1. 1.
    +5 -1
    Allah madem sonsuz güce sahip o zaman neden insanları yaratıp tekrar ölmelerini seyrediyor amacı neki yani ?? Sonsuz gücünüz olsa böyle birşeymi yapardınız ... Ayrıca ben eskiden 5 vakit namazında bir insandım 15 16 yaşlarında şimdi 19 dayım ve kendime soruyorum özürlü olan kuzenimi görünce o neler geçiriyordur içinden ne kadar sıkıcı hayatı var diye ayrıca sokakta aç gezen çocuğun yanında topuklusuyla geçen karılar olduğu sürece Allah'ın adaletinden şüphe ediyorum madem sonsuz gücün var niye o çocuğu sokakta aç koyuyorsun o çocuğun suçu ne kimsenin anne babasını seçme hakkı yok genetiğinide neden çirkin şişman kısa insanlar varken kıvançlar çağatay ulusoylar var açıklayın lan

    ÖZet = Okuyun binler akıcı yazdım zaten bağnaz olmadan mantıklı bi konuşalım aydınlatın beni
    ···
  1. 2.
    +2 -1
    panpa, ölüm bir son değil başlangıçtır.Bu ne demek yani buraya ebedi hayatta ne olacağımızı belirlemek için gönderilmişiz. Adalete gelince, panpa şunu unutma o topuklu kadına da sorsan derdi sıkıntısı vardır bilmem kime sorsan da bir derdi vardır; bu dünyaya geçici geldiğimizin göstergesidir.Bir de Allah'ı insan gibi düşünürsen olmaz.Her şeyi bilen bir varlıktan bahsediyoruz panpa.

    edit: pek inançlı sayılmam panpa (:
    ···
  2. 3.
    +1 -1
    ee panpa ne zaman bir çocuk aç kalıp sokağa düşse bir mucize gerçekleşse ve çocuk diğer herkesle aynı şartlara sahip olsa, adalet hiç bozulmasa george bush bile ibadet edip cennete gider sınavın amacı kalmaz
    ···
  3. 4.
    0
    valla çevremde ne kadar kötü insan varsa hayatları harika sevgilileri köpeği olmuş herşeyleri yerinde parası var zengin bin bize cenneti bahşediyorlar onunla mutlu oluyorlar bi arayış bu belkide inananlar için ben allah'ın varlığına inanıyorum bu düzeni bi yaratan tabi var ama bu kadar güçlüysen niye sınıyorsun ki herkese eşit şartları sun öyle sına kim kötüye kullanıyor onu bi dene zamanında bende çok egoisttim dalga geçerdim ama bıraktım sonuçta kimsenin çirkinliği fakirliği kendi elinde değil .. Dincilere hocalara sorsan geçiştirirler bi türlü inanmak gelmiyor içimden panpalar :S
    ···
  4. 5.
    0
    @2 haklı
    ···
  5. 6.
    +4 -2
    @1 allah yoksa bulutlar nasıl uçuyor gibik ???
    ···
  6. 7.
    +1
    19 yaşındaki adam aile baskısıyla namaz kılmıştır önceden.ve şimdide özenti ve hava için ateist olmuştur.
    3-5 sene sonra hak yolu bulur. sorulara cevap yok bu olagelmiş bir süreçtir
    ···
  7. 8.
    +1
    3 o aç kaldığı gunler gunahlarından gıdecek panpa
    ···
  8. 9.
    +3
    "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." bakara 216
    ···
  9. 10.
    -1
    @9 oha amk ?! o.o
    ···
  10. 11.
    0
    aile baskısı değilde kaşar baskısı diyebilirizz sen ne kadar iyi olursan onlar o kadar kötü seven gibilir hesabı ne kadar mükemmel olursan o kadar gibiyolar panpa ayrıca yani ergenlıgın bitimiyle bi fikir akımı beyin fırtınası derken sorguladım ve bu çıktı yani adaleti yok bu dünyanın allah madem sonsuz güçte niye sağlamıyor adaleti , niye dünyaya eşit gelmedik onu sorguluyorum
    ···
  11. 12.
    +3 -1
    @1 tanrı insanoğlunun kendini aciz ve yalnız hissetmesiyle uydurduğu bişey olduğundandır onlar panpa.

    ayrıca kimse allah çıksın aç çocukları mucizeyle kurtarsın demiyor. allah bu istese kimsenin aç kalmaması gerek. ama "adaletlilerin en büyüğü" denilen varlık zulme göz yumuyor hatta zulmediyor insanları dünyaya aciz göndererek.

