1. 26.
    0
    okuyun bakalim
    ···
  2. 27.
    +1
    özet geç amk insan okuyacak bunu
    ···
  3. 28.
    0
    bu ilki, devami gelecek. uzun oldugundan yavas yavas yukleyecem
    ···
  4. 29.
    0
    baslikta uzun dedik ya, ozelligi bu. bilindik tirt hikayelere benzemez
    ···
  5. 30.
    0
    onların hepsi yalan yazanlarda sivilceli gözlüklü 16 17 yaşlarındaki çocuklar
    ···
  6. 31.
    0
    insan okuyacak lan bunları oha
    ···
  7. 32.
    +1
    olsun olsun okuyun siz, hak vereceksiniz
    ···
  8. 33.
    +1
    ayça gözlerini açtığında önce nerede olduğunu anlayamadı. saat sekize geliyordu ve başı çatlayacak gibiydi. yatakta gözlerini açmadan dönüp, kolunu yana uzatınca bir çığlık atmamak için kendini zor tuttu. yanında birisi yatıyordu. korkarak gözlerini açtı ve gördüklerine inanamadı. sadık bey yanında çırılçıplak yatıyordu. koca göbeğini devirmiş, kıllı vücudu horladıkça inip kalkıyordu. gür kılların arasından yana devrilmiş penisi görülüyordu. ürpererek kendi vücuduna baktı. aman tanrım! kendisi de çırılçıplaktı!

    ne yapacağını bilemedi. çarşafı üzerine çekerek yataktan fırladı ve banyoya koştu. aynaya baktığında, boynunda, omuzlarında, göğüslerinde ve baldırlarında küçük morluklar gördü. tüm bunlara anlam veremedi. birden her şeyi anlamaya başladı. dün gece neler olduğunu hatırladı. yemekte ve sonradan gittikleri barda çok içmiş, daha önce hiç olmadığı kadar sarhoş olmuştu. sadık ve mahmut’un kendisine kur yaptıklarını anımsıyordu. ve kendisinin de fazla bir tepki göstermediğini.

    ağlamaya başladı. hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. olaylar sanki bir sis perdesi arkasındaydı. otele döndüklerini, sadık’la birlikte asansörden inişlerini ve odaya girişlerini hatırlayabiliyordu. sanki daha önce izlemiş olduğu bir filmden sekanslar gibi görüntüler beyninde beliriyorlardı. hiçbir şeye inanamıyordu, inanmak istemiyordu. kendisinden iğreniyordu. kendini çok pis, kirlenmiş hissediyordu. duşa girdi. sıcak suyla uzun uzun yıkandıkça sanki olanları unutabilecekti.
    ···
  9. 34.
    0
    birden banyonun kapısı açıldı ve sadık anadan doğma vaziyette kapıda belirdi. ayça panik halde askıdan bir havlu kaparak vücudunu gizlemeye çalıştı.


    - “çık dışarı, hemen çık dışarı!”, diye bağırdı. sadık aldırmadan küvete doğru yürüdü.

    - “bağırma, duyan da sana bişey yapıyorum sanacak.”

    - “ne işin var burada? nasıl girdin odama? bakma bana öyle, dışarı çık, yalvarırım!”

    - “ne demek nasıl girdin odama? hatırlamıyor musun? birlikte geldik. ayakta duramıyordun. ben olmasam, merdivenlerde yığılıp kalırdın. seni ben taşıdım; laf aramızda harika bir gece yaşattın bana. sana teşekkür ederim.”

    - “ne demek istiyorsun? ne gecesi?”

    - “numara yapma şimdi. nasıl seviştiğimizi hatırlamıyor olamazsın. uzun zamandır dün geceki gibi ciks yapmamıştım. harikaydın. senin gibi ateşli bir kadınla yatmayalı çok olmuş.”

    - “yalan söylüyorsun. i̇nanmıyorum sana. söylediklerin gerçek olamaz.”

