1. 1.
    +2
    ataerkil düzende kadinin yeri yoktur. düzenin sahibi erkektir cünkü ve tabiki kadinin da sahibi erkektir. insanligin ilk evresinde anaerkil düzen hakimdi. özel mülkiyetin gelisimi ve tabiki elde edilen özel mülkün gelecek nesillere aktarabilme derdi ile varis konusu mevzu haline geldi. mal mülk edinen erkek kendi kanindan bir varisi garantilemek icin kadini önce bekarete sonra da cinsel sadakete zorladi. tek eslilik böyle gelisti. bu tek eslilik tek yönlü oldugunu da unutmayalim. kadin mutlak tek eslilige mahkum edilirken, erkegin baska cinsel partnerlere yönelmesi "elinin kiri" sayildi. onun icindir ki namus kavrami hemen hemen tamamiyla kadin üzerine kuruludur. tipki özel mülk gibi, kadin da aslinda özel mükün bir parcasidir. baslica görevi de mülkün ayni ailede kalmasini saglamak icin erkegine onun kanindan cocuk dogurmaktir. kadinin cinsel sadakatsizlik yüzünden cezalandirilmasinin, öldürülmesinin, siddet görmesinin temelinde özel mülkiyet yatmakta. özel mülkiyetin kalktigi dünyada ataerkil düzen kalmaz, kadin mal konumundan cikar. dogurganligi yüzünden üstelike rkekten daha üstün sayilir.
    ···
  2. 2.
    -1
    @55 insanların şu anki yaşadıkları hayatı güzelleştirmeleri derdine düşmesi ancak refahla mümkün olur. yani modern toplumda eşitliğe giden yol yine ekonomik
    ···
  3. 3.
    0
    incide entel arayan aklını gibeyim
    ···
  4. 4.
    0
    @40 41 42 fankiler, kadının bedeni, amı zütü memesi demişiniz de kadın bunu bu şekilde kullandığı için mi durum bu yoksa erkeğin bunlara zaafı olduğu için mi. şahsen, fiziksel güçsüzlüğe inanmıyorum, mesela bir ellilik bir prof tanırım herkes önünde saygı duruşuna geçer. vursam ölür ama söz konusu bile değil. bence erkeğin kadını ezme sebebi, kadına olan zaafının kendini ezmesi de olabilir.

    e o zaman da kadın ne amk onun zaafı yok mu. ya da neden biz de çok. yoksa ataerkil olduğumuz için mi. paradoks oldu panpalar.
    ···
  5. 5.
    0
    @41 evet panpa.

    ben meseleye şöyle yaklaşıyorum.

    her çağ için ekonomik düzeni baz alarak düşünmek lazım. alt yapı üst yapıyı belirliyor büyük ölçüde. kadın hor görülüyor çünkü ekonomik olarak işlevi zayıf. ama bu erkeklerin yüceltildiği anldıbına gelmiyor. sadece erkekler, kadınlardan biraz daha fazla saygı görüyor, o da ekonomik olarak biraz daha işlevsel olduğu için. günümüzde kadın-erkek eşitliğinin tartışılması, bedeni çalışmadan ziyade zihinsel çalışmanın önplana çıkmasından dolayı. iki cins de aynı verimi verdiğinden artık ikisi arasında sosyal statü bakımından pek bir fark kalmadı.
    ···
  6. 6.
    0
    @40 zaten konunun bütün esprisi bu noktada; -fiziksel özellikler- bu durumundan dolayı ne eşitsizliğin yapılması ne de, bu işi rant elde etme durumuna dönüştürmesi kabul edilemez bütün olayımız kafamızın içinde ki o nesne olmalı . kadın oldğu için hakları alınması veya kadın oldğu için soyunarak para kazanması aynı seviyede olaylardır benim açımdan
    ···
  7. 7.
    0
    @38 panpa her toplumun işleyişi kendi kurallarını yaratır.

    günümüzde pek farklı olduğunu savunabilir misin? mesela allah özene bezene yaratmış ama bedenini sermaye olarak ortaya koyup bunun üzerinden para kazanan adriana lima ne kadar özgür ve ahlaki bakımdan ne kabul edilebilir bir noktada? neden genç kızlar amaçsızca soyunup kendilerini ifşa etme gereği duyuyorlar? ayrıca kölelik sadece kadınlar için söz konusu olan bir durum değil, mesela doğu anadolu'da sadece kadınlar değil erkekler de ağanın malıdır. ağa haricinde kimsenin mülkiyet hakkı yoktur, toprağı bırakıp gitme, ekip biçmeme hakkı yoktur.
    ···
  8. 8.
    0
    eski romanın ataerkil niteliği hat safhalarda idi zaten kadının yeri dışında aile reisi bir erkek olmak meclise seçilme sebebiydi
    ···
  9. 9.
    0
    @35 işte bu yüzden bir iş bölümü ve ayrımın olduğunu savunuyorum ancak eşitsizliğin olması yanlış bişey nasıl insanlığın varlığının devamı konusunda bir ayrımcılık söz konusu olmuyorsa toplumsal hayatta da bu eşitsizliğin yapılmaması gerekirdi kadının mal gibi alınıp satılması kanunlara işlenmemeli onurunun zedelenmesi derecesine gelmemesi gerekirdi
    ···
  10. 10.
    0
    @36 panpa sadece semavi dinler de değil antik yunan'da da öyle.

