1. 209.
    +1
    "acele etmemiz lazım. sapan'ı da bulup, direk havaalanına geçmeliyiz." dedi chucky.
    herkes onaylarcasına başını eğdi.

    onu kaybettikleri yere gideceklerdi, karşıyaka mezarlığının oraya.
    enfekteler ne kadar yoğun olsa da, dostlarını bulmaya kararlılardı...

    10 dakikalık bir mesafeleri vardı. ara sokaklardan gitmeyi tercih ediyorlardı.
    enfekteler, genel olarak cadde ve bulvarı doldurmuş; oralarda geziniyorlardı.
    ellerinde boruları, satırları ve keserleri ile beyler önden gidiyordu bu sefer.

    gibirella ve chucky hemen arkalarında,
    onların arka kısmında en arka tarafta ise helen vardı.

    helen silahın varlığından, akvaryum'a bile bahsetmedi yol boyunca.
    sadece tek temennisi vardı; yol boyunca kullanmamak...
    ···
  2. 208.
    +1
    içlerindeki özgüvenle birlikte, montlarını, eldivenlerini giydiler.
    demir borularını ve keserlerini ellerine aldılar.

    ayakkabılarını düğümlüyorlardı, arkadan tomris ve lufi'yi gördüler.
    duygulu gözlerle gençlere bakıyorlardı.

    tek tek sarıldılar, her şey için çok teşekkür ettiler.
    son olarak helen sarılıyordu ki, tomris eline gizlice bir şey tutuşturdu.
    helen avcuna baktığında, tabancayı gördü.

    şaşkın gözlerle tomris'e baktı.
    tomris tebessüm etti ve başını öne eğdi, kabul et dercesine...

    helen kimselere göstermeden tabancayı çantasına koydu ve arkadaşlarının peşinden
    tehlikeli sokaklara ilk adımını atmış oldu.
    ···
  3. 207.
    +1
    tomris gençlerin yüzündeki buruk ifadeyi görünce şaşkına dönmüştü:

    "kurtuluyoruz çocuklar, bu suratlarınızın hali ne? artık geceleri enfektelerin sokaktan gelen sesleri ile uyumayacağız. güzel günlere uyanacağız, her şey eski haline dönüyor; şükürler olsun! anlatın şimdi bakalım, sizi bu kadar düşündüren şey ne?"

    gibirella aradan çıktı ve anlatmaya başladı.
    her şeyi baştan sona anlattı tomris ve lufi'ye.

    tomris, kaçamak bir cevap verdi.

    "gençler, sizlere evimizi açtık. yemeğimizi paylaştık, rahat bir uyku imkanı tanıdık.
    biz yaşlılardan daha fazlasını bekleyemezsiniz heralde... "

    lufi de gençlere bakış attı:
    "yolunuz açık olsun, umarım dostunuzu bulursunuz. ulaşabilirsek şayet,
    havaalanında görüşmek üzere... "

    gibirella sert çıktı ihtiyarlara:
    "yaşıyor mu, yaşamıyor mu bilmiyorum. ama onu bulmalıyız... o bizim dostumuz, ekip arkadaşımız. buralara kadar onun da desteği ile geldik öyle değil mi arkadaşlar?"

    herkes onaylarcasına kafa salladı.
    pinkpillow derin bir nefes aldı.
    kendisi için hayatını tehlikeye atan sapanlavurbeni'yi bulacaklarına cani gönülden inanıyordu ve herkesin içinde tuhaf bir itirafta bulundu...

    "ilk gördüğüm günden beri aşığım ona. her baktığımda bakışlarını kaçırıyor, aynılarını hissediyor mu bana karşı bilmiyorum. ama kararlıyım, her şeye rağmen onu ilk gördüğüm anda bütün sevgimi ileteceğim, karşılığı olsa da, olmasa da... "

    herkese müthiş bir umut doğmuştu durduk yere.

    akvaryum çıktı aradan: "bulacağız kardeşimi, yeniden eski günlere döneceğiz!"
    jamaika ile fero konuşmaya başladılar
    "tinychat sohbeti açıp muhabbet edeceğiz sözlüktekilerle tekrar!"

    chucky tuce de dahil, herkesin yüzünde tebessüm oluşmuştu.
    bugün, diğer günlerin aksine daha güzel olacaktı...

    fakat, vakit daralıyordu.
    acilen yola koyulmaları gerekiyordu, son 8 saatleri vardı...
    ···
  4. 206.
    0
    up up up
    ···
  5. 205.
    +2
    güneşin ilk ışıkları, odaları aydınlatıyordu...

    kimsenin uyanmaya niyeti yoktu, kötü bir gün olacaktı.
    nasıl güzel olabilirdi ki?
    güzel olması imkansızdı.

    o yüzden uyumayı tercih ediyorlardı.
    ama içeriden gelen bağrışma sesleri öyle demiyordu.

    salondan tomris'in çığlıkları geliyordu.

    endişe ve telaş içerisinden erkekler kendi odalarından,
    kızlar kendi odalarından fırlayıverdiler salona.

    tomris ve lufi kapasitif bir radyo'nun önünde bekliyorlardı.
    kimsenin konuşmasına izin vermeden lufi bağırdı: "sessiz olun, radyo yayını var!"

    herkesin kalbi duracak gibiydi. radyo'dan, spiker konuşmaya başladı.

