/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 34.
    0
    kardeş bkz at oraya gidelim niye prim kasıyorsun amk
    ···
  2. 33.
    0
    Neden siliyon amk
    ···
  3. 32.
    -2
    siliyom entryi mk :(
    ···
  4. 31.
    0
    Sen kopyala yapıştır yapana kadar orjinalini okudum bitirdi, aq
    ···
  5. 30.
    +1 -1
    “hiç bırakma” dedim. “simidi mi?” dedi. güldük. “anladın kastettiğim şeyi” dedim. “biliyorum sevgilim, ve kolay kolay benden kurtulamazsın” dedi. simit, peynir, çay bitti. birbirimize kaldık. parkın bir manzarası yoktu, benim tek manzaram vardı. ben sustum, o başını omzuma koydu. ben susmayı tercih ettim o konuşmayı, ömrümün sonuna kadar dinlerdim onu. “lise 1deki halimi hatırlıyor musun? peki neden değiştiğimi biliyor musun? senin için. senin için değiştim, seninle olmak istedim. aynı kalırsam onlar gibi olacağını düşündüm değiştim. yapabileceğim şey buydu senin için, bende yaptım. bırakma beni olur mu?” dedi. cevap olarak açıkta kalan alnını öptüm. sonra cebimdeki kağıtları çıkardım. “onlar ne” dedi. 4 numaralı kağıdı verdim “eve gittiğinde oku ama şimdi okuma” dedim. kaç saat kaldık orada bilmiyorum. bildiğim şey sevdiğin biri yanındaysa sessizlik en güzel müzik olabilir. biz sessizliği dinledik, birbirimizi dinledik.

    uzun bir şekilde devam ettik böyle. sonra doğum günü geldi. 9 ocak.
    baba mesleği esnaflık. pastane işletiyoruz. içli dışlıyım bu konularla. peki o biliyor mu? hayır. hayatımda ilk defa kendim dışında biri için bir şeyler hazırladım. pasta yaptım. çikolatalı frambuazlı. aile üç günlüğüne yok evde. bizde kutlayalım mı dedim kabul etti. ilk defa böyle bir şeye kalkıştım pasta yaptım, film, müzik ayarladım. alkol arada sırada alırdım ama o hiç almazdı o yüzden gerek duymadım alkole. hayatta gömlek giymeyi sevmem. bunu bilmediği için bana doğum günümde gömlek almıştı sevgili olmadan önce. onu giydim. saçlarım hep kısaydı o öyle seviyordu. akşam saat 6da kapı çaldı. kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki ayak seslerimi duymuyordum. her şeyin güzel gitmesini istiyordum. ilk defa bir şeyler umurumdaydı. normalde çok vurdumduymaz biriydim. gittim beklemeden açtım kapıyı.



    karşımda olan şey melekti. cennetten düşmüş bir melek değil, cenneti peşinden sürüklemiş bir melek. diz seviyesine gelen beyaz bir elbise giymiş, saçları açık omzuna dökülmüş, üstünde siyah bir hırka, yanakları kızarmış, bana doğru geliyor ve yanağımdan öpüyor. içeri geçti. oturduk biraz. sonra gözlerini kapatmasını istedim. pastayı getirdim. ilk defa yaptığım bir şey için birinin gözlerinin içi gülüyordu. sarıldı. tabi ortam müziksiz olmazdı. çok iyi hatırlıyorum;

    http://www.youtube.com/watch?v=9EHAo6rEuas
    Tümünü Göster
    ···
  6. 29.
    +1
    sabah kalkıp çıktım dışarı. hava soğuktu biraz. ilk defa okula giderken hayat doluydum. nedeni de karşı kaldırımda siyah beresinin altından çıkan altın saçlarıyla uyumlu ela gözleriyle bana bakan kız. olduğum yerde gülümsedim. sonra yavaş yavaş gittim yanına. “günaydın” dedim. “bırak şimdi günaydını üşüdüm çabuk gidelim” dedi. yürümeye başladık. iç güdüsel bir hareketle sarıldım ona. yanakları kızarınca “hiç üşüyor gibi görünmüyorsun” dedim gülerek. “ya sus yürü” dedi. çok mutluydum işte o sabah. lise 80 yıl sürsede o varken umurumda olmazdı. okula girdik ben kantine gidip çay aldım. bir insanı gerçekten sevince hiçbir hareketini kaçırmak istemiyorsunuz. çay içmesini bile saatlerce izleyebilirdim. bardağı tutuşu, çayı içerken dudaklarının aldığı şekil, parmakları, bana bakışı. çok şikayet etti bu durumdan ama vazgeçmediğimi görünce kendi halime bıraktı. arada dil falan çıkarıyordu gıcık olmam için ama ben gıcık değil aşık oluyordum.

