1. 51.
    -1
    http://inciswf.com/hahahah.swf
    ···
  2. 52.
    +1
    imf bitti de dünya bankası nolucak a yannanlarım borçla borç kapatıyolar amk
    ···
  3. 53.
    +2
    şimdi gibtir git
    diyor?
    ilk olarak, Türkiye'nin dış borçlarının içinde
    hem devletin, hem de özel kesimin payı var.
    Bir kere bu ikisini ayırmak lazım. Ayırmaz
    iseniz özelin yaptığı borcu devletin borcu gibi
    millete çakarak ahlaksızlık yapmış olurlar. Öyle
    ya, nasıl ki benim borçlarım sizi ilgilendirmez,
    borç alıp kâr rekorları kıran ve başarıyla
    ödeyen Koç ve Sabancı'nınkiler de bizi
    ilgilendirmez. Devlet bu borçlara garantörlük
    yapmıyor. Veren ile alanın sorunu. Bu yüzden
    özel sektörün borcunu nüfusa bölüp de
    'bebeklerimizin şu kadar borcu var' diyen
    cahiller halt etmiş.
    ikinci olarak da net ve brüt (AB ölçüsü bu)
    borç ayrımı yapılmalı. Brüt olan sadece
    borçları içerirken, alacaklarımızı hesaba
    katmaz. Şimdi Türkiye'nin şark kurnazları
    borcumuza bakıyor da alacağımıza bakmıyor.
    Borç borç da, alacak patlıcan mı? Bunun için
    borçlardan alacaklar çıkarılınca net borç
    oluşuyor ki buna bakmak lazım. O zaman önce
    bu ikisine göre bakalım.
    Türkiye'nin toplam (kamu artı özel sektör) brüt
    borçları 2002 yılında 257 milyar TL'den, 2010
    yılında 497 milyar TL (290 milyar dolar) olmuş.
    Alacaklarımızı düşersek (net) 317 milyar TL
    oluyor. Brüt 290 milyar dolar borcun sadece
    89 milyar doları devletin. On sene önce de
    zaten 75 milyar dolardı. Yani pek artmış değil.
    Artan da bu kriz ortamında oldu. Bu borcun 84
    milyar doları uzun vadeli. Risk yok.
    Hükümetten bağımsız olan ve adeta bir şirket
    benzeri kâr-zarar açıklayan TCMB'nin de 12
    milyar dolar borcu var. 10 milyarı uzun vadeli,
    yine hiçbir risk yok. Özel sektörün 190 milyar
    dolarlık borcunun da yine 117 milyar doları
    uzun vadeli.
    Üçüncü bir ayrım da borcun GSYH'ya oranına
    bakılır. Mutlak miktarına değil. Zira borç
    alınmış da ne yapılmış, hangi katma değer
    oluşturulmuş, görmek lazım. Ancak Türkiye'de
    cahiller borcun 'miktarına' bakarken, bununla
    ne yapıldığına bakmıyor. Evim yoktu, borcum
    da yoktu. Çok mu iyi? Ev yaptırdım, artık
    borcum da var. Evimin birkaç katını satarsam
    tüm borcumu öder, üstelik cebimde de para
    kalır. Kötü mü? Katma değer oluşturmaktan
    habersiz cahil, miktar olarak borçtaki artışa
    bakıyor da GSYH'nın 200 milyar dolar
    bandından tam 750 milyar dolar bandına
    çıktığına bakmıyor. Şimdi bu gözle bakalım.
    Kamu ve TCMB'ninki bir arada GSYH'nın %13'ü
    kadar bir brüt dış borç stoku var. Neti %10'un
    altında. Demek ki, devletin dış borç riski yok.
    Bir de devletin hem iç hem de dış borcu var.
    Bunun net olarak GSYH'ya oranı % 41,5
    (Avrupa'da ortalama % 80 ve üzerinde), net
    olarak ise GSYH'ya oranı 2010'da % 28,7.
    Kısaca devletin ne iç borç, ne dış borç riski
    var.
    Özel sektör ise sadece biraz borçlu. Ancak
    bunun da vadesi uzun. Sağlıklı borçlanmış,
    krizde bile takır takır ödemiş. 189 milyar
    dolarlık toplam özel borcunun 90 milyar doları
    bankaların, 100 milyar doları da reel sektörün.
    Peki cahil adam özel sektörün kim olduğunu
    biliyor mu? Türkiye'de faaliyet yapan tüm yerli
    yabancı firmalar 'özel sektör' olarak geçiyor.
    Buna göre 190 milyar dolarlık özel sektör
    borcunun ne kadarı yerlinin, ne kadarı bizim
    cahilin çenesini yoran yabancının borcudur
    acaba? Bunu kimse bilmiyor ve TCMB de
    maalesef şeffaf davranarak ya da tembellik
    yapıp düzenli olarak açıklamıyor. Ve yazık
    ediyor. Sonuç olarak özel ile kamunun toplam
    dış borcunun GSYH'ya oranı brüt % 39,5, net
    olarak ise % 23. Yani yine sorun yok. Sorun
    olmadığını nereden anlayacağız? Avrupa'ya,
    dünyaya, petrol zengini olmayan bizim gibi
    ülkelere bakarak. Baktılar mı, hayır! Kimin risk
    primi nerede? Kim batmış, kim ayakta, kimin
    notları düşerken kiminki çıkmış?
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    0
    @1 busefer mantıklı konuştun
    ···
  5. 55.
    +1
    malesef borçlanarak zenginlestik devletin borcu bitti ama devlet özel sektore uzun vadeli borc alarak gelişmesini önerdi özellikle bankalarda bole yaptı burda iyi taraf 2002 de gsyh 200 milyar doalran 800 e cıktı yani 600 milyar dolar zenginlestik tabi borclanarak bu borclarda uzun vadeli oldugundan simdilik sorun yok devletin mantıgı geldiginden beri buydu mesela evim yok 100 milyar para cektim gittim 3 katlı ev diktim bunu 250 milyara sattım 100 milyar borcunu düsersek 150 milyar kazanmıs oldum devletde boyle yaptı sonucta gsyh bu rakama cıktıysa gokten yagmadı para diger konuda ic borc malesef bunda iyimser olamıcam ama bu devleti baglamaz devlet kimseyi kimseye borclu yapmadı.
    ···