    sınavın anlamı kalmaz diyen panpalar. madem bir sınavdayız niye herkesin soruları farklı ? birisi yakışıklı fizikli zeki bir şekilde doğarken birisi ömür boyu depresyonla yaşıyor.

    hem hiç bi kanıtı olmayan bir varlığa inanmak diye bir sınav mı olur. kime sorsan tanrı nerde kanıtla diye. herkes tanrıyı içinde hissedicen, tanrı içinde , nefsşn tanrıyı görmenı engelliyor felan da filan da.

    tarafsız şekilde düşününce tanrıyı bulamıyorum. keşke bulsam da huzura ersem.

    7 yıl namaz kılmış haramdan kaçmış biri olarak söylüyorum bunları... kimsenin dinine hakaret etme niyetinde değilim. allah yok demeyi anasına küfür sayanlara bişey demiyorum zaten.
    ···
  12. 13.
    -2
    olm yok öyle tanrı manrı amerikanın oyunları bunlar
    ···
  13. 14.
    -2
    @12 ile aynı fikirdeyim
    ···
  14. 15.
    -2
    @12 helal panpa demek istediğim bu işte bence herkes böyle düşünmeli
    ···
  15. 16.
    0
    Allahın adaletı fln yok panpalar gerısını @12 acıklamıs ztn
    ···
  16. 17.
    +1
    @1 her şey toz pembe olsaydı, dünyadaki herkes zengin olsaydı, sarayalarda yaşasaydı savaş olmasaydı, herkes kardeşçe yaşasayadı. cennetle cehennemin anlamı ne olurdu? bunu bi düşün istersen. bu dünyada adalet tam anlamıyla var olacaksa cennetle cehennem niye var amk?
    ···
  17. 18.
    +1
    allah sokakta aç gezen çocuğu doyururlar diye seni de yarattı ve dunyaya yolladı ya..
    ···
  18. 19.
    0
    @17 gördünmü cennet cehennemi ? din hocalarımada sorardım lisede aynen bu bahane ölünce anlarsın onu cennet cehennemde adaleti görürsün hep bi bağnaz yaklaşım ben herşey tozpembe olsun demiyorum herkes eşit şartlara sahip olsun ama seçimler insanlara bırakılsın anneni babanı seçme şansın varmı yok ? genetiğini seçme şansın yok kızına tecavüz eden nice babalar var bebeklere bile tenezzül eden var söylemek bile istemem ama yani ondan sonrada gelde inan .s
    ···
  19. 20.
    0
    alıntı değildir.

    Değerli kardeşimiz;
    Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmadığını kainata ve içindeki faaliyetlere bakan bir insan görebilir. Biz bir düşünelim dünyaya gelmeden önce kainatın neyi ekgibti de biz geldikten sonra tamamladık. Veya ibadetimizle ne yapıyoruz ki Allah’ın herhangi bir ihtiyacı görülüyor. Öyleyse sizin düşündüğünüz şeyin kesinlikle yeri olmadığını akli ve vicdani olarak anlıyoruz.

    Allah her şeyi kemaliyle bilendir. Ama bu bilmesi bizi yönlendirmesi anldıbına gelmemektedir. Çünkü O’nun ilmi ezelidir. Yani geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanı aynı anda müşahede eder. Ve herkes vicdanen bilir ki, istediğim şeyi yaparım, konuşurum istemediğim şeyi yapmam. Bu kaideye göre Allah bizim ne yaptığımızı bilir. Ama biz de yaptığımız şeyin irademizle olduğunu vicdanen ve alken biliriz.

    Allah bizi kendisini tanımak ve kendisine layık olacak şekilde ibadet etmek için yarattı. Bu vazifeyi yerine getirecek alet ve cihazları da yaratmıştır. Yani bizden istenen şeyler ile bunları karşılayacak sermaye muvazenelidir. Burada herhangi bir adaletsizlik olmadığını bütün insaf ve vicdan ehli bilir. Fakat Allah’ın bizi yaratırken bize sorup sormaması ise, tamamen Allah’ın iradesini kısıtlamak anldıbına gelir.

    Oysa “alimlerimizin ittifakı ile Allah - la yüs”el – dir. Yani yaptığı işlerden sorguya çekilmez. Ama kainatta yaptığı ve yarattığı herhangi bir hadisenin hikmetsiz veya adaletsiz olduğuna dair hiç kimse ağzını açamamaktadır. Çünkü, kainatta hikmetsiz ve abes olabilecek bir durum yoktur. Bütün kainatı didik didik araştıran bilim adamları bu ilahi hikmet karşısında hayrete düşmektedir.

