Kurgu: Thetaktikal
10-15 parta biter rezleri alalım.

Part 1:
Uludağ, ekşi ve itü devleti yöneticileri toplanmıştı. Son zamanlarda silah, teknoloji ve nüfus bakımından çok gelişen inci devletine karşı harekat düzenlemeyi planlıyorlardı. Tek başlarına bu işi yapamazlardı. Bunu üç devlet de biliyordu. Güçlerini birleştirip inciyi yıkacaklardı. Üç yönetici de anlaştılar ve inciye harekat yapmaya karar verdiler.
...
Aynı zamanda inci devletinde ortalıkta söylentiler dolaşıyor. Entryler açılıyordu. Serkan incinin acilen bir açıklama yapması gerekiyordu ve sonunda beklenen açıklamayı yaptı:
-Sayın inci halkı, ortalıkta dolaşan dedikodular doğrudur. Bu devletler bizim geliştiğimizi görüp bizi çökertmek istemektedir. Bu harekatı kendi devletimiz sınırları içinde değil, biraz daha önde karşılayacağız. Aksi taktirde evlerimiz zarar görebilir. Onları bekleyeceğimiz yer, inci köprüsü olacak. Herkesi silah dağıtım yerlerine bekliyorum

Bu açıklamadan sonra herkes dağıtım yerlerine akın etti ve silahlarını edindiler. Rütbelere göre silahlar da değişiyordu.

Birinci nesiller: Kalaşnikov
ikinciler: Galil-AR
Üçüncüler: M4A1
Dördüncüler: Famas
Beşinciler: AWP - D.eagle
Altıncılar: M4 Karabina
Yedinciler: G3 Piyade Tüfeği
Sekizinciler: Colt M16 Piyade Tüfeği
Dokuzuncular: P90 (Yakın savaşacakları için)
Önüncüler: HK33 Piyade Tüfeği (Yakın savaşacakları için)
Oybirinciler: Bıçak (Kalabalık yapıp kafa karıştırmak için en önden gidecekleri için)

inci Devleti artık savaşa hazırdı ve köprüye doğru yola çıktılar...

Edit: Şukular şelale beyler devamı geliyor... Üç şukuya üçüncü part gelir bu entryi şukulayın ben devam ederim zaten

okuyan varsa ses etsin duvara anlatmayayım güzelim kurgu boşa gitmesin

Part 5:
Mükemmel bir çatışma vardı. Serkanın taktiği işe yaramıştı ve çok fazla kişi öldürüyorduk. Bu uğurda sekizincileri ve yedincileri de feda etmiştik maalesef ama ben hala yaşıyordum. Çok fazla adam da öldürmüyordum aslında ama ölmüyordum. Öldürmeyen Allah öldürmüyor beyler. Neyse. Savaş iyice bize dönmüştü. Karşı taraf takviye birlikleri çağırıyordu. Takviye birlikler AUG'larla geliyordu ancak çok etkili olamıyorlardı. Yoğun ateş altındalardı. Savaşı kazanacak gibi duruyorduk.

Aynen aq niye bize bıçak veriyon bari bayonet doppler factory new stattrak yada karambit doppler factory new stattrak ver

Lan bize niye bıçak veriyon pekekent

Part 3:
Rakip sözlüklerin önden gelen P90 birlikleri düşmüştü ve bizim de oybirincilerin hepsi ölmüştü. iş önüncü ve dokuzunculara kalmıştı. Karşı taraf g3 piyade tüfeğiyle geliyordu. Ve yardırmıyorlar. Siperlere gizleniyorlardı. Tam da bu vakit sniperlere ihtiyaç duyuluyordu. Beşinci nesillerler karşı awpci birlikler büyük bir rekabete girişmişlerdi.

Fakat bir şeyler ters gidiyordu. Awp birliklerimiz yani beşinciler düşüyordu. Karşı tarafta ise ölen bir kaç awp kullanıcısı vardı. Bu kadar kritik bir noktada en önemli birliklerimizi kaybetmememiz gerekiyordu. Bir şeyler yapmalıydık. Serkan ani bir kararla çok sekmeyen ve dürbünüyle iyi nişan alınabilen M4 Karabina (altıncılar) birliklerini sürdü. Karşı taraf bizim önüncüleri indiriyordu ama altıncılar iyi nişancı çıkmışlardı. Affetmiyorlardı bir dakika içinde tüm awpleri öldürmüşlerdi. Derken karşı taraftan AUG ile ateş edilmeye başlandı. Aug hem seri hem de dürbünüyle iyi nişan alan bir silahtır ancak çok seker ve kullanması yetenek ister. Ancak ne olduysa karşı taraf mermilerini boşa harcamıyordu. Olaya dokuzuncularda dahil olmuşlardı ve siperlerden P90 larla augları avlamaya çalışıyorlardı. Ama yetmiyordu. Kısa sürede tüm önüncüler ölmüştü ve dokuzuncularda yaralı yada ölüydü. Aug olayı bizi fena halde bozmuştu. Sadece bir önüncü kalmıştı. Thetaktikal...

