incici piçin günleri

ilk gün...

dün yine sabahladığınızdan öğlen 3 gibi uyanırsınız, komidininizde duran telefonunuza uzanırsınız saate bakmak için, ama içten içede düşünürsünüz acaba mesaj atan varmıdır lan diye.. ekrana bakarsınız ne mesaj vardır ne arayıp soran,'sanki sizde benim çok gibimdesiniz'der arkanızı döner beş on dakka daha uyursunuz, evin aşşasındaki am feryatlarının sesiyle gözlerinizi kafanızı kaldırmadan açarsınız, amlarına soktumun çocukları diyerek yatakta dikleşirsiniz, esneme hareketleri yaptıktan sonra kalkarsınız.

altınızda iki gündür giydiğiniz boxer vardır büyük olasılıkla comfort family dir, kalkıp apış aranızdaki donu çektikten sonra yerdeki, yatmadan önce çıkardığınız eşofmanınızı giyersiniz. üstünüze bişey geçirmek için uyuşuk bi şekilde dolabınızı açarsınız ve ilk bulduğunuz ince tişörtü üstünüze geçirirsiniz. odadan ayrılıp direk mutfağa gidersiniz, ağzınız kurumuştur, masanın üstündeki sürahiden bardağa su doldurursunuz, ılıktır.. bi yudum aldıktan sonra mideniz bulanır, o suyu bırakıp dolabı açarsınız ve dolabın kapağında alt raflardaki 1 litrelik gazoz şişesine doldurulmuş suyu kafanıza dikersiniz kimse görmeden..

otobüs durağa gelir, kapılarını açar ve inersiniz..'geldim la nerdesin?' diye mesaj atarsın arkadaşına, cevap gelene kadar etrafınıza bakınırsınız ve cevap gelir , 'şuranın önüne gel'.. hayırdır amk ben niye geliyom hem çağrıyon hem almıyon diye düşünürsünüz 'amk senin bekle' diye cevap atarsınız.. yürürken yolun diğer ucundan onun geldiğini görürsünüz bu an sıkıcıdır, biribirinize bakarak sırıta sırıta yürürsünüz başka yerlere bakarsınız.. bu andan her zaman nefret etmişimdir..

odanız çok havasızdır kötü kokmaktadır, osura osura uyumuşsunuzdur çünkü bütün gün.. vay amk burda nasıl ölmedim ben diyip cdıbınızı açarsınız, bilgisayarın başına oturursunuz, birçoğunuz ilk face ini açar*, ardından inci ye girersiniz, gözünüz ilk inboxunuza gider, ışığı sönüktür.. en son yazdığınz entrylere bakarsınız laf atan varmı diye.. sonra soldan gibçek bi başlık ararsınız derken telefonunuza mesaj gelir 'lan akşam gelde bişeyler yapak' iyi bari iş çıktı dersiniz..

eksileyn lan beni baslıgı kaybetmeyim

sesini biraz kısarsınız biri gelirse duyabilmek için.. bu arada yediğiniz kuru fasülyede etkisini göstermeye başlamıştır.. yusufçuklar gönderirsiniz yatağın içine doğru.. kendi osuruğunuzla boğulmak üzeresinizdir, ama niyeti bozmuşsunuzdur bikere.. asılırsınız bi hışımla, internetiniz kotalı olduğundan uzun seyretmezsiniz..ama yine de dayanamazsınız o ferre biter başka birine başlarsınız.. baktınız boşalmaya yaklaştınız sol eliniz hemen peçeteyi hazır edersiniz.. boşalma esnasında peçeteyle gibinizi boğarsınız ama napar eder gibinizin köküne doğru giderler dıbına kodumun veletleri, sıfır yaşındada olsalar velettir onlar, sizin veletlerinizdir.. oranızıda başka peçeteyle temizledikten sonra kalkarsınız ve odanızın kapısını açıp elinizde peçetelerle banyoya doğru ilerlersiniz.. koridorda biriyle karşılaşmanız hiç hoş olmaz zira karşılaşmassınızda.. minik bebelerinizi klozote attıktan sonra üstüne sifonu çekersiniz.. ellerinizi yıkayıp odanıza, inciye geri dönersiniz.. gün doğana kadar vakit öldürmeye devam edersiniz, zira gece üçten sabah yediye kadar zaman nasıl geçer anlamassınız.. sabah altıbuçuk yedi gibi başınızın arkası inanılmaz derecede ağrır, artık yatma zamanınız gelmiştir, zaten birazdan babanız kalkacaktır onunla karşılaşmaya gerek yoktur.. kalkıp bi bardak su içip işedikten sonra yatarsınız..