    Allah’ın insanı yaratmasının çok hikmetlerinden birisi ibadettir. Çünkü:

    1- Allah insanı imtihan için yarattı. Bu hikmet insanın yaratılmadan olamayacağı kesindir.

    2- Allah kainatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi – kendine mahsus bir şekilde – görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istiyor. Başkasının görmesi derken bunların başında insan gelmektedir. Bu hikmet de yine insanın yaratılmasını gerekli kılıyor.

    3- ibadet için yarattı. Bu hikmetin yerine gelmesi için var olan birisi gerektir.
    Yaratılmadan ibadetin yerine gelmesi mümkün değildir. Burada yaptığımız ibadetin miktarına göre cennette ki yerimiz hazırlanıyor.

    4- Allah’ın herşeyden daha büyük olduğunu ilan etmek, ve Allah’ın emirlerini yaymak. Bu hikmetin yerine gelebilmesi için, hem tebliğ edenin hem de tebliğ edilenin yaratılması icap eder.

    5- Bir çekirdeğin ağaç olması için toprağa girmesi gerektiği gibi, insanın da yetişip olgunlaşmsı ve terakkisi için dünya tarlasına gönderilmiştir.

    6- Eğer başka alemde yaratılsaydık o zaman da neden bu alemde yaratıldık diye sormamız gerekecekti. insan için en mükemmel imtihan salonu bu olduğu için buraya gönderildik denilebilir.

    işte tüm kainatta rastlanılamayan hikmetsiz iş ve fiillere elbette şeriattada rastlanmaz. Yani bizim taşıyamayacağımız işleri Allah bize yüklemez. Bütün hayvanlara, bitkilere ve cansızlara vazifeler yükleyen Allah, elbette bize de bazı vazifeler yükleyecektir. Yoksa tüm kainatta mevcut olan hikmet, insanlar yönünden abes olacaktı. Hiçbir işinde abesiyet ve çirkinlik olmayan ve bu gibi şeylerden münezzeh olan Allah, elbette insanlara da taşıyabilecekleri bir yükü yüklemesi gerekmektedir.

    Kâinatın ömrü milyarlarca yıl ile ifade ediliyor; insanlık âleminin ömrü ise on binlerce seneyle. Henüz insan nevi yaratılmadan, bu hadis-i kudsîde verilen haber, öncelikle melekler âlemine bakıyordu. Allah’ı bilen, eserlerini temaşa ve tefekkür eden, O’na isyandan uzak bu mübarek varlıklar, hadis-i kudsîde verilen haberi ibadetleriyle, tesbihleriyle, itaatleriyle, marifet ve muhabbetleriyle tahakkuk ettirmiş oluyorlardı. Hayvanlar âlemi de yaratılış gayelerine tam uygun bir hayat sürmekle, ruhları yönüyle, melekleri andırıyorlardı. Bitkiler âlemi ve cansız varlıklar da mükemmel bir itaat ile vazife görüyorlardı.

    “Hiç bir şey yoktur ki Allah’ı tesbih ve O’na hamd etmesin,” mealindeki âyet-i kerimede geçen “şey” tabiri, canlı-cansız her varlığı içine alır. Her şey O’nu tesbih eder ve O’na medih ve senada bulunur.
    Cenab-ı Hak, bütün bu tespih ve ibadetlerin çok daha ileri derecesini icra etmeye kabiliyetli bir başka mahiyet daha yaratmayı irade buyurdu: işte bu ulvi mahiyet, arzın halifesi olacak olan insandı. Cenab-ı Hak, topraktan bir insan yaratacağını meleklere haber verdiğinde, yukarıdakine benzer bir soru, meleklerden de gelmiş ve onlara cevaben, “siz benim bildiklerimi bilemezsiniz,” buyrulmuştu.

    imtihana tabi tutulan ve kazanmaları halinde melekleri geçecek olan bu yeni misafirler, âyet-i kerimede de haber verildiği gibi, ancak Allah’a ibadet için yaratılmışlardı.

    “Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” Zariyat, 56

    Âyette geçen “ibadet” kelimesine bir çok tefsir âliminin “marifet” mânâsı verdiği dikkate alındığında, bu insanın, Allah’ı tanımak, varlığını, birliğini bilmek, sıfatlarının sonsuzluğuna inanmak, mahlûkat âlemini de hikmet ve ibret nazarıyla temaşa ve tefekkür etmekle vazifeli olduğu anlaşılıyordu.