    kasım ayını çok severim o da çok sever. kasımda aşk başkadır. benim için aynıydı. bir cumartesi günü kararlaştırdık. 13 kasım. hafta sonu. ikimizde birer termos çay aldık, birkaç simit, üçgen peynir. havada rüzgar yoktu ama soğuktu. kasımın ortası sabahın yedisi başladığımız parka, bizim bankımıza gittik. masa falan da eklenmişti. poşetleri masaya koyduk o oturdu bende karşısına geçtim. ” karşıma değil yanıma otur” dedi. ” neden hayatım” dedim. “e beni izliyorsun sen bir şey yemiyorsun, gel yanıma” dedi. karşı çıkabilir miyim sanki. geçtim yanıma saçları biraz daha uzamıştı. beresinin altından omuzlarına düşüyordu. ben onu izlerken o zorla bir kaç lokma sıkıştırıyordu ağzıma. o an aklıma milyonlarca şey geldi, yazdığım şiirler cebimdeydi ama çıkarmadım hiçbirini ” seni seviyorum”dan daha anlamlı bir şey gelmedi aklıma. neden sürekli zamanın durmasını istiyordum ki. hiçbir sorun yokken bile onu kaybedeceğimden korkuyordum çünkü.
    ···
  7. 28.
    +1
    eğer değişmek istiyorsanız yoğun duygu içine girmelisiniz. nefrette insanı değiştirebilir, hüzün de, aşkta. beni aşk değiştirdi. hayatımda şiirle uğraşmadım ya da edebiyata ilgi duymamıştım. ama değiştirdi beni o ya da ona karşı hissettiklerim. ve değişimin etkisi hala devam ediyor. ve hayatımda bir tek özgeye aşık oldum. başkası olmadı hiç olduysa da o saflığı, o duyguları hissedemedim hiç. her duygu aynı değildi. kitap okumayan ben şiir yazmaya yelteniyordum. çok uğraştım bir kaç satır bir şeyler karaladım. sabah ona okutacaktım. artık onun için bir şeyler yapmak istiyordum. bu da çok değişik bir duygu, sahiplenme duygusu.. bir anda her şeyim oldu. ya da daha önceden de öyleydi de hislerimi bastırdığım için fark edemiyordum. sabahı beklemek için daldım uykuya.
    ···
  8. 27.
    +2
    Ertesi sabah uyanmadım. Uyumamıştım çünkü hemen çıktım evden. Kapılarının önüne gidip beklemeye başladım. Kapıdan çıksa ne yapacağımı bilmiyordum. Sevgili olduk ama ne yapacağımı bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat bekledim. Çok erken gelmiştim ama sorun değildi. Sonra kapı açıldı ve çıktı. Birinden hoşlanıyorsanız onu hep farklı görürsünüz. Ben onu her gördüğümde büyüleniyordum. Hislerimi hep içime attığım için fark etmiyordum. Ama şimdi açıkça söyleyebilirdim. Ama sadece ağzımdan “günaydın” çıktı. Gülümsedi “günaydınnn” dedi, ben bittim tükendim. Yürümeye başladık. Koluma girdi. Elini tuttum. Kalp atışlarım diğer bütün sesleri bastırdı. Kokusu ciğerlerimi doldursun diye neredeyse tüm havayı içime çekebilirdim. Sessizce yürümeye devam ettik. ikimizde salakça sırıtıyorduk.

