1. 51.
    +1 -1
    herkes başını iki eli arasına almıştı, bakamıyorlardı.

    fero kıymalı'nın başına yaklaştı, okşayarak: "sakın gitme, sakın... beynini dağıtırım.
    pompei'den sonra sen de bırakamazsın beni. yapma bunu kıymalı... "

    herkesin gözünden yaşlar akıyordu. kıymalı, parçalanmış boğazına rağmen konuşmaya çalışıyordu.
    başını dik konuma getirdi sapan...

    sapan'ın gözlerinin içine bakıyordu kıymalı, ağzından kanlar akarken:

    kendini zorladı
    oldukça sessiz bir ton ile,
    veda edercesine...

    "an- ananı ısır-arak gib..tim bi..rader"

    dedi ve gözlerini yumdu...

    ...

    ...

    ...
    ···
  2. 52.
    -2
    @1 ağır ergen ve sefildir. ne zamandır takipteyim bunun yazdığı hikayeden 1 cümle okuyan ağır salaktır, açık ve net.

    göz bile atmadım, başlık ta ayrı saçma.

    her yazdığını bakmadan teker teker eksileyeceğim hiç üşenmeden.
    ···
  3. 53.
    +1 -1
    herkesin aklında aynı soru işareti vardı. koloni nereydi?

    kıymalı, sapan'a döndü konuşmaya başladı: "ananı kolonideyken gibtim ;) birader koloni nereymiş, takıldık bu kevaşelerin peşine gidiyoruz."

    sapan cevapladı: "daha mantıklı bir fikrin var mı birader?"

    - yok.

    "o zaman devam et."

    gibi ve chucky önde, arkada diğer çocuklar yola çıktılar.

    gibirella elini çantasına attı, 6 tane çikolata çıkardı ve teker teker fırlattı herkese.

    saatlerdir bir şey yemiyorlardı, kahvaltı da yapmamışlardı.

    çikolatayı alır almaz yemeye başladılar.

    öyle ki fero, paketin üstünden ısırıp ağzına atıyordu çikolatayı.

    chucky ona baktı ve gülümsedi: "domuz gibisin, kıtlıktan mı çıktın?" dedi ufak bir tebessümle.

    fero'nun yüzü kızardı, ama çikolatasını yemeye devam etti.

    kar yağmıyordu, fakat yerler berbattı. basılan yerlere ayaklar çöküyor, 15 cm derine batıyordu ayakları. öyle ki akvaryum, helen'i kucağında zütürüyordu.

    sapan pinkpillow'a bakıyor, gözlerini kaçırıyordu o baktığında.

    kıymalı ve fero yanyana yürürken pompei'nin nerede olduğunu merak ediyorlardı.
    dönüşmüş müydü, kaçmış mıydı, ne olmuştu? bu tür sorular akıllarını oldukça meşgul ediyordu.

    jamaikagocmeni de kuzeni superrman ile arkadan devam ediyorlardı.
    ···
  4. 54.
    +2
    hava kararmıştı, pinkpillow ve kuzeni jamaika önden hızlı adımlarla ilerliyor.

    diğerleri onları takip ediyordu.

    meşrutiyet caddesi üzerinden dolanarak, atatürk bulvarına çıktılar.

    her şeyin başladığı yerin önündeydiler.

    kızılay alışveriş merkezi...

    gördüklerinde şok olmuşlardı...

    ilk salgının başladığı yerdi burası.

    2 gün öncesine kadar adım atılacak yer yokken;

    http://mw2.google.com/mw-...hotos/medium/82960566.jpg

    aynı bina, yıkık dökük bir hal almıştı.

    http://www.imgim.com/image/wt3okhv.jpg/

    fero hemen aklından geçirdi. "enfektelerin yoğunluğunu durdurmak adına, askeri bir ateş açılmış olabilir. bomba patlatılmış olabilir. şu hale bak, koskoca alışveriş merkezi ne hale gelmiş...

    kimse şaşkınlığını gizleyemiyordu...
    helenkonuşmaya girdi: "izleyecek vaktimiz yok, acele etmeliyiz."

    pinkpillow da lise zamanında yıllarını geçirdiği alışveriş merkezine son kez bakarak, laboratuvarın olduğu sokağa doğru ilerledi...
    ···
  5. 55.
    +1 -1
    "KiMSiNiZ? VE ŞU BAYILAN ufaklık neden bayıldı?"

    sapan bir adım öne çıkıp, arkadaşlarını tanıştırdı ve sordu:

    "şimdi biz soralım o halde, siz kimsiniz?"

    kız cevapladı.

