-
51.
+3Tekrardan, geldiğimiz onca yolu geri döndük. Kafamda hala o kadınla ilgili bir çok soru kalmıştı. Hele ki o dönerken gördüğüm manzara düşündükçe ülperme me sebep oluyordu.Tümünü Göster
Hoca yol boyunca kadının hal ve hareketlerinin tuhaf olmasına rağmen iyi biri olup bize yardımcı olacağını söylüyordu, bu yüzden de son gördüğüm şeyleri kimseye söylemedim ki belkide kurtuluşum o olacak sa bu gördüklerime katlanmayı kafamda kabul etmiştim.
Şehre geldiğimizde önce hocayı eve bıraktık sonra biz köye geri geldik. Olanları konuştuk, annem ve babamda pek memnun değillerdi , bundan sonra o kadınında hocanın da bize ne faydası olur diye istişare yapmıştık.
Eve geldiğimizde saat çok geç olduğu için bir şey yemeden yattık. Yine aynı şekilde hep birlikte yattık ama gözüme uyku girmiyordu. Hep aklımdan geri dönüp köye baktığımda kargaların ışık olması ve yüzlerce kalabalığın orada bulunması silinmiyordu ve başka bir şey düşünemiyordum. Gece herkes uyudu babamın horlama sesi ve annemin hareketsiz yatışı beni daha da korkutuyordu. Tuvaletim çok vardı ama kalkıp gidicek hiç cesaretim yoktu. Tüm ışıkları yaksam bile gidemeyecek durumdaydım, ayrıca susamıştım .
Kalkıp su içmek istedim, mutfak zaten yakındı ama korkuyordum yinede bir cesaret kalktım önce yattığımız odanın ışığını açtım sonra hemen hızlıca mutfağa koştum ışığı açtım ve ...
Mutfak penceresi tam açılmıyordu önüne buz dolabi geliyordu tam boz dolabının önünde sandalye de oturan çarşaflı bir kadın vardı oturmuştu ve arkası dönüktü. Gördüğümde hocanın emrinde olanlardan birinin beni korumak çin beklediğini düşünmüştüm ama bu korkmama ma sebep değildi.
Hırıltılı hırıltılı nefes alıyordu, sanki boğazı yırtılacakmış gibi sadece bir hırıltı vardı. gördüğümde nedense ilk başıma gelip bekleyen şerlilerden korktuğum kadar korkmamıştım.O an dua da okumadım çünkü hocanın emrinde olanlardan olduğundan artık emindim hiç birşey demeden ışığı açık bırakıp yatağıma geri dönmeyi düşündüm. Nasıl bir pgiboloji idi şuan anlatırken kendime hayret ediyorum. Sonuç olarak o da bu alemden değildi, sanırım onlara alışıyordum.
Tam geri geri yürümek için adım atıcaktım ki hırıltının sesi ince tiz bir çığlık gibi çıkmaya başladı ve o çığlıkta sanki derinlerden bir şey söylüyor gibiydi.
Tam bir adım geriye attım ve o an hayatımda gördüğüm en ama en korkunç sureti gördüm.
Bağıramadım o an karardı sanki her yer gördüğüm şey Kıp kırmızı bir göz , yeşil ve siyah tonlarında bir ten bildiğin bir yaratık bu , dişleri parmak kadar vardı, tıslar gibi oldu dili dışarıda... Üçgen şeklinde dili vardı ve o ağız'a göre bile fazla büyüktü.
Ben bunu gördüğümde en son hatırladığım şey gözlerimin kararmasıydı.
O an kolonya kokusuna ve annemin sesine uyandım.
Babam noldu bayılmış sın ne gördün diye sordu, bende olanları anlattım.Buz dolabının yanındaki pencere hala açıktı. Annem , ben olanları anlattıktan sonra pencereyi senmi açtın diye sordu. -Hayır ben açmamıştım , zaten de o şerli varlık orada oturuyordu Resmen orada izi duruyor gibiydi. Tıpkı filorasan söndüğünde hala beyaz bir kalıntı bırakırya, onun gibiydi. Annemlere bundan bahsettim ama hiç bir şey göremediler.
O gece sabaha kadar kimse uyumadı yatakları kaldırdık gece kahvaltı yaptık. Herkes öyle düşüncelerdeydi. Babam sabah olunca hocayı arayacağını söyledi, zira hoca oradayken bizim eve bu şekilde, bana zarar vermek için hiçbir şerli varlık gelmiyordu.
Sabahı bekledik ve hocayı aradık Hoca içtiği şey demek ki fayda vermemiş dedi.
Daha ben gelemem damat ta yok felan dedi. Babam hocaya ben alırım seni dedi ama nedense pek gelmeye yanaşmadı hoca. Korkmuş muydu , yada artık bunlarla uğraşmak istemiyor muydu bilmiyordum.
Yine gece olmuştu babam bu sefer siz uyuyun ben sonra yatarım dedi. Televizyon açıktı babamda oturuyordu. Ayakları benim yattığımda ayak tarafımın yanındaydı yorganın dışından ayaklarımı onda dokunduruyordum ki hem ses de vardı babamda uyumuyordu ona dokunarak güvende hissediyordum kendimi.
Öylece zaten uykusuz olduğum için uykuya dalmıştım.