    - “sadece inanmak istemiyorsun. biraz kendine gel, her şeyi hatırlarsın. sonra da bana seninle yeniden sevişmem için yalvarırsın. çünkü sen de inanılmaz zevk aldın.”

    ve sadık sanki kırk yıllık karı kocaymışlar gibi gayet rahat bir tavırla klozetin kapağını kaldırıp işemeye başladı. ayça gözlerine inanamıyordu. düne kadar kendini şirketin gözbebeği, bayilerin kraliçesi gibi görüyordu. şimdi ise içlerinden biri, hem de hiç hoşlanmadığı biri, kendisine metresi, kapatmasıymış gibi davranıyordu. hışımla küvetten fırladı ve sadık’ın üzerine saldırdı. gözü hiçbir şey görmüyordu. adamın boş bulunmasından faydalanıp, tüm gücüyle suratına tokadı patlattı;

    - “kendine gel serseri. ne yaptığını sanıyorsun?”

    bir an afallayan sadık hemen toparlandı ve ayça’nın yüzüne öyle bir tokat attı ki, kadıncağız dengesini kaybedip lavabonun kenarına çarparak yere yuvarlandı. kalkmayı denemedi ve başını ellerinin arasına alıp, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
    ···
  10. 35.
    0
    bunca yıllık evliliğinde tolga kendisine bir kez bile elini kaldırmamıştı. böyle bir şey yapmış olsa, hemen ondan ayrılırdı. ve şimdi sadık gibi bir magandadan tüm olanlar, tecavüze uğraması yetmezmiş gibi bir de dayak yiyordu. ne yapması gerektiğini bilemiyordu. tüm kadınlık gururu, kariyeri, hayatı bitmişti. artık burada bir dakika bile kalamazdı. hemen i̇stanbul’a dönmeli ve şirketten istifa etmeliydi. böyle bir rezaletin ardından kimsenin yüzüne bakamazdı.


    yavaşça ayağa kalktı ve salona geçip aceleyle eşyalarını toplamaya başladı. bir yandan da ağlamaya devam ediyordu. bütün bunları ses çıkarmadan izleyen sadık’ın, karşısında çırılçıplak, üstelik bunun farkında bile olmadan, tamamen gardı düşmüş vaziyette sağa sola koşturan ayça’yı gördükçe, cinsel duyguları yeniden uyanmaya başladı.

    - “gel buraya ayça. nereye gittiğini sanıyorsun?”

    ayça arkasını dönüp sadık’ı sertleşmiş kıllı penisiyle karşısında görünce donakaldı. her şey bir anda olup bitti. sadık hızla üzerine yürüdü ve sert bir tokatla onu yatağın üzerine yıktı. kocaman eliyle ağzını kapattı. ayça’nın tüm tokatlarına ve tekmelerine aldırmaksızın, çarşafla kollarını yatağın başucundaki demirlere bağladı. havluyla da ağzını kapattı. ayça ağlamaktan çılgına dönmüş, adeta yarı baygındı.
    ···
  11. 36.
    0
    kalsın bir yerde
    ···
  12. 37.
    0
    devam et 2. postayı atıcam amk okudukça zevke geliyorum lan ayçayı ben gibiyorum sanki daracık dıbını
    ···
  13. 38.
    +1
    - “dün gece yarım kalan hesabı kapatalım. korkma, senin de hoşuna gidecek”, diyen sadık, yastığı ayça’nın kalçalarının altına yerleştirdi ve başını kadınlık organına gömdü.

    çılgınca emiyor, dilini bir badana fırçası gibi kullanarak, ayça’nın ön ve arka deliklerini ve aralarındaki bölgeyi hızla yalıyordu. temposunu hiç düşürmeden ve hiç ara vermeden yaklaşık bir 15 dakika yalamaya devam etti. bu süre zarfında, ayça önceleri ağlamaya ve ayaklarıyla karşı koymaya çalıştı, zaman geçtikçe ağlaması kesildi ve debelenmesi azaldı ve en sonunda kendini hareketsiz, tamamen sadık’ın dil darbelerine teslim etti. bu teslimiyette hem çaresizliğin, hem de aldığı müthiş zevkin payı vardı. sadık onu diliyle boşaltmaya yemin etmiş gibi inanılmaz bir gayretle işine devam ediyordu ve an geçtikçe ayça’nın dayanacak gücü kalmıyordu.


