-
276.
0@228 owencan özentisi ezik
-
277.
0in nolan we trust
-
278.
0in nolan we trust
-
279.
0cCc nolan reyiz ccc
ccc diCaprio reyiz ccc
ve özellikle
ccc inception reyiz ccc
yılın,, belki tarihin en iyi filmi -
280.
0@225 niye 50 kere izledin lan yüzüklerin efendisini, 1 kerede anlaşılıyodu. onu 50 kerede anca anladıysan neden buna hayatımın filmi dediğin açık amk.
-
281.
0tarkan ın yeni albümünü yakan film
-
282.
0izlerken iki gramlık beynim buharlaştı beyler
-
283.
+2büyütüldüğü kadar güzel değil binler güvenin bana
-
284.
0nar gibi film beyler
vay dıbına koyayım nidaları eşliğinde seyrediyorsunuz -
285.
+1 -1beyler filmin başı aslında filmin sonuymuş meraklanmayın pek
-
286.
0yok böyle bir film
-
287.
0--spoiler--Tümünü Göster
inception, kendi sınırları içinde belli bir tutarlılığa ve izlediğimiz çoğu filmden kuvvetli bir matematiğe sahip. matematik derken; ben filmin ilk yarısında açıklanan ve kuralları çizilen, ikinci yarısında ise bir bir uygulamaya koyulan olayları kastediyorum. bu kadar kompleks bir yapıyı oluşturmanın ne kadar zor olduğunu ve çoğu senarist/yönetmen'in böyle bir işe girişmeyi göze alamadığını düşündüğümüzde filmin neden bu kadar el üstünde tutulduğunu biraz daha iyi anlayabiliriz. bunları başarabilmenin ve o başarının yanına göze hoş gelen sahneler koyabilmenin önemini kabul etmemiz gerekiyor.
normalde bu kadar karmaşık bir dünya oluşturmak seyircinin bir sürü noktada "aaa bu böyle olmaz ki hata yapmış salaklar", "ulan saçmalığa bak ya", "ee şimdi bu böyle oluyorsa, o niye böyle olmuyor lan kafam karıştı benim?", "öf ne karışık film çekmişsiniz!" deme riskini yaratır. bu da insanların eleştirecek nokta bulmakta zorlanmamaları demek. bunu göze alan christopher nolan, inception'ı mümkün olduğunca tutarlı yazmış ve kendi anlattığı kurallara sadık kalmaya çalışmış. filmin yarattığı farklılığı ve senaryosunun karışıklığını düşündüğümüzde, kurguda oluşan ufak hataları* mazur görebiliriz. sunduğu eserin ilginçliği sayesinde 1-2 tutarsız noktayı görmezden gelebiliyorsunuz. onlar da açıklansa güzel olurdu ama şöyle düşünmek lazım; çok daha basit bir olay örgüsüyle çok daha fazla tutarsızlık yaratan filmlerin delice izlendiği bir dünyada, nolan'ın yaratıları kadar emek isteyen filmleri rahatlıkla görüyor muyuz? kesinlikle hayır. kısacası inception'ın sunduğu şeyi yaratmak öyle zor ki, senaryoda açık nokta bırakmamak imkansıza yakın.
filmde ikinci level, üçüncü rüya, yerçekimsiz ortam, aksiyon falan diye kendimizi kaptırmışken unutabileceğimiz çok tanıdık bir nokta var. o da inception'ın diğer pek çok hollywood filmi gibi aslında aynı basit taslağı kullanması. bu taslağı daha başarılı işlemesiyle ve çok güzel detaylarla süslemesiyle bunu seyirciye neredeyse unutturuyor ama aslında filmi çok kaba bir özete indirgersek şu alışılmış taslağı hatırlarız: bir adet yalnız kahramanımız vardır. o, yaptığı işte en iyidir. fakat sorunları/bağımlılıkları vardır. ya karısı ölmüştür, ya yüzleşemediği bir vicdan azabı vardır. sonra kendisine "imkansız, yapılamaz" denilen "son bir iş" teklif edilir. herkes "beceremezsin" derken, kahramanımız bunu göze alır ve mutlu sona ulaşır.
