
iyice taka sardım ha... -
43.
0reserve
-
44.
+3 -1nasıl şampiyon olduk lan...
valla kadıköyde'ki maçta içeri doğru sıçtığımı hatırlıyorum. hele semih'in kafasının muslera'nın göğsünden sektiği an nefesim kesiliyordu şerefsizim. annem de o sırada evde video'mu çekmiş. sürekli dua ediyorum, yüz ifadesi gergin falan. sonra dışarı koştum tabii. ulan o anı hiç unutmamam ya. dışarı çıktım totem yapan birilerini gördüm. arabada bekliyorlar. beni koşarak görünce kaç kaç bitti lan diye bağırdılar. 0-0 dedim. adamlar böğürdüler amk. benle fotoğraf falan çekindiler. sonra gittiler kutlamaya...
tam şu an gibi bir an oldu yani.
https://youtu.be/aQXQaNTrbYY?t=7m3s
yaz tatili başlıyor.
bu yaz geçen sene beste'yle gittiğim konsere burhan'la gittim. ve burhan önündeki kızaın her yerini ellediğini iddia ediyor(oha hayvan herif).
neyse burhan değişecek, olgun bir adam olacak inanıyorum.
eliz'in veda buluşmasına katıldım. artık amerikanyalardan kız ayarlarsın dedim. güldü sadece. bir de videomuzu çekti hepimizin. amk kızın elindeki videolarım zaten fiyasko. yarın birgün önemli biri falan olursam kız bir piyasaya sürse sıçtım.
--spoiler--
videolardan birinde travesti ses tonuyla bursa çocuğuyum her yerde gibişirim diye bağırıyorum. :(
--spoiler--
eliz gurbet ellere gitti. uzun mesafe ilişkisi yürütecekler at kafasıyla. bakalım yürütebilecekler mi göreceğiz. ben yürütemezdim şahsen amerika'da olsaydım. seversem yürütürdüm lan, eliz'le yürütebilirdim bence. neler yaşayacağım kim bilir.
yaz tatilinde hiçbir tak yemediğim için mal gibi evde oturdum ha. küçük bir ayrıntı dışında: 97 kilodan 77 kiloya düşmek gibi. boyum da 1.83 olmuş, çılgın, yağız, kafam hariç at gibi bir delikanlı olmuştum ayıptır söylemesi. bir de buğra'yla kavga ettik küçük bir sebepten dolayı. ama konuşmayacağım onunla o konuşana kadar. yörük inadı var maalesef.
okul açılsa da karı kıza hava atsam diye bekliyorum. amk her zaman çat diye açılan okul bu sefer açılmadı.
açılsana züt. hadi oğlum ayıp artık.
--spoiler--
müslüm babanın ölüm yıldönümü hatrına : https://www.youtube.com/watch?v=-8qifzv_F4Q
zamanın eli değdi bize
çoktan değişti her şey
aynı değiliz ikimiz de
zaaflarına bir gece
hatalarına bir nilüfer
sevgisizliğine bir kalp verdim
--spoiler--
açıldı. -
45.
+4eliz'siz okul var önümde.
okulun ilk günü beklediğim baknickime noolmuş sana incecik kalmışsın reaksiyonunu aldım. bensu'nun yakın arkadaşı selin(son sene duyacaksınız) bensu'yla okul çıkışı yürürken 10 defa inanamıyorum ya çok iyi olmuş dedi. bu arada kızla daha önce konuşmuşluğumuz yok. ben de olur öyle yaaa falan diyorum.
okul da çok iyi lan. etrafta gibko at kafasını görüyorum yanında eliz yok. zaaaaaaaa xd
aklıma eliz gelmiyor. o sırada diyorum lan işte tam bir kıza yürüme zamanı.
connected2me'ye başvuruyorum tekrar(özgüvensiz zütoğlanı detected)
facebook'a girdim bir gün. profil resmi bile olmayan bir kız paylaşmış direk. buna yavşamaya başladım. ama nasıl bir yavşama... durduk yere gibik gibik şiirler falan yazıyorum kıza. zütünü kaldırıyormuşum meğer. neyse en sonunda daha fazla yazamayacağımı, kimliğimi de açıklayamayacağımı çünkü açıklarsam kimliğimi onu kaybedeceğimden çok korktuğumu yazdım ve bir ay yazmadım.
bu mal da her gün paylaşıyor belki yazarım diye. yazmadım tabii ki aq.
sınıfta bir gün sezgin ile konuşurken oğlum kilo verince tüm kızlar anında pantolonu indirip verecekmiş gibi düşünüyordum, olmadı lan öyle dedim. maalesef sınıfın şişman dedikoducu kesiminin kulağına gitmiş. dıbınakoyim bu söylediğimde ne kadar ciddi olabilirim ki siz ciddiye alıyorsunuz? tövbe estağfirullah.
bu dedikoduyu yayanların ağzının yayını gibeyim.