    “bu hayvana teslim olmamalıyım, direnmeliyim”, diye düşünmesine ve tüm konsantrasyonunu başka şeylere vermeye çalışmasına karşın vücudu ona itaat etmiyor, vajinasından yayılan zevk dalgaları beynini ele geçiriyordu. sadık azgın bir kurt gibi, başını ayça’nın vajinasından bir an olsun ayırmaksızın, kadınlık sıvılarını emiyor, içiyordu. ayça’nın kendini iyice koyuverdiğini anlayınca, doğruldu ve penisini zorlanmadan kaygan vajinaya yerleştirdi. yaklaşık bir 10 dakika boyunca ritmik bir şekilde, gidip geldi fakat boşalamadı. ne de olsa, artık genç bir erkek değildi ve dün geceki iliklerini kurutan orgazmın üzerinden henüz çok az bir süre geçmişti.

    bu şekilde boşalamayacağını anlayınca, aklına başka bir şey geldi. ayça’nın belini iyice yükseltip, arka deliğini diliyle zorlamaya, dilini içeri sokmaya başladı. ayça başına geleceği anlamış ve yeniden direnmeye, kendini kasmaya başlamıştı. ancak sadık’ın ısrarlı dil darbelerine dayanması çok zordu. yalvaran gözlerle bakıyordu. sadık, verdiği zevkten emin, ayça’nın ağzını çözdü. gerçekten de ayça bağırmadı, sadece kegib kegib inliyordu. sadık,
    ···
  14. 39.
    +1
    - “i̇nanılmaz bir kadınsın ayça. ateş gibisin. kocan seni epeydir gibmemiş galiba”, diyerek yalamaya devam ediyordu.

    - “yalvarırım sadık. arkamdan olmaz. hiç yapmadım bunu. önden yapabilirsin”, diyor ama inlemesi kesilmiyordu.

    - “her şeyin bir ilki vardır. senin de hoşuna gidecek. bunca zaman neden zütten vermemişim diye üzüleceksin”, diyerek bir çırpıda banyoya gitti ve ayça’nın yüz kremini kaptığı gibi geri döndü. kremi doğrudan ayça’nın arka deliğine boca etti ve işaret parmağını kayganlaşan delikten içeri soktu. bir yandan da klitorisi yalamaya devam ediyordu. ayça inliyor, yalvarmaya devam ediyordu

    - “ne olur yapma. ne olur.”

    - “tek şartla. bana yalvaracaksın. seni amından gibmem için bana yalvaracaksın.”

    - ….

    - “ne oldu, yalvarmayacak mısın? o halde hazır ol, zütün elden gidiyor.”

    - “yapma sadık. yalvarırım sana. yalvarırım arkadan yapma.”

    - “olmadı. böyle kibar kibar olmaz. ‘sadık, erkeğim, ne olur amımı gib’ de.”

    - “ne olur sadık. erkeğim, arkamdan yapma. amımı gib.”

    - “ohh. harika. bu sözleri senin ağzından duymak harika bir duygu… devam et. yalvar.”

    - “sadık, lütfen amımdan gib beni.”

    - “tabii.”
    ···
  15. 40.
    0
    ve sadık koca göbeğiyle ayça’nın üzerine tırmanıp, penisini önden yerleştirdi. bir kaç dakika boyunca bu şekilde devam ettikten sonra, birden penisini çıkardı ve kremle vıcık vıcık kayganlaşmış arka deliğe bir hamlede soktu. ayça, beynine elektrik verilmiş gibi bir hisse kapıldı ve dudaklarından kegib bir çığlık yükseldi.

    - “ahh! söz vermiştin. bana söz vermiştin. ayy!”