    "ben chucky tuce, bu da kız kardeşim gibirella, memnun olduk."

    sapan helen'in kibar ve ürkek bir bayan olduğunu, ani durumlarda bayıldığını; panik atak geçirdiğini söyledi. chucky gülümsedi
    "biz de adet görüyoruz, bayılıp ayılmıyoruz bunun gibi. ne tarafa gidiyorsunuz? yollar kapalı. bulvar tarafı tehlikeli."

    herkes birbirine baktı, fero aradan çıktı ve
    "birlikten kuvvet doğar, siz nereye; biz oraya... "

    chucky kardeşi gibirella'ya baktı.

    gibi cevapladı: "pek sümsük tiplere benzemiyorlar, koloniye kadar gelsinler bizimle."
    ···
  6. 56.
    +1 -1
    herkes, etrafa iyice baktı. gibirella, sapan ve superrman'e "benimle gelin." diye işaret etti.

    sokağın sonunda market vardı, aynı hışımla marketin cdıbına yine vurdu beyzbol sopasıyla. cam yine döküldü. gibirella sessizce içeri girdi. marketin koridorlarında gezinirken, sapanlavurbeni ve superrman'e ani bir hareketle durun işareti yaptı elini açarak.

    kısık sesle: "kötü kokular alıyorum, bekleyin burada."

    iki adım ilerledi, gördüğü sahne berbattı.

    reyon görevlisiydi gördüğü. yerde yatıyor, vücudunun göğüs kısmı paramparçaydı ve üstünde enfekte bir hasta vardı. iç organlarını büyük bir keyifle ağzına atıyor, diğer yandan eliyle göğsünü deşmeye devam ediyordu reyon görevlisinin. gibirella arkadan yavaşça yaklaştı, elindeki beyzbol sopası ile enfektenin kafasına vurduğu gibi onu yere devirdi.

    arkasından 5 kere kafasına büyük bir hışımla vurdu.
    enfekte'nin hareketleri tamamen kesilmişti.

    sapan ve superrman, koşarak gibirella'nın yanına geldiklerinde gördükleri sahne karşısında donup kalmışlardı. ortalık kan revan içindeydi. gibirella'ya baktılar.

    gibirella sakin bir tavırla: "toplayın hadi, acele edelim." dedi.

    olayın şaşkınlığını yaşarken ellerine ne geçtiyse aldılar, sucuk, domates, cips, çikolata.
    sapan alkol dolabının önüne geçti, 3 tane 100'lük vodka aldı. gibirella yoğurt, biber, peynir ne bulduysa topladı ve marketten çıktılar.

    kapının önünde chucky ve diğer çocuklar telaşla bekliyorlardı.

    "nerede kaldınız, ödümüz koptu." dedi helen.

    gibirella sapan ve superrman'e bakıp "anca toplayabildik, hadi girelim binaya." dedi.

    ellerindekilerin yarısını jamaikagocmeni ve kıymalı'ya verdiler.

    binanın dibine geldiler...
    ···
  7. 57.
    +2
    alman kültür merkezi binası vardı, gibirella "buradan" diyerek bütün arkadaşlarının tek tek içeri girmesine izin verdi. en son sağına soluna bakarak, kapının sürgüsünü çekti.

    içerideki koridorları iyi biliyor gibiydi gibirella ve chucky, koridorlarda hızlı adımlarla devam ettiler. fero "ya enfekte varsa, nasıl bu kadar rahatsınız?" diye serzenişte bulundu.

