Sa beyler. Bir süredir anlatsam mı anlatmasam mı diye kendimi yediğim dram ve ciks dolu paignton hikayeme başlıyorum.
9. sınıfı iyi kötü bitirdim. Peder tüm sene dilimi geliştirmem için seni yaz okuluna yollucam falan diyodu, ben de o sıralar asosyal bi bin olduğumdan dolayı orda ne gib yicem acaba falan diye düşünüyodum. O kadar özgüvensizdim ki kız mız daha aklıma girmemiş sadece yapamam edemem modundayım. Neyse benim çocukluk arkadaşım B yi de ikna ettim her şey tıkırında artık kendimi karı kız gibicem havasınada soktum ağustosu bekliyorum. O aralar vize sonuçlarıda açıklanmamıştı gittik baktık bana çıkmış B ye çıkmamış, ulan çocuktan çok ben üzüldüm amk, dedim ben gibi tuttum tek başıma yarım yamalak ingilizceyle ne yapıcaz orda. Her neyse gün geldi çattı çıktık istanbula yola pederle sabahın 3ü 4ü, 7 gibi falan vardık heralde yanlış hatırlamıyosam. Bu arada demeyi unuttum, peder ingiltereye gitmek için lal diye bi şirketle ilişkileri olan istanbuldan bi öğretmenle anlaşmış. işte Sabiha Gökçende buluştuk hocayla, yanında benden 2 yaş büyük bi kız da vardı. Ama kız cana yakın biriydi aram da baya iyiydi onunla, ilerleyen zamanlarda hayatımı giben kızla tanıştırıcak beni maalesef. Vedalaştık falan bindik gidiyoruz londraya anasını satayım.

Ulan uçakta sevinsem mi üzülsem mi karar veremedim. Cam kenarındayım yanıma 2 tane rus oturdu ama yaşlar 25 falan, hatunlar ilik gibi ilik. Neyse ben utangaç olduğum içinde napıcağımıda bilmiyorum 4 saat nası geçicek lan diye düşünüyorum içimden. Kızlar tam hayvan çıktılar beyler. Bu kadar rahat bi ırk görmedim dıbınakoyayım kız atletle kaldı yatırdı koltuğu hiç arkasına falan bakmadan kış uykusuna yatar gibi yattı dıbınakoyim. O kadar sıkılmıstım ki neyse bitti biticek derken hoca çağırdı beni en arkadaymış koltuğu, oturdum yanına uçak dolu değildi. Bakıyorum manzaraya rüzgargülü dolu beyler deniz her yer rüzgargülü şaşırdım bi falan ama sonra 2-3 selfie çektik derken bi baktım adaya inmişiz bile. Heyecanın tarifi yok beyler, o uçaktan inerken hosteslerin gülümseyişi falan sanki gibişe uğurluyolar gibi garip hissettim amk. Havası deseniz güneş yok gibi, ne sıcak ne soğuk, genelde yağmur vardı ama o gün yağmamıştı şansıma. istanbulun bayıcı sıcağından kalkıp 20 dereceye gelince bi ferahlıyosunuz. Herneyse aldık valizi falan otele geçtik 3 ümüz. (ben hoca kız)

Otele gelmemiz hemen hemen 3 ü bulmuştu heralde hatırlamıyorum pekte pasaport işlemlerinde baya kuyruk vardı işimiz uzun sürmüştü. Otele girdim zaten Türk oteliydi, dedim bu ne amk. Huzurevi gibi dizayn etmisler daha burası iyi kısmı odaya bi çıktım tuvalet yok dıbınakoyim. Herkes kattaki tuvalete sıçıyo. Neyse dedim 3-4 gün dayanıcaz zaten sonra paigntonda host familyde yer içer sıçarım. O zamanlar 18 altı olduğum için yada 16 da olabilir günlük metro bileti 3.6 pounddu beyler dedim oh mis dıbınakoyim daha ne. ilk gün dinlendik falan hoca bize metro sistemini anlattı(aslında anlatılcak bişey yok tabelalarla rahatça gidiyosunuz istediğiniz yere). Ben ilk 2 gün bunlarla takıldım ama beni baydı beyler foyles starbucks falan. Dedim hocam ben gidiyorum kendi başıma bişey olursa araşırız diye, tamam dedi. Lebara hat alıp 5 pound yüklemiştim hatta. Geçtim ben krallar gibi altımda eşofman, üstte kısa kol, omzumda da sırt çantam. Bi markete girip çilekli su aldım hala içemedim o günden beri inanılmaz güzel bişey beyler bulursanız alın fiyatı ne olursa olsun zaten ucuz bişeydi ama böyle güzel bi tat yok. Stokladım bundan 3 tane aldım 1 litrelik. Cebimde para nakit para var üstüne de sıkıntı çıkarsa diye kredi kartıda var. Bizim otelin metrosu Kings Cross St Pancrass tı beyler burada iniyorduk. Bu arada 2 günü hızlıca geçerken anlatmayı unuttum bizim otel camiye çok yakındı. Caminin altındada restoran vardı doğulu ağabeylerim çalışıyordu güzel ağırlamışlardı bizi orda yemek yiyorduk, kahvaltıyıda yine bi Türk kafesinde yapıyoduk hatta 2. Gün bizim kız Bacon ın anldıbını bilmediğinden domuz eti yemişti aq hahahahahah çok komikti.

