/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +3
    taks salonuna geçtik.

    tut şu kum torbasını da bir kaç hareket göstereyim dedim. ulan erkekliğin sırası mı, kum torbasına bir sağ direk yapıştırdım, torbanın arkasında yere düşüyordu az daha bu. oha ya banickime oha dedi. ben de pardon ya alışkanlık işte diyerek maskülenlik gösterimi, o mağara addıbının dişisi için olan çılgın hareketini tamamlayarak eliz arkasında değilken 2-3 vuruş yaptım.

    sonra eliz'e gösterdim nasıl vuracağını falan(dayamadan, istemsizler sayılmaz.). 10 santimetre mesafeden yüzüme bakıyor, nefesi yüzüme vurdukça koşu bandında terlediğimden daha çok terlediğimi hissediyorum.

    basketbol kısmında da ayağımla 5-6 tane basket atınca yeter hadi gidelim dedim. spor salonunda duş alırken yedek don zütürmediğimi farkettim. o sırada fışkiyeyle şortumu ıslatmış bulundum. ıslak donumun üzerine kot pantolonumu giyip hayatıma devam ettim. hava sıcaktı zaten. kurudu yarım saate.

    onların evinde sohbet ederken bana eş seçerken bilinçaltımızda çocuklarımızın benzemesini istediğimiz kişiyi seçiyormuşuz gibi garip cümlelerden bahsetti. ben de benim çocuklarım çok tatlı olurlar ya falan diyerek ortamı şenlendirdim. bahçelerindeki salıncakta sohbet ettik. en son otobüsün camından eliz'e doğru el salladım.
    ···
  2. 27.
    +3
    aysu'yla konuşurken aysular tatile gitmişti kurban bayramı tatilinde, ben de deniz fotoğrafı istemiştim. bana %70'i bacak %30'u deniz olan bir fotoğraf atmıştı sağolsun. telefonumda durur.

    bu sırada eliz'in yeni sevgilisiyle takıldığını görmek koyuyor bana. merve'yle konuşmanın vakti geldi.

    m: nooldu?
    b: eliz'le konuş, de ki baknickime senden hoşlanıyor yanındayken hareketlerine dikkat et. ama bundan benim haberim yokmuş gibi söyle.
    m: tamam, bir hal çaresine bakarız.

    merve'cim konuştu eliz'le. ilginçtir ki eliz bu olaydan sonra yanımda sevgilisinden daha çok bahsetmeye karar verdi.

    eliz'le aramızda soğuk rüzgarlar esiyor. ama gayet arkadaşça yaklaşıyorum. derken hayatımın en garip günlerinden biri oldu.

    eliz'le sınıfta yan yana oturuyoruz. teleofnumdaki fotoğraflarımı kurcalıyor. aysu'nun attığı bacaklı fotoğrafı gördü.

    o gün boyunca trip yedim eliz'den sürekli bana gönderme yaptı sevgilimmiş gibi. ben de arkadaşça olduğunu düşündüğüm için o ayarda algılıyorum. sütun gibi bacakları var beh kızın falan...

    o günün akşamı, hiç unutmam ballon d'or ödül töreni vardı. bu ronaldo'nun ağladığı var ya, o işte. ben de ronaldo ağlayınca duygulandım, gözlerim doldu falan. o sırada telefonuma snap geldi. eliz'den, senin o gözlerin var ya şarkısının resmini çekmiş kro, üzerine de bu şarkıyı da o kıza atarsın yazıyor. nasıl bir arabesk ruhlu insansın lan?

    benim de hoşuma gitti galiba biraz puştluk yapayım diye hangisine ;) yazdım. cevap beklemediğim kadar sert oldu. kıvırcık haspa yazmış. sonra dedim ki lan neyse güzel arkadaşça takıldık eğlendik falan, hala ciddiye almıyorum. en son bana bir snap daha attı

    senin yüzünden melankolik oldum
    ···
  3. 28.
    +3
    okul kapandıktan sonra 2 haftalık ekstra kurs vardı. bu kurs sayesinde beste'yle daha çok konuşma şansım oldu. kendisiyle iyi anlaşıyoruz ama bir şeyler ekgib gibi hissediyorum. halbuki bebek gibi kız yani...

    1 ay önce sevgili olacaksınız deseler hasgibtir lan diyeceğim kızla konuşurken içimde o beklediğim heyecanı tam olarak yaşayamıyorum. beste beni müzik grubuna solist olarak düşünüyor ama bende özgüvene dair herhangi bir şey kalmadığı için reddediyorum.

    bu ekstra kurslarda sınıflar karma şeklini aldı. benim sınıfta arkadaş grubumdan tuğrul var sadece. ayrıca yeni tanıştığım aşkın ve bensu diye iki kız var. o zamanlar merhaba merhaba'dan öteye gitmiyoruz. bu isimleri unutmayın ileride bol bol karşılaşacaksınız.

    ekstra kurslarda sınıflar karılınca yeni yeni insanlarla tanıştı herkes. okulun her tarafından yeni sevgili haberleri geliyor. bu arada bazı kişilerden beste ve baknickime dedikodusu kulağıma geliyor.

    bir tane mal bir çocuk var. harbiden sığır ama. beste'den hoşlanıyormuş. o yüzden benle kavga edecekmiş. dıbına koduğumun sığırının beyni anasınıfında kalmış. neyse bir ortak arkadaşımız bunu dile getirdi, gelsin de ağzını burnunu eline vereyim gibiğin dememden sonra bir daha haber alamadım ondan. lan ne gibko adamlar var ya...

