1. 4576.
    0
    pompa diye şarkı yazmışlığım var...
    ···
  2. 4577.
    0
    hayatımda gibebileceğim en güzel kızı gibtim
    ama en kötü performansla amk heyecandan mıdır bilmem
    ···
  3. 4578.
    +1
    beni korkutan ölüm değil, ne zaman öleceğimi bilmemek.
    4 ay hastanede ölmeyi beklemek yormadı beni, ne zaman öleceğimi düşünmek yordu.

    her gün uyurken yarın sabah uyanamam belki deyip biraz korkarak biraz umutla uyudum.
    her gün uyanınca belki akşam sonsuza kadar uyurum deyip korkuyla bekledim.

    her nefesi alışverişini korkuyla yapmak yoruyor insanı.
    yanında kimsenin olmaması, kimsenin arayıp sormaması, doktorun hemşirenin dışında kimsenin hal hatır sormaması üzüyor insanı.

    dayanacak tek omuzun kendi omuzların olduğunu bilmek, ayağa kalkarken kimsenin elinden tutmayacağını bilmek, hastalığın geçse hastaneden çıksan bile kimsenin seni beklemediğini bilmek öldürüyor insanı. kalbi yoran hastalık ya da tedavinin ağırlığı değil, ölürken bile yalnız olmak ve kimsenin gelmeyeceğini bildiği halde umutla beklemek yoruyor insanı.

    Sadece kitap okudum 4 ay. okuduğum her kitabın sayfalarını, paragraflarını, cümlelerini, kelimelerini bir bir kazıdım aklıma.

    o kadar kitabın içerisinden sadece bir kitapta bir paragrafın beni anlatması ne kadar ironik.

    “…çünkü yoruldum, çünkü her şeyi birbirine karıştırdım, çünkü bu dünyada gizli mezhep sorunu bile gelip beni buldu fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulamadı. Ben de üç yıl, dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiçbir şeyi beğenmez oldum; para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulmasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler…”

    ve evet bende yoruldum. en çokta düşünmekten yoruldum.
    ve artık düşünmüyorum. hastalık geçti mi, ölüm beni ne zaman bulacak düşünmüyorum. ne kadar ömrümün kaldığını neler yapabileceğimi düşünmüyorum. perşembe günü yapılacak kontrollerin sonucunu düşünmüyorum.

    çünkü yoruldum, o kadar yoruldum ki nefes almaya gücüm yok.

    1 gün ömrümde kalsa 1 yıl ömrümde kalsa her günüm aynı geçecek.
    bekleyerek, umut ederek, üzülerek, tükenerek.

    o yüzden korkmuyorum ölümden,
    korktuğum şey beklemek.
    ···
  4. 4579.
    +1
    hastanedeyken günlük tuttum.

    138 gün. 4 ay 15 gün. yazdığım sayfa sayısı 84.
    hayatımın 138 günü 3312 saati 84 sayfaya sığmış. kara kapaklı deftere kara mürekkepli kalem ile en karanlık halimi yazmışım. yaşadıklarımı değil hissettiklerimi yazmışım. ve o defteri yanımda taşıyorum şimdi. olur da bir yerde ölür kalırsam üzerimde bulurlar. belki okurlar, belki anlarlar beni. neyse..

    138 gün sonunda konuşmayı unutabilirsiniz. eğer 4 ay 15 gün boyunca ağzınızdan çıkan kelimeler "evet, hayır, iyiyim, kötüyüm, teşekkürler" kelimeleriyle sınırlıysa dışarıda konuşmaya çekinebilirsiniz. çünkü hastanede gördüğünüz yüz sayısı en fazla 5 oluyor. geri kalan zamanda odanızın tavanıyla baş başa kalıyorsunuz.