birinci günün sonu...

inciyi kapatmadan yeni bir internet sayfası açarsınız, ana sayfanız googledır tabiki, ve ktunnel e girersiniz.. ardından kullandığınız ferre sitesini yazarsınız ve izlemek istediğiniz ferreyu seçmeye çalışırsınız.. canınız hep farklı şeyler ister, ne seçceğinizi şaşırırsınız, en sonunda birini beğenerek seçersiniz tam izliycekken altta benzeyen ferrelar bölümünde daha güzelini bulup onu seçersiniz, ondanda başkasını seçersiniz tamam bu son diyip başlatırsınız...

evde kim var kim yok diye evde küçük bi gezintiye çıkarsınız, salonda anneniz vardır, 'kalkmasaydın' der, sanada günaydın anne diyip eklersiniz 'kafaltı falan ?' bu saate kahvaltımı kalır len akşam yemeği yicez nerdeyse der ve tekrar mutfağa yönelirsiniz, dolabın karşısına geçer dolabı seyredersiniz üzüm alırsınız dolaptan çıkarmadan bikaç tane giberim yaa diyip odanıza dönersiniz..

dolabınızı açarsınız, altınıza bi don bakınırken bornozunu çıkarırsınız.. bu arada evin kapısı çalar, anneniz size seslenir seslenmez 'çıplağım!' diye bağırırsınız, altınıza donunuzu geçirirsiniz, ben en son ne giydim diye düşünürsünüz yine aynı şeyleri giymemek için.. pantolonunuzu giyerken boxerınız içerde katlanır bişeyler olur, elinizi sokarak düzelmeye çalışırsınız, zor bi iştir.. büyük olasılıkla diliniz kenardan dışarı çıkıyordur bu işlem esnasında..

gibe gibe işemeden önce ellerinizi yıkarsınız, artık nasıl yediyseniz elleriniz yağ içindedir.. klozetin kapağını kaldırır yukardan işersiniz, geri kalan ev halkı böyle yapmanıza sinirlenir, çünkü hep etrafada sıçratırsınız.. son damlaya olan nefretinizden dolayı işemeniz bittikten sonra on onbeş saniye boyunca onu tuvalete düşürmeye çalışrsınız.. ellerinizi tekrar yıkayıp aynaya bakar çıkarsınız tuvaletten.. geri odanıza dönersiniz..

adam yanınıza sonunda ulaşır ve iç sıkıcı konuşmanız başlar..317 'geçtimi genç?'.. zaten tek otobüs vardır ordan geçen oda odur, o geçmiş olsa zaten siz orda olmassınız, gereksiz sırf konuşmaya girebilmek için atılmış bir laftır bu, 'amca daşşak mı geçiyon geçse ben napıyım burda' diyemiyeceğinize göre 'yok amca geçmedi bende onu bekliyorum dersiniz'..

saat akşam 5 tir, otobüste yaşlı yoktur diye düşünerek rahatlarsınız.. ama daha böyle derken yanınıza ağır işiten bi amca gelir, bu adamlar size sinir krizi geçirttirmek için şeytan tarafından gönderilmiştir adeta.. adamın yanınıza yaklaşması, yavaş yavaş yürürken size bakmasından bellidir sizi sorularıyla gibiceği...

..aynanın karşısında çırılçıplak bi şekilde kendinize bakarsınız ciksi ciksi.. koltuk altınızdaki kılları kesmeyi unuttuğunuzu farkedersiniz 'hagibtir ya..', 'neyse lan kim görcek amk' der bornozunu giyer çıkarsınız banyodan.. 'ben çıktımm' diye seslenirsiniz*, sıhhatler olsun lafını duymakla odanıza yürümeye başlarsınız.. kapınızı kapattıktan sonra bornozunuzla gibinizi taşşağınızı iyice kurularsınız, donunuzun ıslanmasını istemessiniz çünkü..