Gece rüyamda hiç bilmediğim bir yerdeydim bir şey arıyordum ama ne aradığımı hiç hatırlamıyorum. Rüyamda da gerçekten ne aradığımı bilmiyordum sadece telaşlıydım hepsi bu. yürümeye devam ettim bir şey ararcasına o anda karşımda bir kalabalık gördüm. Bunlar insan gibiler di , bir derenin kenarında kalabalık toplanmış düğün yapılıyordu. Tıpkı diğer rüyalarımdaki gibi fakat oraya başka bir taraftan bakıyordum kalabalığa yaklaştıkça inceden bir davul sesi geliyordu, dahada yaklaştım onları gözetliyordum, bunlar insanalar dı hepsi normal insandı ama bir bahçenin içinde engebeli bir arazide derenin tam kenarında ne düğünü olacaktı ? Biraz daha yaklaştım artık aramızda 50 metre mesafe vardı neredeyse , onlar beni farketmiyorlardı ...
O anda biri arkasına göndü ve normal bir insan yüzüydü fakat ayaklarına baktığımda ayakları tersti...
Geri gitmek istedim geri geri kaçmaya çalıştım o an saniyeler içinde etrafımı çevirdiler yüzlercesi etrafım daydı kalabalığın bir tarafı açıldı ve beyaz resmen bir gelinliğin içinde mutfak da gördüğüm suret bana doğru gelmeye başladı o an babamın sesini duydum bana sesleniyordu bağırıyordu ama babam yoktu etrafta en sonunda biri beni kaldırdı babam başımdaydı annemle beraber beni uyandırdılar ne oldu ne oldu diye telaşlı telaşlı su verdiler hemen bende hala olayı yaşıyordum sanki hemen sıcağı sıcağına olanları babama anlattım. -
52.
+2Hava biraz aydınlanır gibi olduğunda yatmaya karar verdim. Televizyonu açtım, koltukta uzandım. Ses olsa da birkaç o uykusuzlukla saat uyumuştum. Uyandıktan sonra giyinip köye arabayı vermeye gittim. Babam, dedenin yanında kalsana evde korkuyorsun falan dedi ama gündüzleri bana bir heriflik geliyordu. Onlar benden korksunlar diye onlara, endişe etmemeleri ve birde benimle uğraşmamaları için blöf yapıyordum.Tümünü Göster
Birkaç saat oturduktan sonra kalkıp yürüyerek köyden inecektim. Babam araba ile yatsı an sonra bırakırım seni dedi. Yürüyeceğime araba ile gideyim daha iyi dedim. Akşama kadar rutin geçen bir günün sonunda babam beni eve bıraktı kendisi eve ekgib görüp gitti. Eve girdim evde bir ses vardı. Televizyonu nasıl olduysa açık bırakmışım. Tüm ışıkları yakarak kademe kademe ilerlemeye başladım. En önce mutfağa uğradım birde baktım ki perdeler kapalıydı. Ben açık bırakmıştım uymadan önce eve ışık girsin diye…
Oturma odasına girecektim kapısı kapalıydı. Kapı yarı buzlu camlı olduğu için ( Şu an hala aynı evdeyim. Kapıyı isterseniz çeker atarım şimdi buraya ) içeride bir şeyler dolanıyordu siyah siyah….
O an dondum kaldım. Kapıyı açamazdım. Ses çıkarmamaya çalıştım ama dondum kaldım. Sanki içeri de ayin vardı. Olduğum yerde dururken arkamda bir nefes hissettim. O anda arkama baktım ve çok uzun zamandan sonra Zuzumbilesi tam arkamda duruyordu. Benim ruhani eşim olan Zuzumbilesi…
Son gördüğümden farklıydı. Saçları çok uzamıştı yerlerdeydi bir kısmı. Yüzünün güzelliği hala ay gibi parlıyordu ama o suratında kötü bir ifade vardı. Bu beni korkuttu. Ona o an eskisi gibi güzel gözü ile değil… Buda bir cin ve kılık değiştirmiş gözü ile bakıp aklımdan geçirdiğim anda, Yüzü şekil değiştirdi ve kulak zarı patlatan bir çığlık duydum. Karşımda kambur, burunsuz ,vücudu buruş buruş , ağzı kocaman ve içi sivri dişlerle dolu , saçları yine aynı uzunlukta olan bir mahluk gördüm ve o anda boğazıma sarıldı. Beni boğacak gibi olduğu anda “Allahu la ilahe“ der demez gözümün önünde yok oldu. Beni gerçekten öldürecekti. Bir insanın boğazımı sıkması ile aynı güçteydi fakat ekgib olan benim onu fiziksel olarak tutmamam ve müdahale edemememdi..
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
53.
+2damatta bir şeyler var up up
-
-
1.
+1hoca da bile bi binlik cikmassa gibin beni
-
-
1.
+1HiKAYE ÇALINTI ÇALINTIIIII HER PART BURADA ZATEN VAAAAAAR
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/
-
1.
-
1.
-
54.
