Biraz inanç, biraz hikaye biraz dertleşme, biraz da felsefe karışık olacaktı. Açıkçası uzun zamandır sözlüğe yazmadım hiç, bu yeni temaya da pek alıştığım söylenemez. altinci sistemine de pek aşina değilim. O sebeple yazımın ilk kısmını oluşturan hikaye altinci sini uygun görmüştüm. Fakat sadece hikaye kısmını ayrı bir başlık olarak paylaşıp bu konudaki yazımın başına koyacağım.
Yazımın hikayeden sonraki bölümünde bu hikayeden sonra üzerinde düşündüğüm konu sebebiyle bu haliyle felsefe bölümünü uygun gördüm. Zira ana çerçeveyi paylaştığım videodan yola çıkarak hikayeden sonraki kısım oluşturuyor.
Hikaye için:
ölümün sadece yaşlılar için olmadığını anlamak
Sonrasında;
Tüm bunları "ilahi adalet" veya "ölüm var imana gelip putperest pekekentler" düşüncesiyle anlatmadım.Öyle bir derdim de yok. Ölüm milyonlarca yıldır insanın başına gelen bir şey. Tarih boyunca topluluklar bunu çeşitli şekilde karşılamış. Kimileri de ölümle yetinmemiş, öldükten sonrasına kafa yormaya başlamış. Din konusuna girmek istemiyorum. Ancak o çok önceki dönemlerde yaşasam, bir dinin varlığından haberdar olmasam, veya kimilerine göre ilk insanın peygamber olduğu söylenir. Kimileri de peygamberlerin nefsini yenmiş insanlar olduğunu, günahsız olduklarını, hz Adem in günah işleyip cennetten kovulduğunu o sebeple peygamber olmadığını söyler. Sonuç olarak Yaratılış inancına sahip birinin daha önce binlerce peygamber geldiğini söylemesine rağmen ben onlardan birinin dönemine denk gelsem de haberim olmasaydı; bir ölümün ardından ona ve dolaylı olarak öldükten sonra bana ne olacağını düşünürdüm acaba insan aklımla diye merak ediyorum hep. Beni rahatlatacak olan iyi bir yere , gideceğini mi düşünürdüm? Birşeyden haberim yok ya, adına cennet mi derdim iddaa kuponu mu bilmem. Tekrar dünyaya geleceğini mi, başka hayvanların-bitkilerin-canlıların bedeninde can bulacağını mı düşünürdüm? -Ki bunlar insanın içini rahatlatan şeyler-
Veya kendimi rahatlatmak için homo sapiens in hayal kurabilme, kurgulama yeteneklerini kullanmak yerine sadece gördüğümle mi bir sonuca varmaya çalışır; öldü (ölüm kavramı ve ölüyü gözlemle düşüncesinde cübbesiz Celal Şengör hocanın bir konferansındaki konuşmasını mantıklı bulduğum için kullanıyorum, oradaki manasıyla düşünüyorum. Nefes almayı bırakması, artık konuşmaması ve benim ile arasındaki farkı ölüm olarak yorumlamak bakımından. bahsettiğim konuşma için "Celal Şengör - Birbirini Yalanlayan inançlarla Bilim Yapılabilir mi?" videosu izlenebilir. ) , benden farklı olduğu için ona öldü dedim.
Yani öldü, vücudu değişti, bir süre sonra yediğimiz hayvanlarda gördüğüm gibi kemikleri kalıyor. Bir süre sonra onlar da gidiyor, halen ses soluk yok. O zaman ne düşünürdüm? Bir sonuca varabilir miydim sadece mitlerden, veya dini inançlar dediğimiz kaynaklardan faydalanmadan, sadece kendi düşüncem ile?
Siz; ölüm hakkında inançların - ki doğruluğunu, yanlışlığını sorgulayıp tartışmıyorum - etkisi olmadan ne düşünürdünüz?