1. 1.
    +7
    kendi kendinize ne acaib bi ruyaydi ,ne garip bi histi diyip etkisinden 10 dk sonra kurtulup gercek varsaydigimiz hayata donuyorsunuz..

    iste oldukten sonrada ayni seyi bu hayat icin diceksiniz ne garip biseydi, neydi o,simdi bu gerceklikteyim o ne kadar garip bi ruyaydi goz acip kapayana kadar gecti hersey onumden gercege simdi uyandim ,neydi yasadigim o ruya dusuncesi heryerinizi kaplicak..

    ne demis hz muhafazid

    insanlar uykudadir, olunce uyanirlar..
    ···
  1. 2.
    +3
    "allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." (zümer/42)
    ···
  2. 3.
    +3
    ölmek değildir ömrümüzün en feci işi;
    müşkil budur ki, ölmeden evvel ölür kişi.
    ···
  3. 4.
    +3
    asıl önemli olan ölmeden uyanabilmektir. ölmeden ölmektir, kendin kendine yanip kullerinden dogmaktir. farkında olmaya katlanabilecek iseniz elbette.
    ···
  4. 5.
    +1
    arayan, bulana kadar aramayı bırakmasın
    ve bulunca şaşıracak
    ve şaşkınlıkta kalarak hayran olacak,
    ve her şey üstünde hüküm sürecek.

    eğer size yol gösterenler
    işte, kurtulus göktedir, derlerse
    o zaman, göğün kuşları önünüzde gidecek
    eğer kurtulus denizdedir, derlerse
    o zaman balıklar önünüzde gidecektir.
    fakat kurtulus hem içinizdedir ve hem dışınızdadır.
    kendi kendinizi bilince, o zaman bilineceksiniz,
    ve siz kim olduğunuzu bileceksiniz.
    lâkin kendinizi bilemezseniz,
    o zaman fakirliktesiniz
    ve bu fakirlik sizsiniz.
    ···
  5. 6.
    +2
    insan tedbirli bir balıkçıya benzer ağrını denize atan;
    ve onu küçük balıklarla dolu denizen çeker.
    onlar arasında, akilli balıkçı iri ve iyi bir balık buldu. küçük balıkların hepsini denize attı, zahmetsiz, iri balığı seçti.
    işitmek için kulakları olan işitsin.

    sonu aradığınıza göre
    başlangıçın perdesini mi açtınız?
    çünkü başlangıç nerede ise, son orada olacak.
    mesut o kimsedir ki başlangıçta duracak ve sonu bilecek ve ölümü tatmayacak!
    ···
  6. 7.
    +2
    "sen kimsin?- şüphesiz sen sen değilsin."
    ···
  7. 8.
    +2
    gönül büyük bir şehirdir ki, allah arştan yerin altına kadar her ne yarattıysa o şehirde vardır ve o şehre sığar. o şehirde iki sultan vardır. bunlardan biri rahmani, biri şeytanidir.

    dünyada bulut ve yağmur var. kaygı buluta, gözyaşı yağmura benzer. dünyada iki adet de deniz vardır. biri tatlı, biri acıdır. ikisi de bir yerdedir, fakat birbirine karışmazlar. gözyaşı acı, gözbebeği suyu tatlıdır. bunların ikisi de biraradadır, fakat birbirine geçmez. eğer gözyaşı acı olmasaydı göz kokar, gözbebeği suyu tatlı olmasaydı göz görmez olurdu.
    ···
  8. 9.
    +2
    belirli ad, belirsiz ada ilişkin anlayışın içindedir. belirsizlik, ermişin işaretidir, bilgisizlik de onun yöntemi.
    gizemin dışa vuruşu, anlayışlardan uzaktır, ama onlara döner. ermiş, nasıl tanır o’nu mademki “nasıl” yok? nerede tanıdı o’nu, madem ki böyle bir “yer” yok ? nasıl ulaştı o’na ; birlik kavramı yoksa ? nasıl ayrıldı o’ndan ; ayrılık yoksa ? katıksız belirlilik, sınırlı ya da kısa ömürlü bir amaç olamaz ; onun, sürdürülmeye gereksinimi yoktur, yok edilmeye de.

    gizem, öte kavrdıbının ötesindedir ; uzamsal sınırın ötesinde, niyetin ötesinde, alışılmış yöntemlerin ötesinde ve algının ötesindedir. çünkü bunların tümü , varlıktan önce ortaya çıkmazlar ve bir yer içinde var olurlar. o, varoluştan hiç uzak-laşmamıştır ; nicelikten nedenlerden ve sonuçlardan önce vardı, ve var. öyleyse bu nicelikler o’nu nasıl içerebilir, ya da sınırlar o’nu nasıl kuşatabilir ?

