ingiliz okçusunun hikayesi

Toplantı bittikten sonra taktik çadırından çıkıp kendimkine doğru yöneldim, çalışma sahasını geçerken martin ile karşılaştım.

"O lanet huuryu nerden buldun"dedi.
"Hah, senin yeteneklerinin dışında"

Bana bakıp güldü. Ben çadırıma doğru yürürken peşimden geliyordu.
"Saldırı vakti ne zaman?"
"Gece saldırıyoruz."
insanlarla uzun süre konuşmayı sevmezdim, verdiğim yanıtlar genelde fazlalıktan yoksun ve net olurdu.

Peşimden çadıra girdi, ben üzerimi değiştirirken yatağıma atladı ve bacak bacak üzerine atladı, kız gitmişti ama hala yatakda yatıyor gibi yastığı okşuyordu. Garip biriydi şu martin.

Hançerimi masanın üzerine koydum, tuniğimin üzerine hafif ve kısa bir zincir yelek geçirdim. Bacak korumam yoktu, hareketlerimin kısıtlanmasını sevmezdim. Son olarakda aziz georgeun kırmızı haçlı amblemi ile süslenmiş bacak tarafına doğru uzamayan kısa bir cübbeyi üstüme geçirdim.

Kılıcımı kemerime, okumuysa sırtıma alıp çadırdan çıktım, martinde beni takip ediyordu.

"Nereye gidiyorsun" dedi.
"Tavernaya" dedim. "Gel istersen"
"Olabilir."

Kampın dışındaki Fransız köyünün olduğu tarafa doğru giderken, antrenman sahasında birilerinin dövüştüğünü fark ettim. Dikkatimi çekti çünkü plaka zırhları vardı, soylu olmalıydılar. Tavernaya gitmeden önce peşimde martin ile antrenman dövüşünü izlemek için o tarafa doğru yöneldim.

ikiside tepeden tırnağa plaka zırh giymişlerdi, birisinin armasından sir william pipper olduğunu anladım, öbürü ise yeşil ve siyahlı tanımadığım bir armaya sahipti.

Sir william kılıcıyla yukarıdan bir hamle yaptı, kılıcın ivme kazanması için geniş bir savurma yapmıştı, diğer dövüşcü hızlı bir hamleyle kalkanını yukarı kaldırdı ve sir william ın zırhlı göğsüne sert bir tekme geçirip onu yere yığdı, ardından yüksek sesli bir kahkaha koyu verdi.

Martinde onları izlerken gözleri parlıyordu ve sir william ı destekleyen tezaruhatlar yapıyordu.

Yere düşen sir william öfkeyle ayağa kalktı, kılıcını ve kalkanını yere attı, bu hareketine affallayan rakibi gardını indirmişti ama sir william aniden tüylğ miğferini çıkarttı ve rakibin üzerine atılıp kafasına bir yunruk geçirdi. Böylece çamurun içinde yumruklaşmaya başladılar.

insanların öfkelerine ve basitliklerine acıyordum ama bu beni bir yandanda gülümsetmişti, kavgadan sıkılan martin beni çekiştirdi ve tavernaya doğru yola koyulduk.

@72 panpa ageof u azalt biraz iyi görmüyorum gidişatını.

@74 panpa sözlükten illa tarihten anlatan seven, özellikle tarihsel kurgu seven adamlar çıkar, çıkıyorda.

@76 panpa yaz boyu hergün bu saatlerde bikaç part atıcam zaten bütün gün onlineım telden giriyorum, on görürseniz beni basın küfürü başlığa geleyim yazayım :D

Takip eden varsa daha yazabilirim.

@79 ok panpa 15 dk ya geliyor yeni part.

Le chaton isimli tavernaya geldik, yörede kalan nadir fransızlardan biriydi hancı ve garsonluk yapan oğlu, çıkarlar insanı yurdunu satacak kadar pislik bir hale getiriyordu. Bizi güler bir yüzle karşıladı ve bizi masamıza geçene kadar takip edip siparişlerimizi aldı. Ben bir kadeh şarap istedim, martin ise hernekadar fransız biralarını sidikten farksız bulsada bir maşrapa bira istedi.

Martin masamızın sağında bir yere dalmıştı, bende fırsattan istifade mekanı incelemeye koyuldum. Dışı taş ama içi tahta ile kaplanmış, gösterişsiz 2. Sınıf bir taveranaydı ama savaşın laneti altındaki bu topraklarda böyle bir yeri bile bulmak zordu.