    bu arada yaz tatili için süper lig'den bir takımın altyapısında oynayacağım. biraz heyecan var. futbolla okul arasında tercih yapmam gerekirse okulu seçeceğim yönünde babamda teminatı verdikten sonra o iş oldu. yazın antremanlara çıkacağız. bakalım, hayırlısı.

    artık beste'yle konuşurken sıkıldığımı farkettim. bunu kuzey'e söylediğimde sana da kız beğendiremiyoruz be dedi. neyse, kuzeyin yakın bir arkadaşı var, burçin. bu sırada onunla yazışmaya başladık. kız tipsizdi ama zütü fena değildi yani. hormonlarımın etkisiyle yazışıyorum gibi geliyor. msn'den yazışıyoruz onunla. galiba benden hoşlanıyor çünkü her sabah günaydın, mesajımla uyan istedim * tarzında mesajlar atıyor. annem gördü bir gün arkadaşım ya desem de kadın inanmadı.

    bir konser olayı var. sabah antremandan çıktıktan sonra beni beste aradı.

    -alo baknickime naber?
    +iyidir beste senden naber?
    -ben de iyiyim ya noolsun, akşama konsere geliyorsun değil mi?
    +bakalım ya gelirim herhalde, ilkokul arkadaşım var onunla gelicem zaten.
    -hıı görüşür müyüz o zaman?
    +görüşürüz ya akşama.
    -ha bir de sende merve'nin numarası var mı? benim rehberim silindi ya...
    +var var atarım sana, görüşürüz.
    -görüşürüüüz.

    akşama eğlence vardı galiba. ilkokul arkadaşım burhan-2'ye ne diyecem lan ben şimdi?
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +3
    uzaktan izliyorum.

    eliz'le at kafası'nı tabii ki. hayır lan nereden buluyorsun eliz'i yani? nereden gördün de beğendin? ben bile neyini beğendiğimi bilmiyorum kızın sen beğeniyorsun yani? at kafana sıçayım senin...

    artık kendime başka yollar bulmamın vakti geldi. ama yolum yok maalesef. bir gün derste dalmışım eliz'e doğru. yakalandım tabii hemen. eliz'in sadece bana karşı kullandığı yapmacık bir naabıyon? diyişi vardır. ağzında çok eğreti duruyor. neyse, bu bana naabıyon baknickime? dedi, noolsun be anldıbına gelen bir kafa sallamasıyla cevap verdim. orada gözlerimiz kilitlendi, 10 saniye kaldık öyle. bana yıllar gibi geldi tabii ki, bitmedi o bakışma.

    okulda yürüyecek yeni şahıslar arıyorum. ama bulamıyorum. alt dönemlere bakayım dedim, hoşuma giden bir kız dahi göremedim. neyse, artık uzaktan kedi'yi izlerim. çok güzel kız lan...

    abi seviyorsan git konuş bence diyecekler demeden önce o dönemde özgüvenimin ne seviyede olduğunu hatırlatmak isterim. kendimden alt seviye bir kız bulmam lazımdı. bu arada sporla ilişkimi kestiğim için tamı tdıbına 14 kilo almıştım. iyice şiştim yani anlayacağınız üzere. hatta tam sayı vermek gerekirse 1,78'e 80 kiloyken 1.80'e 94 kilo olmuştum. allah'tan sporcu geçmişimden dolayı cıvık değildim yani. yine de 14 kilo almak nedir dıbınakoyim? hep stresten yediğim yemekler yüzünen...

    hayatımın o zamana kadarki en karamsar dönemiydi. 4 ay önce ne güzel hayatım var lan sadece eliz ekgib, onu da halledeceğiz inşallah derdim. şu anda elimde sadece eliz'in ekgibliği kaldı.

    ergen aşkı mıydı o zamanki bilemeyeceğim. ama bu üzgün hallerimden bir türlü kurtulamıyordum. sadece izliyorum işte. uzaktan mutlu çifti izliyorum. ulan sigaraya nasıl o zaman başlamamışım zaten hayret ediyorum.

    önümüze bakalım desem önümüzde bakacak bir şey yoktu. çok kötü o dönemler. okulun son 2 ayı ise rutin halinde okula git-eliz'i uzaktan izle-eve şeklinde geçti.

    iyice taka sardım ha...
    ···
  5. 30.
    +3
    ayça olayı pgibolojimi gibti.

    şimdi bakınca derdimi gibeyim diyorum tabii. ama o zamanlar cidden üzmüştü. zaten özgüven problemim var daha önce 100 defa söylediğim üzere.

    ama derdim bu olsun lan, eliz'den çok daha iyi şerefsizim. ayça'da kendime kızıyor, eliz'de kendimi gibiyorum öyle söyleyim. eliz'le konuşmayalı çok uzun zaman oldu ama başka dertlerimin oluşu onun aklıma gelmesini önlüyordu.

    ayça pişman olacak beni reddettiğine ama şimdilik bunları öngöremiyorum ;)

    --gençlere minik tavsiyeler--

    ayça olayında göreceğiniz üzere bir kıza muhtaçmışsınız gibi hissettirmek sizi ileriye zütürmez. daha önce söyledim mi bilmiyorum. kendinizi bir kıza acındırarak onun sevgisini değil acıma duygusunu kazanırsınız mantıken. hayır içinizde bunu deneyen mallar var biliyorum yani. ben denedim tavsiye etmiyorum. *

    ben ne kadar konuşursam boş aslında. size vereceğim tavsiyeler şimdi söyleyince komik bile gelebilir. başınıza gelince ulan baknickime abi haklıymış lan, adam görmüş geçirmiş aq diyeceksiniz nasılsa. bir musibet bin nasihattan iyidir lafına dibine kadar katılıyorum zaten

    --gençlere minik tavsiyeler--

    okulda yeni hedef arama çalışmalarım durmuştu. zaten kim olsa gibtiri çeker aq gözüyle bakıyorum maalesef. ulan taş gibi erkeğim* ama sorsan ''hakkı bulut'tan halliceyim'' derim yani.

    bu arada 2006 yılından beri beklediğim şey oldu. şampiyonlar ligi çok başka lan...

    gruptan çıkmamıza 1 maç var. braga maçı.