+1Dedem bana, bu kitap senin için tehlike oğlum. Bu kitap seni her şeyden kurtarabilirde, her şey daha da kötüye gidebilir. Kitap çok kasvetliydi. Kitabın oradaki varlığı şerli varlıkları rahatsız ediyordu. Benim korkum şerli varlıklar değildi. Benim korkum şerli varlıklar yüzünden hayatım hiçbir zaman normal olmayacak korkusuydu. Dedem kitabı kaldırıp sandığına koydu. Tekrardan yatmak istedim, ben yatınca dedem de fazla uzatmadı. Burada pekte kalmak istemiyordum. Yarın giderim diyerek uykuya daldım. Sabah oldu dedem erken kalkmış zaten köy yumurtası falan almış komşulardan haşlamıştı güzelce kahvaltı yaptık. Kuzine (Soba) vardı . Kuzinenin fırın yerine patates koyduk. Çok güzel pişti yedik vs vs… Gitmek istiyordum dün gece ama şu eski günlerimdeki köy hayatımda ki gibi anılarım depreşince gidip kalmak arasında ikileme düştüm. Ben bu kasvetli ve her an korku içinde olduğum hayatı istemiyordum. Keşke hayatım eskiden olduğu gibi huzur dolu günlere dönseydi. Akşama doğru, dede ben gidim daha dedim. Daha bu işlerden kurtulamayacağımı biliyordum artık. Karşıma da ne çıksa takmayacaktım artık. Ismarlaştım dedemlerle ama o gün benim için çok duygu yüklüydü. Köy hayatı ve o kuzinenin bana verdiği anlamsız mutluluk…
Eve geldim tekrardan, babamlara dedim evdeyim dedemlerden geldim diye. Babam biraz bağırdı çağırdı buraya gel o zaman dese de işime gücüme bakayım dedim. Cesaret hapı yemiş gibi anlamsızca davranıyordum.
Ama bunları yapmamdaki sebebin o kitaptan uzaklaştırılmak olduğunu bilmiyordum
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
55.
+1Geri gitmek istedim arkama baktım yattığımız odanın kapısı kapalıydı. imkansızdı bu be kapatmamıştım. Kapatsam hemen kapanmıyor sert çekmek gerekiyordu. Bunu yapsam annem ve ananem uyanmış olacaklardı. Geri adım attım bir anda arkada o ilk başta gelenlerden bir ordu vardı. içeri girmiyorlardı. Hava aydınlanır gibi olmuştu. O aydınlığı oradaki yığılma kesmişti. Resmen camın önüne yığılmışlardı üst üste birbirlerini eziyorlardı. Arkamda bir ışık yandığını hissettim yanan yattığımız odanın ışığı idi. O an aklıma biri uyandı şimdi beni kurtaracak hissi gelmişti.
Aslında olan tek şey dün gece elektrikler gittiğinde ışık yanık kaldığı için elektrik gelir gelmez ampul yanmıştı. Kurtulamayacağımı biliyordum, bilincim ap açık yaşıyordum bunları..
O anda Ezanın sesi ile irkildim. Oradaki tüm mahlukat ezanın sesi ile yok oldu. Ezanı okuyan babamdı. Babam beni kurtarmıştı. Az kalsın onların tuzağına düşecektim. Ezan okunmasa sizler şu an bunları okuyor olamazdınız. Hemen arkamı döndüm içeri koştum , az önce kapalı gördüğüm kapı sonuna kadar açıktı. Ananem ve annem uyuyordu. Hemen bağırdım ayağa zıpladı resmen ikisi de , Başımdan neler geçmişti, O an gitmiş olsam neler olacaktı….
Olanları hemen sıcağı sıcağına anlattım. Onlar benim anlatmamdan bu kadar korkmuş ken olayı yaşayan bendim hal bu ki…
huur ÇOCUĞU BU ŞEKiLDE KOPYALIYOR ORiJiNALi iÇiN LiNK E TIKLAYIN
http://www.incisozluk.com ... dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
56.
+1Rez alsın isteyen ktkffff rez
-
57.
+1Alel acele telefona sarıldım, içimden de sürekli dua okuyordum. Oturma odasının kapısını o an açtım ve halı yanıyordu. Halının köşesi alev almıştı. Babamı aramadan önce halıyı söndüreyim dedim. Su doldurup geldim geldiğimde kendi kendine sönmüş sadece yanık yer duruyordu. Bu nasıl olurdu? Nasıl yanardı duru durduk yere halı… Bu zaman a kadar böyle bir durumla karşılaşmamıştım.Tümünü Göster
Babamı aradım daha köye varmadan hemen geri döndü. Babam gelene kadar çıkıp kapının binanın önünde bekledim. Babam son sürat geri geldi. Ağlayarak olanları anlattım. iş çığırından çıkmıştı artık. Dünün, kral gibi emir verip istediğini yaptıranı, bugün köle olacak durumdaydım. Halının yandığından bahsettim. Yukarı çıkıp babama da gösterdim. O gece direkt dedemin yanına gittik. Dedem o kitabı tekrardan çıkardı ve bir sayfa açtı. Açtığı sayfayı sonuna kadar bana okuttu. Onları okuduğumda beynimde çığlık sesleri oluşuyordu. Beynim patlayacak gibi oldu, o an elimi başıma zütürdüm. Dedem de galiba bunu deniyor olacak ki kitaba okumamam için elini tuttu. Bu okudukların sana zarar veren şerlilere acı veriyorsun. Onların çığlıklarını duydun. Kaç tane çığlık duydun dedi…
Bağımda neredeyse 100 tane çığlık vardı ve hepsinin tonu farklıydı. Sayıyı duyunca dedemin tipi değişti. Babama sen burada kal dedi beni yatak odasının yanında küçük bir oda vardı oraya zütürdü.