Bir an martinin nereye baktığını merak edip kafamı çevirdim, iyi giyimli fransız bir çifti dikkatlice süzüyordu, hallerinden ingilizlerle çıkarı olan fransız bi tüccar çift olduklarını anlamak zor değildi.

ona neden baktığını soramadan masadan kalktı, çiftin masasına gitti ve tek bir laf etmeden erkek olanın şarapını eliyle döktü ve histerik bir kahkaha koyuverdi. Bense sandalyemde dönüp olanları izlemeye başladım.

Adam Fransızca bir şeyler mırıldanmaya başladı. Martin adamın yüzüne doğru yaklaştı ve "seni anlamıyorum" diye böğürdü, ardından tahta kadeh ile adamın kafasına sert bir darbe attı, adam sandalye ille beraber devrildi. Kadın olduğu yerde kaldı, bir çığlık bile atamadı.

Martin kadına döndü ve saçından tutup yüzünü masaya yapıştırdı, o an yüzünü görebildim. hoş bir kadındı ama güzelliğinden çok masanın sıkıştırdığı dolgun göğüsleri dikkatimi çekmişti.

olacak şeyleri anlayan adam ayağa kalktı ve delirmiş halde martin in kadının yüzünü bastıran kolunu tutup fransızca birşeyler söylemeye başladı, olaya karışma vaktinin geldiğini düşünüp ayağa kalktım ve adamın dizlerine doğru bir tekme geçirdim. Adam yere yığıldı ve köşeye çekilip yarı ağlar halde dua etmeye başladı. Anlayabildim çünkü latince dua ediyordu. Küçüklüğümde köyün rahibinden bir süre latince dersi almıştım.

Martin kadını bastırır halde yüzüne doğru eğildi ve geniş diliyle kadını çenesinden alnına kadar yaladı. Kadın o an inanılmaz yüksek bir sesle çığlık attı ve ağlamaya başladı. Bense hevesli bir şekilde gösteriyi izliyordum.

Birkaç saniye daha kadının yüzüyle oynadıktan sonra ani bir hareketle kadının pahalı elbisene asıldı ve sırt tarafını tamamen yırttı, dolgun poposu ortaya çıkmıştı, bende pantalonumda bir hareketlenme hissettim. Kadını yere yatırdı, hızlıca pantalonunu çıkarıp kadına bir domuz gibi arkadan sahip oldu, bende heyecanla izledim. Birkaç dakika sonra işini bitirip kadını itti ve üzerinden kalktı, artık ağlamayı kesen kadının tek yaptığı şey hissiz bir şekilde etrafa bakmaktı. Martin pantalonunu çekti ve masaya doğru yöneldi, bende onunla birlikte masaya oturdum.

Savaş...
Ruhumuzun bir parçasını çoktan yakmıştı.

Panpalar bugünlük yeter, dönemle ilgili yada hikaye ile kafanıza takılanları sorabilirsiniz.

@89 panpa küçük bi spoiler verem diğer partta hancı hiç bişey olmamış gibi içkileri getirecek zaten fransızların hepsi kaçmış, mekan onların dışında boş. işgal bölgesi zaten ingilizlere yamuk yapanı giberler

Tarihdede böyleydi zaten ebesini gibtiler kuzey fransanın

iyi geceler efem, yarın 22.00 de hikaye devam

Şuan online ım

Panpalar bugün yazamıyıcam gerçekten içinden gelmiyor kusura bakmayın, yatacam amk bu saatte

Ne alaka amk robin hood la hırsızlık vs varmı?

@105 arkadaşım ben savaşın takluğunu ve gerçeği anlatıcam, o dönemde ingiliz okçularına şeytanın atlıları deniyordu çünkü adamlar tecavüz, hırsızlık yağma her türlü taku yapıyordu. Savaştan önce bölgeye gönderiliyordu atları ile talan edip geliyorlardı.

Çocuk masalı anlatmıyorum burda, halk kahramanı arıyorsan okuma kardeşim.

@106 panpa taht oyunlarının tüm kitapları ile birlikte hobitten tutta unutulmuş diyarlara kadar hepsini okudum ama daha çok tarihsel kurgu okuyorum.

Sözlükte kültür seviyesini arttırmaya çalışıyorum kötümü yapıyorum?

Edit: sen ne yazıyorsun bu arada , ifşa vs istemiyorsan inboxa link at bakayım

@109 evt panpa çok okuyan, araştıran bir kahinim. Senide görüyorum şuan elin gibinde ferre izliyon yandada inci açık

@111 eyw panpa şuan kafamda derleme yapıyorum bugün yazamıyıcam büyük ihtimal, yatma kararım var telden yazıyorum