işte bu kabul görmüş basit hollywood taslağı aslında inception'da da var. cobb, saito'ya da söylediği gibi "most skilled extractor". yani işinde bir numara. ama yalnız ve pgibolojik problemleri var. karısını kaybetmiş, kendini suçlu hissediyor. arthur da, yusuf da ona "impossible!" diye uyarılar yaparken o inat edip işi başarıyor. fakat koca filmi böyle basite indirgemek haksızlık olur çünkü film sadece bunu değil, ilk paragrafta anlattığım farklılıkları ve yenilikleri de sunuyor.
film beni eğlendirdi çünkü göze hoş gelen kısımlar sadece görsel efektler ya da aksiyon sahneleri değil. ben diğer filmlerle olan ufak benzerliklerini sevdim. tıpkı the matrix'de olduğu gibi, sistemin düzenini bozan ve oraya ait olmayan şeylerin fark edilmesi durumu sözkonusu. matrix'de bir kodlama ya da parametre yanlış olduğunda kara kediler falan geçiyordu, anlaşılıyordu yabancı bir maddenin varlığı. inception'da da rüyalardaki yabancılara pis pis bakan projection'ları görüyoruz. bana başka filmleri anımsatan bir diğer nokta da, ariadne ve cobb'un köprünün üzerinde iki ayna arasında kalmaları. bu sahnede set ekibinin aynada gözükmemesi için kim bilir ne cgi'lar kullanılmıştır ama o anı görünce aklıma hemen terminator 2 judgment day'de james cameron'ın ayna karşısındaki sahneyi efektsiz ve manuel bir şekilde çekişi geliyor**. cobb'un ekibini topladığı sahneler gayet eğlenceli ve ister istemez akla ocean's eleven'ı getiriyor. dağlardaki kayaklı aksiyon sahneleri ise bana roger moore'un james bond rolünde dağlardan aşağı kaya kaya düşmanları hakladığı anları hatırlatıyor. bu sahnelerle diğer filmler arasında ufak bağlantılar kurmak benim hoşuma gitti. filmin salt aksiyon ya da salt felsefe sunmadığını ve tek yönlü olmadığını böyle eğlenceli anlarda anlıyorsunuz. bunda en az 3-4 noktada tüm salona kahkaha attıran esprilerin de katkısı var**. yerçekiminin değiştiği anlar oldukça etkileyici. bu sırada arthur'un otelde güvenlik güçleriyle boğuşması, slow motion'ın çok güzel kullanılması falan hep göze hoş geliyor. yerçekiminin tamamen kaybolduğu freefall sahnesi de öyle.
filmi ikinci sefer izlemekte fayda var. olay örgüsünü ilk seferden hatırladığınız için detaylara çok daha iyi yoğunlaşabiliyorsunuz. açıkçası ben de bu entry'yi yazmak için onu bekledim. kafanız incinken, öylesine izleyip tam anlamıyla kavrayabileceğiniz bir film değil. cobb'un rüyalarında yüzük takması fakat gerçeklikte yüzüksüz dolaşması gibi noktaları daha iyi takip ediyorsunuz. mal'ın limbo'dan uyandıktan sonra hala rüyada olduğunu zannetmesi ve gerçekten intihar etmesi, inception'ın mümkün olduğunu kanıtlıyor ve dolaylı yoldan cobb'u bu ölümden sorumlu tutuyor. elemanın suçluluk hissi, vicdan azabı falan gayet mantıklı şekilde açıklanmış. bu suçluluğun etkilerini düşündüğümüzde de cobb'u filmin başındaki ve sonundaki hallerini karşılaştırabiliriz. eleman filmin başında topaç dönerken "lan acaba düşmezse?!" diye şüphe etmekten elini silaha atıyor. filmin sonunda ise rahatlamış, vicdanı rahat bir şekilde topacı beklemeden çocuklarına koşabiliyor. neye inandığının önemi böylece vurgulanmış.
