1. 1.
    +1
    ... bilinmeyene doğru gidiyordu küçük kız. gözleri dolu dolu, yüreği patlayacak gibi. etraftan gelen sesler artık korkutmuyordu gerçi onu, ama susmuştu, susmak erdemdi
    ···
  2. 2.
    +1
    yarraaam
    ···
  3. 3.
    0
    sanat, sinema ve yazarlardan bahsedeceğiz bu başlıkta, şiir okuyacak, raks edeceğiz.
    ···
  4. 4.
    0
    Su, bileklerini geçince mantosunun eteklerini topladı. Kalabalıktan kurtulmuş olan görevli, elbisesiyle daha ileri gidemedi. Mantonun etekleri önce suyun üstünde açıldı sonra ağırlaşıp battı. "Dur!" diye bağırdı uzun bıyıklı genç. "Boşver abi," dediler. "Fazla ileri gitmez." Deniz sığdı; bütün manto suyun içinde kaybolduğu zaman kıyıdan çok uzaklaşmıştı. Fazla ileri gitmişti. Yanılmışlardı.
    Bıyıklı genç de çok geç kalmıştı. Beyaz mantolu adamın, boyunu geçen yere kadar yürüyeceğini aklına getirmemişti. Yerinden fırladı birden; fakat yetişemedi. Böyle bir olayla daha önce hiç karşılaşmamıştı. Sonra başka gönüllüler de çıktı. Aramalar bir sonuç vermedi. Uzun bıyıklı genç kıyıya çıkınca soluk soluğa kumlara oturdu, elini ağzına siper ederek yere tükürdü, "Amma da hikâye," dedi.
    ···
  5. 5.
    0
    höööö???
    ···
  6. 6.
    0
    ferre mu paylaşıcaz lan bu başlıkta
    ···
  7. 7.
    0
    am züt meme
    ···
  8. 8.
    0
    emmanuelle'i uçak tuvaletinde zütüren abi napıyodur lan şimdi ?
    ···
  9. 9.
    0
    ayşe arman diorum
    hem kulturlu hem ıncı ruhu tasıyor aklı fıkrı orda:)
    ···
  10. 10.
    0
    @21 o zaman freud olması lazım :D
    ···
  11. 11.
    0
    kürk mantolu madonna okuyan var lan seviyeyi yükseltmeyin
    ···
  12. 12.
    0
    @ 22 onu kım nerden bılcek mınakiii:)
    freud arastırımıs ama daral gelmıs bırakmıs sexı sonunda
    ınsan ınsanı sıkermı demıs cıkmıs ısın ıcınden
    ···
  13. 13.
    0
    nereye gittiğini bileden yürümek bir yolda, içine çekmek farklı bedenlerin kokularını, işte bu yüzden yaşamak güzel.
    ···
  14. 14.
    0
    Biz yokuşu tırmandıkça, bitkiler seyrekleşiyordu. Çok geçmeden, toprak her yanda çıplaklaştı, ve, yolun sonunda, dümdüz ve tümüyle açık bir geniş alan gördük. Yapısıyla yolların düzleştirilmesinde kullanılan kaldırımcı tokmaklarını anımsatan bir tür yol aracının yükseldiği noktaya doğru birkaç adım ilerledik. Kaldırımcı tokmağı, tümüyle madenden yapılmış olmasına karşın, hafif görünüyordü, halka biçiminde, genişleyen alt bölümüyle bir sıcak hava balonu karaltısını andıran, açık sarı bir küçük balona asılmıştı. Aşağıda, yer çok tuhaf bir biçimde kaplanmıştı. Oldukça geniş bir alan üzerinde, her yanda insan dişleri sıralanmakta, büyük bir biçim ve renk çeşitliliği sunmaktaydı. Kimileri, göz kamaştıracak ölçüde aktı, açık ve koyu kahverengilerin tüm perdelerini sunan tiryaki dişleriyle karşıtlık oluşturuyorlardı. Bu tuhaf toplamda, en uçuk saman renklerinden en kötü kızılımsılara değin tüm sarılar yer almaktaydı. Kimi açık, kimi koyu mavi dişler de bu zengin çokrenkliliğe kendi katkılarını getiriyor, çokrenklilik bir yığın kara diş ve nice kanlı kökün soluk ya da cırt kırmızılarıyla tamamlanıyordu. Kocaman azı dişleriyle dev köpek dişleri zor seçilen süt dişleriyle yan yana bulunduklarından, biçimler ve oranlar alabildiğine değişmekteydi. Şurada burada, kurşun ya da altın dolgulardan kaynaklanan sayısız maden ışıltıları çiçeklenmekteydi. O sırada kaldırımcı tokmağının kapladığı yerde, sıkışık bir biçimde dişler, sırf renklerinin birbirini izleyişiyle bile, henüz bitmemiş bir gerçek tablo oluşturmaktaydı. Tümü, gevşekçe bir yeraltı gölünün kıyısına uzanıp bir yeraltı gömütlüğünde uyuklayan bir eski savaşçıyı andırmaktaydı. Uyuyanın beyninden doğan, incecik bir duman, bir düş gibi, ak bir güvercinin egemen atılımında ulaşmak ister göründüğü ve yerde ölü bir kuşun çevresini kuşatan hafif bir gölge çizen nerdeyse yarı saydam bir güllenin uyandırdığı korkunun etkisiyle iki büklüm olmuş on bir genci gösteriyordu. Eski savaşçının yanında kapalı bir kitap durmakta, yeraltı gömütlüğünün toprağına dimdik dikilmiş bir meşale bu kitabı hafiften aydınlatmaktaydı. Bu görülmedik diş mozayiğinde sarı ve kahverengi egemendi. Daha seyrek olan öteki renkler, canlı ve çekici bir havadaydı. Görkemli ak dişlerden oluşmuş güvercin, hızlı ve güzel bir atılım görüntüsü sunmaktaydı; ustalıkla düzenlenmiş kökler eski savaşçının takımına katılarak bir yandan kitabın yanına atılmış koyu renkli şapkayı süsleyen kırmızı tüyleri, öbür yandan da altın dolguların ustaca dizilmesiyle sağlanmış bir bakır tokayla kopçalanmış büyük bir kırmızı kaput oluşturmuştu; mavi dişlerin karmaşık bir karışımı gök rengi bir pantalon yaratıyor, paçalarının uçları kara dişlerden geniş çizmelere dalıyordu; iyice görünen tabanlar fındık rengi dişlerden bir katışmaç içeriyor, aralarında da birçok kurşun dolgu düzenli aralıklarla çakılmış çivileri canlandırıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    raksnet unutulmaz
    ···
  16. 16.
    0
    söz sükutsa gümüş altındır
    ···
  17. 17.
    0
    size prag'ı anlatıcam şimdi...

    prag'ta meydandaki saat kulesi çok ünlüdür, her saat başı insanlar (özellikle turistler) önünde toplanır. yan tarafta "jew tour" yapan insanlar arkalarında faytoncular vardır. tuna üzerinde seyahat etmek ise aşkların en güzelidir
    ···
  18. 18.
    0
    --spoiler--
    insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar
    --spoiler--
    ···
  19. 19.
    0
    --spoiler--
    hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar.
    --spoiler--
    ···
  20. 20.
    0
    özgürlük; kimisi için gezmek, kimisi için dört duvar arasında olmamaktır. ama bana özgürlük ne diye sorsalar "aşk" derim, insanın yüreğinin bir başka beden için atmasıdır özgürlük
    ···