    --spoiler--

    akşama fener'e başarılar.

    --spoiler--

    ulan maça 1 hafta kala heyecan başladı. acaba gruptan çıkar mıyız lan diyorum kendi kendime. işi zora sokmuştuk çünkü hatırladığınız üzere.

    koyar geçeriz baba. beni mutlu edecek bir galatasaray'ım var zaten...
    ···
  6. 31.
    +2
    eliz'le aramızda geçenler bana bir rahatlama vermiş olsa gerek.

    normalde böyle bir durum olsa benim zütüm üç buçuk atar, heyecandan uyuyamazdım. güzel bir şekilde uyudum. kaderin cilvesi midir bilmiyorum çünkü bir süre uyuyamayacağım.

    nihayet, yarıyıl tatilinin son günü, saat öğlen 12 gibi buluştuk. ilk başlarda böyle birbirine absürt bir şekilde iyi davranan, bir o kadar da resmi insanlar gibi sohbet ediyoruz. sanki aramızda hiçbir şey olmamış gibi hal hatır sormalar falan.

    bana telefonundan yeni bir uygulama buldum çok güzel falan diye bir uygulama gösterdi. uygulama da instagram için fotoğrafların kenarına beyaz çerçeve ekliyor. sebebi neydi ki şimdi... merak eden varsa adı whitagram.

    daha sonra konu açıldı. hayatımda hiç bu kadar net durumu anlattığımı hatırlamıyorum. çok net anlattım her şeyi, hayatımda o kadar net konuştuğum an sayısı çok azdır.

    bu arada eliz hikayeyi nasıl okuduğunu anlattı.

    ''işte istanbul'a gidiyoruz yolda, o sırada mail'in geldi. ben de sevindim anneme 'aaa birisi yazımı beğenmiş, kendi yazısını atmış değerlendirmemi istiyor' dedim. o da 'sesli oku da beraber dinleyelim'' dedi. tam sesli bir şekilde okurken ikinci paragrafa geldiğimde durumu anladım. 'neyse ya sonra okurum' dedim. arka koltukta kulaklığı taktım ve hepsini okudum. o sırada ağlamaya başlamışım istemsiz. senin sevdiğin müzikler çalıyor tabi ipod'umda. tabi bu sırada kardeşim durumu anladı. o da bana bakıyor tip tip. zaten istanbul'dayken de sürekli senin sevdiğin şarkıları dinledim.

    benim de gözlerim dolu amk niye dolduysa bilmiyorum. hikaye başından beri ne kadar çok ağladım lan... gerçi son 5 senede tüm ağladığım anılar bunlar. bazen de bunları yazarken gözlerim doluyor. harbi sulugöz müyüm neyim çözemedim.

    vallahi mail planımın bu kadar amacına hizmet edeceğini tahmin edemiyordum.

    b: ben bunları yazıktan sonra fikrini ne değiştirdi peki?
    e: ben... benim, bazı şeyleri farketmemi sağladı.
    b: amacına ulaşmış o zaman.

    her zaman sen vardın benim içindedim ve elinden tuttum. bir ara, bir anlığına bana gülümsüyor gibi oldu ve birden elini çekti. elektrik çarptı sandım amk. öyle hızlı çekti.ya ayrılırsak? ya arkadaşlığımız da biterse? ya bir daha birbirimizin yüzüne bakamayacak duruma gelirsekdedi birden. ben desonunu düşünerek böyle bir işe başlanmaz.'' dedim. gayet tedirgin görünüyor eliz gözüme.

    biz o konu üzerinde konuşmaya devam ediyoruz ama anlaştığımız söylenemez. sürekli konu en sonunda eliz'in tedirginliklerine geliyor. ya diğer kızlara yaptıklarını bana yaparsan?

    lan ne yaptım ben diğer kızlara sanki gibip gibip bıraktım ya. elim kız eli görmemiş, abazalıktan kırıldığım o dönemde hormonlarım harici bir fikir oluşmuş ilk defa kafamda. onu uygulamaya çalışıyorum. bana arkadaşlığımız, diğer kızlar tarzı bahaneler sunuyor. durduk yere sinirlendim yine.

    b: diğer kızlara bir şey yapmadım ki, söyle ne yaptım allah aşkına?
    e: nuran konusu var, kıza durduk yere umut vermişsin.
    b: o zamanlar çok küçüktüm ama. hala tam yetişkin sayılmam ama en azından bazı şeyleri algılayabiliyorum.
    e: ben... bilmiyorum. bence biz olmayız.
    b: bana geçerli bir sebep söyle, hiçbir şekilde itiraz etmeyeceğim.
    e: ya ayrılırsak, ya arkadaş-
    b: geçerli bir sebep dedim. aynı şeyleri tekrar ediyorsun sadece.