    "enfekte yok burada, ilk boşaltılan binalardan birisi burası." diye cevapladı gibirella.

    en sonunda büyük bir kapının karşısına geldiler. yine sürgülü bir kapıydı.

    sürgüyü güçlükle ittirdi gibirella.

    karşılarında muazzam bir salon vardı...

    kocaman bir tiyatro salonu, daha büyüğünü daha önce görmemişlerdi.

    salonun ışıklarını yaktı gibirella.

    herkes bulduğu sandalyeye oturdu nefes nefese...

    meraklı gözleri, daha fazla düşündürmeden lafa girdi:

    "anne ve babamız alman kültür merkezinde çalışıyorlardı. olayların başlangıç saatinde binayı boşaltmışlar, bizimkiler eve dönerken ilk klinik enfektenin saldırısına uğramışlar. sadece ufak bir ısırık izi. anneminse, omuz kısmında ufak tefek izler vardı. o gün eve geldiler. biz haberleri izlemiştik, dehşet içerisinde eve gelmelerini bekliyorduk anne ve babamızın. geldiler... girdiler eve."

    gibirella'nın gözünden yaşlar akmaya başladı.
    "devam et tuce" diyebildi.

    "eve geldiklerinde, olaydan habersizlerdi. heyecanla bize anlattılar. yolda manyağın birisi herkese saldırdı, benim elimi ısırdı, annenizin de omzunu tırmaladı şerefsiz. ama ondan sonra linç ettiler. memleket iyice bozdu, sapık doldu. biz de iş yorgunluğu şikayetçi olmadık. döndük eve geldik direk... "

    "farkında değillerdi hiçbir şeyin. ne denek hastanın, ne virüsün. sıradan bir maganda saldırısı olarak düşünmüşlerdi. gibirella ve ben odalarına geçtikten sonra ağlamaya başladık. dönüşeceklerini biliyorduk. yine de anne ve baba işte...

    2 saat kadar oturduktan sonra, içeriden tuhaf sesler gelmeye başladı.
    dönüşüyorlardı.

    gibirella'nın yatağının altında, çocukluktan kalma usta marangoz yapımı bir beyzbol sopası vardı. onu aldığımız gibi içeri gittik.

    gördüğümüz manzara karşısında, bir şey yapamadık.
    o adam babamız değildi artık... annemin başını koparmış, büyük bir keyifle ısırıyordu.
    daha sonra bizi görünce üstümüze saldırdı.

    gibirella elindeki sopayla kafasına vurdu.
    kafası ezilene kadar vurdu... "
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    +1 -1
    @100 anan yarraqa bayılıyor ;)
    ···
  9. 59.
    +2
    meydandaki ses, yankı yapmıştı.

    enfekteler, yuvalarından yavaşça çıkmaya başladılar.

    aradan 3 dakika geçmeden yolun devamı enfektelerle dolmuştu.

    300'e yakın enfekte geliyordu, hayır hayır 400, 500...

    işin tuhaf tarafı, sanki özenle giyinmiş gibilerdi.

    akvaryum, fero'ya döndü.
    "cumartesi gençlerbirliği-beşiktaş maçı mı vardı ankara'da?"

    fero başını salladı.

    öyleydi ki stadyumdan çıkan taraftarlar, maç çıkışı enfektelerin saldırısına uğramış.
    virüs onları dönüştürüvermişti. kırmızı-siyah ve siyah-beyaz formalar vardı üzerlerinde.

    gibirella bağırdı. "bu taraftan!"

    herkes gibirella'nın peşinden koşmaya devam ediyordu.
    pinkpillow, ağabeyinin cansız bedenini enfektelere yedirmek istemiyordu.

    cesedin üzerine kapaklandı ve bağırmaya başladı: "gelin, bana gelin!"

    helen, pinkpillow'u kollarından tutup zor da olsa kaldırdı.

    son kez yaşlı gözlerle arkasına baktı pink
    arkasını dönüp çaresizce devam etti.

    gibirella'nın peşinden ara sokağa doğru koşmaya başladılar.

    enfekteler ordu gibi peşlerinden geliyordu...
    ···
  10. 60.
    +1
    günün ilk ışıkları pencereden süzüldü yine...

    yine herkes kalkar kalkmaz televizyonu çalıştırıyor, telefonlarını kurcalıyordu.

    yanıt vermiyordu teknoloji.