    kimisi der ki : “ ben tanrı’yı, o’ndan yoksunluğumla bilirim.” o’ndan yoksun olanlar, o’nun sürekli varlığını nasıl bilebilir ?

    kimisi şöyle der : “ ben o’nu kendisine ilişkin bilgi yokluğumla biliri.” bilgi yokluğu, yalnızca bir perdedir ve tanrı bilgisi, bu perdenin ötesindedir. yoksa bir gerçekliği olmazdı.

    kimisi der ki : “ ben o’ nu adının yardımıyla bilirim. “ ad, adlandırılmış’ tan ayrılamaz ; çünkü o, yaratılmış değildir.

    kimisi şöyle der : “ o’ nu, kendisi aracılığıyla bilirim. “ bu, tanınacak iki varlık kabul etmek demektir.

    kimisi der ki “ o’ nu yaptıkları aracılığıyla bilirim.” bu, insanın yapılanlarla yetinmesi onları yapan tek’i aramamamsı anldıbına gelir.

    kimisi şöyle der : “ ben o’nu, kendisini bilme konusundaki olanaksızlığımla bilirim. “ bu kişi, ayrılma gücüne sahip değildir; bağlı olan, nasıl o’ nu bilebilir ?

    kimisi der ki : “o beni bildiğinden, ben o’ nu bilirim. “ bu biçimsel bilgiden (ilm) yararlanmak ve tanrısal öz’den farklı bir bilgiye ulaşmak demektir. öz’ den ayrı olan , öz ’ü kavrayabilir mi ?

    kimisi der ki : “ ben o’ nu , kendisinin kendi hakkında verdiği bilgiyle tanıyorum.” bu, bilinmesine izin verilenle yetinmek, doğrudan bilgi yoluna başvurmamak demektir.

    kimisi şöyle der : “ ben o’ nu, karşıt sıfatlarıyla biliyorum.” oysa bilinen , ne sınırlandırılmaya uygundur, ne de bölümlenmeye.

    kimisi : “ amaçlanan (tanrı) bilir yalnızca, kendisini.” diyerek ermişlerin, kendi farklılıklarına bağımlı olduklarını ; çünkü amaçlanan’ ın, kendisini kendinde tanımayı hep sürdürdüğünü doğrulamaktadır.

    ey mucize ! insan, kendi bedeninin bir kılının nasıl karadan aka dönüştüğünü bilemezken, her şeyin yaratıcı’ sını nasıl olur da bilebilir ? özetlemeyi ya da irdelemeyi bilmeyen ; ilk’ i ve son’ u , değişmeleri, nedenleri, gerçeklikleri, hayalleri bilmeyen insan , süreklilikte var olan o’ nun hakkında bilgi edinme olanağına sahip değildir.

    hamd olsun o’ na ki onları ad’ la sınırlamayla , belirtiyle örttü. onları bir sözcük altında, bir koşul, yetkinlik altında, ve öncesiz- sonrasız var olandan gelen güzellik altında gizledi. yürek bir et parçasıdır ; bundan dolayı tanrı bilgisi , orada yer almaz, çünkü tanrısal bir şeydir.

    anlayış, iki mantıksal ölçüye sahiptir ; uzunluk ve genişlik. dinsel yaşamın iki kuralı vardır : sözlü kurallar ve yazılı kurallar. yaratılmışların tümü, göklerde ve yerdedir.

    ama tanrısal giz, ne uzunluğa, ne de genişliğe sahiptir ; ne göklerde ne de yerde bulunur ; dışsal biçimlerin içinde değildir, ayrıca sözlü ve yazılı kurallarla ulaşılan içsel hedeflerde de değildir.

    “ben o’ nu, kendi gerçekliğiyle biliyorum” diyen bir kişi, kendi varlığını, amaçlanan’ ın varlığından üstün kılar; çünkü bir şeyi , asıl gerçekliğiyle tanıyan kişi, ondan daha güçlü olur.

    ey insan! yaratılmışların içinde, zerre’ den daha küçüğü yok ve sen onu algılayamıyorsun. zerreyi bile tanıyamayan insan, bu zerreden daha algılanamaz olan o’ nu tanıyabilir mi ?

    dışarıda bırakılan şey, ölümlüler tarafına gider ; içeride bırakılan da, öz bilgisinin tarafında kalır. gizem, kendi özünü gizlemiştir. düşüncelerden, saptırıcı amaçlardan ve unutkanlıktan kopuk ve uzak kalır.

    gizeme erişmek isteyen, onlardan korkar ve onlardan korkan, kendini onlardan kurtarır ve uzaklaşır. gizemin doğu’ su batı, batı’ sı doğu’ dur. yeri ise, en yüksek dünyanın yukarısında değildir ; en aşağı dünyanın aşağısında da değildir.