    normalde böyle konuşurken sinirlenirim ama bu sefer aşırı derecede sakinim. bir o kadar da ciddiyim ama.

    daha sonra aynı konuşmalar sürekli kendini tekrar etti. sonunda hiçbir yere varamadık. kalkalım artık dedim. farkında olmadan 5 saat beraber bu konu üzerine konuşmuşuz.

    otobüs durağına bıraktım. gözlerim dolu gibi ama çaktırmadığımı düşünüyorum o anlık. 2 dakika sonra yansımamı görünce gayet net çaktırdığımı farkettim.

    otobüs durağında bana geçerli sebepler söylemeyince bu sefer sinirlendim. biraz sinirli fazlasıyla bozuk bir şekilde kendi durağıma doğru yürüdüm. bu sırada telefonuma mesaj geldi uzun. hala aynı konular. en sonunda daha fazla yazışamayacağımızı, sonunda birbirimizi daha çok üzeceğimizi söyledim.

    o an çok çaresiz hissediyordum. çünkü elimden gelenin en iyisini sahaya sürmüş, başarısız olmuştum. en çok istediğim şey bana çok yaklaşıyor, ama benim olmuyor gibiydi sanki.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +2
    beklemiyordum bu mesajı.

    ama eliz'i bekliyordum. aşağıda bekliyorum yazdım. 2 dakika sonra aşağı indi, okulun tam önüne. onu görünce o gün ilk defa gülümsedim. o da o gün ilk defa gülümsedi. sonra konuşmadan yan yana yürüyoruz.

    biraz daha yürüdükten sonra boynumda şiddetli bir ağrı hissettim. darbenin etkisiyle sersemledim. tam eliz bana suikast planı hazırlamış galiba diye düşünürken eliz'in bana şiddetle sarıldığını farkettim. ben de birden kezbana bağladım galiba bir gören olacak falan diyorum. ama kezbana bağlamakla falan alakası yok. kafama yediğim şiddetli kol darbesi + olayın şoku gelince galatasaray - chelsea üst biter mi yeeaaa demediğime dua etmeli bence. neyse ben de buna tek kolumu doladım, yolun ortasında saçma bir şekilde duruyoruz. sonra sınıfta bir şeyini unutmuş eliz, sınıfa çıktık.

    bacağımda sürekli ağrı hissediyorum. bu sefer cidden darbe yiyorum. eliz'in harley çizmelerinin darbeleri. gözleri de dolmuş, sen benim canımı yaktın, intikam alıyorum diyor. ben de mal mal ehe ehe şeklinde gülüyorum. lan ne ayarsız adamım ya. halbuki gerizekalı kız ağlıyor şu an. neyse

    tepkilerimi ayarlayabilecek ne pgibolojik ne de fiziksel sağlığa sahip olduğum bir an değil. o yüzden normal karşılıyorum.

    sınıfa çıktık. bu bir kitap aldı. ben öğretmen masasının arkasındaki duvara yaslandım. eliz de öğretmen masasının üzerine oturdu.

    e: sabaha kadar uyumadım ben.
    b: ben de, keşke mesaj atsaymışsın sıkılmazdın.(ağzımın yayını gibeyim)

    diyalog yazacaktım da bir ara not yazayım. böyle absürt cevaplar vermemin sebebi bence tamamen olayları 'sanki normal karşılıyormuş' gibi görünmeye çalışmam. olaylar normal değil ki lan...

    b: ne yaptın sabaha kadar?
    e: oturdum öyle, düşündüm. bizi düşündüm.
    b: e dün kavga etmiştik en son, sen düşünmezsin sanıyordum?(ay atardamarıma it sıçsın)
    e: düşündüm. (gözleri iyice doluyor) şey.. (bir damla düştü)

    bu sefer sarılmaya hazırlıklıydım. ben de sarıldım. hıçkıra hıçkıra bi şeyler çıkıyor ağzından, be-ni, hiç, bı-rak-ma, o-lur, mu? dedi. içimden ya benimsin ya toprağın demek geldiyse de bırakmam dedim sadece. sabaha kadar ağlamaktan gözümde yaş kalmamış olacak ki ben ağlamadım. eliz'le öyle 5 dakika kadar sarılmış halde durduk. en son bu hala ağlıyor, ben dayanamadım ellerini çözdüm sırtımdan. biraz zorlandım bırakmak istemiyor gibiydi. göz yaşlarını sildim.

    benim yanımda seni ben dahil kimse ağlatamaz.

    gülümsedi.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +2
    bir eylül günü artık beklediğim gün gelmişti. hazırlık olmanın ritüeli olarak en üst düğmesi dahil iliklenmiş gömlek ve ceket vardı. kravat da sıkıyordu biraz ama olsun.

    babam evden çıkmadan önce oğlum okulda gördüm kösele ayakkabıydı örnek öğrencinin resmi, ya okula almazlarsa diye korkuttu beni. ilk günden zütü başı dağıtmayım diye yapmış bunu.

    babam okulun girişinde bıraktı beni. iş yeri yakınlardaydı. ben de içeri doğru tek başıma yürürken alnımdan minik minik terliyorum. ergen bıyığım terliyor ayrıca. hava da sıcakmış lan...

    doğal olarak okulda kösele ayakkabı giyen 5-6 kişiden biriydim. zaten daha fazla köseleli gördükçe mutlu oluyordum. bir de okul iyi olduğundan demiştim ki herhalde hep nerd tipli öğrenciler olacak bize ekmek çıkmaz. ne bileyim oğlum büyüdüğüm yerde tüm güzel kızların tak gibi dersleri vardı.