Çekmeceden bir sürü mum çıkardı ve halka oluşturacak şekilde dizdi. Benden bir bardağa küçük abdestimi bozmamı ve bardağı getirmemi istedi. Gidip biraz ıkınarak ta olsa yapıp getirdim. Bardağı en ortaya koydu. Kitaptan başka bir sayfa açtı ve açtığı sayfada aynı şekilde oluşturulmuş bir resim vardı. Dedem şeklin altında ki yazıları okumamı istedi. Ben okuduğumda mumların ateşi diğer olanların aksine çok azaldı, neredeyse sönecek duruma geldi.
Dedem dur dedi. Ben sana dediğimde buradaki mumları sırası ile yavaşça alıp bardağın içine sokup söndüreceksin dedi. Bunu yapış amacımız ; buradaki her bir mum, her bir şerli için boyut değiştirebileceği bir kapı görevindeydi. Okuduğum yazılar onları çağırıyormuş fakat ne diğer boyuta geri dönebiliyor ne de bizim boyutumuza geçebiliyormuş. Onları zoraki çağırıp bu duruma sokan bir yazı…
Mumların ateşinin azalma sebebi ise; tek yapabildikleri şeyin kendi mumlarını söndürüp eski boyutlarına kaçabilmesiymiş. Ben eğer onları bardağın içine söndürmeden sokabilirsem, o kapıdan gelen şerli ölecekmiş. Bu şekilde 4 tane mum söndürebildim, diğer kalan mumlar okumaya başladığımda, ya da elime aldığımda sönüyordu. Bunları öldürmek imkansız görünüyordu
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
58.
+1Parlayan mum tamamen erimiş su olmuştu o ateşin alevi ile ve sadece fitilinden çıkan ve yanıp ışık yaymaya devam eden çok az bir ışık vardı. Tam önümüzde o şerli hala oturmaya devam ediyordu. Arkama dönüp bizimkilere bakayım dedim Kızlar bayılmış yerde yatıyor Ercan’ın gözleri fal taşı gibi açılmış, Selim dilsiz gibi bir şeyler geveliyordu, dili tutulmuştu anlaşılan. O anda O şerli arkasını bir döndü ki o anı sadece kısacık hatırlıyorum. Kırmızı gözler o kadar... Ben bayılmışım. Ercan ve selim o anı görmemişler, Onlar daha önceden bayılmışlardır. Ya da bilmiyorum ne olduğunu, ben bayılmışım ayıldığımda başımda Ercan vardı onun sesine ayıldım su döküyordu yüzüme…
Bu sefer bana inanmışlardı Selim in hala dili tutuktu. Kızlar duvardaki gölgeleri hatırlıyorlarmış sadece ve benden başka o varlığın dönüp baktığını bilen kimse yoktu. Ercan olanlara inanamıyordu. O gece selim kızları evine bıraktı. Bende kıyafetlerimi aldım ve kalmak için Ercanlara gittim. Ne ben kalabilirdim yalnız ne de Ercan bizde kalırdı. Sabaha kadar onlarda uyuyamadık. Annesine babasına anlatmasını istemedim Ercan’ın ,Sabaha kadar başımdan geçen her şeyi anlattım ve artık kendi de gördüğü için olanlara benden daha çok inanıyordu. Benim aklımı kurcalayan ise, acaba benim emrimde olan cinlerin öldürdüğü cinlerin ailesinden birilerimiydi diye gelenler düşünmeye başladım. Lakin ilk gelenler onlar olsaydı bile, benim çağırdıklarım, benim emrimde olanlardan birisi olmalıydı … Lakin gelen de aynı örtülü şerli varlıktı. Bu iş çığırından çıkmadan yarın işe gittiğimde izin istedim. Ercan olanları patrona anlatmış. O da cemaatçi idi zaten git mübarek hallet işlerini dedi izin verdi.
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
59.
+1Olanları anlatmak için köye babamların yanına gittim. Babama sadece evde tek olduğumda olanları anlattım ve Ercan geldi dedim diğer olanları anlatmadım. Babam d Büyük dedenin yanına git ona da anlat bakalım, bayağıdır bir şey yoktu, çok düşünüyorsun bu işleri ondan olmuştur dedi. Kendisi de okudu ama dedeme de göndermeyi ihmal etmedi.
Arabayı aldım ertesi gün giderken şehirden de birkaç ekgib gördüm meyve aldım ekmek aldım köye çıktım ziyaret etmeye gelmiş gibi… Benim iyi olduğumu düşünüyorlardı beklide, çok sevinmişlerdi. Ben onları gördüğüme sevinmiştim ama içinde anlatacaklarımla ilgili sıkıntı olduğu için bu havayı elbet bozacaktım anlatacaklarıma başlayınca. Dedem tabi sordu daha oluyor mu falan dedi daha yeni geldiğim için atmosfer bozulmasın diye bahsetmedim olanlardan. işten güçten köyden kentten konuştuk akşam oldu . Yemekten sonra dedeme beni bir oku gelmişken dedim. Dedem beni okuyunca bir şeyler hissetmiş olmalı ki en son ne zaman gördün dedi. Bende yalan olmasın diye aslında buraya hem sizi görmek hem de bunları anlatmak için geldim dede dedim. Olanları baştan anlattım babama anlattığım gibi ama dedem bana hep şüpheci gözlerle bakmaya başladı beni okuduktan sonra.