belki de ben kaçırmışımdır ama benim anlamadığım ve filmin açık verdiğini düşündüğüm tek nokta şu: saito, ilk rüyada projection'lar tarafından vurulunca eames onu öldürmeye ve uyandırmaya kalktı fakat engellendi. çünkü yusuf ve cobb ona kullanılan güçlü kimyasalın etkisiyle saito'nun uyanamayacağını ve limbo'ya gideceğini söylediler. limbo'yu ise "ne kadar sürer bilemiyorum belki onyıllarca orda kalırsın" diye açıkladılar. o anda limbo, çok korkulan ve içinde bulunulmaması gereken, çıkışı olmayan bir ortam gibi gösterildi. buraya kadar tamam.
ama (anladığım kadarıyla) cobb ve mal, limbo'da uzun süre kaldıktan sonra tren raylarında intihar ediyorlar ve uyanıyorlar. bunun yanı sıra son sahnelerde ariadne ve fischer aşağı atlayarak, saito ve cobb ise kafalarına sıkarak (saito'nun 159* yaşında olduğu sahnede elini silaha zütürmesi) limbo'dan uyanıyorlar. e madem limbo'da ölünce uyanabiliyorlar, neden "limbo'dan çıkış olmayabilir belki de yıllarca orda sıkışırsın" diyerek birinci rüyada saito'yu öldürmekten korkuyorlar? bunu çözemedim.
neyse, bilenler bilmeyenlere anlatsın.
--spoiler--
işte böyle uzun ve düzensiz bir entry girmeme sebep olan, yer yer şüphe uyandıran güzel bir film inception.
güzelliğini de geçtim, yapılması çok zor olan bir düzeni dizayn eden ve kurallar belirleyen christopher nolan'ın yetenekleriyle cesaretini bir kez daha gösterebildiği için önemli ve farklı. -
288.
0Filmden bi gibim anlamayan bebeler boşuna kasmasın amk 2010un rahat en iyi filmi.
-
289.
0Aslında filmi salt bilimkurgu olarak nitelemek de oldukça yanlış. Filmin aynı zamanda senaryo yazarı da olan Nolan, daha ilk dakikalardan itibaren ne aksiyonu ne de duygusallığı ekgib ediyor filminde. Seyirciyi filme ısındıran hareketli ve bir miktar karışık bir girişin ardından asıl konuya geliyoruz. Filmin esas karakteri Cobb (Leonardo DiCaprio) muhtelif sebeplerden ötürü ülkesi Amerika’ya ve çocuklarının yanına gidemediği için ülke ülke dolaşarak işini icra ediyor. işi ise, rüyasında insanların kimi sırlarını çalarak, bunlardan yararlanmak. Göründüğü gibi bu oldukça zor bir iş olsa da, Cobb alanında uzmanlaşmış. Bir gün Cobb’a gelen teklif ise ona eve dönüş yolunun kapılarını açıyor; Cobb bu sefer fikir çalmak için değil fikir yerleştirmek için çalışacak, başarırsa ülkesine rahatlıkla dönebilecek.Tümünü Göster
Nolan, başka birinin elinde kolaylıkla çarçur olabilecek bu fikri çok iyi kullanıyor. Rüya gören biri, uykuda olan bedeninin başına neler gelirse onları yaşıyor. Yani kişi kendini su dolu bir küvetin içinde bulursa, rüyasında da bulunduğu yerde sular içinde kalıyor. Nolan bu kuralı gösterişli bir şekilde kullanmaktan kaçınıp bu fikrin parlaklığını kullanmayı tercih ediyor. Mesela bir koltukta öylece oturan biri, gerçek bedeninin yaşadığı aksiyon sebebiyle bulunduğu yerin bir deprem oluyormuş gibi sallandığını duyabiliyor. Bu da filmin parlak fikrinin ne denli başarılı olabileceğinin bir kanıtı oluyor. Bu yapı sayesinde izleyen de hikaye bütünlüğünden kopmuyor. Yani Nolan işin estetik kısmıyla oldukça fazla ilgileniyor. Tabii ki bir anda yıkılan devasa yapılar veya mimari harikası sokaklar da filmde mevcut. Bunun yanında hikaye yapısı gereği hikayeyi çok boyutlu bir şekle dönüştüren Nolan, farklı mekanlarla birlikte kimi zaman yerçekimsiz ortamda yaşanan bir mücadeleye zütürüyor bizi, kimi zaman da karlı bölgede yaşanan bir gerilime. Bu işin doğal tehlikeleri de gerilimli bir ortam yaratılmasına aracı oluyor.
