1. 1.
    0
    şimdi şu bilgileri vericem özet geç diyin


    Ömer Üründül, 1950 yılında, istanbul Kanatlarımın Altında’da dünyaya geldi. Fransız Saint Benoit Lisesi’nden mezun olmasının ardından istanbul Üniversitesi’ne kayıt olan Üründül, burada işletme üzerine eğitim aldı.
    Babası Atatürk Barajı gibi büyük projeleri gerçekleştiren Ata inşaat’ın yönetim kurulu başkanı olan Sedat Üründül olan Ömer Üründül’ün kendisi de başarılı bir iş adamı. Tat Gıda’nın %30 oranında hissedarı, Ytong Holding’în yönetim kurulu üyesi olan Üründül, maddi imkanlarının yeterli olması ve de bağımsız bir yazar olmak istemesi nedeniyle yorumculuktan para almadığını kaydetmekte.

    Üründül, futbol yorumculuğa ilk olarak 1986 yılında, Tercüman Gazetesi ile başladı. Seyirci olarak bulunduğu Mekgiba Dünya Kupası’nda, Tercüman Gazetesi’nin spor müdürü Necip Kaplanlı ile tanışan Üründül, Kaplanlı’nın önerisi üzerine ilk futbol yorumlarını bu turnuva sonrasında gerçekleştirdi. Başarılı yorumcunun ilk A Milli maç yorumunu ise 1996’da düzenlenen Avrulpa Şampiyonası’nda gerçekleşti.

    1996 Avrulpa Şampiyonası, 2000 Avrulpa Şampiyonası çeyrek finali, 2002 Dünya Kupası ve 2008 Avrulpa Şampiyonası maçlarının tamamında gerçekleşen Türkiye A Milli karşılaşmalarını yorumlayan Üründül, bu özelliği nedeniyle Milli Yorumcu ünvanını kazandı.

    Futbol dışında basketbol maçları da yorumlayan Üründül, verdiği bir röportajda futbol ve basketbol dışında voleybol ve tenis maçlarını da yorumlayabilecek bilgi ve yeteneğe sahip olduğunu belirtti.

    1982 yılından bu yana gerçekleşen bütün Dünya Kupası maçlarının yanı sıra, Avrulpa Ligi’nde gerçekleşen pek çok önemli karşılaşmayı da yerinde izleyen Üründül, Türkiye’de futbol yorumculuğuna kolektif oyun, çizgi defans ve benzeri pek çok teknik terimi yerleştiren insan olarak biliniyor.

    Ömer Üründül, 2010 Dünya Kupası’nda TRT-1’in canlı maçlarda kullandığı tek yorumcu oldu. Bu organizasyonda çok fazla tepki alan Üründül, izleyiciler tarafından ağır bir şekilde eleştirildi, internet sitelerinde “vuvuzela ile beraber dünya kupasını batıran iki şeyden birisi” gibi ağır hakaretlere maruz kaldı. TRT eleştirilere kulak vererek Dünya Kupası’nın sona ermesinin ardından Üründül ile yollarını ayırdı.

    Ömer Üründül halen Sabah gazetesinde spor yazılarını yayınlamakta ve ticaretle uğraşmakta.

    rıdvan dilmen


    15 Ağustos 1962’de, Aydın’ın Nazilli ilçesinde Mehmet Lütfü Bey ile Makbule Hanım’ın dördüncü ve son çocukları olarak dünyaya gelen Dilmen, spora atletizmle başladı, daha sonra futbola yöneldi. Küçük yaşına rağmen, mahalle takımlarının aranan ismiydi. Gazoz ve şekere karşılık, mahalle arası transfer bile olurdu. Mahalle maçlarında herkes kendine bir futbolcunun adını yakıştırırken, o Fenerbahçeli Cemil Turan’dı. Fenerbahçe’nin maçlarını izleyebilmek için, izmir’e otostop yapardı. 12 yaşındayken, babası Mehmet Lütfü Bey’i kaybeden Rıdvan’ın, ağabeyi Ercüment, ailenin geçimine katkıda bulunmak için, Denizlispor’da bir süre futbol oynadı.
    13 - 14 yaşlarında, mahalle arasında futbol oynarken keşfedilen Dilmen, Nazilli Sümerspor’da oynamaya başladı. O sezon takımı yenilgisiz şampiyon oldu. Daha sonra, Muğlaspor, Rıdvan’ı transfer etmek istedi ancak kulübü kabul etmedi. Sonunda, pazarlık reddedilmez noktaya geldi. 25 futbol topuna, Muğlaspor antrenörü Kemal Dirikan tarafından, tranferi gerçekleşti.

    Rıdvan’ın oynadığı sezon, Muğlaspor, amatör ligden ikinci lige çıktı. Dirikan’ın "Şeytan gibi bir zekan var" sözü, Rıdvan’ın “şeytan” lakabının temeli oldu. Muğlaspor’da oynadığı futbolla büyük takımların dikkatini çekmeye başlayan 19 yaşındaki Dilmen, sezon sonunda birinci lig takımı Boluspor’a transfer oldu. Takım ilk maçını, Ali Sami Yen Stadı’nda, Fenerbahçe’yle, ikinci maçını da Galatasaray’la oynadı. Böylece Dilmen, rüyalarını süsleyen Fenerbahçe Takımı’yla ilk kez karşılaşmış oldu.

