1. 18.
    0
    @19 benim yazdığım mı panpa
    ···
  2. 17.
    0
    Birincisi o incecik o dal gibi kiz

    Simdi galiba bir tüccar karisi.

    Ne kadar sismanlamistir kim bilir.

    Ama yine de görmeyi çok isterim

    Kolay mi? ilk göz agrisi.

    Ikincisi Münevver Abla benden büyük

    Yazip bahçesine attigim mektuplari

    Gülmekten katilirdi okudukça.

    Bense bugunmus gibi utanirim

    O mektuplari hatirladikça.

    ... çikar

    ... dururduk mahallede

    ... halde

    ... yan yana yazilirdi duvarlara

    ... yangin yerlerinde.

    Dördüncüsü azgin bir kadin

    Açik saçik seyler anlatirdi bana.

    Bir gün de önümde soyunuverdi

    Yillar geçti aradan unutamadim

    Kaç defa rüyama girdi.

    Besinciyi geçip altinciya geldim.

    Onun adi da Nurinnisa.

    Ah güzelim

    Ah esmerim

    Ah

    Canimin içi Nurinnisa.

    Yedincisi Aliye kibar bir kadin.

    Ama ben pek varamadim tadina.

    Butun kibar kadinlar gibi

    Küpe fiyatina kürk fiyatina.

    Sekizinci de o takun soyu.

    Elin karisinda namus ara

    Kendinde arandi mi küplere bin.

    Üstelik ...

    Yalanin düzenin bini bir para.

    Ayten'di dokuzuncunun adi.

    Is basinda sunun bunun esiri

    Ama bardan çikti mi

    Kiminle isterse onunla yatar.

    Onuncusu akilli çikti

    ... gitti ...

    Ama haksiz da degildi hani.

    Sevismek zenginlerin harciymis

    Issizlerin harciymis.

    Iki gönül bir olunca

    Samanlik seyranmis ama

    Iki çiplak da olsa olsa

    Bir hamama yakisirmis.

    Isine bagli bir kadindi on birinci

    Hös olmasin da ne yapsin

    Bir zalimin yaninda gündelikçi.

    ... leksandra

    Geceleri odama gelir

    Sabahlara kadar kalir.

    Konyak içer sarhos olur

    Sabahi da isbasi yapardi safakla.

    Gelelim sonuncuya.

    Hiçbirine baglanmadim
    Ona baglandigim kadar.

    Sade kadin degil insan.

    Ne kibarlik budalasi

    Ne malda mülkte gözü var.

    Hur olsak der

    Esit olsak der.

    Insanlari sevmesini bilir

    Yasamayi sevdigi kadar--"Orhan VELi"
    ···
  3. 16.
    0
    Masa

    Çağırdım geldiler.
    Oturmasalar ölürdüm.
    Oturdular öldüm.
    Anlamadılar.

    Özdemir Asaf
    ···
  4. 15.
    0
    Hele bir ışıklar sönsün
    Hele bir kapansın kapılar
    Sular durulsun
    Bıçak atacağım daha 12'den.

    Kısa devre yapsın kalbim
    Ellerim inatla dökülsün cigaraya
    Dağlarda ay büyüsün
    Sular köpürsün
    Sen beni o zaman gör.

    Hele küssün meydanlar
    Dehşetin oğlu gülsün
    Ağır bir köpek karanlığı
    Ve tüm mayınlar patlasın
    Sen beni o zaman gör.

    Kaldırımlara yağmur dökülsün
    Dağılsın dişlerimde gülüşler
    Kaybettiklerim bir dönsün
    Sen beni o zaman gör.

    Yalnızlık ne demek
    Kül olsun uykular
    Kuşlar silinsin gözlerimden
    Sen beni o zaman gör.

    Saçlarımda kırılsın kar
    Baştan çizilsin uçurumlar
    Kırılsın camlar
    Sen beni o zaman gör
    ···
  5. 14.
    0
    reserved

    bana yar olmayan devr-i devranın
    izzet-i ikrdıbını gibeyim.
    yansın bu muallakler
    su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim,
    ben deli miyim ?
    mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
    verirse verir, vermezse leyla'yı da gibeyim
    ···
  6. 13.
    0
    AH
    yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
    bulutlu siyah ah bulutları eflatun
    o boy aynasından çıktı fransızın malı
    vişne asidi vardı tadında rujunun
    ah sinema yıldızı filan olmalı
    ağızlığı kristal son derece uzun

    bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
    alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
    ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
    saçlarından incecik su tozu dökülüyor
    sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
    karartma başlamış ışıklar örtülüyor

    ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
    kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
    çok vapurun battığı bir liman huursu
    bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
    ay ışığında deniz akordeon solosu
    pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam

    görkemli çadırında italyan lunaparkın
    sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini
    ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın
    sutyenler tutmuyor çılgın göğüslerini
    kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın
    kim görse şaşırır sakalının süslerini

    tavana asılmış sosyalist saçlarından
    ah sabah sabah omuzları kan içinde
    işkence sonrası genç bir kadın militan
    yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
    adı bile çıkmamış dudaklarından
    doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde ...

    http://www.youtube.com/watch?v=jI_s1TmuPbc
    ···
  7. 12.
    0
    @11 ya bi gibtir git her yerdesiniz amk.
    ···
  8. 11.
    0
    su başında durmuşuz
    çınarla ben.
    suda suretimiz çıkıyor
    çınarla benim.
    suyun şavkı vuruyor bize,
    çınarla bana.

    su başında durmuşuz
    çınarla ben, bir de kedi.
    suda suretimiz çıkıyor
    çınarla benim bir de kedinin.
    suyun şavkı vuruyor bize
    çınara, bana, bir de kediye.

    su başında durmuşuz
    çınar, ben, kedi, bir de güneş.
    suda suretimiz çıkıyor
    çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
    suyun şavkı vuruyor bize
    çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

    su başında durmuşuz
    çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
    suda suretimiz çıkıyor,
    çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
    suyun şavkı vuruyor bize
    çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

    su başında durmuşuz.
    önce kedi gidecek
    kaybolacak suda sureti.
    sonra ben gideceğim
    kaybolacak suda suretim.
    sonra çınar gidecek
    kaybolacak suda sureti.
    sonra su gidecek
    güneş kalacak,
    sonra o da gidecek.

    su başında durmuşuz
    çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
    su serin,
    çınar ulu,
    ben şiir yazıyorum,
    kedi uyukluyor,
    güneş sıcak,
    çok şükür yaşıyoruz.
    suyun şavkı vuruyor bize
    çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
    ···
  9. 10.
    0
    Sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının
    Bilmedikleri şeylerden korkarlar

    Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
    Tek başlarına bir hiçtirler

    Ortalama erkekten
    Ortalama kadından
    Sakının
    Sevgilerinden sakının

    Sevgileri vasattır,
    Vasatı aranır dururlar
    Ama nefretleri dahiyanedir
    Nefretleri seni beni
    Herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir.

    Yalnızlığı istemezler
    Yalnızlığı anlamazlar
    Kendilerinden farklı her şeyi
    Yok etmeye çalışırlar

    Sanat yaratamadıklarından
    Sanatı anlayamazlar
    Yaratma başarısızlıklarını
    Dünyanın beceriksizliğine yorarlar

    Kendileri tam sevemedikleri için
    Senin sevginin ekgib olduğuna inanır
    Ve senden nefret ederler

    Ve nefretleri
    Parlak bir elmas
    Bir bıçak
    Bir dağ
    Bir kaplan
    Bir baldıran otu gibi
    Mükemmeldir