Şu aralar orijinal fikir konusunda sıkıntı çeken sinema sektöründe, Nolan’ın yaptığının ne derece müthiş bir iş, filmi izleyince daha iyi anlaşılacaktır. Nolan’ın filmin ikinci bölümünde aralıksız 15-20 dakika yakaladığı bir atmosfer var ki, kolay kolay akıldan çıkabilecek gibi değil mesela. O atmosferi burada anlatmaya çalışmak yersiz.
Filmin finali ise, çok akıllıca bulunabilir fakat kesin sonuçlardan hoşlananlar filmin finalinden memnun kalmayabilir. Yani final oldukça belirsiz. Yine de filmin genel havasıyla örtüştüğü için oldukça manidar bir son olduğu da söylenebilir.
Christopher Nolan her filminde çıtayı birkaç aşama yukarı çeken bir yönetmen. Dolayısıyla insan Nolan’ın ileri ki projeleri için şimdiden heyecanlanıyor. Ayrıca “Inception” şunu da gösteriyor ki,Nolan günümüzün en zeki ve en yaratıcı yönetmenlerinden biri, hatta en iyisi. Nolan’ın sinemacı olmak için doğduğuna kuşku yok. -
290.
010 numero
-
291.
0lan muallakler manyakmisiniz buraya kompozisyon yaziyonuz.
ozet gecin yoksa laan. gibertirim -
292.
0filmin sonu aslında pek belirsiz değil yanlış yönelendiriliyorsunu beyler...
topaç aslında kimin totemi bir sorun kendinize... -
293.
0filmin sonu aslında pek belirsiz değil yanlış yönelendiriliyorsunuz beyler...
topaç aslında kimin totemi bir sorun kendinize... -
294.
0muhtesem bir filmdir. ancak dikkatli bilimkurgu izleyicilerinin farkedebilecegi mantik hatalari icermektedir.
1-) gercek zaman - ruya zamani orani 1/12 olarak soylenmistir. ucak yolculugu 10 saat, hostesin kisilerimiz uyandiktan sonra 20 dakika sonra usa'deyiz dedigi gorulmektedir, bu da gercek zamanda ortalama 9,5 saat gibi bir sureye karsilik gelmektedir. 9,5 x 12 den 'layer 1' de 114 saat, yani neredeyse 5 gune denk gelir.
'layer 2' ve 'layer 3' icin konusmuyorum bile.
ama ortaya cikan su ki, bizim yusuf minibusuyle yaklagib 4.5 gun, gece gunduz demeden kacmis. cogu bilimkurgu filminde oldugu gibi, izleyici ileriye goturulerek dikkati cekilmis, ancak film finaline yakin geriye donuldugunde olusacak mantik hatalari gozden kacmistir. olur. neden olmasin. zaten izledigim en iyi film demedim, kisisel ilk 10 uma aldim dedim.
2-) ulan insafsizlar bu cocuk (fischer) , inanilmaz derecede etkileyici ve hatirlanmamasi imkansiz olan bir ruya gordu. be hey, yanyana dogustugu silah arkadasini hatirlamicak mi? ucaktaki butun first-class ile ayni ruyayi paylasti, hic mi yuzler tanidik gelmeyecek? bence 'sizi bir yerden taniyor gibiyim' benzeri bir replik, bulanik zihine dikkat cekecek ve ayni zamanda bu mantik hatasini da ortadan kaldiracakti. olsun. titanic guzel filmdi. catch me if you can de oyle.
mantik hatalari bu kadar. filmin diger dikkat cekici yonleri senaryosu, oyunculuk ve muzikleridir. kult filmlerin yaptigi gibi sinema teknolojisi adina cagimiza pek de bir sey katmamistir. katkisiz bir kult filmdir.
o degil de, bizim ellen page pek bi serpilmis yahu. juno'da daha bi veletti. boyle gozlerimi ayiramadim bir sure. -
295.