    gizem, var olan şeylerden uzaklaşır ; hep tanrısal süreklilikle birliktedir. patikaları dardır ve hiçbir yol ona ulaşmaz. anlamları belirgindir ama ona zütüren bir kılavuz yoktur. duyular onu hissetmez ve insanların tamamlamaları ona erişemez.

    ona sahip olan, yalnız kalır ; onunla karışan kuralların dışına çıkar ; ondan soyunan , kör olur ve kendini ona bağlayan yıkıma uğrar. onun parlaması, kesintisiz akan su gibidir, kaynayan bir pınardır ; esintisi boldur ; oku delicidir ve fırlatıldığında gücü kesilir. ondan korkan, dünya işlerinden el çeker ve dikkatsiz seyirci olur. onun çadır ipleri, ermişler ve tırmanma araçlarıdır.

    gizemin kendinden başka benzeri yoktur. tanrı’ nın, kendinden başka benzeri yoktur ; ve o, gizeme benzer. o, gizemi ve kendini andırır ; gizemin, kendini andırması gibi. tanrı, yalnız kendine benzer ve gizem, yalnız kendine benzer.

    gizemin binaları, kendisinin destekleridir ; destekleri de kendisinin binaları. ona sahip olanlar, ona sahip olanlardır ve onun yapıları kendisinindir, kendisindedir ve kendisinin ürünüdür.

    o, tanrı değildir ; tanrı da o değil. ama ondan başka tanrı yok ; ve tanrıdan başka o (gizem) yok. tanrıdan başka tanrı yok.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    0
    sen ölmeyi bayılmak sanmışsın.

    reserved okuruz bi ara. ccc amsever reyiz ccc
    ···
  10. 11.
    0
    ulan sadece kendi yazdıkların linkini açtım sandım amk
    ···
  11. 12.
    +1
    @11 yok lan suku var ama kimse giblemiyor *
    ···
  12. 13.
    +2
    içinde, dışında olmak, bitişik ve ayrı olmak gibi şeyler, var olan iki şey arasında düşünülebilir. halbuki sualde, iki şey mevcut değildir ki, bunlar düşünülebilsin. çünkü, allahü teâlâ vardır. âlem, yani ondan başka her şey vehim ve hayaldir. âlemin var görünmesi, allahü teâlânın kudreti ile devamlı olup, vehim ve hayalin kalkması ile yok olmuyor. ahiretteki sonsuz nimetler ve azaplar bunlara oluyor. fakat, âlemin varlığı vehim ve hayaldedir. [yani dışarıda var olmayıp, vehme ve hayale var görünmektedir.] vehim ve hayalin dışında bir varlık değildir. allahü teâlânın kudreti, vehim olunan, hayal olan bu görünüşleri devam ettirmektedir. var gibi göstermektedir.
    ···
  13. 14.
    +2
    günlerden bir gün, bir topluluk, sufi’nin yanına gelerek:

    “rızkımızı nerede arayalım?” diye sordu.

    sufi:

    “rızkınızın nerede olduğunu biliyorsanız, gidin orada arayın!” diye cevap verdi.

    bunun üzerine:

    “yani rızkımızı allahu teâlâ’dan mı isteyelim?” dediler.

    sufi de bu kez:

    “eğer allah’ın rızkınızı unuttuğu kanaatinde iseniz, bunu o’na hatırlatın” diye karşılık verdi.

    bunun üzerine:

    “yani bir eve kapanıp tevekkül mü edelim?” dediler.

    sufi:

    “allah’ı tecrübe etmek şüpheciliktir” dedi.

    bunun üzerine:

    “peki çare ve tedbir nedir?” diye sordular.

    sufi şu cevabı verdi:

    (bkz: “tek çare çareyi terk etmektir ”)
    ···
  14. 15.
    0
    iyi güzelde bu nick ne amk bu ne yaman çelişki
    ···
  15. 16.
    +2
    @15 parmagin sahibine degil gosterdigi yere bak amk *
    ···
  16. 17.
    -1
    gibtir ulan madem o kadar imanlı birisin neden küfürlü nick koyuyon
    edit:daha önemlisi burda ne işin var dıbına koyim
    edit2:Adamlar ülkeyi bu şekilde soyuyor amk gibtirin gidin lan ülkeden
    ···
  17. 18.
    +2
    ···
  18. 19.
    0
    inanma insanların samimiyetine, Menfaat hissi ile gelirler vecde
    Eğer vaad etmeseydi cenneti, Allah'a bile etmezlerdi secde
    ···
  19. 20.
    -1
    lan bunlar ajan amk bunları okumayın zihin çalşması yapıolar size okumayın lan amacı olmayan bi yazar uğraşmaz bunlarla bundan ve biyikli genç forvetten uzak durun sakın okumayın. çok doğru gelebilir içinde size bi kod yazar beyninize iman gider beyler uzak durun
    ···