rada yazacaklarım bu olayı düzenleyenler ve arkasındakilerin yok edilmesi için hiç bir taka yaramayacak olsa da 90 yıllık türkiye cumhuriyeti tarihindeki en büyük olaylardan birinin bugün yaşanmış olması umurunda bile olmayan, evinde ömür boyu rahat oturacağına inanan insanlara bir tepki olarak bir şeyler karalayacağım.
bu ülke ikinci dünya savaşının bitişinden günümüze yaklaşık 70 yıllık bir çalışma sonunda artık bitmiştir. önümüzdeki yıllarda isim olarak var olabilir. belki rejim değişebilir, toprakları bölünebilir, buna rağmen ismi türkiye kalabilir. ne olursa olsun kalan şey herhangi bir konuda dünyada sözü geçmeyecek, hammadde ve işçi kaynağı, kazandıklarını tüketip gelirlerini başka ülkelere yediren bir sömürgedir. eğitim sistemi yoktur, insanlarının tamdıbına yakını cahildir (bu kitlede okul okumayanından profesörüne kadar insanlarımız vardır) . üniversiteleri bilime katkı vermek yerine kendilerine para kazandıracak kaynakların kölesi olmuş hocalarla dolmuştur. bu ülkenin iç düzeni sağlayacak kolluk kuvvetleri yoktur. kolluk kuvvetleri halkın güvenliği yerine sadece bir zümrenin haklarını savunur ve bunun için kendi vatandaşına fiziksel kuvvet uygular. bu ülkenin doğru yönetilen düzenli bir ordusu yoktur. kafasını kuma gömen komutanlar yüzünden içi koflaşmış, iç ve dış tehditler için ülkeyi koruyucu olmaktan tamamen uzaklaşmıştır. bu ülkenin adalet sistemi de yoktur. parası veya mevkisi olanların yanında olan, hakkını arayan güçsüzler ise umurunda bile olmayan bir adalet sistemi vardır. yargı sisteminde olduğu gibi yasama ve yönetme organları da, şahsi menfaatlerini bu ülkeyi bitiren sistemin siyasi emelleriyle birleştirmiştir. bu ülkenin tarımı ve sanayisi de yoktur. üretim yapmak isteyenler fakirleştirilmiş ve üretim gücü dış kaynaklı şirketlerin eline geçmiştir.
peki bu ülkede ne mi vardır? ülke, evinde oturup televizyon izleyen, birileri tarafından adeta bir kukla gösterisi gibi oynatılan medyayı takip eden insanlarla doludur. bir önceki paragrafta söylediğim gibi insanımız cahildir. medyanın kendisine gösterdiği, empoze ettiği düşünce sisteminden asla çıkamaz. ve medya kişilere sadece kendi sınırlarındaki alternatifleri sunar. bunun dışındakileri düşünmek halkımız için söz konusu değildir. insanlara ikilik sunulur ve bir kısım birini seçerken, kalanlar diğerini seçer. daha sonra bu seçimlerinden dolayı birbiriyle kavga eder (birkaç örnek : akp-chp, galatasaray-fenerbahçe, windows-mac ve daha niceleri). böylece belirlenen sınırların içinde adeta hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi güdülen bir toplum oluşur. bugün olan bu elim olaydan sonra kimi sokaklara çıkıp miting yapacak, kimi haberleri izleyip yazık olmuş deyip hayatına devam edecek, kimi bana bir şey olmadı deyip umursamayacak, kiminin hiç haberi bile olmayacaktır. fakat bunların hiç biri bu ülkenin yoktan var olması için bir katkı sağlamayacaktır. yapıcı çözüm yukarıda saydığım ülkenin çeşitli organlarının olması gerektiği gibi çalışmasını sağlamak için çabalamak olacaktır. her ne kadar burada tek bireyin çabası yel değirmenleriyle savaş gibi görünse de biat etmeyip doğruları yapan insan sayısı ne kadar artarsa o organların düzelme ihtimali de o kadar artar. kendi gücü olmayanlar da çocuklarını bu güce sahip olabilecek şekilde yetiştirmeli, geçmişte olanların neden ve nasıl olduğunu onlara aktarmalıdır. bu ülke bitmiş olabilir, belki hiç bir zaman söz sahibi olamayabilir, ama belki 20, belki 100, belki 500 sene sonra daha iyi bir düzene sahip bir ülke oluşturulacaksa, herkes kendi bireysel gücünün yettiğince bozuk sisteme karşı savaşmalı, gelecek nesillerde de elinden geldiğince kendi çabasını devam ettirecek insanlar yetiştirmelidir. imkansız görünse de bu sistem roma imparatorluğu, moğolların avrupa'yı istilası, ortaçağın derebeylikleri gibi bir gün çökecektir. çöktüğünde başka bir bozuk sistemin oluşmaması evlerinde umursamazca oturan insanların hareketlenmesine bağlıdır.
sonuç olarak reyhanlı'daki bu olay istanbul'da, izmir'de yaşayan insanlar için çok uzaklarda yaşanmış, asla kendi başlarına gelmeyecek gibi görünebilir. fakat şu an ülkenin herhangi bir noktasındaki vatandaşın aslında o kadar rahat durumda olmadığını bilmesi gerekir. reyhanlı, suriyeliler (mülteci demek isterdim ama bu insanların içinde mülteciler değil ellerine silah verilip savaşa yollanan insanlar da var) gelmeden önce (sadece 1-2 yıl önce) kendi halinde bir ilçeyken şimdi felluce'den, gazze'den farksız hale gelmiştir. yakın tarihte, 1955'te bunun bir benzeri istanbul'un göbeğinde bile olmuştur (bkz:
6-7 eylül olayları). diğer şehirlerden getirilen kamyon dolusu insanlarla beyoğlu'nda ve büyükada'da rumlar ve diğer azınlıkların evleri, dükkanları yağmalanmış, bazıları öldürülmüş, yüzlerce kadına ve kız çocuklarına tecavüz edilmiş, yüzlercesi de yaralanmıştır. tüm bunlar yaşanırken polis ve askerler olaylara neredeyse hiç müdahale etmemiştir. şu an yine benzer bir durumla karşılaşılsa (bu sefer ırk gözetmeksizin tüm mevcut düzenin karşıtlarına) kolluk kuvvetlerinin kendisini koruyacağına hiç kimse güvenmemelidir. olan bitene seyirci kalmak, yukarıda söylediğim şekilde mücadeleye başlamamak eninde sonunda bir gün kapınıza birinin dayanmasına sebep olacaktır.