Metroda kalmıştım beyler devam ediyorum. Girişte soldan günlük biletimi alıp krallar gibi gezmek için hazırlığı yaptım kahvaltı falan birazda geç kalkmıştım çünkü önceki günlerde hunharca gezmiştik. Beyler bu Londra metrosu çok karmaşık. Çözmek benim için zor olmadı çünkü günün 2 saati falan metroda geçiyodu. Bi dünya hat var beyler, bakerloo bide Victoria yı unutmamışım hala. 9-10 tane hattan aktarma yapa yapa gidiyorum ama aktarma çok kolay sadece merdiven inip çıkıyoruz. Önceki günlerden gözüme kestirdiğim bir yer vardı beyler Picadilly Meydanı, abi o kadar güzel bi yerki canlı müzik falan var insanlar neşe içinde, metronun merdivenlerden çıkınca hemen 10 m yanında da eros heykeli vardı ama insanların oturabileceği şekilde dairesel yapmışlar. Oraya oturup 10 15 dk kızları kesmiştim sonrada canım sıkıldığı için telefona geçtim. Wıfı aratıyorum beyler hatırlayan varsa eskiden arsenalin sponsoru o2 vardı, bu adamlar telefon şirketiymiş her yere şifresiz wifi koymuşlar. Lan ben bunu görünce bir sevinmişim off. Giriyorum tele snapler atıyorumçılgınlar gibi facede falan takılıyorum derken 1 saat böylece bitiyodu her gün (şimdi 4 gün kaldı her gün diyo sanki 1 ay kalmış gibi diyenler olacak, B nin vizesi sonradan çıktığı için paignton dönüşü onlada kaldık londrada bi 4-5 gün daha). Bi dünya shop var beyler orda ünlü bi mağaza vardı isminiunuttum spor mağazasıydı ona girer ayakkabılara falan bakardım hatta bigün formalarda Trabzon forması bile gördüm amk.

O zamanlar futbol hastasıyız tabii Wembley, Stamford Bridge, Emirates falan gitme hayalleri var. Son günün iyi geçmesi için ilk başta londrada bi müze vardı ismini unuttum beyler ünlü baya ona gittim, bu arada emirates te bayağı yakın bize o yüzden onu sona bıraktım ama beynime sokayım saat 5.30 falan bindim metroya aktarmalı olarak gidiyorum stada doğru. Metrodan indim saat 6 ya yaklaşıyo ben gidiyorum Arsenal formalı adamlar bana geliyo en sonunda birine sordum stad açık mı diye, adam bugün tanıtım turu var dedi ben sevindim hızlı adımlarla gidiyorum. Beyler iflahım gibildi girişi bulmak için uğraşırken bulamadım zatende yanlarda stad turu gişeleri oluyomuş onu sonradan fark ettim baktığımda 6 da bitmişti tur. Bi hüsranla gittim picadilly e oturdum öyle boş boş sonra bi kaç bişey aldım kendime. Otele dönerken çilekli suyumla iyi gider diye karidesli pringles almıştım beynimi gibeyim ağız tadımı gibti sakın almayın. Dedim böyle şansın dıbınakoyayım vurdum kafayı yattım uyudum.

