/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 153.
    0
    Bu hikaye çalintidir beyler tam adini hatirlamiyorum ama baska bi adamin epey bi uzun hikayesi
    ···
  2. 152.
    0
    Rezzzz panpaaaa
    ···
    1. 1.
      0
      http://www.incisozluk.com...kumadan-önce-arkana-bak/

      BEYLER HIKAYENIN ORJINALI BURADA UP LAYINDA ASIL HIKAYE TRENDE CIKSIN. PRIMCILERR ALDANMAYIN.
      ···
  3. 151.
    0
    Rizörvıd
    ···
  4. 150.
    0
    Calinti aq
    ···
  5. 149.
    0
    Reserve
    ···
  6. 148.
    0
    Yazıldı bu hıkaye
    ···
  7. 147.
    0
    rezerved amk
    ···
  8. 146.
    0
    Rezervasyon
    ···
  9. 145.
    0
    Rezerve
    ···
  10. 144.
    0
    Rezerve
    ···
  11. 143.
    0
    Rezervasyon
    ···
  12. 142.
    0
    Çalıntı hikaye
    ···
  13. 141.
    0
    okuyacağım lan top
    ···
    1. 1.
      0
      http://www.incisozluk.com...kumadan-önce-arkana-bak/

      BEYLER HIKAYENIN ORJINALI BURADA UP LAYINDA ASIL HIKAYE TRENDE CIKSIN. PRIMCILERR ALDANMAYIN.
      ···
  14. 140.
    0
    Tez zamanda görüşmek üzere
    ···
  15. 139.
    0
    rez bro
    ···
  16. 138.
    0
    Rezerved
    ···
  17. 137.
    +4 -1
    Babam bu olaydan çok etkilendi. Sürekli aynı rüyayı görmüş olmam beni de artık delirme safhasına getirmişti. Tekrardan yatıp uyumaktan korkar olmuştum. her başımı yastığa koyduğumda aynı şeyleri yaşayacağım korkusu ile yatıyordum.

    Bir süre geceleri gündüze dönüştürme kararı aldık. Artık geceleri gündüz gibi yaşıyor gündüzleri de gece gibi uyuyordum. Bu şekilde yaklaşık 1 aylık bir süre zarfında hiç bir olay olmamıştı. Sanırım artık her şey normalleşiyordu , Geçen zaman içerisinde babam hoca yı aradığında hoca hiç bir telefonumuzu açmamıştı hatta şehire gittiğimiz zamanlar da da hiç bir zaman hocayı görmemiştik.

    Aslında görmemiş olmam pekte umurumda değildi, belki görsem eski anılar depreşicek yada korkularım yeniden beni esir edecek diye görmemek daha iyiydi. Bu dönemde geceleri ders çalışıyor , gündüzleride ikindi vaktine kadar uyuyordum. Bu sisteme alışmıştım artık ama sosyal olarak toplumda neredeyse %90 dışlanmıştım.
    Yine geceleri birazda olsa geç saatte olsa uyumaya başlamıştım , artık bu musibetlerin başımdan def olduğuna inanıyordum.
    Bir gün bayram olduğu için ananemlerin köyüne gittik. Orada ananemin babası vardı çok yaşlı uzun sakallı göbekli bir adam ...
    Onunla ilgili anlatılan çok şey vardı. Derin hocalardan diyorlardı. Bayram münasebeti ile ilkkez oraya el öpmeye gittik. Belki enteresan gelicek ama ilkkez o zaman karşılaşmıştım onunla...

    Bizi çok iyi karşılamıştı Hoş sohbetli konuşkan bir insandı. Sohbet derinleştikçe eski konular açıldı, ona başımdan geçen bir kaç hadiseyi anlattığımda beni hiç dikkatini bozmadan dinledi, ama eskisi gibi olmadığını herşeyin düzeldiğini anlattım . O bana hiç unutmam kısa bir dua verdi ezberle her gece bunu oku yüzüne ve belden üstüne avucuna üfleyerek sür dedi. Bana o sıralarda kitapları arasından yazdığı bir muskayı getirdi, ben pek istemesemde takmam konusunda beni ikna etti .