    En Usta Oldukları
    Sanattır nefret!
    cCc Charles Bukowski cCc
    ···
  10. 9.
    0
    hayatımda hiç şiir okumadım desem?
    ···
  11. 8.
    0
    bu başlık sözlüğün yüz karası olur beyler.
    ···
  12. 7.
    0
    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Her sabah kalktığımda yaşamak için tek nedenim, sen varsın ...
    Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,
    Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi ...
    Ama alalade bir renk değil,
    Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Bu soğuk günde içimi ısıtan bir esinti gibisin ...
    Hafiften esiyorsun, iliklerime işleyerek ...
    Sonra da kaybolup gidiyorsun, daha nereden geldiğini
    Anlayamadan ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Seni Sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden ...
    O kadar doğal ki bu duygu ruhumun derinliklerinde,
    Sanki doğduğumdan beri var ...
    Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Sensiz bir yaşamı artık düşünemiyorum ...
    Sensiz bu kuru dünyada yaşamaktansa,
    ölümün soğuk nefesini öpmeyi
    bir daha hiç seni görmemektense hayata arkamı dönmeyi
    tercih ederim ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Ne zaman bir aşk şiiri duysam, mısralardan sen akıyorsun ...
    Ne zaman eski bir şarkı gelse kulağıma,
    Gitar telleri arasından süzülen notalar, seni getiriyor bana ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Sen hep benimlesin ...
    Gözümü kapatmam yeterli seni görmem için ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Gözlerinin içinde binlerce yıldız,
    Gecenin karanlığını delip geçiyor ...
    Bana bakarken kendimi yıldızlara tepeden bakıyor gibi hissediyorum ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Benliğim sana ait ...
    Sen onu buruşturup çöpe de atabilirsin,
    Kalbine yakın bir yere de koyabilirsin ...
    Tanrım !!!
    O kalbine yakın bir yerde olmak istiyorum ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Sen sensin ...
    Ama sen beni ben olduğum için seviyor musun
    Onu kim bilir ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Seni Sevmeyi Seviyorum ...
    Seni koklamayı seviyorum ...
    Sana dokunmayı seviyorum ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Saçların ellerimin arasından kayıp giderken,
    Dünyada cenneti bulmuş gibiyim ...
    Bir an elimde tutuyorum o cenneti ...
    Bir an sonra belki de tamamen ellerimden kayıp gidecek ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    içimde bir umut var ...
    Bu şiiri belki başucuna koyarsın ...
    Kim bilir belki yanına da Kırmızı bir gül ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Tanrı çiçekleri yaratırken seni de onlarla beraber yaratmış ...
    Papatyadan güzel,
    Zambaktan asil,
    Manolyadan tatlı,
    Gülden daha güzel kokulu ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Güzelliğine melekler imreniyorlar ...
    Dünyada ise,
    Ölümlüler arasında galiba bir tek benim gibi bir iki şanslı
    Onu farkedebiliyor ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Ölene kadar, yok olana kadar seninle olsam,
    Bu herhalde bir ceza gibi gelir,
    Daha çok senle olamadığım için ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Senin tarafından Sevilme fikri bile bir insanı hayatı boyunca
    mutlu edebilecek kadar güzel ve asil ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Seni anlatmak için mısralar yetmiyor ...
    Düşünüyorum bir kış gecesi bunu yazarken,
    Acaba kaç şair senin güzelliğini anlatmak için binlerce mısra yazdı ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Senin gülümsemen güneşin doğuşu gibi,
    insana her şeyi unutturuyor,
    Sadece seyredip tadına varma hissi uyandırıyor ...

    Seni Seviyorum, Çünkü;
    Bu kadar nedenden sonra bile SENi ne kadar SEVDiĞiMi anlatamadım
    Tümünü Göster
    ···
  13. 6.
    0
    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar doğar güneş doğarken
    ve güneş doğarken çöp kamyonları
    ölüleri toplar kaldırımlardan
    işsiz ölüleri aç ölüleri

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken köylü aile
    erkek kadın eşek ve karasaban
    saban koşulu eşekle kadın
    toprağı sürerler toprak bir avuç

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken ölür bir çocuk
    ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
    on iki yaşında ve numaralı
    ve ne boğmacadan ne menenjitten
    ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
    ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
    dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken tombul bir adam
    yatağından çıkar dalgın giyinir
    'bugün kimi kime gammazlamalı,
    amirin gözüne nasıl girmeli'

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken zenci şoförü
    ağaca asarlar yol kıyısında
    gazyağına bulayarak yakarlar
    sonra kimi kahve içmeye gider
    kimi saç tıraşı olur berberde
    kimi dükkanını açar erkenden
    kimi genç kızını öper alnından

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken mahpus kadını
    kolları masaya bağlı sırtüstü
    çıplak memeleri al kan içinde
    sorguya çekilir bir bodrumda
    sorguya çekenler cigara içer
    biri yirmisinde altmışlık biri
    gömlekleri terli kollar sıvalı
    ve kum torbaları elektrodlar

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneşdoğarken gülyaprağına
    uçak alanından sessiz pilotlar
    'H' bombası yükler tepkililere
    ve güneş doğarken güneş doğarken
    otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
    akasya ağaçları bulvarın
    pencereler balkondaki saksılar
    ve güneş doğarken devlet adamı
    konağına döner bir ziyafetten
    ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
    ve güneş doğarken güneş doğarken
    genç bir ana bebesini emzirir

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken ben bir geceyi
    bir uzun geceyi gene uykusuz
    ağrılar içinde geçirmişimdir
    düşünmüşümdür hasretliği ölümü
    seni memleketi düşünmüşümdür
    seni memleketi dünyamızı.