    "sevgili yurttaşlarımıza günaydınlar diliyoruz. evet... gün her şeyden daha kara bugün.
    3 gün içerisinde 4.5 milyon insanımızı semptom7 virüsüne kurban verdik. ilaç üreticileri ve teşhircileri bildiğiniz üzere dün akşam ölü olarak ele geçirildiler. başbakan ricard dexer shawn ise, kabinesi ile birlikte 3 gündür cia ve swat ekipleri tarafından aranıyor. profesyonel searcher ekibi, başbakanın endonezya'da olabileceği tahminleri üzerinde duruyor.

    öte yandan tüik'ten gelen verilere göre
    sınır dahilinde yaşayan insanların %99.2'si dönüşüm geçirdi.
    şehir neredeyse tamamen enfektelerin eline geçmiş durumda.

    yine de ulaştırma ekiplerinden açıklamalar var.
    tırnak içerisinde belirtiyoruz, bu kısmı özenle dinlemenizi talep ediyoruz.

    "kurtarma çalışmalarının sonuncusu bugün yapılacaktır. 19 şubat 2015 tarihinde saat 23.00'da ankara'ya yıkım işlemi uygulanacaktır.
    şayet sağlıklı olan, sesimizi duyabilen yurttaşlarımız varsa 19 şubat 2015 tarihinde saat 20.00'a kadar esenboğa havalimanına ulaşmalıdırlar. yetkililer tarafından yapılacak kontrolden sonra, herhangi virüs belirtisi bulunmayan yurttaşlarımız uçaklar ile istanbul'a transfer edileceklerdir."

    tekrarlıyoruz:

    "kurtarma çalışmalarının sonuncusu bugün yapılacaktır. 19 şubat 2015 tarihinde saat 23.00'da ankara'ya yıkım işlemi uygulanacaktır.
    şayet sağlıklı olan, sesimizi duyabilen yurttaşlarımız varsa 19 şubat 2015 tarihinde saat 20.00'a kadar esenboğa havalimanına ulaşmalıdırlar. yetkililer tarafından yapılacak kontrolden sonra, herhangi virüs belirtisi bulunmayan yurttaşlarımız uçaklar ile istanbul'a transfer edileceklerdir.

    • **

    • **

    • **

    şimdilik size aktaracaklarımız bu kadar... "

    herkesin içinde tuhaf bir boşluk oluştu...

    tomris mutluluktan havalara uçuyordu!
    "kurtuluyoruz, kurtuluyoruz!" diye bağırıyordu evin içerisinde.
    lufi ise düşünceliydi... "çözebilirdim, bu kadar insanı kurtarabilirdim." diyordu kendi kendine. gençlerde ise yarı mutluluk, yarı hüzün vardı.

    kurtulacaklardı, evet... her şeye, hayata yeniden başlayacaklardı.
    fakat sapan ve pompei kayıptı...

    bu onları düşüncelere sevk ediyordu...

    tarih 19 şubat 2015, saat 11.34
    Tümünü Göster
    ···
  6. 204.
    0
    rezerved
    ···
  7. 203.
    0
    2. Sayfa bitti benide ekle aq güzel hikaye
    ···
  8. 202.
    0
    up up up
    ···
  9. 201.
    0
    Ilk sayfa bitti

    Guzel hikaye panpa sariyo eline saglil
    ···
  10. 200.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 199.
    +2
    bugünlüğüne olsun, rahat bir uyku çekeceklerdi.

    lufi'nin bürosu oldukça güvenliydi. tomris hanım yataklarını kurdu herkesin, kızların odası ayrı; erkeklerin odası ayrı olacaktı.

    söylemeden de edemedi: "yorgunsunuz, duş almak isteyen olursa hemen soldaki salondan girin. ışıkları takip edin, koridorun sonunda banyoyu bulacaksınız."

    tomris'in bu sözünün ardından herkesin gözleri doldu.
    yine de ona bir şey demeden, teşekkür ederek ihtiyaç duymadıklarını belirttiler.

    herkes yataklarına girdi. uyku zordu. yatak başında iki tarafta da muhabbet vardı.