    Okulda daha doğrusu sınıfta herkes normal karşıladı. Biliyorlardı geç bile kalmıştık onlara göre. Okulda klagib ergen liseliler ne yaparsa onu yaptık. Okuldan sonra sokaklarda dolandık boş boş. Bana deseler ki seni cennette göndereceğiz ama onunla hiç tanışmamış olacaksın. Kabul etmem. Eğer gerçekten seven varsa, aşık olan, kendinden geçen varsa anlar beni, benim anlatabileceğim pek bir şey yok aşk hakkında. Neyse, dönüp dolaşıp sokağımıza girdik ama öbür tarafından ilk benim evimin önünden geçecektik, yürümeye devam ettik. Rüzgarın hızlanması ya da hafiften başlayan yağmur umurumuzda değildi. Hala koluma girmişti, hala elini tutuyordum. Sonra durduk. Sokak lambası yanıp sönerken yüzüme bakıp gülümsedi. Onların evinin önüne gelmiştik. Bir şeyler söylemem için bana bakıyordu hissediyordum bunu. Ama odundum işte diyemedim bir şey. Anladı güldü yanağımdan öptü “ iyi akşamlar sevgilim” dedi. Çözüldüm; “ bu ana sıkışıp kalsak olmaz mı? Zaman dursa.. beni öptüğün anda takılsak, dudaklarını hep yanağımda hissetsem, kalbim hep deli gibi atsa, hep kokunu içime çeksem, hep saçların tenime değse, hep böyle kalsak olmaz mı?” dedim. Sadece sarıldı. “ beni hep sev” dedi ve gitti. Yine kaldım olduğum yerde. Aşk bambaşka bir şeydi. Bütün duyguların birleşimi bir şey. Kalbim sıkışmış vaziyette eve gittim. O akşam şiir yazmaya karar verdim.
    ···
  9. 26.
    +1
    beyler geldim kimse okmuayınca devam etmedim bende devam ediyoruz *
    ···
  10. 25.
    0
    Olum herkes mi yarım bırakır aq şerefsiz insan
    ···
  11. 24.
    0
    Hatırladım bunu efsaneydi aq
    ···
  12. 23.
    0
    Senimi beklicez yarram bir kızı ilk kez öpmek
    ···
  13. 22.
    0
    Güzelmiş
    ···
  14. 21.
    0
    Jakuzide yarramoz
    ···
  15. 20.
    +3
    lise boyunca hiçbir kızla konuşmadım neredeyse aklımda sadece özge oldu. oda kimseyle sevgili olmadı. şimdi düşününce büyük salaklık yaptığım ortada açık bir şekilde benden hoşlandığı ortadaydı kızın ama mal gibi adım atmadım hiç. aklıma son sene geldi nedense. senenin hemen başında konuşmaya karar verdim. antalyadan dönmesini bekledim. döndükten iki gün sonra dışarı çıktık beraber, sinemaya gittik yemek yedik vs. okulun yakınındaki o parka gittik. güneş batmış son ışıkları da çekiliyordu. daha önce oturduğumuz o bankta oturduk yine, aynı ağaç aynı bank. aslında söze nasıl başlayacağımı önceden kararlaştırmıştım ama o an her şey allak bullak oldu zaten. her şeyi unuttum deli gibi heyecanlandım. sonra konuşmayı başardım.

    + ben senden hoşlanıyorum.
    – ne!?
    + senden hoşlanıyorum.
    – ne zamandan beri?
    + bilmiyorum.
    – nasıl yani?
    + çok uzun zamandır.
    Bir süre ikimizde konuşmadık. Diyecek bir şeyler aradım ama bulamadım. Sonra o ayağa kalktı. “gidelim mi “ dedi. “cevap vermeyecek misin?” dedim. “düşünmek için biraz zaman ver “ dedi. Kalktım. Yürümeye başladık. Her zaman geçtiğimiz sokaklardı ama ben kaybolmuş gibi hissediyordum. Sanki o ana sıkışmışız gibi yol bitmek bilmedi bir türlü. Sonunda evlerinin önüne geldik. Hava kararmıştı sokak lambaları yanıyordu. O an filmlerdeki gibiydi işte. karşımda durdu gözlerimin içine baktı. Elimden tuttu. Kalbim o an durabilirdi, nefes almayı unutabilirdim, konuşmayı unutabilirdim. Hiçbiri olmadı; sustum ve o konuştu.

    “bak sen benim en iyi arkadaşımsın yani hep öyle oldun ve…”
    dedi orda kestim sözünü; “eğer ben seni arkadaş olarak görüyorum öyle kalalım sohbetine başlayacak hiçbir şey söyleme” dedim. işte o an kalbim kafamın içinde atmaya başladı diyebilirim. Bana sarıldı. Tepki veremedim ilk başta ama sonra “bu ne demek oluyor” dedim. “ bu şimdiye kadar neden söylemedin demek oluyor “ dedi. Sonra bıraktı, sabah görüşürüz deyip gitti. Orada dikildim, anlam veremdim. Belki çok şaşırmam gereken bir şey değildi hatta başkası olsa anlardı belki hislerin karşılıklı olduğunu. Ama ben ihtimali hep düşük görüyordum, karamsar bakıyordum. Evim yakındı ama uzun sürdü gidişim. Eğer gerçekten aşık olmuşsanız size de olmuştur. Mal mal gülümsemek, hayallere dalmak falan. Mutlu olduğum zamanlar olmuştu ama bu başkaydı.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 19.
    +4
    yarı yıl tatiline kadar çok iyi geçti. aramız daha iyi oldu. daha samimi olduk. sonra yarı yıl tatili girdi araya 19 gün görmedim. ailevi bir meseleden dolayı başka bir yere gitmiştik. arada sırada telefonla konuşuyorduk sadece.