    "haberler yayılmasın diye bütün hatları kesti şerefsizler."
    diye serzenişte bulundu jamaika.
    superrman de onaylarcasına: "gibik memlekette tek biz kaldık sanki, şuna bak... "

    akvaryum ve helen, sıkış pıkış uyudukları koltuk takımında uyandılar.

    sapan, uyanmış ve pinkpillow'u izliyordu.

    chucky bunu fark etti ve yanına gitti sapan'ın. "sen bu kıza aşık mısın lan?" diye şakayla karışık bir soru yöneltti. sapan bu soru karşısında yanıtsız kalmayı tercih etti.

    arkadan gelen gibirella dalga geçercesine: "seviyosan git konuş bence panpa."

    sapan umursamadı, sadece bakmaya devam etti.

    fero hiç uyumamıştı, çoğunluğun kalktığını görünce
    "kahvaltı hazır arkadaşlar, acele edelim. kardeşim toprak arıyor kesin... "

    korkusuz gözlerle sabahın ilk ışıklarında sokak sonundaki markete girmiş, ekmek salam ve kaşar yağmalamış üstüne bir de meyve suyu koyarak eve geri dönmüştü. bu büyük bir cesaret örneğiydi. enfektelerin yoğun noktası bura değildi, ama hasta bir akraba gibi

    etraftalardı, her yerdeydiler...

    herkes hızlıca kahvaltısını yapıp, fero'ya teşekkürlerini iletti.

    artık yola çıkma vaktiydi...
    ···
  11. 61.
    +1
    herkes üstlerini kalınca giyerek, çıkışa hazır hale gelmişti.

    ellerine demir borularını, satırlarını ve keserlerini almışlardı.

    kıymalı'nın cansız bedenini halıya sardı jamaikagocmeni ve superrman.

    YÜKLENDiLER, baş kısmından ve ayaklarından tutup dışarı çıkardılar.

    enfekte'nin cansız bedeni ise kapının önünde yatıyordu ve apartmana çok ağır bir koku yayıyordu. gibirella ile chucky de çantalarını sırtladılar ve gerekli olan ne varsa envanterlerine ekleyip yola çıktılar.

    o uğursuz evin kapısı, bir daha açılmamak üzere kapatılmış oldu.

    acı, nefret ve özlem kaldı içerisinde.

    • **

    karşıyaka mezarlığına gömülecekti kiymali'nin cansız bedeni.
    bulundukları yere yürüme mesafesi ile birkaç dakikaydı sadece.

    fero bu kez öne geçti. chucky & gibirella arkasında.
    jamaika ve superrman ellerinde kiymali'nin halıya sarılı bedeni,
    sapan, olabildiğince pinkpillow'un yanında ilerliyorlardı.

    en arkada ise helen ve onu soğuktan korumaya çalışan akvaryum vardı.

    mezarlık ötede gözüküyordu. yavaşça ilerlemeye devam ettiler.

    daha çok yaklaştıklarında, tuhaf sesler duymaya başladılar.

    burunlarına ağır bir koku gelmeye başladı...

    tipi ve rüzgar sesinin yerini, ürkütücü sesler alıyordu...

    fero arkadaşlarına dur işareti yaptı...
    ···
  12. 62.
    +1
    herkes yavaştan silkelendi.

    helen, herkesin tuhaf bakışları arasında vodka şişesini aldı ve kafasına dikti
    konuşmaya başladı:

    "burada bugün kiymali'nin yerinde herhangi birimiz de olabilirdi. gözünüzü açık tutun, günler de artık geceler kadar kara. her an sağınıza, solunuza bakın. her şeyden önemlisi bu bir ekip işi, filmde diyordu hani -sen ölürsen, sen de ölürsün.- işte aynen öyle. herkes birbirinin arkasını kollamak zorunda.

    bundan sonra kimse ölmeyecek, anladınız mı?
    kimse ölmeyecek!"

    helen'in bu konuşması, herkesin özgüvenini yerine getirmişti.