    antik yunan'da kadınlar evden dışarı çıkmazmış ve olabildiğince küçük yaşta evlendirilirmiş. evden dışarı çıkan kadınlar toplumsal olarak hakir görülürmüş. hatta bu yüzden evden az çıkan kızların tenleri daha beyaz olduğundan erkekler beyaz tenli kızlarla evlenmeyi tercih ederlermiş. kısacası tek tanrılı toplumlardan önce de olan bir alışkanlık bu.
    ···
  11. 11.
    0
    panpacığım üstad lars von trier'ın da antichristde dediği gibi, kadın deccaldir. kadının toplumda yeri, semavi dinlerde zaten belirlidir. kadını erkeği cennetten kovduran, riyakar, günahkar, amı zütü falan öyle. yahudilikte lilith ve yakından tanıdığımız havva kadın figürününü bizlere böyle empoze ettirtmiştir. şimdi efendim avrupai ülkeler daha laikçi olduğu için dinlerin şeytani tasvirini es geçmiş ve kadına daha değerli bi yer vermeyi göreceli olarak başarmıştır. ama biz, bilsekte bilmesekte bu şeytani yaratığı dışlamaktayız. bence gay olalım. hıhı evet.
    ···
  12. 12.
    0
    @34 aslında ilkel toplumlardaki yaşam koşullarını düşündüğümüzde bu normal dostum.

    şöyle ki kadın kendi kendini savunmaktan aciz. bedenen zayıf. avcılıkta pek başarılı olmadığı gibi mezopotamya tarzı ağır tarımda da işe yaramaz. zira bunlar bedensel güce dayalı aktiviteler. uygarlığın ilk safhasında ortalama yaşam süresinin 30 olduğunu ve çoğu kadının doğumdan sonra öldüğünü, ölmese bile en azından birkaç ay boyunca bedenen olağadışı zayıf düştüğünü -loğusalık sebebiyle- ve en azından birkaç yıl boyunca çocukla ilgilenmesi gerektiğini düşündüğümüzde kadının neden geri planda kaldığını anlayabiliriz.
    ···
  13. 13.
    0
    @31 bende toplumsal hayatta bir iş bölümü olduğunun savunurum ancak bu şekilde bir eşitsizlğin olması üzücü ve kabul edilemez kadının üstlendiği görevi küçümsemek ve haklarını hiçe saymak en azından çağın geresinde bir tutumdur
    ···
  14. 14.
    0
    ancak batı tipi sanayi toplumlarında durum tam tersi.

    kadın ve erkek iş alanları bakımından birbirinden ayrılsa da kadınlar da erkekler gibi ya fabrikalarda amele ya da bürolarda beyaz yakalı olarak çalışmak zorunda. zira büyük aileden çekirdek aileye geçiş, kadının ev içindeki görevlerinde azalmaya neden olduğundan bir süre sonra kadın, evde işlevsiz hale geliyor. kendine yatersiz bütçeye sahip olan hanelerde bu bir sorun, ancak kendine yeter hanelerde kadın adeta ıskartaya çıkıyor. köyde yaşayan kadınlar oldukça üretken şehirde yaşayan kadınların altın günü, plates gibi ıvır zıvırla uğraşması hep bu yüzden.
    ···
  15. 15.
    0
    güzel bağladın panpacım tebrik ediyorum * birde o toplumlarda fiziksel güç ön plandaydı bugüne oranla bu da büyük bir değişim gösterdi yani eşitlik ortdıbının oluşmasında önemli rolü var.
    ···
  16. 16.
    0
    @44 panpa tarım toplumları için konuşuyoruz modern dünyada elbette fiziksel güçsüzlüğün bir önemi yok.
    ···
  17. 17.
    0
    @56 şu anda bi ayrımcılıktan bahsetmiyoruz zaten panpa onu ancak feministler yapar
    ···
  18. 18.
    0
    ataerkilmi ne ataerkili ataerkil ne arar la bazarda ben öle bişi görmedim ben 55 yaşınadyım biz araba alışverişi için gelioz bura ataerkil olarak bize gelmez müşteri
    ···
  19. 19.
    0
    amklarım nüfusun çoğunluğu büyük şehirlerde yaşıyo, amlılar yasalarla korunuyo, bir elleri yağda bir elleri balda, face hesapları sex randevusu dolu, herbirinin enaz 3 tane fakbadisi, kapısının önünde yatan enaz 5 tane züt yalayıcı adamı var. siz gelmiş aterkil bıdı bıdı gibtirin lan bu ülkede erkekler eziliyo. eşşek gibi çalışan para kazanan biz, it gibi iktidar ego mücadelesi veren biz, tavlayan biz, terki boynuzu yiyen yine biz. sonra aterkildi gibti soktu. az bile ataerkiliz amk...

    not: sadece gideri olan gibilebilir amlıları ortalamaya aldım...
    ···
  20. 20.
    0
    @53 hukuk normlarının değişmesi; toplumların düşünce yapısı, fikir dünyası ile alakalıdır melesela; fransız ihtilalinden sonra insanların özgürlüklerine olan düşkünlüğü artmış insan odaklı kuralların getirilmesi savunulmuş -avrupa insan hakları bildirgeside insan odaklı hukuk kurallarına örnek teşkil eder- veya darwinin teorisinden sonra bazı insanların bir boşluğa düşmesi ve şu anda yaşadıkları hayatı güzelleştirme gayrtine düşmeleri yine insanların düşünce yapısını etkileyen olaylardandır ve direk olarak hukuk kurallarının değişmesini etkiler niteliktedirler.
    ···