1. 201.
    0
    uyandığımda yağmur yağıyordu. öyle böyle bir yağmur değil. anasının amı gibi yağıyor. bizim memlekette öyle yağmur çok nadir görürsün, hava bir garip griye çalıyor, yağmur sesi araba sesini bastırıyor resmen. giydim yağmurluğu montun üstüne, atladım bigiblete gibimde değil yağmur filan. hem ambians olur ortam yaratır diye kandırıyorum kendimi.

    gittim tekrar aynı sokağa. geçtim adreste yazan evin karşısına. ne yapıcam bilemiyorum. altına gircek bir yer de yok, bizim memlekete kurban olayım diyorum içimden. lan iki tane yapışık bina olur bi balkon olur bi gib olur olmadı kaçak çıkılır da yine altına girersin. anasını gibeyim böyle modernliğin. tepedeki küfreder gibi gönderiyor yağmuru. çektim bigibleti, oturdum kaldırıma düşünüyorum. yağmurluğa güveniyorum ayakkabılar da sağlam, güzel gelmişim ama yine de bir stres var.

    mal mal bakıyorum eve. bi 15-20 dakika oturdum orada.

    derken geldi biri bozuk para uzattı. ben dilenci değilim dedim ingilizce. nerelisin dedi. turkey deyince "vay hoşgeldin ne geziyosun buralarda, gezilecek bir yer de değilki. ıslanma yağmur fena" dedi. herif türk çıktı amk şansa bak.

    bi arkadaşımı görmeye geldim dedim. ikimiz de şaşkınız. rotterdamda türk çokmuş meğer amk bunu sonradan öğreniyorum tabi.

    karşıdaki evi göstererek ben de burada yaşıyorum ailemle dedi. ben kitlendim o an. mal mal bakıyorum adama.
    ···
  2. 202.
    0
    nereye gideceksin adresin var mı dedi.

    hay ananı gibeyim, sallasan sallanmaz da bi yeri bildiğim yokki.

    benim hosteli tarif ettim, yol uzun bigiblet sürüyorum biraz oturayım diye düşündüm dedim elemana.

    oturacak başka yer bulamadın mı dedi güldü adam.

    ulan babası mabası çıkıcak anamı gibicek ayak üstü film yaşıcam burda diye tırsıyorum, saçma sapan da cevaplar veriyorum. öyle olsa bile nereden tahmin etsin adam diye düşündüm rahatladım bi.

    yok ya sorun yok dedim gülümsedim yalandan. kaçayım ben dinlendim zaten. size iyi akşamlar dedim, atladım bigiblete.

    bişey demedi.

    uzaklaştım hızlıca. bizdeki şansa baksana amk.
    ···
  3. 203.
    0
    şehir büyük değil, bigibletle her yere gidebiliyorsun. seri şekilde döndüm geri.

    dört metrekare odamda huzuru bulmuştum. odaya stokladığım abur cuburlarla besleniyordum. bilmiyordum yemek yiyecek yer filan zaten gezmemiştim de. gibtimin yerinde bi "döner+ayran 2,5" olsa hayat bana güzel de, her yer modern her yer cilalı birader. o risk alınacak yerler değil ki amk. girsem zütümden kan alacaklar belki de, bilmiyorum tanımıyorum şehri.

    dedim yarın keşfederim mekanı biraz. buraya kadar gelmişim. kızı görmeden gibsen bi yere gitmem. umrumda değil amk herşey gereksiz detay benim için orada. gerekirse kalırım bir iki hafta ama kesin görücem kızı. başka yolu yok.

    oda allahtan tek kişilik. yani ranza değil, öyleleri de var çünkü. it bağlasan durmaz.

    kafam rahat. sigara içiyorum müzik dinliyorum.

    yorgunum, uzandım. yarın çözücem bu işi kararlıyım.
    ···
  4. 204.
    0
    yasemin gözümün önünden gitmiyor. o gülümseyişi, gözleri. sürekli bana yakın olduğunu hissediyorum. sanki beni seviyormuş gibi geliyor. çekip gidişini düşünüyorum, lan sana hesap mı verecekti amık diyorum. sonra içim buruluyor. sadece iki kez gördüğüm birini yıllardır tanıyormuş gibi hissetmek. aşkı -eğer buysa- ilk kez yaşıyorum. midem ağrıyor genelde. gereğinden çok sigara içiyorum. kasvet ve umut hep bir arada.

    olayları göremiyorum, idrak edemiyorum. herşey kafamda karışıyor birbirine giriyor. yaptıklarımın saçma olduğunu biliyorum fakat öylece kapatamıyorum konuyu. yapabilsem yapardım. 22 yaşındayım, ilk kez yaşadığım bu tarifsiz duygudan kendimi sıyıramıyorum.

    hollandadayım ve dört metrekarelik bir odada uyumaya çalışıyorum. yarın ne yapacağımı da tam bilmiyorum. telefon memlekette annemi de kandırmışım bozuldu yaptırıcam, şimdilik internetten görüşürüz diye, bir parçam da orada kalmış. stresli yorgun ve heyecanlıyım.

    tüm bu düşüncelerle beyin amcıklaması yaşarken uykuya dalıyorum.
    ···
  5. 205.
    0
    bölüm 5 - "bıçak"

    uyandım. darlanıyorum artık. kızın yanına gitmem gerek.

    banyoya gidip sıfatı biraz toparladıktan sonra çıktım evden.