Part 2:
inci Devleti 20 kmlik yolu bitirmiş bekliyordu. Saat akşama doğru beşti. Her an bir saldırı olabilirdi. Karşı taraf ormanlıktı. Beklenmedik bir anda çıkagelebilirlerdi. En arkada Serkan ve modlar hazırdı. En önde ise oybirinciler nabıcaz biz şimdi der gibi bir ormanlık alana bir elindeki bıçaklara bakıyorlardı.
Derken beklenen gerçekleşti. işte gelmişlerdi. En öndekiler ellerinde P90 la dalmışlardı. Oybirinciler ellerinde bıçaklarla yardırırken, önüncüler bıçakla gidiyordu. Önüncüler ve dokuzuncular arkada yakın mesafeli silahlarla ateş ediyor ve çoğu mermi hedefini buluyordu.

Anlat seni dinliyom

ver babaya Molotof hepsini yakayim

Rezullah i aleyhim

Part 6: Aynı anda rakip karargahta büyük karmaşa vardı. Adamları birer birer ölüyorlardı. Acaba inciden habersiz geliştirdikleri silahları, şimdi mi devreye girmeliydi? Yoksa biraz daha mı beklemeleri gerekiyordu? Biraz daha bekleme kararı aldılar. Tek umutları AUG birlikleriydi. M4A1 ler düşmüştü zaten.

Part 7:
Hal böyleyken dördüncüler hala bekliyordu. Serkan ve modlar toplantıdaydı. Çoğunluk dördüncüleri bekletmenin, zor duruma düşersek faydası olacağını düşünürken, eğer dördüncüleri yollamazsak zor duruma düşeriz zaten diye karşı çıkanlar vardı. Konu 10 dakika tartışıldı. Karşı tarafta aug, revolver, famas ve bıçakçılar vardı. Bıçakçılar geride bekletiliyordu. Serkan bunun bir strateji olacağını düşünerek, Famasları bekletme kararı aldı.

Part 8:
Rakip karargah oturmuş. incinin famasları salmasını bekliyordu. Ama bir türlü o hamle gelmiyordu. Yeni silahları sabitlenen taramalı tüfeklerini deneyeceklerdi. Yaklaşık 250 mermi doldurabilen bu silahla yoğun ateş açacak ardından bıçakçıları inci siperlerine yollayacaklardı. Ama famasların geride beklemesi onlar adına büyük dezavantajdı. Tek umutları bu hamleydi.

Part 9:
Ortalık kan gölüne çevrilmişti. iki tarafında yüksek rütbeli askerleri kalmıştı sadece. Ateş yoğunluğu azalmıştı. Ölen insanlar da azalmaya başlamıştı. Karşı tarafın aug birlikleri ölmemişti ve bu bizi rahatsız ediyordu. Sürekli ateş etmeliydik. Onlara fırsat vermemeliydik. Onlar da bizim dürbünlülerimize (birkaç tane de olsa) altıncılara yani M4 Barona kullananlara fırsat tanımıyordu. O bölgedeki siperler ateş ediyorlardı. iki tarafın da dürbünlü silah birlikleri etkisiz haldeydi. Bir anda karşı karargahda bazı hareketlenmeler olmaya başladı. Bu durum Serkanı da kıllandırmıştı. Famasçılara hazır ol emrini verdi.

Ne yazmışsın be

Ekşi ani bir kararla makinalı tüfeğini çıkardı. Serkan bu hamleyi görünce tüm askerlere siperlerinden çıkmamaları emrini verdi. Çok fazla vurulan olabilirdi. Ve o vahşi makine her tarafı taramaya başladı. Bu arada bizim karargahta da gürültüler başlamıştı. Tankımız geliyordu.

Serkan megafonla konuşmaya başladı. Ve ateşkes çağrısı yaptı. Aksi taktirde tankla vuracaktık. Makinalı tüfek ateşi kesmişti. Tüm askerler ellerini kaldırmıştı ve siperlerinden çıkmıştı. Serkan tanka döndü ve elini şıklattı.

Tankın içindeki 7deliklitokmak emri aldı, hedefe kitlendi ve... Altını şer, incisi ker. Okuduğunuz için teşekkür ederim panpalar.

THE END

(bkz: beyler bu aoga hayırdır)

Part 4:
Artık iş sekizincilere kalmıştı. Colt M16 larla ellerinden geleni yapıyorlardı. Auglar zaten zor ölürken bir de uzak mesafeden iyi vuran ve sektirmeyen M4A1 birlikleri sürdüler. Artık bir şeyler yapmamız gerekiyordu bu böyle olmayacaktı. Serkan inci birinci ikinci ve üçüncü nesillere emir verdi. Karşı tarafta bize tüm birliklerini sürerek yanıt verdi. Silah olarak kalaşnikov, Galil-AR gibi güçlü ve etkili silahları yoktu belki ama sayıca bizden üstünlerdi. işler şimdi daha da heyecanlanacaktı. NOT: Devamı seri gelecek