1. 251.
    0
    hdjcucjch
    ···
  2. 252.
    0
    Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı'nın sonlarına yaklaşırken 1915- 1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadasında Osmanlı Devleti ile itilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.

    Çanakkale savaşı, Birinci Dünya Savaşı içindeki, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. 1. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını italya’ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan hezimeti ise, Rumeli’deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar ordularının istanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli’nin kaybı, istanbul ve Boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın doğal bir sonucu olarak değerlendirilmiştir.
    ···
  3. 253.
    0
    Dolayısıyla 1. Dünya Savaşı’na rastlayan günlerde Osmanlı Devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak istemiş; fakat Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman imparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle duruma müdahale etmiştir. Bu surette Osmanlı devleti, kaderine alelacele, 2 Ağustos 1914’te “üçlü ittifak’la bağlanmıştır. işte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet, 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu Türk Ordusu’dur. Avrupa’da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almakta son derece zorlanmıştır. Halbuki “üçlü itilaf”ın askeri gücü günden güne artmaktadır. Bu güç, hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. ingiltere başkanı Lloyd George ve Bahriye Nazırı Churchıll bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin eseridir.

    Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadasının seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, özellikle güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya’nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda Boğazlar Doğu cephesinin en müsait ve hayati menzil hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya’yı takviye edecek, Batı cephesinin yükünü hafifletecek dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve italya “itilaf” devletleri yanında savaşa katılacaklardı. O zaman ingiliz Bahriye Nazırı olan Churchill’in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk-Sarıkamış Harekatı üzerine telaşlanan ve çok zor durumda kalan en azından hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka cephelere çekilmesini isteyen Rusya’nın yükünü azaltmak için, Çanakkale Seferi’ne karar verilmiş; fakat kesin neticeyi Batı cephesinde arayanları darıltmamak için öncelikle donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır. Çanakkale Savaşı genel hatları itibariyle: itilaf Devletleri’nce; Osmanlı Devleti’nin başkenti konumundaki istanbul’u alarak boğazların kontrolüne ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden bini savaş dışı bırakarak ittifak devletlerini zayıflatmak amacı ile açılan cephedir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 254.
    0
    Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa kendi sınırlarından taşıyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupa’yı ikiye bölüyordu. Diğer yandan Almanya- Fransa ve Rusya- Avusturya arasındaki çekişmeler gerginliğe dönüşüyordu. 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan imparatorluğu veliahtı Arşidük Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçi tarafından öldürülmesi bu gerginliğe son noktayı koydu. Bu olay üzerine Avusturya’nın 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a seferberlik ilanının ardından 1. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve italya’dan oluşan “üçlü ittifak devletleri” bir yanda da ingiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan “üçlü itilaf devletleri” sonunda taraflar Avrupa’yı ikiye bölmeyi başarmışlardı. Savaş ilanlarının ardından italya tarafsızlığını ilan ettiyse de bir yıl sonra itilaf Devletleri’ne katıldı. Bu sırada Osmanlı imparatorluğu tarihin gördüğü en geniş sınırlarına sahip olmuş, her çeşit millet ve inanışı içinde barındıran ve yaklaşık 600 yıl süren saltanatını 20. yüzyılın başında kaybediyordu. Dışta ve içte yaşadığı mücadeleler Osmanlı Devleti’ni çökertiyor, topraklarını ve gücünü dağıtıyordu. Son olarak Trablusgarp savaşı ve Balkan savaşları ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanlı Devleti, doğu Trakya dışında Avrupa’daki bütün topraklarını kaybetmiş, diğer ülkelerin nezdinde ki saygınlığını ve gücünü yitirmişti. Artık Osmanlı Devleti’nin ölümü bekleniyor ve diğer ülkeler tarafından paylaşım planları hazırlanıyordu.
    ···
  5. 255.
    0
    Rusya boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmeyi hedeflerken, ingiltere Süveyş Kanalı ve Hint yolunun güvenliği için Filistin’i ele geçirmeyi tasarlıyor. Fransa, Lübnan, Suriye ve Kilikya’nın kontrolünü düşlüyor; Almanlar doğuya yayılma politikası güdüyor, italyanlar ise Antalya’ya sahip olmak istiyordu. Birinci dünya savaşının patlak vermesinin ardından Osmanlı Devleti önce itilaf devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusya’nın bu duruma soğuk bakması Osmanlı’yı Almanya’ya doğru itti ve 2 Ağustos 1914’te yapılan gizli bir antlaşma ile Osmanlı - Alman ittifakı kesinleşmişti. Bu tarihten sonra, güvenliği açısından seferberlik ve silahlı tarafsızlık ilan eden Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1914’te ingiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslau adlı iki Alman savaş gemisini boğazlardan geçmesine izin verir ve Boğazları tüm yabancı gemilere kapatır. Goben ve Breslau boğazlardan geçmesi itilaf devletlerinin tepkisine yol açmıştı. Bu gemilerin Çanakkale Boğazı’nı geçerek istanbul’a geçmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı devleti, Boğazlar antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı. Alman donanmasına bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılacaktı. Bunun üzerine Osmanlı devleti, bu iki gemiyi daha önce ingilizlere sipariş ettikleri ve hatta parasını ödedikleri halde alamadıkları iki gemi yerine satın aldıklarını açıklar. Böylece, Yavuz ve Midilli adı verilen bu iki savaş gemisi Osmanlı Donanmasına katılmış olur. 27 Eylül 1914’te Amiral Soucgon komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı Karadeniz’e Ruslara ait Sivastapol ve Novorosisk limanlarını bombalayınca 1 Kasım 1914’te Ruslar Kafkasya’da sınırı geçerek fiilen savaş başlatmış ve Osmanlı Devleti de sıcak savaşı içine çekilmiş olur.