    çekilmiş onca zahmet var yorgunluk var. yer yer pişmanlık olsa da hala bir enerji mevcut bende.

    atladım bigiblete sürdüm hatunun mekanına. ev 3 katlı, küçük bir bahçesi de var. kapının önünde dikiliyorum. öyle zor ki lan o kapıyı çalmak. tamamen bilinmezlik çünkü.

    zile basarsam ne olacağını bilmiyorum. ama basmazsam mal mal takılmaya devam edeceğimi ve kısa sürede kafayı yiyeceğimi biliyorum.

    zile bastım.
    ···
  6. 206.
    0
    dimdik durmaya çalıştım o an. hatun çıkarsa direk olaya giricem. başkası çıkarsa da arkadaşıyım buralara gelmişken göreyim dedim gibisinden saçma sapan ayaklar çekicem. başka bir çözüm yok. durum bu.

    çok kısa bir bekleyişten sonra kapıyı yasemin açtı. bekleyiş gerçekten kısaydı. onun yaşadığı şoku kısmen de olsa paylaşıyordum.

    dondu ve baktı bana öylece.

    niye giderken haber vermedin dedim. hala şokta bir ifadeyle, biraz da donuk, "bilmem" dedi.

    ses tonundan beni pek de umursamadığı gibi bir hisse kapıldım, oldukça küçük bir zaman dilimi. bunları kasıtlı olarak dikkatimizden kaçırır, unutmaya çabalarız. ilk söyleyeceği ya da ilk konuşacağınız şeyi o kadar merak ediyor ve kafa yoruyorsun ki. aslında kelimeye bile gerek yok. yüz ifadesinden anlıyorum herşeyi. hissediyorum. her şeyi hissediyorum. ama bizler dürüst değiliz. insan dürüst değil. başkasına karşı olsa bile kendine karşı dürüst değil. mekanizmamız bu.

    yakaladığımız o hisleri görmezden geliyoruz, kabullenmiyoruz. kaçıyoruz. ama derin bir yerde, varlıklarının da farkındayız.

    midemin kasıldığını hissettim.
    ···
  7. 207.
    0
    içeri gel dedi. girdim.
    ···
  8. 208.
    0
    ev küçük bir stüdyo daire. üst katlarda başkaları yaşıyor. ev arkadaşı diyebiliriz ama bizdeki ev arkadaşı mantığında bir durum yok. herkes kendi katında takılıyor, normal ev. giriş kapıları ortak. yasemin giriş katında tek başına kalıyor. merdiven salonun yanında ve üst katlara oradan çıkılıyor.
    ···
  9. 209.
    0
    seni görmek için geldim dedim. şok bir miktar daha sürdü. cevap vermedi. kendini topladı ve salona buyur etti. oturduk.

    -benden hoşlandığını biliyorum. tanıştığımız gece farkettim bunu. ama sana benzer bir karşılık vermedim. seninle konuşmadım bile o gece. sadece cevap verdim. sana neyi yanlış düşündürdüğümü bilmiyorum. hala şoktayım. istanbula da beni görmek için geldiğini biliyorum. fakat zaten gideceğim için konusunu açmadım. keyif aldım seninle konuşmaktan.
    amacım seni kırmak değil ama yaşadıklarımı bile bile bunu yapman? buraya gelmen? deniz'den almadın mı adresimi?

    öyle çok şey söylediki, sonlarını o an duymadım bile. başı bana yetmişti, midem daha çok kasıldı o an. cevap veremedim.

    baktı öylece yüzüme. birden sinirlendi.

    -sürpriz mi yapacaktın. çok akıllısın. gerçekten. yaptın sürprizini. nasıl olur ya nasıl olur bu kadar bencil olabilirsiniz? anlamıyorum. hepinizden iğreniyorum. herkesten.

    sözlerinin sonuna doğru sesi boğuklaştı ve ağlamaya başladı.
    hepinizden iğreniyorum diyordu sürekli.

    söylediklerinden hiçbirşey anlamıyordum. iğrenilecek ne yaptığımı bilmiyordum düşünmüyordum da. öylece bakıyordum.

    ilgisini çekmeyen sıradan biriydim ve bu gerçekle boğuşuyordum beynimde. ve karşımda ağlıyordu, sebebini bilmiyordum.
    ···
  10. 210.
    0
    aplansın az tayfa doluşun
    ···
  11. 211.
    0
    bu ağladı bir süre. bense sigara içiyorum. o sessizce ağlıyor.

    duraklaya duraklaya sıraladım cümlelerimi. konuşmak kolay değil.