    Oradan ayrıldığımızda o dua yı okuyup geceleri yattığımda hiç bir sıkıntı . Artık çok rahattım hayata geri dönmüştüm resmen yeniden doğmuştuk eski günlerdeki gibi mutluyduk artık kara günler geçmişti...
    O zamanlarda kendimi derslere verdim çalıştım ve yakın bir ilde 2 senelik bir bölüm kazandım.
    Okumak için gittim herşey iyi gidiyordu annemler de çok iyiydi o dönemler çok güzeldi ama her güzel şeyin malesef bir sonu varmış.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 136.
    +3
    Tekrardan, geldiğimiz onca yolu geri döndük. Kafamda hala o kadınla ilgili bir çok soru kalmıştı. Hele ki o dönerken gördüğüm manzara düşündükçe ülperme me sebep oluyordu.
    Hoca yol boyunca kadının hal ve hareketlerinin tuhaf olmasına rağmen iyi biri olup bize yardımcı olacağını söylüyordu, bu yüzden de son gördüğüm şeyleri kimseye söylemedim ki belkide kurtuluşum o olacak sa bu gördüklerime katlanmayı kafamda kabul etmiştim.

    Şehre geldiğimizde önce hocayı eve bıraktık sonra biz köye geri geldik. Olanları konuştuk, annem ve babamda pek memnun değillerdi , bundan sonra o kadınında hocanın da bize ne faydası olur diye istişare yapmıştık.
    Eve geldiğimizde saat çok geç olduğu için bir şey yemeden yattık. Yine aynı şekilde hep birlikte yattık ama gözüme uyku girmiyordu. Hep aklımdan geri dönüp köye baktığımda kargaların ışık olması ve yüzlerce kalabalığın orada bulunması silinmiyordu ve başka bir şey düşünemiyordum. Gece herkes uyudu babamın horlama sesi ve annemin hareketsiz yatışı beni daha da korkutuyordu. Tuvaletim çok vardı ama kalkıp gidicek hiç cesaretim yoktu. Tüm ışıkları yaksam bile gidemeyecek durumdaydım, ayrıca susamıştım .
    Kalkıp su içmek istedim, mutfak zaten yakındı ama korkuyordum yinede bir cesaret kalktım önce yattığımız odanın ışığını açtım sonra hemen hızlıca mutfağa koştum ışığı açtım ve ...

    Mutfak penceresi tam açılmıyordu önüne buz dolabi geliyordu tam boz dolabının önünde sandalye de oturan çarşaflı bir kadın vardı oturmuştu ve arkası dönüktü. Gördüğümde hocanın emrinde olanlardan birinin beni korumak çin beklediğini düşünmüştüm ama bu korkmama ma sebep değildi.
    Hırıltılı hırıltılı nefes alıyordu, sanki boğazı yırtılacakmış gibi sadece bir hırıltı vardı. gördüğümde nedense ilk başıma gelip bekleyen şerlilerden korktuğum kadar korkmamıştım.O an dua da okumadım çünkü hocanın emrinde olanlardan olduğundan artık emindim hiç birşey demeden ışığı açık bırakıp yatağıma geri dönmeyi düşündüm. Nasıl bir pgiboloji idi şuan anlatırken kendime hayret ediyorum. Sonuç olarak o da bu alemden değildi, sanırım onlara alışıyordum.
    Tam geri geri yürümek için adım atıcaktım ki hırıltının sesi ince tiz bir çığlık gibi çıkmaya başladı ve o çığlıkta sanki derinlerden bir şey söylüyor gibiydi.

    Tam bir adım geriye attım ve o an hayatımda gördüğüm en ama en korkunç sureti gördüm.