Dedem her lafın sonunda “ Sen iletişime geçmeye çalıştın mı? “ Diye bir çok kez sordu. ilk başlarda yok desem de nede olsa eski alimlerden biri olduğu için olayın aslını anlattım ve dedem bana orada bir tokat patlattı. Anlamış mıydı emin değilim fakat ben anlattıktan sonra daha da sinirlendi. Nasıl yaptın dedi anlattım bende…
Gitti çok eski bir kitap getirdi dedem. Bayağı aradı sandıkların içinde. Sanki eskilerde bıraktığı ve görmek istemediğinden, hem zihninde hem de fiziksel olarak sakladığı bir kitaptı bu…
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
60.
+1Tutar devam et
-
61.
+1Rezerved
-
-
1.
0http://www.incisozluk.com...kumadan-önce-arkana-bak/
BEYLER HIKAYENIN ORJINALI BURADA UP LAYINDA ASIL HIKAYE TRENDE CIKSIN. PRIMCILERR ALDANMAYIN.
-
1.
-
62.
+1Dedem kitabı açmadan önce, asla bu kitabı alıp açmayacaksın. Seni bunun için biri zorlar ise, Kitabı açma aşamasına gelmeden bana bildireceksin. Bu kitaptaki göreceğin şeyler hayatın boyunca unutamayacağın kötü anılar bırakabilir. Bu kitap senin için bir kurtuluş olabilir ama bu kitap a mühürlenenler için azap ve ölümle sonuçlanır dedi. Dedemin bu laflarından korkmuştum. Çok ciddi konuşuyordu. Bu laflardan sonra o kitap a el sürmeyi bırak bakmazdım bile. Dedem ama üstüne basa basa, bana biri seni zorlarsa bildireceksin dedi. Bu zaman a kadar beni fiziksel işleri yapmam konusunda zorladıklarını görmemiştim.
Dedem içini açtığında kitaptan ağır rutubet kokusu geldi. Uzun yıllardır çıkarılmadığı kokusundan ve eski sayfalarından belliydi. Kitap açıldığında odanın atmosferi değişti. Bana bir üşüme geldi ve odanın içi kasvet doldu. Açar açmaz gözlerime baktı ve bir şey var mı diye sordu. Fakat az olduğu için dillendirmek istemedim. Kitabın içi sadece yazılardan oluşmuyordu. Geometrik şekiller, süslü yazılar, Piramit ve piramit i parçalara bölüp oluşturulmuş ayrı şekiller vardı. Kitaptan yayılan negatif enerji büyün gücümü ve enerjimi emiyordu resmen…
Dedem sayfalarda gezdikten sonra bir sayfada durdu. Şekiller sana ne hissettiriyor dedi. Normal dede bir şey yok dedim. Kitabı ters çevirip önüme koyduğunda, şimdi bak dedi. Kitabın açısına göre yazılar da değişti şeklide… Kitabı aynı haline getirdi, şimdi az öncekileri görüyor musun dedi. Yok dedim, soru sormadım, dedem çok ciddi konuşuyordu bu yüzden soru soramıyordum. Kalktı bir bardak su aldı oradan birkaç satır yazıp üçgen şeklinde katlayıp suyun içine attı. Ben sadece yaptıklarını öylece izledim. Su ya bir şeyler okudu ve biraz iç dedi. içtim ama suyun tadı acıydı. Normal musluktan alınan bir su olmasına rağmen tadı acıydı. Ama suyu içtiğimde içime bir rahatlama ve dilime akıcılık geldi. Hissettiğim kasvet kalktı.O zaman sordum..
Ne oldu şimdi dede? Ne okudun da kaldırdın o kasveti? Suya neden yazdın o kağıtları dedim. Dedem ilk o zaman tebessüm etti. Bu kitap öyle bir kitap ki, sen onu yemezsen o seni yer. Sen onu içmezsen sel olur seni alır gider dedi.
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
63.
+1Eve geldikten sonra duş alacaktım ama gece olmasının ve evde tek olmamın verdiği korku ile giremedim banyo ya aynı şeyleri yaşarım diye. Ercan’ı aradım ben geldim diye haber vermek içi ama aslında niyetim en azından bu gece gelir bizde kalır diye düşünmüştüm. Aradığımda evde tekim annemler köye gitti istersen sen gel dedi ama böyle pekte isteyerek demedi. Zira gördükleri karşısında kim olsa aynı şeyi yapardı belki…
Ama yüzsüzlük yapmak zorundaydım. Çıkıyorum o zaman evden dedim Ercanlara geldim. Gelirken yanıma iç çamaşırı vs. aldım ki duşumu orada alırım diye. Ercanlara geldiğimde yüzü biraz düşüktü. Şaşırmadım aslında istenmediğimi biliyordum ama ona da suç bulamıyordum. Pek yüzüme ardıma bakmadı. Bende madem duş alayım gideyim evime, ne ile karşılaşacaksam karşılaşayım dedim. Duş aldıktan sonra annemler gelmiş beni çağırıyorlar kusura bakma anahtarları yok falan dedim. Giderken anahtarı ver gel istersen dedi ağız ucu ile ama belliydi beni istemediği…
Yok daha gelemem annemlere ayıp olur dedim ama eve korka korka gittim. Bu akşam uyumam diye düşündüm, yarında işe gideceğime köye gider babama arabayı verir yürüyerek tekrar gelirim diye düşündüm ama yine aynı şey olacak, sonuç olarak eve gelecektim. O gece sabah namazına kadar gözümü kırpmadım. Pgibolojikmen kendimi korkutuyordum. Evdeki normal eşyalardan suret oluşturuyordu beynim. Tüm olanlar pgibolojikti. Delirdiğimi sandım artık bu durumlardan. Sabah ezanı okunduğunda bir rahatlama geldi içime namaz kılayım dedim. Mutfakta ki muslukta abdestimi aldım ( Annem görse evlatlıktan reddederdi .) Korkuyordum banyo ya gidemezdim. Namaza durmaya kalktım. Arkamda sanki biri var hissi oluşuyordu sürekli. Namaza bir türlü duramadım. Hep ARKAMA BAKMA HiSSi oluşuyordu. Arkamda sanki biri nefes alıp veriyordu. Bu şekilde korkularım beni namaz kılmaktan alı koymuştu.