    -ben seni ağlatacak ne yaptım bilmiyorum. sanki seni yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim.. sessizliğin.. sanki sen ve ben birbirimizi tamamlıyormuşuz gibi hissettim. ilk gördüğüm an bile. bu kız dolu dedim kendime. öyle hissettim. sanki bir sıkıntın var içinde, ve sanki ben onu iyileştirebilirmişim gibi hissettim. ben pek bişey yapmam.. otururum hep. içerim.. düşünürüm.. ama..

    sesim arada boğuluyor, cümleler zoraki tamamlanıyordu. o yavaş yavaş ağlıyor ve beni dinliyordu. yüzüme bakmıyordu. ben de bakmıyordum. devam ettim.

    -sende bu böyle olmadı. öyle hızlı geldin ve öyle hızlı gittin ki. anlamlandıramadım. sadece görmek istedim seni. hepsi bu. göremeden yapamazdım.. kendimi bitirirdim yalnız hayatımda. ilk defa bir şey bu kadar heyecanlandırdı beni. ilk kez ben bişeyin doğruluğuna bu kadar net inandım.

    topladım kendimi.
    ···
  12. 212.
    0
    -seni görmek istedim sadece. ben iğrenç biri değilim.

    yüzüme baktı, deniz alatmadı yani sana? dedi.

    yüzüne baktım, anlamadım dedim.

    o kadar vakit geçirdiniz sana adresimi verdi ve anlatmadı öyle mi? diye sordu.

    şaşırdı, donuklaştı. duraksadıktan sonra devam etti sözlerine.

    -sen hani hissetmişsin ya biz birbirimizi tamamlardık diye.. ben tamdım zaten. senin gibi, iyileştirmeye çalıştım onu. ama iyileştiremedim. o yaşamak istemiyordu. ben yaşatamadım onu.

    tekrar yüksek sesle ağlamaya başladı.

    -birini iyileştirememenin ne demek olduğunu biliyomusun, yaşadın mı bunu? madem hissediyorsun hissettiklerimi. peki yardım edememek? bunu da düşündün mü? dedi ağlayarak.

    söyleyecek birşeyim yoktu.
    ···
  13. 213.
    0
    ama anlamıştım. içim kan ağlıyordu ama hatunu anlamıştım. o benden çok daha taktan durumdaydı. içinde bulunduğumuz şu durum siyah kahpesinin ürünüydü. kesinlikle anlayamıyordum neden böyle bişey yaptığını.
    ···
  14. 214.
    +1
    anlatması zor beyler. hatun o kadar asilki daha çok aşık oluyorum aslında. karşımda ağlıyor sevdiği ölmüş ve beni istememeyi bırak kafasında sorgulamamış bile. ama bu kesinlikle bir ümit değil benim için. sevdiğim kız başkasını seviyor.

    ölü ya da diri. o onu seviyor, hala onu seviyor. yani beni sevmiyor. bak bunun idrakı çok zordur. ama bizim kezbanlar gibi değil kız. çok klas hatun. ve bana hisettiriyor onu ne kadar sevdiğini ve kaybettiğinde ne kadar yıkıldığını.

    karşımda bir enkaz duruyor.

    kız türkiyeye kafa dinlemeye gelmiş. uzaklaşmak istemiş. ve benim olaya bir anda dahil oluşum. çok saçma dıbına koyim. ama nabacaksın. ben de seviyorum. o sevgilisi için üzülüyor, bense o üzüldüğü için üzülüyorum. seviyorum amk. çok seviyorum. üç gün evvel bu kadar net itiraf edemiyorken o an o kadar eminimki onu sevdiğimden. gidip sarılasım geliyor o an. ama yapamazsın. kadere gel dıbına koyim, hayatında ilk kez bunu yaşıyorsun ve karşılaştığın durum bu. daha yaşın büyük de değil tecrüben de yok pek. ama yapmışsın bişeyler ve konsept bu olmamış. yaşamamışsın bunu. daha önce de sorsalar giberler yalan o işler dediğini hatırlıyorsun. her taktan çaktığını düşünen ukala denyonun tekisin. ama bunu bilmiyorsun işte dıbına koduğum. iki kez gördüğün bir kızın peşine dünyanın bir ucuna gitmişsin. öyle çekmiş seni. öyle ananı gibmiş ve öyle de uzakta duruyor. işin en taktan yanı çekmeye de devam ediyor. eleman öleli bir yıl geçmiş ama kız öyle sahiplenmişki sanki bunları dün yaşamış gibi duruyor karşımda. kahroluyorum.