    Bağıramadım o an karardı sanki her yer gördüğüm şey Kıp kırmızı bir göz , yeşil ve siyah tonlarında bir ten bildiğin bir yaratık bu , dişleri parmak kadar vardı, tıslar gibi oldu dili dışarıda... Üçgen şeklinde dili vardı ve o ağız'a göre bile fazla büyüktü.
    Ben bunu gördüğümde en son hatırladığım şey gözlerimin kararmasıydı.

    O an kolonya kokusuna ve annemin sesine uyandım.
    Babam noldu bayılmış sın ne gördün diye sordu, bende olanları anlattım.Buz dolabının yanındaki pencere hala açıktı. Annem , ben olanları anlattıktan sonra pencereyi senmi açtın diye sordu. -Hayır ben açmamıştım , zaten de o şerli varlık orada oturuyordu Resmen orada izi duruyor gibiydi. Tıpkı filorasan söndüğünde hala beyaz bir kalıntı bırakırya, onun gibiydi. Annemlere bundan bahsettim ama hiç bir şey göremediler.
    O gece sabaha kadar kimse uyumadı yatakları kaldırdık gece kahvaltı yaptık. Herkes öyle düşüncelerdeydi. Babam sabah olunca hocayı arayacağını söyledi, zira hoca oradayken bizim eve bu şekilde, bana zarar vermek için hiçbir şerli varlık gelmiyordu.
    Sabahı bekledik ve hocayı aradık Hoca içtiği şey demek ki fayda vermemiş dedi.
    Daha ben gelemem damat ta yok felan dedi. Babam hocaya ben alırım seni dedi ama nedense pek gelmeye yanaşmadı hoca. Korkmuş muydu , yada artık bunlarla uğraşmak istemiyor muydu bilmiyordum.
    Yine gece olmuştu babam bu sefer siz uyuyun ben sonra yatarım dedi. Televizyon açıktı babamda oturuyordu. Ayakları benim yattığımda ayak tarafımın yanındaydı yorganın dışından ayaklarımı onda dokunduruyordum ki hem ses de vardı babamda uyumuyordu ona dokunarak güvende hissediyordum kendimi.

    Öylece zaten uykusuz olduğum için uykuya dalmıştım.