    ama okul tam olarak bir ergenin ıslak rüyasından halliceydi. üst dönem ablaların kısa etekleri falan... zaten o dönem ve sonraki 1 sene testosteron zehirlenmesinden nasıl ölmedim anlamadım amk.
    ···
  9. 34.
    +2
    tabii ne kadar daha dayanabileceğim meçhul. ama mutluydum lan. gibik bir uyku düzenim de olsa mutluydum.

    yarıyıl tatilinde eliz de evde çok bulunamadı. benim de dinlenme şansım oldu. hayatım playstation üzerinde dönüyordu. o sıralar fazla kaptırdım kendimi. pes oynuyorum sürekli.

    pes oynadığım günlerden birinde bensu mesaj attı: senin arkadaşın serkan'la sevgilisi bizim oturduğumuz kafede diye. 5 dakika sonra serkan mesaj attı: bensu'yla sevgilisi burada diye. ben de o sırada drogba'yla sneijder'i pes'te galatasaray'a almakla meşguldüm. çok boş beleş hissettiğim bir andır. biraz da koymuştu, neyse.

    schalke'ye koyduk bu arada. ooo la laa

    eliz'le görüşmelerimize devam ediyoruz. kızım sevgilinle o kadar konuşmuyorsun neden benle bu kadar konuşuyorsun anlamıyorum bazen. neyse iyi oluyor. en azından yüzünü görünce mutlu oluyorum, güneş gibisin beh.
    ···
  10. 35.
    +2
    daha sonra dışarıdaki gözlemlerimle hemen hazırlık olanları ayırt ettim. çok zor değil zaten; ceketliler hazırlık işte... üst dönem kızlar sınıf arkadaşlarına sarılıyorlar falan ne bileyim ben, benim en fazla yaptığım ciks bir ablanın çocukken kucağına almasıydı beni. çok ütopik geliyordu bir kızın bana böyle sarılması falan.

    okulda stand kurulmuş o sene öss'de ilk 100'e girenlere ödül olarak cumhuriyet altını falan veriliyor. benim de zütüm geçmişten gelen başarılardan dolayı tavan olduğu için 5 sene sonra kendimi orada görüyorum. görmeye devam paşam.

    herkes sıralara geçti ben de o zamana kadar mal mal ayakta dikildiğim için listelere bakıp sıralara geçmeyi akıl edememiştim. o sırada bir panik oldum, etrafa bakınmaya başladım. babam arkadan dedi ki: listeler okulun girişinde asılı gel bakalım.

    baba olmanın ne demek olduğunu en çok orada anladım. arabayı az ileri parkedip beni izlemiş sonra. allah hepimizin babasına uzun ömürler versin panpalar.

    listeden baktık ve sınıfımda sıraya girdim. babam bir şeye ihtiyacın olursa ararsın dedi ve gitti.

    sıradan hemen bir sınıf kontrolü yaptım ama dikkatimi çeken sadece turuncu saçlı bir kız oldu. o da güzel olduğundan değil turuncu saçları ve siyah kaşlarıyla direkt dikkat çekiyordu. ismi eda.

    daha sonra yanımdaki çocukla sohbet etmeye başladık. kumral, ergen bıyıkları ve düz saçlarıyla cemaatçi abilere benziyordu biraz. serkan adı.

    sırada beklemekten artık yorulmuştum. kösele ayakkabılarım ayağıma işkence etmeye başlamıştı. o sırada babamla ilgili düşüncelerim olumsuza döndü tekrar. okula rezil olacaz lan diye düşündüm ama zaten o anki halimle daha sonra kimse beni bir daha tanımaz sonradan sınıftakilere taşak malzemesi olurum sadece diye düşüncemi tazeledim. haklıydım da...
    ···
  11. 36.
    +2
    okulun son günlerinde -hiç unutmam gezi olaylarının başladığı gündür- bahçede mehmet ben burhan top oynuyoruz. okul bitmiş saat 4 gibi falan. saçlarım uzun bu arada. terlemişim bir de alnıma yapışmış iğrenç haldeyim yani.

    o sırada uzaklardan filiz geliyor. yanında da bir arkadaşı var.

    kız çok tatlı lan. esmer kıvırcık saçlı ve çok tatlı bir gülüşü var. uzun boylu -1.75- ben görünce kaydım direk zaten. üzerime yapışmış terli t shirt'üm ve alnıma yapışmış saçımla tam bir ekol olsam da o sırada ebesinin amında olan özgüvenim azıcık göründü ve kıza adını sorabildim. daha doğrusu tanışmak için adımı söyledim. o da öküz olmadığı için kendininkini söyledi, aysu.

    b: şey baknickime ben
    a: aa merhaba filiz bahsetmişti senden
    b: (herhalde bahsedecek yarram) aa çok iyi yapmış bir tanedir ya filiz.
    f: ay sağol baknickimecim. sana bahsetmiştim aysu'dan hatırladın değil mi?
    b: (amk dinliyormuş gibi yapıyorumdur kesin yine) aaaa evet hatırladım. ilkokuldan değil mi?(salladım)
    f: evet, evet.
    b: neyse ben sizi tutmayım görüşürüz filiz, görüşürüz aysu. (niye görüşüyoruz lan)

    sonra aysu'yla filiz gittiler. onları izledim uzaktan. aysu çok güzel bir kız değildi ama gülüşü inanılmaz hoşuma gitmişti. kendimi ilk defa eliz hariç bu kadar etkilenmiş buluyordum. neyse, hele önümüzdeki taku yiyelim.

    yaz tatili başlangıcında diyet/spor kombosuna tekrar başladım. çok kilo fazlam yoktu zaten onları vereyim diye düşünmüştüm. iyi gidiyor her zamanki gibi.

    saçlarım uzun bu arada hala. ağustos'ta müthiş bir kararla kestirip o ciksi, maskülen, haşin erkeğe dönüşümüm için ilk adımı atacağım panpalar.
    ···
  12. 37.
    +2
    kurban bayramı tatiline geldik.

    bizim arkadaşlarla stüdyo yapalım diye karar verdik. buğra, sezgin bir de ben.