    chucky grup lideri olarak şaşkındı, ama sempatik bir gülümseme ile kafa salladı.
    fero eli ensesinde onay verdi.
    akvaryum, konuşmadan sonra helen'i tebrik etti ve ona sarıldı.
    gibirella, saçlarını yıkayıp gelmişti. cesareti herkesi şaşırtıyordu, henüz 1 saat önce arkadaşları o camdan giren enfekte yüzünden öldürülmüştü. ama o korkmuyordu ya da temkinli olmayı biliyordu sanırım.

    superrman, jamaika, sapan özgüvenlerini tazelediler.

    pinkpillow oldukça üzgündü içi acıyordu.
    telaşlıydı, aynı zamanda karmaşık duygular içerisindeydi...
    ···
  13. 63.
    +1
    tomris gençlerin yüzündeki buruk ifadeyi görünce şaşkına dönmüştü:

    "kurtuluyoruz çocuklar, bu suratlarınızın hali ne? artık geceleri enfektelerin sokaktan gelen sesleri ile uyumayacağız. güzel günlere uyanacağız, her şey eski haline dönüyor; şükürler olsun! anlatın şimdi bakalım, sizi bu kadar düşündüren şey ne?"

    gibirella aradan çıktı ve anlatmaya başladı.
    her şeyi baştan sona anlattı tomris ve lufi'ye.

    tomris, kaçamak bir cevap verdi.

    "gençler, sizlere evimizi açtık. yemeğimizi paylaştık, rahat bir uyku imkanı tanıdık.
    biz yaşlılardan daha fazlasını bekleyemezsiniz heralde... "

    lufi de gençlere bakış attı:
    "yolunuz açık olsun, umarım dostunuzu bulursunuz. ulaşabilirsek şayet,
    havaalanında görüşmek üzere... "

    gibirella sert çıktı ihtiyarlara:
    "yaşıyor mu, yaşamıyor mu bilmiyorum. ama onu bulmalıyız... o bizim dostumuz, ekip arkadaşımız. buralara kadar onun da desteği ile geldik öyle değil mi arkadaşlar?"

    herkes onaylarcasına kafa salladı.
    pinkpillow derin bir nefes aldı.
    kendisi için hayatını tehlikeye atan sapanlavurbeni'yi bulacaklarına cani gönülden inanıyordu ve herkesin içinde tuhaf bir itirafta bulundu...

    "ilk gördüğüm günden beri aşığım ona. her baktığımda bakışlarını kaçırıyor, aynılarını hissediyor mu bana karşı bilmiyorum. ama kararlıyım, her şeye rağmen onu ilk gördüğüm anda bütün sevgimi ileteceğim, karşılığı olsa da, olmasa da... "

    herkese müthiş bir umut doğmuştu durduk yere.

    akvaryum çıktı aradan: "bulacağız kardeşimi, yeniden eski günlere döneceğiz!"
    jamaika ile fero konuşmaya başladılar
    "tinychat sohbeti açıp muhabbet edeceğiz sözlüktekilerle tekrar!"

    chucky tuce de dahil, herkesin yüzünde tebessüm oluşmuştu.
    bugün, diğer günlerin aksine daha güzel olacaktı...

    fakat, vakit daralıyordu.
    acilen yola koyulmaları gerekiyordu, son 8 saatleri vardı...
    ···
  14. 64.
    +1
    hayatın, dünyanın düzene gireceğine dair umutları tükenmek üzereydi herkesin.

    pozitif düşünen 4 kişi vardı sadece: (sapan, pinkpillow, chucky, gibirella)

    düzelecekti her şey, güneş yeniden doğacaktı;

    sabaha kadar uyunmayacaktı, kiymali ölmüştü.

    o güleç, eğlenceli adamın kafasının paramparça olmasını kimse kabullenemiyordu.

    ama hayatta kalma mücadelesiydi bu.

    bir bir survival'dı. kötüye karşı, iyinin mücadelesiydi.

    işin acı ve kötü tarafı kimse ne olduğunu bilmiyordu, üçüncü günün ilk saatlerindeydiler telefon, televizyon, radyo hiçbir şey çalışmıyordu.

    enfekteler bariz şekilde zararlı ve hiçbir şekilde durdurulabilir değildi.

    beyinleri, sadece taze insan eti yemeye odaklıydı.

    kiymali'nin kokusunu, belki de çatı katından almıştı.
    oracıkta camdan üstüne atlayıp parçalamıştı onu.

    böylesine büyük bir nefret karşısında, insan ne yapabilirdi ki?

    chucky, etrafındaki yüzü düşük insanlara baktı.
    acılarına elbette hak veriyordu. ama söylemeden de edemedi.