    Gece rüyamda hiç bilmediğim bir yerdeydim bir şey arıyordum ama ne aradığımı hiç hatırlamıyorum. Rüyamda da gerçekten ne aradığımı bilmiyordum sadece telaşlıydım hepsi bu. yürümeye devam ettim bir şey ararcasına o anda karşımda bir kalabalık gördüm. Bunlar insan gibiler di , bir derenin kenarında kalabalık toplanmış düğün yapılıyordu. Tıpkı diğer rüyalarımdaki gibi fakat oraya başka bir taraftan bakıyordum kalabalığa yaklaştıkça inceden bir davul sesi geliyordu, dahada yaklaştım onları gözetliyordum, bunlar insanalar dı hepsi normal insandı ama bir bahçenin içinde engebeli bir arazide derenin tam kenarında ne düğünü olacaktı ? Biraz daha yaklaştım artık aramızda 50 metre mesafe vardı neredeyse , onlar beni farketmiyorlardı ...
    O anda biri arkasına göndü ve normal bir insan yüzüydü fakat ayaklarına baktığımda ayakları tersti...
    Geri gitmek istedim geri geri kaçmaya çalıştım o an saniyeler içinde etrafımı çevirdiler yüzlercesi etrafım daydı kalabalığın bir tarafı açıldı ve beyaz resmen bir gelinliğin içinde mutfak da gördüğüm suret bana doğru gelmeye başladı o an babamın sesini duydum bana sesleniyordu bağırıyordu ama babam yoktu etrafta en sonunda biri beni kaldırdı babam başımdaydı annemle beraber beni uyandırdılar ne oldu ne oldu diye telaşlı telaşlı su verdiler hemen bende hala olayı yaşıyordum sanki hemen sıcağı sıcağına olanları babama anlattım.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 135.
    +5
    Hoca tüm yaşadığımız olayları kadına anlattı. Kadının ağzı hep açık gülüyordu yüzü, sanki bir deli ile konuşuyor gibiydik kadın dinledikçe de bana bakıp başını sallayıp anlatılanları onaylıyor gibiydi.
    Hocanın anlattıklarını sonuna kadar dinledi herşeyi anlattı kadın ayağa kalktı yaz günü olmasına rağmen kuzinesi vardı ( Soba) ona odunlar doldurdu ateşi yaktı üzerine kazan koyup kaynar su ile doldurdu kazanı eğleniyor gibiydi bu işler ona eğlenceli geliyor gibiydi. kazanın içine saçma sapan otlar attı buraya kadar iğrenç olan birşey yoktu ama en son kurumuş bir karganın ayağını kesip kazanın içine atıp kaynattı yaklaşık 15 -20 dakika sonra kazandan su alıp bana verdi sap sarı iğrenç ve sıcak bir suydu. içmem için bana verdi ama o şeyi asla içmezdim rezil kokuyordu.
    Babamlar da ısrar edince bir kaç yudum mecburen aldım. Kokusu zaten yer yarıyordu . Bardağın gerisini bıraktım kusasım geldi sakın kusma dedi hoca derin nefes almak al dedi dışarı çıktım herkes içeride kaldı derin derin nefes ala ala kusmamaya çalıştım . Onlarında bizim evin ordaki gibi serenti dediğimiz yapıdan vardı kapısı aralıktı içine doğru göz gezdirdim içeride ipe çamaşır gibi asılmış envayi çeşit ot vardı ve aynı şekilde asılmış kargalar vardı. Bu kadın resmen büyücüydü.

    Mide bulantım geçince tekrardan içeri geldim annemkadının tereğine geçmiş temizlenmesi imkansız olan pas tutmuş bardaklarını duru suda yıkıyordu çekmecelerde kileride çıkarıp yıkıyordu dolapların içleri örümcek ağı tutmuştu.
    Annem üst rafa uzanıp açacak gibi oldu başı yere eğik anneme bile bakmayan kadın urii ya değme ( oraya dokunma) dedi ama sanki kükredi . Babamla hoca konuşurken sohbetine ara verdiler o ses cidden ürkütücüydü. Annemde hazırı yıkadı bıraktı iyilik yaptığına bin pişman olmuştu. Akşam oldu döneceğiz kadın demezmi burda kalsın çocuk dedi.

    Babama döndüm yok dedim ağzımı oynatarak , babamda zaten beni buraya bırakacak kadar salak değildi. burda kalmak için ölü olmak lazım ancak o zaman umursamaz insan.
    Kadında siz bilirsiniz dedi ben dememiş olayım o zaman gibi bir kelime söyledi. artık hava kararmak üzereydi karşılarda ki köy sokak lambaları yanmıştı akşam ezanı okunmaya başladı zaten karşılar dan kurt çakal ulumaları birbirine karıştı , yürüme gideceğimiz yolumuz vardı hava kararmadan yola çıktık ısmarlaştık uzaktan, herkes önden gidiyordu başımı bir çevirdim arkaya kadının üzerinde uzun siyah şal gibi bir şey vardı. daha 2 saniye olmamıştı ne ara takacak onu sırtına yani imkansızdı. Birde kadının ilk geldiğimizde bize baktığı pencereden bakan biri vardı kesinlikle bundan da eminim ama bunu anneme dediğimde bile kadından korktuk hayal gördün kesin demişti kadın tek yaşarmış demişti. Ama kesinlikle biri vardı ve ben haksız değildim. Sonra zaten sağ tarafa doğru yürüdüğümüzden kadının evini serenti kapattı daha göremedim.