    - “boşversene. baksana nasıl da hoşuna gidiyor.”

    gerçekten de ayça korktuğu kadar acı çekmiyordu. daha doğrusu acı duyuyor ama aldığı zevk acıyı bastırıyordu. sadık,

    - “bugüne kadar ne çok *** gibtim, bilsen. hepsi önce itiraz ettiler, sonra yalvardılar. göreceksin, sen de müptelası olacaksın.”
    ···
  16. 41.
    +1
    sadık bu işte gerçekten çok ustaydı ve ayça kendine hakim olamıyor, içinde dalga dalga yükselen çok şiddetli bir orgazmı hissediyordu. ayça’nın bakire arka deliğinin darlığı, sıcaklığı ve yumuşaklığı sadık’ı çılgına çevirmişti. uzun bacaklarını boynuna dolamış, hem pompalıyor, hem de bacakları ısıra ısıra öpüyordu. kısa bir süre sonra,

    - “harikasın. tapıyorum sana. ben seninki gibi *** görmedim ayça. ne zamandır gibmek istiyordum. ohhh!”, diyerek sarsılmaya ve kasılmaya başladı. aynı anda ayça da içinde kopmakta olan fırtınaya kendini bıraktı. i̇nanılmaz bir yoğunlukta orgazma ulaştılar. ayça, sadık’ın kasılmalarını tüm benliğiyle duyuyor, adeta bir volkanın patlaması gibi içini dolduran spermlerin sıcaklığını hissediyordu. zevkten çılgına dönmüştü. sadık ise kudurmuş gibi hırlıyor, böğürüyor ve ayça’nın arka deliğini ilk gençlik yıllarındaki gibi katı katı dolduruyordu.

    dakikalar sonra, sakinleştiklerinde sadık bir süre daha ayça’nın içinden çıkmadı. fakat ellerini çözdü. sarmaş dolaş yattılar. ayça çelişkili duygular içindeydi. aldığı zevkten adeta beyni boşalmış, uyuşmuştu. tolga’yla da zaman zaman çok şiddetli orgazmlar yaşamıştı. fakat bu bambaşkaydı. bir ara zevkten aklını kaçıracağını sanmıştı. bu kadar zevk almasında herhalde uzun süredir ciks yapmamış olmasının da payı vardı. yine de, bu kıllı, göbekli, kel herifin kendisine bu kadar çok zevk vermiş olmasına inanmak istemiyordu. bu, sanki kadınlığına yapılan bir hakaretti
    ···
  17. 42.
    0
    sadık ise penisi uzun süredir hayranı olduğu ayça’nın arka deliğinden çıkmadan, onun kollarında yatarken, her şeyin umduğundan çok daha kolay olduğunu, iyice dinlenirse akşama bir kez daha yapabileceklerini düşünüyordu.

    - “saat 10 oldu. toplantı çoktan başladı. ne yapacağız şimdi? tanrım, rezil oldum.”

    - “dert etme. akşam biraz fazla kaçırdığın için sabah rahatsızlandığını söyleriz. ben de seni hastaneye zütürmüş olurum. hadi kalkalım şimdi. bişeyler yiyelim. sonra da toplantıya gireriz.”

    - “tüm bunlar aramızda kalacak, değil mi? söz ver bana.”

    - “tabii ki aramızda kalacak. neden anlatayım ki. unutma, ben de evli bir adamım.”

    - “neden yaptın bana bunu, neden? ne yaptım ben sana? ne suçum vardı?”

    - “ayça, lütfen saçma sapan konuşma. bir duyan olsa, sana işkence ettiğimi sanır. senin de en az benim kadar ihtiyacın varmış. en az benim kadar zevk aldın.”

    - “böyle söyleme. utanıyorum.”

    - “utanacak bişey yok. anlasana, çok uzun zamandır seni arzuluyordum. duruşun, yürüyüşün, ses tonun, herşeyin beni tahrik ediyordu.”

    - “….”

    - “neyse, hadi daha fazla geç kalmayalım. bir an evvel aşağı inelim. ben odama gidiyorum. giyinip, lobide buluşalım.”