    "toparlanmalıyız, kendinize gelin hadi... "
    ···
  15. 65.
    -1
    katil oldum amk ;)) ♞

    olm cok iyi yazmışsın ahahaha
    ···
  16. 66.
    +1
    20 şubat 2014, saat 12.45

    gözlerini açtı helen...

    yanında hasta takip isimli bir yazı yazıyordu.

    kısık gözlerle etrafa bakıyor, kimseyi göremiyordu.

    gözünü kısa bir süreliğine kapattı, yeniden açtığında karşısında birisi vardı...

    pompei sapkini'ydı o kişi.

    "sonunda uyanabildin meleğim.
    senin için geleceğimi söylemiştim.
    şimdi hiçbir şey sorma ve dinlenmene bak.
    konuşacak çok vaktimiz olacak... " diyerek yanından ayrılmıştı.

    helen hiçbir şeye anlam veremiyordu.
    başını yere eğdiğinde, yüzlerce çiçek olduğunu fark etti.

    hepsinin üstünde notlar vardı.

    "helen hanım, geçmiş olsun dileklerimizi iletir; kendinize geldiğinizde ilgili telefon numarasından bize ulaşmanızı rica ederiz."

    "iyi günler helen hanım, bu kahramanlığınızı; yaşam mücadelenizi belgesel olarak yayınlamak istiyoruz. bu mesajımızı gördüğünüzde bu numaradan bize ulaşırsanız oldukça seviniriz. tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletir, başarılarınızın devdıbını dileriz... "

    ve yüzlercesi yatağının başındaydı.

    hiçbir şey umrunda değildi, gözü televizyona takılıverdi birden...

    "eski günlerden bir şarkı çalıyordu... "

    • **

    • **

    • **

    http://www.youtube.com/watch?v=RhiuxItBXl4
    ···
  17. 67.
    +1
    en önde gibirella ve chucky, arkalarında helen koşuyordu.

    enfekteler, filmlerdeki gibi yavaş değillerdi. normal bir insan hızından, çok az daha yavaşlardı sadece. superrman arkasına baktığında, korkudan hızını arttırmak zorunda kaldı. arkalarında 50'den fazla enfekte, onların taze bedenlerini parçalamak için geliyordu. o an olması gereken en kötü şey oldu.

    pinkpillow yere takıldı ve düşüverdi...
    herkes kaçmaya devam ediyordu!

    sapan, pinkpillow'un düştüğünü görünce duraksadı.
    mesafe çok kısalmıştı.

    sapan hızlıca enfektelerin üstüne koştu, pinkpillow'un yanından sıyrılarak.

    "burdayım ben pislikler, aradığınız şey burada!" diyerek ara sokağa doğru koştu.

    enfekteler, hedefi değiştirerek sapan'ın peşine takıldılar ve ara sokakta gözden kayboldular...

    pinkpillow, kalkarak grubun yanına gitti.

    sapan, onu kurtarmak pahasına 50 küsür enfekteyi peşine takıp gözden kaybolmuştu.

    ağlamaya başladı. "o gitti. peşindeler... "
    ···
  18. 68.
    +1
    pompei'den umut neredeyse kesilmişti, ama sapan için aynısı geçerli değildi.

    gibirella başını yere koyuyor ve ayak sesleri dinlemeye çalışıyordu.
    "yine hiçbir ses gelmiyor." diyerek sokağın başından geri dönüyordu.

    her şey kötüye gidiyordu. hastalık tüm şehre yayılmıştı,
    elki de bütün avrupa'ya.
    deneylerin eşit zamanda yapılmış olması, felaketin habercisi olmuştu.

    aynı denekler üzerinde yapılan patlama teorileri yok sayılmıştı.
    yüksek ihtisas'a aynı dertten gelen 80 küsür hasta olmasa, salgın bu kadar yoğun olmaz; enfekte hastalar da hemen karantinaya alınabilirdi.
    ama artık çok geçti her şey için.

    herkes yürürken fero bir anda chucky'e kenetlendi.
    "durun arkadaşlar!"

    herkes duraksamıştı.