    arada aklıma gelse de bir türü gidemiyorum dıbına kodumun evinden. o anlatmaya devam ediyor yavaş yavaş. belli ki anlatmaya ihtiyacı var.
    ···
  15. 215.
    0
    anlattı da anlattı. yavaş yavaş. genelde o konuşuyor ben dinliyordum. iyi sakinleştikten sonra kalktı bu ayağa. gitti dolabı açtı viski çıkardı orda. koydu kadehe tek seferde dikti bardağı.

    ister misin dedi, farketmez dedim. bi bardak da bana koydu.

    içmemem gerekiyor artık yasaklandı bana ama içiyorum yine de arada dedi.

    dert ortağı olmuştum bir anda amk. senaryolarımın hiçbirinde bunlar yoktu. nasıl yalnız kalmışsa nasıl dolmuşsa artık, benim neden orada olduğumu filan pek giblemiyor gibiydi. anlatıyordu sürekli. sakinleşmişti ama.
    ···
  16. 216.
    0
    derken üst kattan bi eleman geldi başıyla selam verdi yanımdan geçerken. dolaba doğru gitti ve viski alıp koydu kendine. avrupalı bir tip.
    ···
  17. 217.
    0
    eleman geldi oturdu. naber dedi. direk naber diyen cool gavur. dedim fayn yu, fayn dedi. bu aldı eline şişeyi oturdu karşıdaki tekli koltuğa. ufak ufak doldurup vuruyor. bi yandan da bana soruyor. nerelisin nerden geldin. kısa kısa cevaplar veriyorum. ben dedi müzisyenim. sokakta çalar para kazanır akşamları içerim.

    adı steve, ingiliz. dünyayı çok gezmiş. türkiyeye de uğramış. istanbulu çok sevdim diyor. tipik bir gezici bin bu steve. yaş 26-27 civarı. hafiften çilli temiz yüzlü sıska uzun bir tip.

    müzik sever misin dedi.

    he dedim steve severim amk. bi yandan hatunu kesiyorum. o oturmuş bize bakıyor. kafa dinliyor. uzakta sandalyede, elinde bardak takılıyor yavaş yavaş. kafam orda. ortam sakin.

    steve gitti gitar getirdi yukardan.
    ···
  18. 218.
    0
    aldı eline gitarı. bi bekledi. baktı şöyle. bob dylan sever misin dedi. yok dedim sevmem. niye dedi. sıkıcı dedim. ama iyi söz yazar dedi. şiir yazsın o zaman dedim.

    anlamsızca baktı.

    başladı one more cup of coffee çalmaya. dıbına koyim bir triplere giriyorki sormayın. tam bir canki steve. bağıra bağıra söylemeye başladı şarkıyı bir anda. gülesim geldi tuttum amk. baktım karşıda hatun gülümsüyor. ben de gülümsedim.

    aldım viskiyi vurdum saglam bi yudum. steve i dinliyorum. bütün sokak steve i dinliyor belki de. öyle coşkulu steve.
    ···
  19. 219.
    0
    beyler hepinizden yürekten özür diliyorum. bu kadar süre yazmamış olmam konusunda herhangi bir mazeretim yok bu düpedüz huur çocukluğu pek tabii. yazma şevkimi o aralar durumların karışıklığından kaybettim sanırım, gerisi de öyle geliverdi.

    ama devam edip bitiricem varsa merak eden devdıbını diye. siz okuyun okumayın, bu benim borcum artık.

    devam ediyorum
    ···
  20. 220.
    0
    steve kafa gibme işlemini tamamlayınca bak dedim steve çok düz çalıyorsun, araya iki üç kırık akor attır. ver bak şuna bas dedim. inceden bi verdim ayarı şarkıya. çaldım. steve in çok hoşuna gitti. çok iyisin lan devam et sen çal dedi. yok dedim steve amk. çal çal diye darladı. akşam partide de çalarsın iyiymiş lan dedi. ne partisi amk dedim. haberin yok mu, parti için geldin sanmıştım dedi. yok dedim.

    bi 5-10 saniye mal mal bakıştık.

    artık o anki duygu yoğunluyla asıldım gitara. başladım çalmaya.

    http://tinyurl.com/3rtmoyp

    gitarla kıza yazan mal durumuna düşmekten çekinsem de harbiden çalasım geldi giblemedim. kafam da hafif kıyaktı zaten.

    bi kaç şarkı daha çaldık söyledik, viskilere asıldık. hatun sessizdi ama dinliyordu. hoşuna gidiyordu belli ki.

    saatler geçti. ufaktan ufaktan tipler eve damlamaya başladı.
    ···