    - “tamam. duş alıp geliyorum.”
    ···
  18. 43.
    +1
    20 dakika sonra, ayça ve sadık lobide buluşup kahvaltılarını yaptılar. ayça vücudundaki morlukları gizlemek için oldukça kapalı giyinmişti. kahvaltıdan sonra, tüm yaşananlar yaşanmamış, hiç birşey olmamış gibi toplantı salonuna yürüdüler.

    ayça için zor bir gündü. hastaneden geldiklerini duyunca herkes ona büyük ilgi gösterdi, toplantıyı iptal etmeyi önerdiler. özellikle adana bayii cihat bey, bar teklifini ortaya attığı için kendini sorumlu tutuyor, ayça’nın etrafında pervane oluyordu. ayça içinden,

    “i̇nşallah bunları şirkettekiler duymazlar. rezil olurum. sevgili ürün müdiremiz ayça sarhoş olduğundan toplantıya katılamadı! olacak şey değil.” yine de şüphe yok ki, işlerin bu şekilde bilinmesi gerçeklerin bilinmesinden çok daha iyiydi.

    toplantının öğleden sonraki bölümünde ayça çok az konuştu. kendini çok yorgun hissediyordu. morali bozuktu. sadık’la göz göze gelmemeye çalışıyordu. dün gece resmen tecavüze uğramıştı. bu sabah dayak yemiş ve yeniden ırzına geçilmişti. ama içinden bir ses bu sabahki kısmın pek de tecavüze benzemediğini söylüyordu sinsice. bu fikri başından atmaya çalıştı. zevk almış olduğu doğruydu, ama zevk almasa da tecavüz sürecekti. kendi gönüllü olmamıştı sadık’la sevişmeye
    ···
  19. 44.
    0
    yine de huzursuzluğu gün boyu sürdü. bundan sonra ne yapması gerektiğine karar veremiyordu. bu olanlar hiç olmamış gibi davranıp, hayatına kaldığı yerden devam mı etmeliydi? yoksa bir şekilde sadık’tan intikam mı almalıydı? pekala onu şikayet edebilirdi. ama bu ne sağlayacaktı ki? i̇şler büyüyecek, herkesin gözünde tecavüze uğramış mazlum kadın durumuna düşecekti. bunu istemiyordu. piraye’yi arayıp, durumu anlatmayı düşündü. sonra vazgeçti. bunu telefonda anlatamazdı. yarın yüz yüze konuşmak en iyisiydi.

    aklına çılgınca şeyler de geldi bir ara. mademki başına gelenlerden zevk almıştı, sadık’la ilişkisini sürdürebilirdi. evet, ondan nefret ediyordu, ama kendisine müthiş zevkler yaşattığı inkâr edilemezdi. aynı zevkleri yeniden yaşama isteği bir anda tüm benliğini doldurdu. sonra kendisinden utanarak bu tür düşünceleri aklından kovmaya çalıştı. konsantrasyonunu toplantıya vermek için elinden geleni yaptı.

    toplantı sona erdiğinde bayiler o akşamı planlamak için lobide toplandılar. ayça da yanlarındaydı. maalesef onlara eşlik edemeyeceğini, kendisini çok yorgun hissettiğini, yemek yiyip odasına çekileceğini söyledi. anlayışla karşıladılar. sabahki maceradan sonra kimse ona ısrar etmedi. bir ara sadık’la yan yana geldiler.
    ···
  20. 45.
    +1
    - “bu akşam bize katılmayacak mısın?”

    - “hayır. yorgunum. hem yarın sabah erkenden yola çıkıcam. hazırlanmalıyım.”

    - “sen bilirsin. akşam uğrarım odana.”

    - “neden?”

    - “vedalaşmak için. bir süre görüşemeyiz. bir sonraki toplantıya kadar. ya da, belki ben i̇stanbul’a gelince sana uğrarım.”

    - “ne sanıyorsun beni? her canın istediğinde birlikte olacağın metresin mi?”

    - “hoşuna gitmedi mi benimle olmak? sabah halinden çok memnun görünüyordun.”

    - “bu konuyu konuşmak istemiyorum.”

    - “i̇yi. akşama görüşürüz o zaman.”

    ve kendinden emin tavırlarla akşam yemeğine çıkan gruba katıldı. ayça sinirli bir şekilde asansöre yürüdü.

    on dakika sonra sıcak suyla doldurduğu küvete uzanmış, sigarasını tüttürürken kendini kesinlikle daha iyi hissediyordu.
    ···