Beyler dışarı çıkıp gelicem bi sigara molası

Devam ediyorum beyler kusura bakmayın

Geçtik beyler yine metroyla heatrowa bizi alacak ekibi bekliyoruz. Beklerken yine o2 den beleş wifi yiyorum falan derken baktım kırmızı beyaz lal simgeli tişört giyen kızlı erkekli bi grup. Yaşlar 20 30 arası, ilk başta öğrenci zannetmiştim bunları öğretmen gibi bişey çıktılar tur rehberi gibi garip bişey beyler. Valizi koyduk otobüse geçiyoruz bi baktım hoca el sallıyo dedim napıyosun amk. Ben gelmiyorum siz 2 niz gidin artık gerisi size kalmış dedi iyi dedim gidelim amk napalım. Bindik beraber kızla otobüse dıbınakoyayim alman huur cocuğu dolu etrafımız her yeri sarmış muallakler gibimsonik saçlar falan gördükçe moralim bozuluyo. Ulan zamanda geçmiyo ki bilader ülke kanunlar ülkesi hız yapmadan gidiyo otobüs, nerde olduğumuz hakkındada bi fikrim yok 300a 400b tarzı garip garip tabelalar var. Bunlar yetmezmis gibi yanımdaki kızda party havası dinliyor amk ben rock takıldığımdan çocukca geliyo(ilerde çok işime yarıcak).

Neyse beyler geldik 1 ayımı geçireceğim yere. Bizi baya büyük bi otoparkta indirdiler açık. 20 30 kişi alıyoruz valizimizi listeler okunuyo yarak kürek seviniyo millet sonra hostlar gelip alıyo bunları. Bekliyorum artık kız da gitti ben son 5-6 dayım derken ismim okundu ve karşıda dışarıdan soğuk gözüken insanlar geldiler ama çok iyilermiş moruk eve gidince farkettim. Skoda marka arabayla aldılar aga bunlar beni yarım yamalak ingilizcemle konuşuyorum ama anlaşıyoruz. Beyler o kadar güzel bi kasabaki her yer yeşillik dolu, sessiz, sakin. Girdik eve beraber ayakkabı kalsın falan diyo dedim dur dengeni gibtirme o kadar da değil. Odamı gösterdiler tanıttılar evi, herşey güzel falan sonra kadın dedi ki haftada bir kirlilerini bi sepete doldur kapıya koy. Dedim şimdi sıçıyoruz. Ütü falan hepsini kendin yapıyosun, tabi türkiyede herşey elimizin altında aq.

Her neyse beyler indim aşağı, ev 2 katlı bu arada, full halıflex zemin yürüdükçe tahrik oluyorum amk. Bizim host adamın ismi David di beyler ama ben Dave diyodum o öyle istiyodu. indim baktım dave oturuyo apple bi bilgisayar gözüme çarptı direk film koleksiyonları falan derken bi baktım ps3. Ooooh dedim burası tam benlik. Konuştuk işte ailemden yaşadığım yerden falan sonra bunların küçük kızı uyandı 5 yaşında emily di heralde ismi unuttum ama ben gidince ağlamıştı çok tatlı kızıl saçlı çilli bi çocuktu. Bunla tanıştık falan gibko gibko espri yapıyo ailesi gülüyo ben anlamıyorum ahahahha falan diyorum amk ne yapalım. Geçtim odama, tangodan türkiyeyi aradım konuştuk falan güzel muhabbetler beyler sonra akşam adam bir daha gitti bi yere ama ben anlamadım ingilizcem çok iyi değildi ilk başlarda. Umursamadım falan sonra bi 30 dk sonra 2 tane çocukla geliyo bunlar valizleri taşıyarak çocuklar benden bir yaş küçük çıktılar ama alman olduklarından boylar yine benim gibi falan (bende 170 boylarında esmer yüzüne bakılır bi tipim). Tanıştık bunlarla işte oturduk yemek yedik beyler böyle yemek yemedim hayatımda, inanılmaz bişeydi ya sonradan öğrendim adam aşçılık okumuş. ilk gün böyle geçti işte vurdum kafayı uyudum