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken hiç umut yokmu
    umut umut umut... umut insanda.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 5.
    0
    bilerek mi yanına almadın giderken
    başının yastıkta
    bıraktığı çukuru

    güveniyordum
    oysa ben sevgimize
    vapur iskelesi
    ya da tren istasyonundaki
    saatin doğruluğu kadar

    beni senin gibi
    bir de annem terketmişti
    ki göbeğimde durur
    onun yokluğundan
    bana kalan
    çukur

    sunay akin
    ···
  15. 4.
    0
    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anldıbını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya canım ellerini tutmak isterse...

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
    Tümünü Göster
    ···
  16. 3.
    0
    Öyle Günler Gördüm Ki

    Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
    Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
    Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
    Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
    Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
    Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.

    Her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
    Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.

    Öyle günler gördum ki, duvarlar gelir dile,
    Gözumde canlanırdı eşkiya masalları.
    Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
    Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
    Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
    Kalplerin ekgib olmaz böyle zayıf halleri:

    Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
    Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.

    Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
    Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
    Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
    Sırtımı sıvazladı, bana oğüt savurdu.
    Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
    En alçak tekmelerle beni yere devirdi.

    Ruhum bir heykel gibi düşüp parcalanırdı.
    Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.

    Öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda
    Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
    Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
    Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
    Tabancanın namlusu ısındı yanagımda,
    Parmagım istemedi tetiğini çekmeyi

    Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
    Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.

    Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
    Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmustur,
    Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
    Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
    Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
    Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur

    Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
    Gözyaşları içinde seneler yürür gider.

    Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
    Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
    Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
    Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
    Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
    Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

    Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
    Ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

    Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
    Garip başimın derdi bir yürek taşıyorum.
    Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
    içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
    Görünce gülme sakın çırpınıp aktıgımı:
    Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.

    Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
    Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.

    Sabahattin Ali

    favori yazarım, şairim, düşünce adamım sabahatin ali
    Tümünü Göster
    ···
  17. 2.
    0
    "şimdi artık vakit yok gülüm
    vakit yok üzülmeye ağlamaya gülmeye
    şimdi artık savaş zamanıdır
    bırakıp sevdamızı kadife tenli zamanlara
    ellerimiz ellerimizin sıcaklığını kaybetmeden
    sarılıp soğuk tenine silahın
    o kutsal ateşin sıcaklığını
    hissetmeliyiz tüm benliğimizde
    bilirim
    el ele tutuşup kırlarda dolaşmanın hazzını
    sırt sırta verip şarkılar söylemeyi
    hem de en güzelinde
    en coşkulusundan
    en sevdalısından..

    bilirim
    bir nisan yağmurunda sırılsıklam ıslanmaya aldırmadan
    kalbimde sevdanla birlik tüketmeyi tüm sokakları
    adım adım, karış karış
    bilirim gözlerinin güzelliğini
    bir anne şefkatinde okşayan tüm sıcaklığınla
    bilirim çiçeklerin en renklisinien kokulusunu
    bilirim dünya güzel bilirim dünya yaşanası
    bilirdi
    daha on sekizine varmadan
    cephelerde savaşan
    cephelerde ölen çocuklar
    bilirdi hiroşima'da atomla kavrulanlar
    etiyopya'da açlıktan ölenlerde bilir
    filistin savaş çocukları da bilir
    kim bilmez ki
    ama gülüm
    ama bir tanem
    ama sevdiğim
    bak
    yanıyor dünya bak; ölüyor insanlar
    şimdi artık savaş zamanıdır
    bırakıp sevdamızı kadife tenli zamanlara
    ellerimiz
    ellerimizin sıcaklığını kaybetmeden
    sarılıp silahın soğuk tenine
    o kutsal ateşin sıcaklığını
    hissetmeliyiz tüm benliğimizde"
    ···
  18. 1.
    0
    not: herkes 1 şiir eklesin. -anlatamıyorum- şiirini koyacaklar hiç yazmasın mümkünse.
    evet baylar normalde şiir tutkunu bir insan değilim ama duvarımda, üstadın bir fotografı ve büyük bir puntoyla yazılmış şu şiir mevcut:

    bizde bilirdik
    bilirdik el ele tutmayı
    gözgöze bakmayı bilirdik
    yürüyüp sahil boyu şiir okumayı
    çiçek almayı
    üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
    doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
    köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi
    biz de bilirdik yağmurda yürümeyi
    ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru
    sızardı tenimize
    rüyalar görmeyi de bilirdik
    gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca
    dünde sallanır günde sallanır
    bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
    ondan olacak ki
    türküler çağırdık geceler boyu
    bilirdik şarap rengi denizin kokusunda
    ay ışığı yakmayı
    lakin yasaktı
    bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
    küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
    bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
    lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza
    bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
    lakin aç idik yedik karanfil parasını...

    çirkin kral.
    ···