    "ne kolonisinden bahsediyorsun sen günlerdir? hangi koloni, nerede?"

    chucky başı yere eğik şekilde cevap verdi: "güney'de, yamaçların tepesinde koloni."

    fero "nereden duydun, uydurmadığını nereden bilelim?!"

    tekrar cevapladı chucky: "annemi hastalık yüzünden öldürdüğüm gece, tanrı söyledi."

    fero çılgına dönmüştü. bağırarak: "hangi tanrı be kadın, hangi tanrı? tanrı falan yok, bunu aklına sok. eğer olsaydı, bu durumda olmazdık. eğer olsaydı bu pisliklerin hiç biri olmazdı. kıymalı ölmezdi, pompei ölmezdi, sapan ölm...

    aaah... ne haliniz varsa görün, ben gidiyorum!"

    diyerek arkadaşlarının yanından uzaklaştı fero,
    sonra karların içine oturup bir sigara yaktı.
    ···
  19. 69.
    +1
    devam panpa iyi gidiyor
    ···
  20. 70.
    +1
    akvaryum, superrman'e ve jamaikagocmeni'ne döndü: "kim bu akrabanız birader?"

    jamaika cevapladı: "çatlağın tekiydi, ama yıllardır bunların üzerine çalışmaları vardı. bu konu üzerine, alanındaki her bilim insanı gibi çalışma yaptığına eminim. labarotuvarı oldukça güvenliydi. enfekteler onu bulmadan önce, oraya girebildiyse şayet yaşıyordur.

    aksi durumu düşünmek istemiyorum. televizyonda gördüklerimiz çok sarsıntılıydı. kızılay meydanında o bir saat aralığında kurtulabilen, salgını kapmayan insan kaldığını pek zannetmiyorum. virüsün kana bulaşma süresi oldukça kısa diye tahmin ediyorum. zira gelen hastalar, 2 saat sonra dönüşüme uğradılar. hastaneye gelmeyenler, pompei gibi olanlar da cabası. olayların üstünden 1 gün geçti ve sokaklarda insan göremiyoruz.
    umarım profesöre ulaşırız... "

    fero ve pinkpillow da kendi aralarında konuşuyorlardı.

    pink'in gözlerinden ufak bir yaş süzüldü yanaklarına...

    "benim yüzümden öldü sapan. düşmeseydim, bunların hiçbirisi olmayacaktı.
    kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim."

    fero iç çekerek yanıtladı: "yine de umudu kesmemek lazım, sapan akıllı adamdı. ama arkanda 50 küsür enfekte koşarken, aklını neye nasıl kullanabilirsin; orası da muamma" diyerek yoluna devam etti.

    hep birlikte, yolun kaldırım tarafından yürüyorlardı ki; gibirella'nın keskin duyu algısı onları durdurmaya sevk etti. gıcırtılı sesler geliyordu... rüzgâr, bir şeyi okşayıp ses çıkartıyordu adeta... o anda chucky bağırmaya başladı "kenara çekiliiiiin!"

    • **

    • **

    bazı şeyler için geç kalınmıştı sanki.

    "rüyalar, insanlar içindi. bazı anlar huzur verir, bazen hüzünlendirirdi."
    "bu rüya güzel değildi... nefes almak güçtü, renkler matdı, anlamsızdı... "

    yangın merdiveniydi düşen. toz bulutlarının ardından, herkes birbirine baktı.
    merdivenin altında kalan iki çift ayak titriyor, sağa sola dönüyordu.

    aynı bacakların arasından büyük bir hızla sızan kan da felaketin habercisiydi.
    superrman 400 kiloluk demir yığınının altında kalmıştı.

    zaman durmuştu adeta...

    helen ve pinkpillow amansız bir çığlık attılar!
    jamaikagocmeni şoktaydı.
    ···