+1muhtesem bir filmdir. ancak dikkatli bilimkurgu izleyicilerinin farkedebilecegi mantik hatalari icermektedir.
1-) gercek zaman - ruya zamani orani 1/12 olarak soylenmistir. ucak yolculugu 10 saat, hostesin kisilerimiz uyandiktan sonra 20 dakika sonra usa'deyiz dedigi gorulmektedir, bu da gercek zamanda ortalama 9,5 saat gibi bir sureye karsilik gelmektedir. 9,5 x 12 den 'layer 1' de 114 saat, yani neredeyse 5 gune denk gelir.
'layer 2' ve 'layer 3' icin konusmuyorum bile.
ama ortaya cikan su ki, bizim yusuf minibusuyle yaklagib 4.5 gun, gece gunduz demeden kacmis. cogu bilimkurgu filminde oldugu gibi, izleyici ileriye goturulerek dikkati cekilmis, ancak film finaline yakin geriye donuldugunde olusacak mantik hatalari gozden kacmistir. olur. neden olmasin. zaten izledigim en iyi film demedim, kisisel ilk 10 uma aldim dedim.
2-) ulan insafsizlar bu cocuk (fischer) , inanilmaz derecede etkileyici ve hatirlanmamasi imkansiz olan bir ruya gordu. be hey, yanyana dogustugu silah arkadasini hatirlamicak mi? ucaktaki butun first-class ile ayni ruyayi paylasti, hic mi yuzler tanidik gelmeyecek? bence 'sizi bir yerden taniyor gibiyim' benzeri bir replik, bulanik zihine dikkat cekecek ve ayni zamanda bu mantik hatasini da ortadan kaldiracakti. olsun. titanic guzel filmdi. catch me if you can de oyle.
mantik hatalari bu kadar. filmin diger dikkat cekici yonleri senaryosu, oyunculuk ve muzikleridir. kult filmlerin yaptigi gibi sinema teknolojisi adina cagimiza pek de bir sey katmamistir. katkisiz bir kult filmdir.
o degil de, bizim ellen page pek bi serpilmis yahu. juno'da daha bi veletti. boyle gozlerimi ayiramadim bir sure.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 25 04 2025
-
lekola sirena denen it mi bu
-
kadindan bir bardak su isteyemiyonuz
-
eksi uludag gibi sozlukler fazla veri harcamazken
-
kayra sen simdi kurtuldugunu mu saniyorsu
-
böyle bir am görülmemişs
-
alt kesim daha çok ürüyor
-
onerdigin oyunlari
-
hafta sonu tatilimiz var ama keyfimiz nanay
-
bu kadin cinayetleri bsoanmalar boşa olmuyor
-
she from ındonesia
-
sözlük tayfaları
-
ekşi harbi ak köpek yuvası olmuş
-
bu tiple bendenn çok güzel çingene olur
-
hep devir hep devir
-
kısa gib daha tazyikli döl atıyor
-
ofiste çalışcaz iyi güzel dedik
-
korungklasse
-
isine bak dostum amuşunla memişinle aynaya karşı
-
kamyoncu kamilin aktrollerle tutustugu kavga
-
bu memikleri kokunden kessek
-
scofiled denen beyaz pasif
-
ciddiyetsiz o cocugu
-
isinebakın amı mı warmıs
-
halk tv gene ceza yemiss
-
afyoncu diye soyadı mı olur
-
zuahahahahahhahzhsjs
-
bunu bir kişi mi boşalmış
-
habiscam bana bak
-
acill beyaz tenli tüysüz pasif lazım
- / 3