    1 saat gayet eğlendikten sonra snapchat story'ye bir iki tane video atmıştım. snapchat nickim de daha önce hiç kullanmadığım bir nickti ve içinde adım geçmiyordu. o storyleri de snapchatten eklediğim bu kız gördü. ben o gün sezginlerde kalacağımdan kız akşama snap attığında otobüsle sezginlere gidiyorduk. sezginlere gittiğimde kızın attığı snap'i açtım ve aşağıya diyalog şeklinde yazıyorum. kızın adını vermeyi unuttuğumu şu an farkettim. kızın adı ırmak.

    ı: tanışıyor muyuz?
    b: yooooooo
    ı: hayır yani okuldan falan mısın?
    b: evet ben 12lerden baknickime.(alt dönem kızlar 12lere veriyormuş kısmını kullandım burada xdxd)
    ı: haa öyle söylesene * (güldü, verecek) ben ırmak bu arada.
    b: memnun oldum. nasılsın?
    ...

    bu şekilde devam eden sohbet sırasında farkettim ki kız bana yürüyor aq. ben yürüyecektim kız bana fırsat bırakmadı ya lan. neyse yürüsün bakalım.

    kız benden 2 alt dönemde. 1 yaş küçük. hayvan gibi de ders çalışıyor. ulan baktım kız 2. olmuş okulda not sıralamasında. sabahları erken kalkıp ders çalışıyor öyle de bir kız. o yüzden sezginlerde kaldığım gün ben 12'de uyandım kız 7'de günaydın mesajı atmış whatsapp'tan.

    bende de bir hassasiyet var. o dönemlerde diyorum ki sınav çalışmasam da aileme çalışıyor olarak göstereyim ki sene sonu kafam bu kadar basıyor yeaa diyebileyim. sezginlerde kalınca çok da gezmeye gidemiyorum o yüzden kızla buluşma fırsatımız olmadı dışarıda. bayram tatilinin bitip okulun açılmasını bekliyorum.

    tatil bitti, okulun bahçesinde buluşmaya karar verdik. eliz'le aram çok iyi olduğu için bugün mutlu gördüm seni falan diyor eliz. ben de hiiç öyle ya hayat güzel tarzı yavşak cevaplar veriyorum.

    2. teneffüste buluştuk ve kız çok minnak bir şey lan. 1.85 adamım ben, kız 1.58 falan yani. 45 kilo civarı bir şey bir de ama fit. züt falan şekilli güzel. zütçü olduğumu söylemiş miydim? xdxd

    o sıralar yavşaklığımın zirvesindeydim galiba, kızla yürürken gel bir yere oturalım yukarı bakmaktan boynun ağrımıştır dedim. okul bahçesinde bir yere oturduk. o sırada eliz ve güzin geliyordu. gülüşüyorlardı. birden beni gördüler, gülmeleri kesildi. eliz'in yüzünde tebessüm kayboldukça benim yüzüme aktarılıyordu. sadizmin damarlarımda aktığını hissettiğim o anda irmak'a sarıldım. kız kayboldu. olm çok tatlı bir şey lan bu. bir kaşık suda gibesi geliyor insanın.

    normal şartlarda böyle tatlı kızları görünce gibesi gelecek bir insan değilim. ben, galiba değiştim biraz.

    kızı sınıfa bıraktım, kendi sınıfıma gittim. sınıfta eliz sırasına doğru gidiyordu. yanımdan geçti, yüzüme bakmadı. sırama geçtim serkan'a bir şey anlattım bayağı güldük. kahkahalarım kulaklarında çınlamadı mı elizcim?
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +2
    sonra herkes sınıflara dağıldı. sıra halinde çıkılmadı ne olduysa karambole geldi. sonradan farkettim ki etrafı incelemekten. önüme odaklanamıyormuşum. o yeteneği de sonradan, zamanla kazandık vesselam.

    sınıfa girdim ve tahtaya doğru soldan ikinci sıranın en arkasına geçtim. sol tarafım şimdilik boştu. sağ tarafımda ise serkan oturuyordu. sınıfa girerken içeridekilere çok dikkat etmedim. zaten daha yarısı boştu. ama sonra yavaş yavaş dolmaya başladı.

    sol tarafıma tuğrul isimli bir çocuk oturdu. onunla tanıştık sohbet ettik biraz. onunla konuşurken sınıfa altın sarısı saçlarıyla bir kız girdi. adı eylül. onun yüzünü göremedim önce. o yüzden ıslak hayallere dalmışım ki önüme oturan sezgin gelip benimle tanışıp uyandırınca kendime geldim.
    ···
  14. 39.
    +2
    kayseri'ye geldim.

    dünya gözüyle didier drogba'yı görelim diye düşündüm tabii ki. süper kupa finali, 11 ağustos 2013. baba bizi üzmedi, saldı kobrayı sağolsun.