dinleyenler bi yorum falan yapsın aq boşa anlatır gibi hissediyorum

Ertesi sabah uyandım beyler 6 gibi kalktım yeni bi günün heyecanıyla girdim duşumu aldım çilekli bi şampuan vardı aq unutmam onu çok güzel kokuyodu. Saçları kuruttum giyindim indim aşağı bekliyorum derken bi baktım welcome to the jungle çalıyo evde dıbınakoyim. Noluyo lan falan derken adam mutfaktan elinde cereals larla çıktı good morning diyo. Bende günaydın dedim oturdum masaya, rahat uyudun mu dedi bana dedim noluyoruz aq, sonradan öğrendim herkese sorarlarmış bu soruyu. Neyse adamında rockçı olduğunu öğrenince bizim aramız baya iyi oldu bunla Türk olmama rağmen.(Türkleri ve müslümanları avrupada sevmezler) Bindik beyler arabaya 4 ümüz (ben dave finn bide linus) bizi sinemaya bıraktı dave sonra dedi akşam kendiniz geliceksiniz bu sadece bu günlük diye dedim öhh amk napıyosun sen dave ? Neyse abi indim arabadan tabi asosyal olduğumdan herkesin bana baktığını falan düşünüyorum ilk gün ilk gün 50 60 tane yaşıtımla beraber kuyruk yaptık bekliyoruz ne kızlar var ama. işte bu kuyruğa girdikten 5 dk sonra hayatımı giben kızla tanışıcam :/

Beyler bizi soktular bi salona oturuyo herkes yanındaki arkadaşıyla falan kaynaşıyo ben yalnızım tabi B nin vize geç çıkınca ilk hafta zor geçti biraz, herneyse beylr bizim almanların ortdıbına gireyim dedim bari böyle olmucak çıktım onları buldum geçtim yanlarına oturdum. Konuşuyoruz falan derken sağıma bir baktım ananı gibeyim yok böyle bir şey ya. ilk görüşte aşk derler ya yalanım varsa gibsinler aşık oldum yok böyle bi güzellik. Esmer ama latin esmerliğinde, simsiyah gözler, kıvırcık kahverengi bi saç, üstüne bi de beyaz tişört giymiş ölürsün görsen yok böyle bi güzellik. Lan bi 5 sn falan takılı kaldım ama bu yanındakilerle konuşuyo falan önüme döndüm ben bekliyorum işte nolucaksa olsunda gibtir olup gidelim okula diye ortam sıktı beni. Polisler geldi sunum yaptılar bunlar yasak falan diye işte böyle salak salak şeylerden sonra herkese a b bide mavi yeşil kart verdiler orda yaptığımız bi test sonucu. ben hangi renktim hatırlamıyorumda linus la aynıydım ama finn bizden ayrılmıştı. Beyler finnle linusta aynı benle B gibi birşey yakın arkadaşlar aynı şehirden gelmişler. Birşey oldu sonra yanımdaki kız kartımı sordu nerdesin diye bi baktım aynı yerdeyiz ananıgibyim sana geliyorum allahım dedim. Oturum bitti çıktık gidiyoruz okula yürüyerek

Beyler salak saçma 80 dk lık 2 ders oluyo, girip çıkıyosunuz zaten yaz okulu olduğundan bildiğiniz türkiyedeki ingilizce dersleri gibi gramer ve speaking ağırlıklı oluyo. Neyse bize haritada verdiler bi 1- 1.5 saatte eve gittik 3 ümüz benim iflahım gibildi bu amk çocuklarında tık yok nası oluyosa. Geçtik eve kadın sordu gününz nasıldı diye bu alman çocuklar konuşmaya çalışıyo ben good diyip geçiyorum gibimde değil ingilizce. Yedik yemeği salonda oturdukdan sonra herkes odasına çekildi. Kapımı tıkladı biri sonra come dedim baktım linus çağırıyo gittim yanlarına ipod ipad getirmis muallakler oyun oynuyolar dedim sizin ben dıbınızakoyayim oynadıkları oyun clash of clans. Neyse oturup muhabbet ettik sonra ben yatıyorum dedim geçtim odama biraz face wa takılıp uyudum. Sabah kalktım baktım türkiyede konustugum kız günaydın yazmıs, ulan bi garip oldum ve kıza hiçbişey yazmadım hala pişmanım ama yazmadım dıbınakodugumun kızı yüzünden. Beyler bu arada bizim bu sinemadaki kızı anlatayım boyu 172-173 benim kadar kilosu 55 60, kız fransada doğmuş ama italyada yaşıyo beyler annesi ölmüş bunu tabi bilmiyodum ve kızın pgibolojisi bozukmuş