    Bu mümtaz mahlûk, sadece cemal tecellilerine muhatap olmayacak, Cenab-ı Hakk’ın hem cemal, hem de celal tecellileri ile ayrı ayrı imtihanlara tabi tutulacaktı.

    Nitekim öyle oldu ve öylece devam ediyor. Nimetler, ihsanlar, ikramlar, güzellikler, sıhhat, afiyet, ferah, gibi haller hep cemal tecellileridir. Ve insanoğlu bunlara karşı şükredip etmeme şıklarından birini tercihle karşı karşıya. Maalesef, nefis ve şeytanın galebesiyle çoğu insan, cemal tecellileriyle sarhoş olup bu imtihanı kazanamıyorlar.

    imtihanın diğer yönü, hastalık, musibet, bela, afet, ölüm gibi celal tecellileri... Ve neticede sabır, tevekkül, teslim, rıza, imtihanına tabi tutulma. Akıl aksini düşünse de gerçek şu ki, bu imtihanı kazananlar, birincilere nispetle çok daha fazla.

    Bundaki hikmet şu olsa gerek: Musibet ve hastalıklar, insana kul olduğunu, aciz bir varlık olduğunu çok iyi hatırlatıyor, ders veriyorlar. Konumuza ışık tutacak bir Nur cümlesi: “Fâtır-ı Hakîm, insanın mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz ve hadsiz cesîm bir fakr dercetmiştir. Tâ ki, kudreti nihayetsiz bir Kadîr-i Rahîm ve gınası nihayetsiz bir Ganiyy-i Kerim bir zâtın hadsiz tecelliyatına câmi’ geniş bir âyine olsun.” Sözler

    ibadet ve marifet için yaratılan insan, bu vadide mertebe kat edebilmek için aczini ve fakrını hissedecek, sürekli olarak Rabbine sığınacak ve Ondan medet dileyecektir. Duadan geri durmayacak, huzuru yakalamaya çalışacaktır. Bunlar ise başta nefis ve şeytan olmak üzere, dünya hayatında insanı, medet dilemeye ve sığınmaya zütüren her türlü musibet, hastalık, çaresizlik ve sıkıntılarla mümkün.

    Çaresizlik içinde kalıp Rabbine sığınan ruhlar, bu dünya imtihanını kazanma noktasında müsbet bir puan almış oluyorlar. Ama, refah, sıhhat ve saadet gibi tecellilerde insanoğlu, aczini anlamak yerine, bunlara meftun olup, kul olduğunu unutup, gaflete dalabiliyor.
    Konunun çok önemli bir yanı da şu: Marifetullah, yani Allah’ı tanıma denilince, bütün isim ve sıfatları dikkate almak gerekiyor; sadece cemalî isimleri değil.

    Allah, Rahman olduğu gibi Kahhar’dır da. izzeti tattıran da Odur zilleti çektiren de. Bu dünyada sadece cemalî isimler tecelli etse ve insan sadece bunlara muhatap olsa idi marifeti noksan kalırdı. Bu imtihan meydanında, insanoğlu Allah’ı hem celal, hem de cemal sıfatlarıyla tanımak durumunda. Ahirette ise, yollar ayrılacak. insanların bir kısmı ibadet, ihlas, salih amel ve güzel ahlâklarına mükâfat olarak, cennete girecek ve lütuf, kerem, ihsan gibi nice cemal tecellilerine, azamî ölçüde ve ebediyen muhatap olacaklar. Küfür ve şirk yolunu tutarak dalalet ve sefahate düşenler ise celal, izzet ve kahır tecellileriyle karşılaşacaklar. Böylece, ahiret yurdunda, Allah’ın hem cemalî hem de celalî isimleri en ileri mânâda tecelli etmiş olacak.

    Nur Külliyatında bir dua cümlesi var:

    “Bize gösterdiğin nümûnelerin ve gölgelerin asıllarını, menba’larını göster.” Sözler

    Bu dünyadaki varlıklar, ahirete nispetle, gölge kadar zayıf bir tecelliye muhatap oluyorlar. Ve bu gölge hayatın gereğini yapan ve hakkını vermeye çalışan insanlar asıla kavuşuyorlar.

    Şunu da unutmamak gerekiyor: Lütuf gibi kahrın da aslı ahirette.

    Prof Dr. Anan
    Tümünü Göster
    ···