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
64.
+1Dedem, koca adam hıçkıra hıçkıra-hıçkıra ağlamaya başladı. Annem babam ise donmuşlardı resmen. Olanların hala farkına varamamışlardı. Ben ise onlara sinirliydim. Nedense içimde onlara karşı bir sinir vardı ama o zamanlar şerliler tarafından tamamen ele geçirildiğimi bilmiyordum. Bahçe den patika yoldan yürüyerek çıktık. Evin önüne geldik. Ev bahsettiğim gibi harbe bir yerdi. Sanki o bölge şerliler tarafından ele geçirilmiş bir bölgeydi ve sanki onların sınırını geçtiğimizde boyut değiştirip, bam başka bir yere geliyorduk. Dedem hemen buradan çıkalım burası sahipli dedi… Fakat bilmiyordu ki artık bende tamamen sahipli biri olmuştum.
Oradan şarkın şaşkın çıktık. Ben oradan ayrılırken, sanki evimden uzaklaşıyor gibiydim. Sanki buraya aittim. Çitlerin yanından geçip patika yoldan arabaya ulaşmaya çalıştık. Geçerken gördüğüm, patika yoldaki çitlerde karga ölüleri duruyordu hala, o an arkama baktım ev hala terk edilmiş harabe olarak duruyordu. Arabaya vardık babam kullanmaya başladı hemen apar topar evedönüyorduk ama kimsenin bir fikri yoktu. Bundan sonra ne yapacaklardı bilmiyordum. Ama ben artık ne korku ne endişe duyuyor, ne de eve dönmek istiyordum. Sanırım ben oraya ait olmuştum.
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
65.
+1Hoca yaptığı büyülerden sonuç alamayınca yapacak bir şey bulamamıştı. Yumurtaları kendisi kırıp sabunu da kendisi açmıştı. Amacı bana korku vermekti bu safhada, bunu zaten en baştan başarmıştı. Yaptığı büyüler ahmakçaydı, bekli daha zekice bir şeyler yapabilseydi hayatım tamamen de kararabilirdi.Tümünü Göster
Ona, bizi cadı kadına neden zütürdüğünü sorduğumuzda ise kendisi işin içinden çıkamayınca bizi oraya zütürdüğünü cadı kadınla da iş birliği içinde bana içirdiği o zıkkım sayesinde artık benim şerlilerden oluşan bir toplulukla başım belaya girmişti. Hoca beni bu durumdan kurtaracağını söyledi. Ama gözlerinde nefret vardı. Bana bunca kötülüğü yaptıktan sonra pişman olup ta geri gelip beni kurtarma ifadesi yoktu. Sanırım bende, şerliler bana musallat olunca onlardan hem korkum azalmış hem de insanların aklından geçebilenleri hissetme gibi bir yetenek ortaya çıkmıştı. Gözlerinden içini görebiliyordum sanki.
Hoca zaman kaybetmeden cadı kadının yanına gitmemiz gerektiğini söyledi. Kalktık cadı kadının köyüne doğru yola çıktık ama gece oluyordu. Gece oraya gitmek hiç istemiyordum. içimde hem bir korku vardı hem de oldukça derin bir şüphe….
Kadının köyüne geldik. Arabayı yol kenarına çektik ve yürümemiz gereken patika yola koyulduk. En arkada babam geliyordu önünde ben önümde ananem, annem ve dedem önde damat, onunda önünde hoca vardı. Yol karanlık olduğu için biraz zor ilerliyorduk. Hafif bir ay ışığı ile yolumuza devam ettik. Önümüzdeki virajı döndüğümüzde kadının evi karşımızda olacaktı. ilerlemeye devam ettik. Aklıma oradan son döndüğümüz zaman arkama baktığımda gördüğüm şeyler geldi. Tam o sırada virajı döndüm ve…..