    138 günü, günü gününe deftere geçirdim mi bilmiyorum. çünkü tarih atmadım. her günün tarihini bildiğim halde atmadım. belki de neyi ne gün düşündüğümü bilmek istemedim. 138 gün yorgun ve kimi zaman yarı baygındım. belki çok karamsarım hatta gereğinden fazla karamsarım belki de. ama hiç karşı koymazsan seni her geçen gün ölüme çeken bir hastalık var vücudunda ama kimsen yok etrafında. insanı yıkan ya da üzen bu oluyor. çünkü desteksiz ayakta duracak kadar sağlam bir ruhum yok.
    ···
  5. 4580.
    0
    ...
    ···
  6. 4581.
    +1
    "Ve yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde, kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.. yalnız kelimeler dindirdi acıyı ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu."

    ve işte o zaman uzun zaman sonra ağladım. hastane odasında gece karanlığında. sokak lambasının aydınlattığı karşı bloğun beyaz duvarına bakarak ağladım. neden ağladım bilmiyorum ama ağladım. zihnim bomboşken, aklımda hiçbir düşünce yokken ağladım. bomboş bir akılla, bomboş gözlerle, bir damla gözyaşı dökmeden ağladım. hıçkıra hıçkıra değil sessizce ağladım. sonra biraz durdum derin bir nefes aldım ve "neyse" dedim.

    o "neyse" kelimesinde bir çok olay, 1001 anlam saklı. o olaylardan ve anlamlardan sadece benim haberim var. çünkü anlatacak ya da konuşacak kimse olmadı. milyarlarca insanın yaşadığı dünyanın milyonluk bir ülkesinin binlik bir kesimde konuşacak birinin olmaması ironik.

    hastanede geçen 4 ay 15 gün konuşacak kimse bulamadım. ve şimdi dışarıda geçirebileceğim 6 ile 8 ay arası bir süre var. hastanede geçen 84 sayfaya sığan günlerin en fazla iki katı zaman. ve yine kimse yok.

    mekan ve zaman değişir ama senaryo değişmez.
    ···
  7. 4582.
    +1 -1
    uludağ mı lan burası huur evlatları
    ···
  8. 4583.
    +1
    "Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire; ‘Buraya kadar’ dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencerede görünen hiçbir ağacı, hiç bir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin."

    bir ömür yaşanacak şey nasıl bir kaç aya sığar? her şeyi tadarak, duyarak, hissederek, konuşarak yaşayabilir mi insan? koca bir ömürde sadece 1 kaç ay. ormandaki bir ağaç, nehirdeki bir su, ufak bir kan damlası.

    zaman acımasızdır, insanlar acımasızdır, hayat acımasızdır.

    merhamet hayatımızın neresinde peki? doğru soru aslında şu olmalı; neden merhamet yok ömrümüzde?
    neden bazı şeyler açıklanmıyor insanlara. yaşamımız kutsal değil ki zamanda kutsal bir bilgi olsun.

    hep belirsizliklerle ve hep belirlemeler ile mi geçecek hayatımız.

    insanı hastalık değil işte belirsizlik öldürüyor. ve ne yazık ki tıpta da demokraside de çareler tükeniyor.
    ···
  9. 4584.
    0
    huurluğun lüzmu yok hayatını gibebileceğimi bile bile yapma bunu.
    ···
  10. 4585.
    +1
    şu an pek halim yok.

    ve ayrıca kafam karışık. ne yazacağımı ne söyleyeceğimi bilemiyorum. aslında çok şey var ve hepsi birden aklıma hücum ediyor. düşüncelerimi sıraya koyamıyorum. uyanalı 6 saat bile olmadı ama uyumam lazım.

    çünkü yorgunum. ve eskiden günde 4-5 saat uyuyan ben şimdi günün 13-14 saatini uyuyarak geçiriyorum.

    şimdi gidip yine uyuyacağım. huzursuz ve beklemekle geçen bir uyku.

    offline.
    ···
  11. 4586.
    +1 -1
    yarın büyük gün.

    o yüzden bugün kendime çok dikkat etmeliymişim. yediklerime, içtiklerime, yaptıklarıma ve hatta düşüncelerime çok dikkat etmeliymişim.

    stres, sıkıntı, üzüntü hayatımda olmaması gereken şeylermiş. bunları hayatımdan çıkarmam lazımmış. bunları çıkarırsam ne anlamı kalır hayatın? hayat zıtlıklardan oluşmuyor mu? misal hayatımızda kötülüğü çıkarırsak iyiliğin bir anlamı kalır mı? iyiliğin varlığının devam etmesi için kötülüğün olması şart. o yüzden filmlerdeki kötü karakterleri çok severim. neyse.. demem o ki hayatımdan üzüntüyü, sıkıntıyı, stresi çıkarırsam mutluluğun, rahatlığın bir anlamı kalmaz. kaldı ki şu aralar hayatım negatiflikten ibaret.