    tam bu arada saçlarımı kestirdim.

    ailemi 1 haftalığına tatile gönderdim.

    beni de zütüreceklerdi de artık yanlarında sıkıldığımı farkettiğimden ve evin bana kalacak oluşundan dolayı gitmedim tabii ki.

    ilk gün berk ve berat(bizim sınıftan yine, berk gibidir o da) geldiler. onları ağırladım. miley cyrus'ın meşhur rezalet vma'ini izlemeye çalıştık ama dandik linklerden hep değiştirmek zorunda kaldık. zaten iyi ki izlememişiz amk.

    sonra burhan, serkan, alparslan, mehmet'i çağırdım. baba tim yani. 7 saat sonra da onlarla buluşacağım zaten. şehir dışından geldi burhan. şunu yazayım da uyuyayım hele.

    onlarla arsenal - fenerbahçe maçını izledik. sonra halı saha yaptık bi, bayağı eğlendik yani. ha bir de amerikan pastası serisinden ilk 2 filmi izledik ;)

    ulan 5. gün falan diyorum ev boş, escort mu çağırsam diye. ahahah lan durun buldum bak. o dönemde başlığını bile açmış olmam lazım buraya. escort lazım diye. lan neyse bi şey demiyim en iyisi *

    çağırmadım tabii ki beyler. uslu uslu osbirimizi çektik. zaten ya son 3 gün aç kalacaktım, ya da escort çağıracaktım. çok mantıklı gelmedi o yüzden.

    babamlar pazar akşamı döneceklerdi. ben cumartesi günü parasız kaldım. akşam yemeğini yedikten sonra param bitmiş oldu. cumartesi akşam eliz'le yazışmaya başladık. sabaha kadar yazıştıktan sonra onların oraya, spor salonuna gitmeye karar verdik. ulan bende para bitti yalnız. üye de değilim giriş 30 lira. hemen ananemlere uğradım sabah, sağolsun 100 lira verdi bana.

    eliz'lerin evlerinin oraya geldim. dışarıda kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm ama eliz evlerinin önünde sarıldıktan sonra:

    -hadi kahvaltı hazır, seni bekliyoruz, dedi.

    elim ayağıma dolaştı lan. ne bileyim, onun ailesi vs ben. şu anda bile böyle bir duruma düşsem ne yapacağımı şaşırırım. düşününce bile panik oldum nedense...
    ···
  15. 40.
    +2
    o sırada sınıf dolmuştu. lisedeki herkesi tanıyan hafif kilolu merve'nin kahkaha sesi inanılmaz rahatsız ediciydi. o yüzden ona biraz sövdüm.

    ilk öğretmen geldiğinde ağzında maske vardı. dişinden ameliyat olmuş galiba. zaten haftada 20 ders ingilizce göreceğimiz için tahmin edersiniz ki ingilizce öğretmeniydi. o sırada kendimizi tanıttık.

    sol taraftan başladık. en son sağ en öndeki kıza geldi sıra. hayatımı giben kıza.

    öğretmene yavşak yavşak cevaplar vermeye başladı. tip olarak da kapıdaki örnek öğrenci tipine gayet uygun bir tipi vardı.(kösele ayakkabıları bile vardı amk * )

    daha sonraki hocalara karşı da yavşak tutumundan vazgeçmeyince iyice sinir oldum. bana ne oluyorsa amk. ama sülalesine kaymayı ihmal etmedim. bu arada adı eliz.

    bu sırada mehmet, tugay ve burhan kendi aralarında sohbete dalmışlardı. ön sıralarda süt çocuğu gibi duran berk ise gerçekten tam bir süt çocuğu olduğunu ispatlarcasına eliz'in hoca ile olan sohbetine katılıyordu. öğretmene bir yavşamalar bir yavşamalar falan...
    ···
  16. 41.
    +2
    lisenin ilk günüyle ilgili aklımda son kalan şey eliz'le konuşmam gerektiğinde hafif bir heyecanlanma olmasıydı. ergenliğime verip eve döndüm ve karşı sınıftaki kısa etekli at gibi kızı düşünerek asıldım. eve gelinceki en rahat anım bu dersem yalan olur. o kösele ayakkabıyı çıkardığımdaki andı amk.

    az uyuduğum için uyukalmışım. otsbirin etkisi de var tabi. ne hayvan adammışım lan *
    ···
  17. 42.
    +2
    kızlar hemen kaynaştı. zaten beyler hep böyle olur. erkekler yavaş yavaş derin çelik köprüler atarken aralarına kızlar geçici bir süreliğine onları zütürecek hızlı çözüm olan tahta köprüler kurarlar. birbirinin yüzüne gülüp arkasından huur diyen kızları çok görmüşsünüzdür ama erkekler dayanamaz genelde. yapmacıklık erkeklere göre değil be.

    bu durumu tuğrul'a açtım. baba biz ne ara böyle olacaz be dedim. o da oluruz zamanla dedi. beraber eliz'in yavşaklığına ve merve'nin gülüş tonuna sövdük.

    o sırada serkan ve sezgin'le beraber sohbete daldık. sezgin'de biraz çakal aksanı var. belli ki lüks semtlerden değil varoşlardan. ha bu arada ben varoş zenginiydim beyler. akülü arabası olan bin bendim ama valla herkesi sırayla bindirirdim. çocuklar binince mutlu oluyorlardı ben de sevinirdim lan.