Aynı şekilde tel örgülerin kazıklarında ışıklar yanıyordu. Bunlar gündüz gittiğimizde gördüğümüz kurumaya bırakılmış karga ölüleriydi. Onlar ışık vazifesi görüyordu. Kadının evinde sap sarı ışıkları yanıyordu. Sanki ışıklar dışarı fışkırıyordu , pencere önlerinde kısa çizgiler halinde ışık süzmeleri oluyordu. Bunları sadece ben değil hepimiz gördük. Ama kimseden çıt çıkmadı. Kazıkalrın yanından geçtiğimiz zaman gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bunlar filmlerdeki cadıların büyü yapıp bir şeyler gördüğü fanusların aynısıydı ama içlerinde ışıklar yanıyordu. Yavaş yavaş eve doğru ilerlemeye devam ettik. Kadının evine yakınlaştığımızda inceden bir davul sesi duymaya başladık. Daha fazla yaklaştığımızda da davulun sesi artıyordu ama benden başka kimse duymuyordu sanki o sesi.
Serenti nin oradan tam döndüğümüzde evdeki tüm ışıklar söndü, davul sesi durdu . Gördüğümüz kazık başlarındaki ışıklara dönüp baktım onlarda sönmüştü. Sadece ay ışığı ile aydınlanıyordu sanki etraf korkmaya başladık herkesin ağzından mırıldanma duyuyordum, dua okuyorlardı galiba.
Hoca kadına adı ile seslendi bakan olmadı. Ben hemen nasıl bir cesaret ise küçük penceresinden baktım. içeride LÖKÜS(küçük piknik tüpü ile yanan gaz lambası) yanıyordu. Löküs ü tutma yerinden tavana asmış kendisi yerde bağdaş kurmuş oturuyordu başını yere eğmiş sanki ritüel yapıyor gibiydi.
Hoca yanıma geldi oda görüp cama tıkladı. Kadın yavaş yavaş kafayı kaldırıp bize öyle bir baktı ki……..
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
66.
+1Eve gelmiştik. Yolda kimsenin ağzını bıçak açmadı. Bende onlara dün neler olduğunu hatırlayıp hatırlamadıklarını sordum. Dün onlar sadece eve geldiğimizi hatırlıyoruz, bizi seni alabilmek için uyutmuşlar dedi. Bende onlara nasıl uyuduklarını söyledim. Kısacası onlar hiçbir şey görmemişlerdi. Aklım cadı kadının nerede olduğundaydı. O bir insan mıydı yoksa şerli miydi. Hoca ne damadı nereyedeydi. Bizi tekrardan neden bu duruma düşürmüşlerdi. Ben bundan sonra ne yapacaktım. Ben artık bir cin ile evliydim. Bunları neden ben yaşıyordum. Her şey aklımı kurcalıyordu. işi içinden çıkamıyordum. Artık hacı hoca ile bu amansız yolda bir yere varacağıma inanmıyordum. Eve akşam üstü vardık. Daha akşam ezanı okunmamıştı. Büyük ananemi kızının ( Annemin annesinin) yanına bıraktık. Büyük dedem bizimle köye gelmek istedi. Köye geldik. Eve geçtikten sonra namaz vakti yaklaşmıştı. Babam ve dedem camiye gidiyorlardı , beni de çağırdılar. içimden gitmek gelmedi, sanki beni, bir şey engelliyordu. Dur diyordu içimdeki…Tümünü Göster
Babamlarla gitmedim camiye. Annem evdeydi ben kapının önündeki deponun üzerine çıkıp oturuyordum. Hava soğuktu ama ben atlet ile çıktım dışarı, geceye doğru vücudum yanmaya başladı sanki.. Akşam ezanı okunmaya başladı. Akşam ezanı biter bitmez etraftaki bahçelerde ve mezarlıkta bir hareketlilik başladı. Sanki insanlar oradan akın-kın geliyorlardı. Bu saatte yüzlerce insan bahçelerde ve mezarlıklarda olamazdı. Bana bakarak yanıma yaklaştılar. Ayakları ters topukları ön tarafa dönük yürümeye devam ettiler. Korkmuyordum istirfimi bile bozmadım. Gözlerim zuzumbilesi yi aradı, onu göremedim. Hepsi etrafımı çevirdiler. Yüzler ve vücut aynı insan ama ayaklar tersti. Sonunda öğrenmiştim ki onlardan; her kılığa girerler ama insan kılığında ayakları ters oluyormuş. En çokta kedi kılığında dolandıklarını söylediler. Onlar kendi boyutlarında iken de kediler onları görebiliyor. Bir kedi bir noktaya odaklanıp boş boş dikkat kesilip bakıyorsa, oradan uzak durun…
Bunları bana daha sonra anlatmışlardı. Etrafım şerlilerle doldu fakat bana bir şey yapmıyorlardı. Ortalık onlarla kaynıyordu. Bir araya gelseler sayıları insanlardan misli-misli çoktur. Bunları yaşamadan önce eski insanlar; akşam ezanından önce evde olacaksın, yada gece on yatağa kon dibi laflar derlerdi. Anladım ki, gündüzler bizim, geceler onlarınmış. Artık Gündüz insanlar aleminde , gece ise cinler aleminde yaşamaya mahkum bir hayat yaşayacaktım.
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
67.