    geri döndüğümde sınıfa girer girmez onu aradı gözlerim. ilk başta göremedim. yine bir değişikliğe gitmişti. saçlarını küt kestirmişti. yanına gittim. “aa hoşgeldin” dedi. bende saçların güzel olmuş” dedim. teşekkür etti. neler yaptığımız konuştuk vs. okul çıkışı beraber bir kafeye gidip oturduk. uzun uzun konuştuk. aşık olduğuma emindim. o kadar konuştuk ama ben pek dinlemedim. onu izledim o kadar saat. gülüşünü, yüz ifadelerini oturup karşısında saatlerce izledim. ne ara bu kadar aşık oldum anlamadım zaten. büyük ihtimal ben onun için en yakın arkadaşıydım. mevzu döndü dolaştı aşk konusuna geldi. direkt sordum hiç teklif eden oldu mu diye. “oldu ama ben kabul etmedim” dedi. sinir dalgası yükseldi içimden. kim olduğunu sordum ama söylemedi. çıktık eve gittik. artık bahar gelmişti. bahar aylarında insanlar da aşık olma duygusu olur, sersemler ya bende öyleydim işte.
    ···
  17. 18.
    +1 -1
    okuyan yok kanka sanki
    ···
  18. 17.
    0
    güzel hikayeydi de hızlı part at yazmıyorsun sonuçta adamım
    ···
  19. 16.
    +2
    daha ben bir şey demeden “bundan sonra yanında oturmak istiyorum iznin varsa tabi” dedi manidar bir şekilde. “sırana oturmak için neden izin istiyorsun onu anlamadım” dedim. o güldü, gülünce bende mutlu oldum. oturduk kahvaltı ettik beraber. şimdi bile aklıma geldikçe gülümsüyorum. o gün ders falan umurumda değildi. okuldan çıkınca yakınlarda bir park vardı. oraya gidelim mi dedim. olur dedi. gittik beraber oturduk. sabah biraz yağmur yağmıştı. ıslak toprak, ıslak çimen, hafif rüzgar, ve birazdan aşık olacağınız bir kızla beraber oturduğunuzu düşünsenize. büyük bir ağaç vardı, yaprakların çoğu dökülmüş, onun altındaki banklara oturduk. sadece okuldan gelen sesler var. ne konuşsam diye düşünürken o başladı konuşmaya.

    – geçen yıl benimle kimse ilgilenmezken yani herkes beni dışlarken sen neden ilgilendin konuştun?
    + sohbetin güzeldi.
    – dürüstçe cevap ver.
    + tamam tamam. matematiğin iyiydi ilk başlarda bu yüzdendi. ama gerçekten sohbetin çok güzel diğerleri gibi değilsin.
    – anladım. sende diğerleri gibi değilsin.
    + nasıl yani?
    – bilmem. farklısın yani öyle hissediyorum. ve farklı hissediyorum senin yanında. daha samimisin. diğerleri ben böyle olduktan sonra benimle konuşmaya başladılar ama sen hep yanımdaydın.
    sonra bizim sınıftaki ne kadar yavşak varsa bizim yanımıza geldi. kızlı erkekli oturduk orada sohbet ettik. bu sohbette orada kaldı. uzun bir süre sonra devam ettik bu konuşmaya.
    ···
  20. 15.
    +4
    kalktım kapıyı açıp baktım yağmur yavaşlamıştı. gözleriyle takip ediyordu beni biliyordum o yüzden de heyecanlandım. öküzlük yapıp kızın yüzüne bakmadan ” yağmur yavaşlamış ben gideyim, görüşürüz yarın” deyip tak var gibi hızlı hızlı gittim eve. kendimi mal gibi hissediyordum. aşık olmuyorum inşallah dedim kendi kendime. geçtim odaya müzik falan dinledim. ertesi sabah çıktım dışarı baktım evlerinin önünde bekliyor. beni görünce yürüdüğüm kaldırıma geçti. “günaydın” dedi. “günaydın” dedim. sonra mal gibi “birini mi bekliyorsun” dedim. salak mısın der gibi baktı suratıma “seni bekliyorum, beraber gidelim okula” dedi. tamam dedim. giderken biraz sohbet ettik havadan sudan. okula geldiğimizde “ben çay almaya gidiyorum kantine” dedim. “bana da al” dedi. iki simit iki çay aldım çıktım yukarı. geçerken sırasına bırakırım diye düşünüyordum. sınıfa girince baktım sırasında yok, benim sıramda oturuyor. şaşırdım biraz içten içe de sevindim. gittim sıraya koydum aldıklarımı.
    ···