ingilizlerin kurşun atmadan istanbulu terketmesi

ingilizler neden tek kurşun atmadan istanbul'u terk ettiler?
Pek çok safdil zanneder ki, Türkiye Kurtuluş Savaşı ile kurulmuş bir devlettir…

Ve yine o pek çok safdil şu soruya cevap veremez; “ingilizler nasıl olur da tek kurşun atmadan istanbul gibi dünyanın kalbi bir şehri terk eder?..”

Bakmayın siz yine pek çok safdilin “dönemin şartları”, “Fransa ile anlaşmazlık”, “Rusya faktörü” gibi içi boş kronojik bilgi safsatası saçmalarına!..

Elin adamı, yüzlerce yıl kendine kök söktürmüş bir imparatorluğun merkezini ele geçirmiş.

Nasıl bir gerekçe olmalı ki, buradan çıkmaya razı olsun?..

iki seçenekleri vardı; ya savaş edecekler ve bölge istikrarsız bir döneme girecekti ya da Türkiye’yi kendi uyduları haline getirecekler ve istedikleri gibi yöneteceklerdi…

ikinciyi seçtiler…

ismet Paşa namlı Lozan fatihine imzalatılan ama aslında Osmanlının son hahambaşısı Haim Naum’un yazdığı anlaşmanın hala açıklanmayan 17 maddesinde kendilerine göre bir ülke dizayn ettiler..

O maddelerde bugün bize yeni Türkiye’nin “büyük devrimleri” diye yutturulan konular var…

Tarihi 1900’lerden başlayan, dini ile bağı zayıflatılmış, dili imparatorluk dilinden göçebe dönemi diline döndürülmüş bir toplum…

Yüksek yargı, askeri ve sivil bürokrasi arasında güç paylaşımına dayalı, toplumun tamamen denklem dışında tutulduğu bir yönetim modeli…

Ruhsuz, kimliksiz ve kişiliksiz kalmış bir topluma, tamamen teslimiyetçi bir devlet yapısı oluşturuldu…

Mahmut Esat Bozkurt yargıyı, Hasan Ali Yücel eğitimi tam da bu istekler doğrultusunda dizayn ettiler…

Bu düzene uygun insan prototipi yetiştirmek için her türlü imkanı kullandılar…

Yaklaşık ciksen yıl sürecek bir dönemin tohumlarını attılar…

Ve tüm bu yapay sistemin kalbine “askeri vesayeti” yerleştirdiler…

Her ne olursa olsun sonuçta silahı elinde askeri bürokrasinin son sözü söyleyeceği bir sistem inşa ettiler…

Bu sistemin işleyişinin taşeronluğunu da Sabetayistlere, izmir Levantenlerine, Yahudi tüccarlara, Kürt kimlikli Ermeni dönmelerine verdiler…

Latin alfabesini sadece onlar biliyordu ve devletin omurgasına yerleştirildiler…

Toplumun tercihleri sistem dışına çıkmaya kalktığında, devletin kuruluş felsefesine uygun olarak darbe, muhtıra, postmodern müdahale yöntemleri; pgibolojik harp metodları ile yoldan çıkan treni rayına oturttular…

Ancak, son yirmi yıl dikişlerin patladığı, sistemin tıkandığı, toplumun olan bitene isyan etme noktasına geldiği bir dönemdir…

Önce Anavatan deneyimi, ardından Refah Partisi yükselişi ve son olarak da Ak Parti’nin patlayışı tüm bu birikimlerin bir sonucudur…

Mesele asla Ak Parti ya da Tayyip Erdoğan meselesi değildir…

Mesele, ingilizler tarafından dizayn edilen ve sonrasında tüm hakim güçler tarafından desteklenen, Ortadoğu’da onlara bekçilik yapması için kurulan bir sistemin sonuna gelmesi meselesidir…

O sistemin cenazesini kaldırmak da Tayyip Erdoğan’a her seferinde desteğinin artırarak sürdüren bugünün yaşayan nesillere nasip oldu…

Kimse kendini kandırmasın, Tayyip Erdoğan sadece kendine verilen gücü samimiyetle kullanan bir liderdir…

Bu büyük değişimin gerçek kahramanı sizlersiniz, bizleriz, hepimiziz…

Sahte düzene hep birlikte başkaldırısını seçim sandıklarında yapan bu ülkenin büyük halkıdır…

Ve o resim de, toplumumuzun arzusunun yerine geldiğinin son ve anlamlı nişanesidir…