    itilaf Devletleri’nin Boğazları açma nedenlerinin başında, elbette ki boğazların sahip olduğu stratejik önem yatıyordu. Rusya’ya yardım edebilmek hedefiyle yapılanan bu düşünce; aynı zamanda Almanya’dan yeterli yardım alamayacağı ve fazla direnemeyeceği düşünülen Osmanlı’yı tek başına ve planlanmış bir barışa mahkum etmeyi planlıyordu. Ayrıca Boğazları kazanmak demek, istanbul’u ele geçirip Osmanlı ve tüm Avrupa üzerinde manevi bir yıkıma sebep olmak demekti. Tarafsız kalan pek çok ülke bu başarıya kayıtsız kalamayacak ve itilaf devletleri’ne katıldıklarını açıklayacaklardı. Boğazlardan geçilebilirse, kazanılacak olan başarı tüm Müslüman sömürgeleri sindirecek, güneyde sömürge devletlerini rahatsız eden hiçbir şey yaşanmayacaktı. Bu düşünceyle ingiltere 28 Ocak 1915’te Osmanlı’ya savaş açma kararı aldı ve bu karara Fransa’da katıldı. Batı Cephesi’nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman Orduları, Fransız-ingiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi’nde cepheler kilitlenmişti. Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi’ndeki savaşta kısa sürede bitmeyeceği anldıbına geliyordu.

    Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, ingiltere ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı. Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapmaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla ingiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu. Fransa ve ingiltere’nin desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir. Baltık Denizi ise Alman Donanması’nın denetimindedir. Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise aynı şekilde Alman denetimindedir. Olası dördüncü yol ise Osmanlı Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve istanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Çok yakın geçmişte, Balkan Savaşı’nda, Trablusgarp Savaşı’nda ve Sarıkamış Harekatı’nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı Devleti’nin askeri gücü, itilaf Devletleri’nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir. Avrupalılarca “hasta adam” olarak görülen yaşlı Osmanlı Devleti’nin boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir. Eğer boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya’nın desteklenmesi olanaklıdır. Gerçekten de Rusya, Kasım ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı’na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir. Böylece Kafkasya da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir.

    Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya’nın Batı Cephesi’nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur. Bu tespit, özellikle ingiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi’ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştı. Ayrıca ingiliz donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır. Böylece Batı Cephesi’nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranmaya başlandı. Sonuçta Boğazlara yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır. Rusya ile bağlantının bu şekilde boğazların kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı devletinin başkenti olan istanbul’un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir. ikisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 256.
    0
    jdnchdnx jsnxnxbbcbcnbcbxb
    ···
  7. 257.
    0
    hchhchcccch
    ···
  8. 258.
    0
    nxnxjjxjcjjcjc
    ···
  9. 259.
    0
    jsjxhxjxhhcc
    ···
  10. 260.
    0
    gsgshxhhcc
    ···
  11. 261.
    0
    hahzhzhhzhz
    ···
  12. 262.
    0
    eehhehehe
    ···
  13. 263.
    0
    bebebebeb
    ···
  14. 264.
    0
    memememme
    ···
  15. 265.
    0
    amammamamamam
    ···
  16. 266.
    0
    lalallalalal
    ···
  17. 267.
    0
    uucucucuucuc
    ···
  18. 268.
    0
    tvvtvttvtv
    ···
  19. 269.
    0
    swswswswswswsw
    ···
  20. 270.
    0
    rtrtrtrtrgthg
    ···