    serkan'da biraz vurdumduymaz bir tip var. ilk gün izlenimlerime göre mehmet çok düz bir çocuk. tugay biraz mal. burhan'da ise babacan bir tip var. konuşurken sürekli öyle be baba naaptın baba demesinin etkisi olabilir.
    ···
  18. 43.
    +3 -1
    nasıl şampiyon olduk lan...

    valla kadıköyde'ki maçta içeri doğru sıçtığımı hatırlıyorum. hele semih'in kafasının muslera'nın göğsünden sektiği an nefesim kesiliyordu şerefsizim. annem de o sırada evde video'mu çekmiş. sürekli dua ediyorum, yüz ifadesi gergin falan. sonra dışarı koştum tabii. ulan o anı hiç unutmamam ya. dışarı çıktım totem yapan birilerini gördüm. arabada bekliyorlar. beni koşarak görünce kaç kaç bitti lan diye bağırdılar. 0-0 dedim. adamlar böğürdüler amk. benle fotoğraf falan çekindiler. sonra gittiler kutlamaya...

    tam şu an gibi bir an oldu yani.
    https://youtu.be/aQXQaNTrbYY?t=7m3s
    yaz tatili başlıyor.

    bu yaz geçen sene beste'yle gittiğim konsere burhan'la gittim. ve burhan önündeki kızaın her yerini ellediğini iddia ediyor(oha hayvan herif).

    neyse burhan değişecek, olgun bir adam olacak inanıyorum.

    eliz'in veda buluşmasına katıldım. artık amerikanyalardan kız ayarlarsın dedim. güldü sadece. bir de videomuzu çekti hepimizin. amk kızın elindeki videolarım zaten fiyasko. yarın birgün önemli biri falan olursam kız bir piyasaya sürse sıçtım.

    --spoiler--

    videolardan birinde travesti ses tonuyla bursa çocuğuyum her yerde gibişirim diye bağırıyorum. :(

    --spoiler--

    eliz gurbet ellere gitti. uzun mesafe ilişkisi yürütecekler at kafasıyla. bakalım yürütebilecekler mi göreceğiz. ben yürütemezdim şahsen amerika'da olsaydım. seversem yürütürdüm lan, eliz'le yürütebilirdim bence. neler yaşayacağım kim bilir.

    yaz tatilinde hiçbir tak yemediğim için mal gibi evde oturdum ha. küçük bir ayrıntı dışında: 97 kilodan 77 kiloya düşmek gibi. boyum da 1.83 olmuş, çılgın, yağız, kafam hariç at gibi bir delikanlı olmuştum ayıptır söylemesi. bir de buğra'yla kavga ettik küçük bir sebepten dolayı. ama konuşmayacağım onunla o konuşana kadar. yörük inadı var maalesef.

    okul açılsa da karı kıza hava atsam diye bekliyorum. amk her zaman çat diye açılan okul bu sefer açılmadı.

    açılsana züt. hadi oğlum ayıp artık.

    --spoiler--

    müslüm babanın ölüm yıldönümü hatrına : https://www.youtube.com/watch?v=-8qifzv_F4Q

    zamanın eli değdi bize
    çoktan değişti her şey
    aynı değiliz ikimiz de
    zaaflarına bir gece
    hatalarına bir nilüfer
    sevgisizliğine bir kalp verdim

    --spoiler--

    açıldı.
    ···
  19. 44.
    +2
    çok yavaş yazıyon gibko
    ···
    1. 1.
      0
      pampa ilk parti 63 gun once yazmis dibina koyam ne bekliyosun
      ···
    2. 2.
      0
      Üniversite sınavım olunca hızlı yazamıyorum beyler mazur görün.
      ···
  20. 45.
    +2
    ertesi gün merve eliz'e gerçek baknickime'yi anlatmış.

    onun bildiği baknickime'nin şimdiye kadar hiçbir kızla bir münasebeti olmamıştı. bu tip şeylere çok uzaktı. başımdan geçenleri öğrendikten sonra hiç bilmiyordum ya şeklinde uzaklara dalmış.

    o gün son dersten önceki teneffüs bir konuşmamız oldu eliz'le. eliz'in yüzüne karşı açık açık ben seninle sevgili olmak istiyorum dedim. eliz'le konuşurken aklından o kadar çok düşünce geçiyordu ki adeta projeksiyonla bana yasıyordu. eliz'in bana fazlasıyla değer verdiğini biliyorum. hatta bu değerin arkadaşlıktan fazlası olduğuna da eminim. ama onun bunu kabul etmesi ne kadar süre alacak bilmiyorum. çünkü daha kendine itiraf edemiyor.

    o gün konuşmamız yarım kaldı. ama 2 gün içerisinde bir başka olay daha oldu.

    okulumuzda bir kış balosu düzenlenecek. işin başında ayça var. bizim sınıftan bir kızdan rica ettim ve baloya sedef'le geleceğimizi ayça'ya söylettim. hıı iyi bari baknickime spiderman maskesiyle gelir artık tarzı bana karşı iğneleyici laflar kullanmış.

    ayça sen haksızsın muallak, seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.

    bu olayın olduğu gün eliz bir de ayça olayının azıcık çarpıtılmış versiyonunu öğrendi. olayın benim hiç gibimde olmaması gibi. ama hakikaten gibimde değildi zaten. sadece reddedilmiş gibi olmak biraz koymuştu. ama ayça'nın yarası olduğunu öğrendiğimde o konu bende kapandı. belki bir-iki hafta içinde kapı tersten açılır kim bilir...
    ···