Başbakan ile aynı hizada oturan bir Genelkurmay başkanı artık kimse göremeyecek…

Hatta, Mesut Yılmaz gibi general görünce hazır ola geçen bir Başbakan iktidara gelse bile…

Taşeronlar dönemi bitmiş, eski sistem kapanmış, yeni bir dönem başlamıştır!..

memleketim insanına "ananıda al git" diyen bi huur çocuğunu savunmayın bana ananızı giberler. ne bundan öncesi nede bundan sonrası bu ülkeyi ezilmişlikten kurtaramaz kurtaramıycak da çünkü bizim memleketimiz ya yozlaştırıldı yada beyin göçüne teşvik edildi. tek güç anadolu topraklarında yatan beyinlerin daha yeni yeni birşeyleri başarabilmeleri bu başımıza geçenlerden başlarımıza örttükleri kara çarşaflardan pardesülerden kurtulabilen genç nesilden başka savaşabilcek ne bi ordumuz nede silahlarımız kaldı. aslında o kadar çok fırsat varken bu insanların göç etmeleri çok gibimsonik bi olay şahsen bende kendimi gibtirip yurtdışında çalışıp okumak isterim bkz. kanada adamlar beyin göçüyle şimdi bütün olanaklara sahipler. kim bilir belki bundan 20 yıl sonra birileri gelip bu akp kafasından chp kafasından kurtulurda bizim torunlarımızda rahat yaşarlar işte hayat bu amk derler.

kendimi görmüş olduklarımı anlatmak istersem olay şundan ibaret. liseden sonra askeriyeye katılmak çok istedim çünkü kanımda o ruhu o adrenalini hissediyodum kara deniz hava harp astsubaylık hepsini denedim hiçbirinden sonuç alamadım hep mülakatta elendim orda rastladığım olaylardan biride adamın babası abisi subay veya orduda çalışan birisiyse oraya direk girme hakkına sahip halbuki adamlarla oturup konuşamazsın bile yozlaştırılmış sanki adamların beyinleri yok gibi geldi. bana soru sorduğunda kekeliyen veya hal hatır sorduğunda cevap veremeyicek kadar korkutulmuş çocuklardı çok az bi kitleyi almıyolar çünkü onlar aileleri gibi düşünmedikleri için. ordumuz adaylara bu adam benim her dediğimi yaparmı yada ne kadar kafası çalışmıyosa o kadar iyi gözüyle bakıyolar istedikleri bu anladığım kadarıyla. bu sonuç sadece mülakatlara katılmışlığımdan değil. pek çok akrabam ve abilerim orduda subay veya memur onların eskiden düşündükleri şimdi aynı şeyler değil onlarda şikayetçi bu durumdan aslında adamlar bezmiş tuvalet temizletmekten askerlerimize.

neyse günümüzde sadece ordu değil eğitimide gibtiler adam kendi ağızıyla söyledi "imam hatipli olduğum için ünv. alınmadım ben " artık kin veya hınç beslemiş içinde ki bu duruma geldik. bende meslek lisesi mezunuyum ve bi çok ünv. benide almadı bende kendimi özel okula yazdırmakda buldum çareyi ve burdan gibtir olup gitmeyi şimdi diceksin gibtir git senmi kurtarcan memleketi e dıbına kodugum. bin sen ben olmasak kim endüstriyi sanayiyi geliştircek kim karşı çıkcak bu zihniyete kim oy hakkını kullancak. ingiliz amerikan veya bi başkası zütümüzü gibmekte, bunlar ve sen hala oturup magazinlerde 31 çekmektesiniz.
Eskiden anlatılırdı oturup ülkenin sorunları konuşulurdu şimdi sadece karı kızdan bahsetmekteyiz. portekizliler güney amerikayı nasıl sömürdüler nasıl onları dillerini dinlerini kullanıyolar adamlara rahat yaşabilcekleri ortamları hazırladırlar ve onların kaybetmek istemiycekleri şeyleri verdiler şu an aynı bizde olduğu gibi o kadar rahat yaşıyoruz ki adam kalkıpta oy atmaya bile tenezzül etmiyo artık.

özet: anasını gibmekteler ülkenin ve sen hala 31 çekmektesin bu saatte ne diyelim gibilmiş zütün davası olmaz beyler. rahat ve hür yaşamaya bakın.
edit: ingiliz falan bilmemde hayatımı karartılar zamanında huur çocukları ama analarını gibicem bir liseli edasıyla hemde