    gibirella, pinkpillow'a "suç sende değil, kendini suçlamaktan vazgeç. doğanın kanunu bu, ölüm her şeyin içinde var. önemli olan bundan sonrası. hayatın, hayatımız ve gelecekteki nesillerin yaşamı olmalı hedefin."

    bu sözler pinkpillow'un içini bir türlü rahatlatmıyordu.
    her şeye rağmen, yine de daha az suçlu hissediyordu önceki saatlere göre.

    helen ise chucky ile konuşuyordu. onların sohbeti, şu anki dünyanın çok dışındaydı sanki.

    chucky konuşuyordu: "akvaryum hoş çocuk, bu olaylar olmasa kısa süre içerisinde evlenecektiniz heralde? ne dersin?"

    helen tuhaf bir bakış atmıştı. "evlilik mi? bence iğrenç. böyle mutluyuz. yok çocuk yap, yok ev işleri, yok temizlik. hiç gelemem!" diyordu gülümseyerek.

    //

    diğer taraftan fero, jamaika ve akvaryum muhabbet ediyorlardı.
    lufi'nin söyledikleri onları oldukça umutsuzluğa sürüklemişti.

    fero söze girdi: "1000 kişi ya var, ya yok diyor adam.
    düşünsene bizim bilgisayarcı hüsnü hoca bile zombiye dönüşmüştür."

    akvaryum kikirdeyerek cevapladı:
    "o herif zaten yaşamıyordu dıbınakoyim."

    kısa süreli gülüşmelerden sonra, jamaika'nın da neşesiz olduğunu gördüler.

    19 yıllık kuzeni, kardeş gibi büyüdüğü superrman kilolarca ağırlıktaki merdivenin altında can vermişti. dahası anlık bir olaydı, kendisi de ölebilirdi.

    yaşadığı olaylar pgibolojisini oldukça zorluyordu.

    fero ve akvaryum'un muhabbetini dinleyerek, biraz olsun rahatlamaya çalışıyordu...

    muhabbet arasında iki oda da uykuya daldı.
    rahat bir uyku onları bekliyordu

    - en azından bu gecelik...
    ···
  12. 198.
    +2
    lufi, çocukların merdiveni çıkmasını bekledi.

    arkasından otomatik laboratuvar kapısı şifreleyerek arkalarından yukarı çıktı.

    herkes oldukça açtı, kızlar ve tomris hanım fırında tavuk yapmışlardı.

    herkese fazlasıyla yetecek kadar tavuk vardı ve onları bir ziyafet bekliyordu.

    yemek sofrası kurulmuştu, neşesiz de olsa; herkesin karnı zil çalıyordu.

    fero ilk hamleyi yaparak, oturumu açmış oldu.

    akıllarındaki soru işaretlerini, hüznü bir kenara bıraktılar bir süreliğine. hepsi yemeklere yumuluyordu. jamaika parmaklarını yiyordu adeta.

    tomris onu gördüğünde gülümsedi: "güzel yapmış olmalıyız, kızların sihirli parmakları değdi bu yemeğe" diyerek kızları övüyordu.

    lufi bir parça tavuğunu aldı, yedi ve izin isteyerek sofradan kalktı.

    pinkpillow ısrarla hiçbir şey yemiyordu. abisinin acısı henüz çok tazeydi, karın açlığını hissetmiyordu bile. helen yanına yaklaştı: "güzel yapmışız, ye haydi" dedi şakayla karışık. zor da olsa bir parça ısırıp kenara bıraktı pinkpillow. çoğu şeyden kendisini sorumlu tutuyordu. sapanlavurbeni'nin kaybolmasından, abisi superrman'in merdiven altında kalmasından...

    çektiği acıyı, mahçubiyeti daha da çok arttırıyordu.

    ama nihayetinde ayakta kalmalıydı. ilk gün konuştukları gibi, ekip halinde olmalılardı. kimsenin moralinin bozulmaması, çözüm anahtarıydı...
    ···
  13. 197.
    0
    hahahahha amk lan ben neden teyze oldum. herkes genç deli dolu
    ···
  14. 196.
    0
    ne pişirmiş tomris?
    ···
  15. 195.
    0
    devam panpa hadi
    ···
  16. 194.
    0
    4 gözle bekliyoruz panpa devam
    ···
  17. 193.
    +3
    akvaryum diğerlerine göre daha çok merak içerisindeydi. sordu lufi'ye:

    "peki dönüşmeyen, sağlıklı insan kaldı mı?"

    arkasından jamaika sordu: "koloni var mı gerçekten?"

    fero meraklı bakışlarla, lufi'nin vereceği cevabı bekliyordu...

    lufi PiPOSUNDAN BiR NEFES ÇEKTi VE KONUŞMAYA GiRDi:

    "MORALiNiZi BOZMAK iSTEMEZDiM ÇOCUKLAR. AMA BiLiMLE UĞRAŞAN BiR iNSAN OLARAK SiZLERE YALAN DA SÖYLEYEMEM. HASTALIK ÖNCESi:

    ANKARA'DA YAŞAYAN iNSAN SAYISI 4 MiLYON 551 BiN KiŞiYDi.
    ViRÜS YAYILDIKTAN SONRA, 2 GÜN iÇERiSiNDE DÖNÜŞEN iNSAN SAYISI TAM 4 MiLYON KiŞi."

    gençlerin içini büyük bir huzursuzluk kaplamıştı.
    geniş çaplı düşündüklerinde bu 4 milyon insan arasında anneleri, babaları, kardeşleri hatta bütün akrabaları olabilirdi. öte yandan 551 bin kişi için bir şey dememişti lufi.

    fero merakla sordu lufi'ye: "peki ya kalan 551 bin kişi?"

    lufi iç çekerek cevapladı:

    "virüs bulaştığı anı takiben 2 saat içerisinde ölen insan sayısı 550 bin kişi... "

    lufi konuşmasını bitirdi. koloni yoktu, canlı insan yoktu.
    umut yok gibiydi artık...

    yukarıdan tomris'in sesi ile irkildiler daha sonra...

    "yemek hazır!"
    ···
  18. 192.
    0
    Beyzbol sopası almaya gidiyorum sayende.
    ···
  19. 191.
    0
    devam panpa hadi güüzel gidiyo
    ···
  20. 190.
    +2
    tahmin ettikleri gibi, lufi enfektelerin salgını ve hastalıklar hakkında araştırmalar yapıyordu. gençlerin gözündeki merak, lufi'nin heyecanını ikiye katlamıştı.
    anlatmaya başladı...

    "8b numaralı hasta bu. daha önce 7 enfekte üzerinde deneyler yaptım, başarısız oldu.
    ama bu enfektede dikkat çekici bir durum var. kalp ritimleri farklı, PANZEHiR enjekte ettiğinde diğerlerinden çok daha farklı tepkiler veriyor. yaklaşık 1.5 gündür bununla uğraşıyorum. bakalım neler çıkacak ortaya."

    lufi oldukça bilgiliydi. superrman'in dediği gibi çatlak birisi değildi. oldukça bilgili, bu konu üzerinde sıkı çalışmalar yürüten; gerçek bir bilim adamıydı.
    en azından gençlerin ilk izlenimi bu şekildeydi.

    jamaika, lufi'nin bilgilerine sığınarak sordu.

    "nasıl başladı salgın lufi amca, bilginiz vardır muhakkak."

    lufi, ağzına piposunu aldı ve laboratuvarın içindeki ara odayı işaret etti.
    içerideki bölmeye girdi gençler ve koltuğa oturdular.

    lufi sandalyesini sürükledi ve karşılarına geçti...

    "bundan 3 ay önce başladı her şey. yeni bir düzen oluşturmak adına denek çalışmalar yapılmalıydı. daha önce kobay olarak kullanılan fareler ve köpekler bu testi kaldırabilecek organizmalar değildi. binlercesi deney sırasında telef oldu. sinir sistemi yoğun çalışan bir varlık gerekliydi. maymunlar seçildi, insana en yakın sinir sistemlerine sahip olduğundan ötürü. yüzlerce denemenin ardından, maymunlar da sonuç vermediler. onlar da itlaf edilmiş oldu. son çare olarak türlerimiz kalmıştı, insanlar...

    bir insan üzerinde, ölümcül bir deney yapmak ne kadar acımasız değil mi çocuklar?"

    hep bir ağızdan onay verdi jamaika, fero ve akvaryum.

    lufi devam etti: "işte hayat ve sistem daha acımasız. yüzlerce, hatta binlerce insana gizli kanallar ile ulaştılar, iş teklif ettiler. önlerine çantalar dolusu para döktüler. başlangıç olarak sadece uygun kan değerleri alınacak gibisinden yalanlar söylediler. daha sonra ufak deneylere katılacaklarını, canlarının zaman zaman yanacağını; fakat çok para kazanacaklarını söylediler. insanoğlu tamahkardır. kendi bedenini dahi parayla satacak kadar. onlar da kabul ettiler... "

    "deneyin son haftası bugündü. gizli işlerden haberdar olan bütün bilim adamları sonucu bekliyordu. itiraz edenler elbette olmuştu, ama devlet hepsini susturdu. ölüm ve işkence ile tehdit etti. kimse sesini çıkartamadı."

    "son deney, tahmin edilenin dışındaydı. deformasyon için kullanılan tüpler, mutasyon ile sonuçlandı ve ortaya korkunç bir tablo çıktı."
    Tümünü Göster
    ···