işte beyler türkiyedeki kıza hicbisey yazmadıktan sonra tabii birazdah rahatım o zamanlar mavi tik falan yok, indim aşağı kahvaltı yapıcam. ingilteredeki kahvaltılar garip beyler önünüze 5-6 çeşit gevrek koyarlar onu kasedeki süte dökerek yersiniz yani yabancı birşey değil bize ama bunlar her gün böyle kahvaltı yapıyolar, ardından da 2 dilim tost ekmeğine reçel bal tereyağı ne beğeniyorsan sürüp yiyorsun, aynı şekilde öğlen yemeğindede tombalıklı sandwiç falan yapıp veriyodu dave, yanındada küçük cips falan güzeldi yani yemekleri. kahvaltıyı yaptım ben oturdum dave in seçtiği şarkıları dinliyorum güzel müzik kulağı vardı adamın. Sonra bizimkilerde hazırlandı falan çıktık dışarı. Beyler peder bana gelmeden önce türkiyenin egesi falan diyoduda yok amk sabahın 7 sinde hava 15 derece ağustos ayındayız, ben gelmişim sıcak yerlerden bunlar gelmiş taa berlinden. Konuşa konuşa gidiyoruz beyler çok güzel bi ortam oluşturduk finn gitar çalıyomuş ama daha çok heavy metal tarzı bana pek hitap etmiyo, bende lise 1 in 2. dönemi başlamıştım klagib bi gitar alıp daha bare basmayı bilmiyoduk o zamanlar biz iyice ısındık birbirimize ama sınıflar ayrı maalesef, linusta iyi baya yakısıklı tekvandocu bi arkadaş. Otoparka gidiliyo beyler her sabah bizi ilk kez getirdikleri yere, ordan da mavi yeşil grup lar aynı otobüs falan diye bi muhabbet var binip bölgedeki güzel turistik yerleri geziyoruz, ben türk kızı da gördüm o da italyan bi arkadaş yapmış host familyden dolayı, beyler ilginç kısım bizim bu türkün italyan arkadaşıyla benim sinemadaki kız yakın arkadaşlar. Bende türk kızla çokta yakın değilim ama aramız iyi olduğundan bilgi falan alıyorum o sıra öğrendim annesinin öldüğünü.

Beyler valla yalan söylemiyim nereye gittiğimizi hatırlamıyorum her sabah farklı yerlere gidiyorduk,geçtim okula işte gezi sonrasında kantinde oturuyorum. http://photos.laltorbay.c...School-Outside-01b-me.jpg beyler burası benim okul işte tam sosyalleşme ortamı. okulda piyano vardı çalan az olurdu genelde ama iyi çalanlar olunca oturur dinlerdim müziği seviyorum çocukluktan beri. Her yaştan her ırktan insanlar var beyler ortam o kadar güzelki bende o asosyalliğimi attım üstümden biraz tabii ailem falanda bilmiyo ne yaptığımı rahatım. Türkiyede hiç yapamıyacağım şeyler yapıyorum falan gittim bi anda hi guys diyip türk kızının masaya oturdum( beyler türk kızına P diyorum arkadaşına L benimkızada K). 2 si oturuyodu masada tahminlerimce L benden 1 yaş büyüktü belki 2 de olabilir ama o 2 sine hiç yan gözle bakmamıştım beyler. Oturduk biraz sonra sınıflara ayrıldık tabi benim sınıfım biraz alt düzeyde genelde kendimden 1 yaş küçüklerle aynı sınıftayım birde arap zengin huur çocuklarıyla.