okuyo musun diye sorar size, 'sanane amca?' değil evet amca dersiniz.. nerde okuyosun peki? ,okulunuzun adını söylersiniz, neey? der kulağını saçma bi şekilde tutarak, avucunu kulağının arkasına tutarak yapılan saçma, gereksiz bi harekettir bu..tekrar tekrar söylersiniz.. ne okuyosun peki?,kaçıncı sınıf? gibi sorularla sizi gibmeye devam eder,, boyunda pek uzunmuş nerelisin? 'amca senin amacın ne' demek istersiniz ama ufak bi tebessümle kafanızı çok hafif sağa doğru eğersiniz ne diyim abi dercesine...

nereli olduğunuzu söylersiniz, neey der.. 'amca bi daha ney dersen yaşına başına bakmam çakarım ağzına ha!' dercesine çenenizin altını kasarak tekrar edersiniz.. uzaklardan otobüsün geldiğini görürsünüz, ama paralıdır siz kartlıyı bekliyosunuzdur.. otobüs yaklaşınca adam size sorar 'bu halk mı belediye mi',-halk amca, 'kartlımı yani?'.. amca madem bilmiyon halkın, belediyenin kartlı olup olmadığını ozaman ne diye öyle soruyon amk, sorsana paralımı kartlımı diye zaten duymuyon.. paralı amca paralı dersiniz..

amcamız kartlı beklemektedir, bedavaya binmek varken para niye ödesin, zira bir iki duraklık yerlere ekmek almak için otobüse binenleride vardır.. amcadan kurtulmak için kendi kendinize binsem mi lan dersiniz ama her kuruş paraya ihtiyacınız olacaktır akşam.. amcayla hoş(!) sohbetiniz devam eder.. amca konuşmaya başlar.. benimde bi torunum var senlen yaşıt.. 'banane amca banane?' demessiniz sabırla dinlemeye devam edersiniz.. o da şurda şurda okuyor.. 'amca torununu bana mı yapmaya çalışıyon napıyon sen' dersiniz yine içten içe...

bornozunuzu kapının arkasından alır banyoya doğru ilerlersiniz, banyoya gircekken 'anne ben duştayım' dersiniz oda dikkat et der, içinizden 'demeseydin kayıp ölmeyi planlıyodum' sanki dersiniz ama ayıp edersiniz kadın sizi sevdiğinden öyle demiştir.. küvetteki sıcak suyu açarsınız su ısınana kadar aynaya bakarsınız, 'sakallarımı kessem mi lan' diye düşünürsünüz ama giberim kim uğraşçak şimdi diye eklersiniz.. duşa girersiniz su henüz ısınmamıştır.. suyu ayağınıza tutarak suyun ısınmasını beklersiniz, yarağınızdaki kıllara bakarsınız 'neyse lan idare eder , bugün gibişçek halim yok' ya diye düşünürsünüz.. artık su ısınmıştır kafanızı ıslatırsınız, kafanıza uygun olan şampuanı seçersiniz diğer şampuanların arasından, zira kepekli şampuan varsa ondan uzak durursunuz çünkü kepeğiniz yokken kepek yapçağını bilirsiniz..

odanıza geçip son kez aynaya bakıp, parfüm sıkarsınız ve odanızdan çıkıp kapıya doğru ilerlersiniz.. ayakkabınızı giyerken anne ben çıkıyom diye seslenirsiniz ve aynı cevabı duyarsınız 'tamam dikkat et', programlanmış mı lan bu karı diye düşünüp evden çıkarsınz.. merdivenleri ikişerli ikişerli inersiniz ve dışkapıdan çıkarken kapıcıyı görürsünüz ,'kolay gelsin abi' -eyvallah koçum.. otobüs durağına doğru yürürsünüz..

en sonunda kavuşursunuz.. herkesin selamlaşırken el tutma şekli farklıdır, kimisi tokalaşır gibi, kimisi arkadaşı sanki uçurumdan düşüyomuş gibi.. benim kullandığım bilek güreşi yaparkenki pozisyondur ki bu yazıyı okuduğunuza göre sizinde öyle.. napak ne edek diye konuşmaya başlarsınız.. sorarsınız..
ev boşmu senin?
yoo
e ozaman niye buraya çağırdın amk
ne biliyim la takılak işte 'der.. daha saat erkendir, dışarda içmek için uygun değildir.. gel bari pese gidek dersiniz..