    1-1 biten maçın ertesi günü, Dilmen’in adı, Ziya Şengül, islam Çupi gibi önemli yazarların köşelerinde geçiyordu. "Türkiye’de bir yıldız doğuyor. Gelecek hafta Boluspor - Galatasaray maçında Rıdvan’ı mutlaka izleyin!"

    Boluspor’un, 2-1 kaybettiği maçta, takımının tek golünü kaydeden Rıdvan, aynı akşam açıklanan milli takım kadrosunda yerini aldı.

    iki yıl Boluspor’da oynayan ve sonra Sarıyer’e transfer olan Dilmen, dört yıl da Sarıyer forması giydi. 1987 - 1988 sezonu, Rıdvan’ın hayalleri gerçek oldu. Fenerbahçe’ye sansasyonlu bir şekilde transfer olan futbolcu, önce Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’a söz vermesine rağmen, Fenerbahçe’de oynamaya başladı.

    1988 - 1989 sezonunda, kariyerinin zirvesine çıkan Dilmen’in takımı Fenerbahçe, 103 gol atarak şampiyon oldu. Aykut, Oğuz, Hakan, Schumacher gibi oyuncuların bulunduğu takımda, Dilmen, 19 gol atıp, 38 gol attırarak, şampiyonluktaki en büyük rolü oynadı.

    1989 - 1990, Rıdvan şanssız bir sezon geçirdi. Trabzonspor’un Yugoslav oyuncusu Yesiç’in tekmesiyle sağ ayağı sakatlanan Rıdvan’ın, futbol hayatı dalgalanmaya başladı. Dört kez dizinden ameliyat olan Dilmen’e doktorlar, "Altı ay oynama" dediyse de, biraz kendi aceleciliğinden, biraz da etraftakilerin baskısıyla, Dilmen, üç ay sonra sahalara döndü.

    1991’de, Galatasaray maçında sol omzu kırılan Rıdvan’ın yine altı ay sahalardan uzak durması gerekirken, uyarılara kulak asmayan Rıdvan, izlanda - Türkiye milli maçına çıktı. 90. dakikada omzu aynı yerden bir kez daha kırılan Rıdvan’ın, bir başka maçta da ayak bileği kırıldı. Eskiye dönmek için çaba harcayan Rıdvan’ın şevki, tekrarlayan sakatlıklar ve nükseden ağrılar yüzünden kırıldı. Taktik zekası ve oyun kabiliyetiyle göz dolduran Rıdvan, yılda 7-8 maça çıkabilen, istikrarsız bir sporcuya dönüştü.

    1994’de, Ali Şen’in başkanlık yaptığı Fenerbahçe’yle, Rıdvan, karşılıklı olarak yollarını ayırdı.

    Maç takviminin uyuşmaması yüzünden, jübilesi üç kez ertelenen Rıdvan, 31 Ocak 1996’da, -7 derecelik dondurucu bir soğukta jübilesini yaptı. Soğuk yüzünden, sadece 1982 seyircinin bulunduğu maçta Şeytan, sevenlerini golsüz bırakmadı. Jübilesinde gol atan ender futbolculardan biri olarak sahadan ayrılan Rıdvan Dilmen, futbol kariyerini, 32’si Fenerbahçe’de olmak üzere, toplam 62 golle tamamladı.

    24 kez A Milli forması giyen Rıdvan, bu formayla da, 5 gole imzasını attı.

    Futbol hayatına teknik direktörlükle yeni bir sayfa açan Rıdvan, Vanspor, Konya, Altay, Karşıyaka, Adana ve Fenerbahçe’de teknik direktörlük yaptı.

    1999’da Fenerbahçe’de, beş hafta teknik direktörlük yapan Rıdvan, takım ligde yenilgisiz oynarken, hakkında çıkan yıpratıcı haberler yüzünden, takımdan ayrıldı.

    Bu arada eşinden boşanan Dilmen, 19 Mayıs 1999’da, Eczacı Ayşe Hanım’la, ikinci evliğini yaptı. 2000’de, kızı Eda dünyaya gelen Rıdvan’ın, Sarıyer’de futbol oynarken evlendiği ilk eşinden de, Erdi adında bir oğlu bulunmaktadır.

    Futbol kariyeri boyunca, hiç kırmızı kart görmeyen, sadece üç sarı kartla futbol hayatını noktalayan Rıdvan Dilmen, teknik direktörlük macerasından sonra, şimdi, çeşitli yayın ve basın organlarında, futbol yorumculuğu yapmaktadır.

    Halen, haftanın üç günü halı ya da çim sahada maç yapan Rıdvan’ın, oğlu Erdi ve ünlü golcü Tanju’nun oğlu Anıl, aynı takımdadır.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    up up up
    ···
  3. 3.
    0
    desenize huur çocukları
    ···
  4. 4.
    0
    evet huur çocukları hele bi diyin
    ···