    üzülmemek, sıkıntıya karamsarlığa düşmemek için geçmişi ardımda bırakmalıyım. geçmişi, yaşantımı, yaşadıklarımı, tanıdıklarımı, öğrendiğim ve tattığım tüm duyguları ardımda bırakmalıyım, silmeli imişim. o zaman yaşayacaklarımın bir anlamı kalır mı bilmiyorum. ki zaten büyük ihtimalle 6-8 aylık bir zaman dilimi var önümde. geçmişi silip geleceğe yeni doğmuş gibi, tecrübesiz bir şekilde yaklaşmak, tüm duyguları en baştan tatmak, en baştan sevip en baştan üzülmek ne kadar doğru olur? yoksa her şeyi bilerek ve bu şekilde hareket ederek, temkinli bir şekilde yaşamak mı daha doğru?

    bilmiyorum. anlamıyorum. anlatamıyorum.

    "beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben van gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız."

    çok yaşa hikmet benol !
    ···
  12. 4587.
    +1 -1
    şimdi yarına kadar nasıl beklemeliyim?

    bugün uykum yok. aslında var ama üşeniyorum uyumaya. çünkü aklımdaki düşünceleri bir sıraya koymadan, bir bir aklımda atmadan uyuyunca baş ağrısıyla uyanıyorum. o yüzden biraz olsun yazmak ya da en azından kendi kendime konuşmak istiyorum. kitap okumak istiyorum. kitaplarda kendimi bulmak, söylemek isteklerimi bir yazarın kaleminden okumak istiyorum. başım ağrısın istemiyorum.

    sanki biraz çıkıp yürüsem her şey düzelecekmiş gibi hissediyorum. her adımda düşünmek istemediklerim bir bir dökülecek aklımdan, düşüncelerim hafifleyecek, sırayla ağzımdan dökülecekmiş gibi geliyor.

    ama olmuyor. biraz yürüyünce halim kalmıyor. yoruluyorum. durup bir yerde dinleniyorum. öksürüyorum. tükürüyorum. ve yerdeki kanlı tükürüğüme bakıyorum. sonra attığım adımları geri sarıp evime gidiyorum. cevabını bilmek istediğim tek bir soru var; ölüyor muyum, ölmüyor muyum? bu sorunun cevabı için hayatımı verebilirim. bunu söylediğimde doktor "zaman" demişti. biraz zaman istemişti benden "her şeyin ilacı zaman" demişti bir başkası. o zaman okuduğum kitaptan aklımda kalan bir cümle ilişti dilimin ucuna. ama söylemedim. çünkü cevap beklediğim bir soru değildi bu. "Zaman her şeyin ilacıysa, Fazlası intihara girmez mi?" dediğimde cevap verilmesini değil haklı bulunmayı isterim.
    ···
  13. 4588.
    +1
    her şeye rağmen biraz yürümek istiyorum.

    keşke havalar biraz daha soğusa. o zaman tenim rengini havanın soğukluğu ile alakalı olduğunu düşünürdü herkes. şimdi dışarı çıktığımda sanki herkes benim bilmediğim bir şeyi biliyor gibi geliyor bana. öyle bakıyorlar çünkü. neyse.. biraz deniz havası iyi gelirmiş. öyle derler.

    ölmeden önce yapılması gerekenler listem var benim. oradaki bir maddeyi yapacağım şimdi. çıplak ayakla kumsalda yürüyeceğim.

    ne olur ne olmaz kitabımı da yanıma alacağım. kelimelerin ne zaman lazım olacağını kimse bilemez.

    offline.
    ···
  14. 4589.
    +1
    büyüyorum ve yaşlanıyorum sözlük. her ikisi de yalnız gerçekleşiyor. üzülüyorum be sözlük.
    ismail yk şarkısı gibiyim bu aralar "beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim beni beğenmez"
    ···
  15. 4590.
    0
    sex nasıl bırsey ya merak etmeye basladım aq cebımde para yok hayatımda kız yok
    ···
  16. 4591.
    0
    millet hayatını yaşıyor, geziyor tozuyor.