    Vadiden inerken hava daha çok kararmıştı. Bir ara arkamı dönüp tekrar baktım...
    ...
    ...
    inanın bana arkadaşlar gördüğüm şey aynen şu giderken kazıkların üzerindeki kargalar demiştim ya o kargalar ışık gibi sarı şekilde parıldıyordu. Bildiğiniz yolun iki tarafında da sanki sokak ampulleri gibi parıldıyordu ve ev tarafına baktığımda o kadar kalabalıktı ki orası kara kara gölgeler kısa lı uzunlu suretler ve orada bir küçük ışık daha vardı ve o alanı aydınlatıyordu. Sanki orada rüyamda gördüğüm gibi bir düğün vardı.
    Senkronize şekilde, sanki oynuyor gibiydiler. Şok oldum bunu ne anneme ne babama nede, hoca ya söylemiştim.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 134.
    +8
    Kadını görünce hocaya burada dedim hoca tekrar seslendi oda eyyy dedi kapının önüne iki büklüm kısa boylu elinde baston olarak kullandığı eski bir baston la kafasını kaldırmadan gözlerini yukarı dikerek bize gelin içeri gelin dedi. Salondan girdik ayakkabıları çıakrmak için ayrı bir bölüm vardı orada ayakkabılarımızı çıkardık ve salondan sağdaki ilk kapıya döndük kadının bize baktığı odaydı burası. Odanın içinde ilk dikkatimi çeken duvardaki takvimdi .. Sayfalarını yırtık aldığımız takvimlerden ama takvim sap sarı sararmıştı tarihide 1976 idi. Evin içinde çok eski gri bir halıfleks vardı ama kirden rengi siyaha yaklaşmıştı ve tahta olan evin duvarlarında çitlerde asılı olan kargaların artık kup kutu olmuş hali vardı. Herkes içeri girdiğinde kadın oturma odasının kapısınıda kapattı ve kapının arkasında genelde kıyafet asılı olan yerde yarasa ölüleri vardı aynı kargalar gibi asılmış şekilde ama kurutulmuştu. Hepimiz tedirgin tedirgin oturduk kadının gözü nedense bendeydi kadının gözlerinde resmen cadılık vardı. Zaten bilen bilir (CAZI ) diye bir efsane vardır karadeniz de uzun yaşayan yaşlı ve kılık değiştirebilen bir tabiri vardır bunun...
    Herneyse kadın bana gözlerini dikmişti dişşiz ağızı ile saçma sapan gülüyordu ama gözlerinde o gülme yoktu. Hoca lafa girdi nasılsın felan bir şeyler dedi laf açmak için. Yolda gelirken ekmek almıştık kadına giderken elimiz boş gitmeyelim diye ekmeği kadına uzattı hoca , kadında bana oğlum sen mutfağa bırak dedi mutfakta hemen o odadan geçilen biyerdi kapısıda yoktu mutfağa masaya bırak dedi. Mutfağa girdim çok pisti yani mide bulandırıcak derecede ...

    Yerde koca bir kazan vardı gözüm ilişti ekmeği bıraktıktan sonra kazanın içinde küçük kaplumbağa kabukları vardı . Bildiğin içinden hayvanı çıkarmış sanki kabuklarını almış gibi 4,5 tane irili ufaklı kaplumbağa kabukları vardı.
    Ama kara deniz de ben hiç kaplumbağa görmemiştim. hatta hayatımda hiç görmemiştim ancak televizyonda görmüştüm ama tanıdım doğal olarak başka bir şey olamazdı. Kadın heralde anladı ki hemen gel içerde otur oğlum dedi beni içeri çağırdı . Gözünü bana dikmişti resmen bana acayip bakıyordu . Ağzı gülüyordu ama gözlerinde farklı bir bakış vardı ,Bu beni yeterince tedirdin etmişti birde o kaplumbağa kabuklarını görünce iyice tuhaflaştım bir an önce gidelim istiyordum.
    Tümünü Göster
    ···