Beyler karşımda bir kız var anasını gibeyim yok böyle birşey. Hikayede 15 ten fazla kızdan bahsedicem en az zama bunun kadar tahrik eden bir şey görmedim. Kız macar beyler saf sarışın. Türkiyenin başkentinin Ankara olduğunu bildi lan ben sevindim baya niyeyse. Tabii asosyallik kaybolmuş olsada kıza biraz yürüyelim mi falan diyebilecek kadar zütüm yoktu henüz. Merak ettiyseniz beyler bu kızdan bana birşey çıkmadı ama bizim B gelince yapmış birşeyler. Beyler günler böyle geçiyordu cumartesileri büyük şehirlere gidiyorduk sadece okul olmuyordu, bende ps3 shopuna gidip oyunlara bakıyordum 20 30 pounda 5-6 oyun almıştım o zamanlar çok güzel falan derken kasaya gittim bi baktım yok aq adam satmıyo 18 değilsin olmaz diyo. Abi al işte falan ben türkiyeden geldim falan diyorum yok amk yok satmıyo. Üzgünüm ben tabi neyse akşam davele beraber oynadık bi oyunu, o oyunda nhl2008 amk 1 pound almıştım haahahha ulan hala var o oyun :D. Sonra dave e dedim satmadılar diye bana o dediki ben hallederim sen rahat ol. Ulan bir sevinmişim varya benden mutlusu yok. 2 gün sonrada B gelicekti zaten oh miss. (Her pazartesi yeni kafile geliyo beyler, pazarda olabilir tam hatırlayamadım ama 2 sinden biri.) Neyse ben gittim pazar günüydü heralde hatırlamıyorum pek B yi almaya otobüsten herkes indi B yok dedim listeye bakabilirmiyim diye. Lan ordaki kadın bana dedi yarın gelicek diye bi sövmüşüm beyler off. 30 dk geliş 30 dk bekledim bi 30 dk da gidiş derken aklıma şahane birşey geldi. Gittim paignton beach e geçtim bi cafeye sallama çay içiyorum karı kız falan kesiyorum mutluyum. GTA da sahildeki denize doğru uzanan büyük iskelenin aynısı burdada var ama dönmedolap falan yok sadece trambollin birde poker oynanan bir yer var. Gittim ordan 3 donut aldım yiye yiye geçtim eve. Yattım uyudum. http://oddstuffmagazine.c.../uploads/2012/06/1029.jpg alın beyler bu da fotoğrafı

Şimdi hatırladım beyler pazar günleri otobüsler gelirdi pazarteside gezi olmazdı herkes sahile gelir yeni kafileyle kaynaşırdı. Günü bitenlerde pazar günü giderdi. Neyse bi ses duydum bi amk evladı yarraaaaaaam diye bağırıyo. Kafamı döndüm ve hemen kucağına atlamadım tabiki amk. Kardeşim dedim napıyon bebeğim falan yarak yarak muhabbetler sonra geçtik ben p bide b oturuyoruz çimlerde. 2-3 dk onları tanıştırdıktan sonra aklıma dünki kafe geldi dedim kalkın amk gidiyoruz. Nereye falan dediler onlar ama kafe bizim çimlere 1.5 dk uzaklıkta beyler çünkü çimler dediğim yerle okyanusun kıyısı olan kumları ayıran beton 20 30 m uzaklıkta. Geçtik kafeye tabi bu sığırlar şeker falan arıyo ben dünden tecrübeliyim gittim aldm kaşıklarını falan kendiniz alıyosunuz orda. Yedik içtik geçtik okula kantindeyiz yine. Okulun bilgisayarları var ben orda takılıyorum derse geçmeye az vakit kaldı ve bu arada ben gittikçe daha çok aşık oluyorum beyler kıza, türkiyedeki kız falan gibimde bile değil.

okuyanlar bi canlılık belirtisi gösterin lan duvara anlatıyo gibi bu ne aq

Bilgisayarda takılıyorumda kalmıştım beyler. işte osm de falan günlük antrenmanları ayarladım falan çıktım baktım K bizim masada. Beyler zaman ağır çekime girdi, hayata bakış açım değişti, herşey sessizleşti. Çevreme baktığımda herkes salak salak konuşup mutlu bi şekilde tebessüm ederek birbirlerini dinliyodu derken dıbınakodugumun sığırı B enseme vurdu kimi kesiyosun lan diye. Tüm o anlamsızca hayatı sorgulama modu bi anda kayboldu, ortama bi uğultu hakim oldu derken P çağırdı bizi garip bi şekilde etrafı süzerek oturdum masaya. Lan kıza bakınca bana esmer teninin altındaki bembeyaz dişleriyle seninle tanışmışmıydık dedi. Beyler ölüyoorum yanıyorum yok beni gibseler bişey yapamam dondum dıbınakoyim. Salak salak 2-3 sey konustuktan sonra sınıflara geçtik ama durum öyle bi hal aldıki kızın gözünde ona aşık gibi değil tam bi salak gibi duruyorum amk.