    biz ise;hayaller aleminde. günümün 4/3'ü yapacaklarımın hayalini kurmakla geçiyor ama bir türlü voleyi vuramıyorum amk.

    hep aut hep aut.ne olacak böyle amk.ne zaman düzlüğe çıkacağız.

    ne dünya'nın ne de allah'ın adaleti var. kimse martaval anlatmasın amk.
    ···
  17. 4592.
    0
    @3812 vay amk günün 4/3 ünü ha. helal olsun
    ···
  18. 4593.
    0
    sözlükten kimseyle öyle haşır neşir olmuşluğum,pm den filan deli gibi yazışmışlığım filanda olmadı hiç... ama şunu içtenlikle itiraf edebilirim size...

    iyi ki varsınız lan, seviyorum sizi...
    ···
  19. 4594.
    0
    insan hazırlıklı olmalıdır.

    ölüme, yaşama, sevinmeye, üzülmeye, sevmeye, sevilmeye, ağlamaya, unutmaya, unutulmaya, beklemeye. ama hayat hazırlık yapmanı beklemez. habersizce, sinsice, hissettirmeden yaklaşır. ve aynı şekilde yaşatır kaderinde olanları. hep bu şekilde olur.

    istediklerini yapmadıktan sonra, istediğin gibi yaşamadıktan sonra uzun yaşamanın manası ne? uzun ve boş yaşanmış bir hayat. hani büyük umutlarla aldığın bir oyun olur, bir bölüme gelince sıkılırsın, bırakırsın. geri kalan bölümleri artık merak etmiyorsundur çünkü. yarıda bıraksan bile o oyun senin için bitmiştir. işte hayatta böyle.

    ama bazı anlar vardır, aklından çıkmaz. sana uzun ve sıkıcı gelen hayattaki bir kaç muhteşem andan biridir. işte o anıyı düşünmek bomboş tavana bakarak yattığın yatakta gülümsemene neden olur. gülümsemeyi unutmuş birinin uzun zaman sonra gülümsemesi içinde umuda dair bir şeyler canlandırır.

    işte o umut canlandığı zaman tekrar öldürmek zor oluyor. ne kadar istesende bitmiyor. içinde büyüyor istemsizce. engel olamıyorsun. "belki"ler, "ya da"lar dolanıyor aklında. mantık iyice boşluğa düşüyor. tam alışmışken, kabullenmiş ve hazırlanmışken tekrar başa dönüyorsun. kabullenmiyorsun. "hep bir ihtimal daha var " diyorsun. sonra ne oluyor biliyor musun?
    heyecan ve umutla beklediğin sonuçlara göre en fazla 8 ay diyorlar. 8 ay sonra gibtir olup gitmen gerektiğini söylüyorlar. başka bir yolu yok diyorlar. bir de üzgün olduklarını söyleyip metanetli olmanı söylüyorlar. onlarca öğüt verip neler yapman gerektiğini söylüyorlar. bir kişi çıkıpta seni anlayamıyor.

    küçükken geleceği görmek isterdim. gelecekte ne olacağını neler yaşanacağını bilmek isterdim. yarın kötü bir şey olacaksa onu önceden engellemek isterdim. ama anladımki bazı şeyleri bilmek sonucu değiştirmiyor. öleceğini biliyorsun ama sonucu değiştiremiyorsun. bu anlayınca bir duygu karmaşası yaşıyorsun. ağlamak istiyor susuyorsun, söylemek istediğin şeylere lügatın yetmiyor.
    "Provası yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, ne de yaşadıklarını silebilmek." demiş oğuz atay. belki yaşadıklarını değil ama yaşattıklarını silebilirsin. belki yazarak belki yaşatarak.
    ···
  20. 4595.
    +1
    YUMURTA TORBASINA SIVI EL SABUNU gibIP iKi YASTIK ARASINA gibIŞTIRIP KELKiNiRDiM , AYRICA EVDE KiMSE YOKKEN KORiDORA GAZETE SERiP KOŞARAK ASILMIŞLIĞIM VAR
    ···