+1Beyler.. Burada size son bir kez uyarı yapacağım. iş evlilik kısmına geldiğinde işi dalgaya aldınız. Pişman olacağınız laflar söylemeyin. Ben bu anlattıklarımdan ne pirim yapmaya ne de boşa vakit harcamaya çalışıyorum. Hikayem bittiğinde buradan çekip gideceğim. Ama bu anlattıklarım kulaklarınıza küpe olsun. inanmayan varsa vaktini harcamasın burada. Bunlar eski geçip bitmiş olaylar diye dalga geçmeyin. Ben o kadar derin anlatacağım yerler vardı. Akşam yatağıma girdiğimde rahat edemediğim için yazmakta tedirgin oluyorum. Anlattıklarım bittiğinde hala dalga geçebilecek onan bir delikanlı çıkıpta.. Ben inanmıyorum deyip bana küfür edecek varsa . Şu an gece . Karanlık bir odaya geçip tüm ışık süzmelerini engelleyip önüne bir ayna alsın. 3 tane mum u da yakıp üçgen şeklinde dizip özelden mesaj atacakalarımı 2 ayrı kağıda yazıp birini tam ortaya diğerini de sesli sesli okusun. O zaman buraya gelipte yazacak bir akıl a sahip olamazsın.
Şimdi söylediklerimin arkasındayım. Varsa böyle bir delikanlı ben hazırım.
Bu entry i 5 dakika sonra silip devam edeceğim. Bu 5 dakika içinde gerçekten dinleyecek olanalar beklesin. Diğerleri hikaye bittikten sonra mesaj atsın.
Bu da son uyarım. Sonuç olarak herkes uyurken yapayalnızdır...
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
68.
+1Ayağa kalktım. Ben kalktığımda hemen yolu açtılar. Bana saygı duyuyor gibiydiler. Peki beni düne kadar öldürecek olan bu şerliler, neden beni korkutmamak için insan sureti ile gelip, birde bana saygı duyarcasına insani hareketler sergiliyorlardı? Kafamda her geçen saniye farklı ve bambaşka sorular oluşuyordu. içimden onların gitmesini istedim ve kalabalık bir anda yok oldu. Eve gittim babam ve dedem hala camideydi. Annemle oturduk, annem hep iyi misin-iyi misin diyip durdu. Bende dışarıda olanlardan hiç bahsetmedim. Korkum yoktu artık, olanlara alışmışmıydım, yada artık bu evlilik sayesinde onların gözünde bir statüye mi girdim bilmiyordum.Tümünü Göster
Gece denem ve babam beni çok okudular. Babam hoca yı ve damadını 2. Kazığından dolayı çok sefer aradı, ama hiçbir aramamızda ulaşamadık. Gece olduğunda beni uyutmak istemediler. Gündüz uyu gece uyursan yine onları göreceksin diye beni uyutmama ya çalıştılar. Ama ben artık onları görmekten korkmuyordum. Zaten beni korkutacak surette gelmiyorlardı. Ama unuttuğum bir şey vardı ki o gece kafamda artık bir şeyler yerine oturacaktı, ama gördüklerim kapılacağım gafletinde fitilini ateşleyen olay olacaktı.
O gece uykumun çok olduğunu söyledim. Zaten bana bir şey yapmak isteseler sizi yine uyuturlar dedim. Benim korkmadığımı anlamışlardı. Söylediklerimde mantıksız değildi. O gece annemle ben yerde, dedem ile babamda karşılıklı iki koltukta yattılar. Uyudum
Gece nasıl uyudum bilmiyorum, Günlerin yorgunluğu idi beklide… Gece bir ses ile uyandım. Adımla seslendiler. Kalktım yatakta doğruldum. Karşımda pencere vardı. Burası yattığım yer değildi. Ben yatak odasında uyanmıştım. Pencerenin önüne ilk gördüğüm şerliler vardı. Bana neden insan suretinde görünmediler anlamadım. Beni korkutmaya çalışıyorlardı. Gözleri ateş saçıyor ve çok sinirli bir surat ifadeleri vardı. Korkmuyordum yinede, onca şeyden sonra bana korkunç gelmiyordu. O anda inanılmaz bir şey oldu. Akşam deponun üzerinde oturduğumda yanıma gelip sonra bana yol açan 100 lerce şerli bir anda oraya geldi. Karşımda duran ve beni korkutmaya çalışan 3 tane şerli yi kollarına girip ayakları yerden kegib bir şekilde camdan çıkıp gittiler. Beni korkutmak için gelenlerin acı çığlıkları hala kulaklarımdadır….
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
69.
+1Odamda kalan ve insan suretinde olan bana döndü ve ; Artık seni rahatsız edemeyecekler.. dedi.Tümünü Göster
Onlar sizden değimli diye sordum. Onlar …… kabilesinden. Sen onların kabilesinden birilerinin ölmesine sebep olmuşsun. Onlar da sana ızdırap vererek seni esir e etmek istiyorlardı. Artık bir daha gelemeyecekler dedi.
Artık anlamıştım. Bana ilk başlarda hayatı zehir eden, benim nasıl olduysa öldürdüğüm 3 şerlinin geride kalan kabile üyelerinden gelen birkaç şerli varlıkmış. Bu son gelişleri onların ölmesine sebep olmuştu. Bunların yaşanması beni korkutmaya başladı. Bir gün beni de aynı şekilde alıp giderler korkusu içimi bürüdü.
Hemen kalkıp annemin yanına geri yattım. Korkum yoktu, sadece endişe içindeydim. Bu olanlardan kurtulmak istedim. Zuzumbilesi ile evli olmak artık doğru olmayan bir yoldu. Ama bundan nasıl kurtulabilirdim. Düşüncelere daldım, o şekilde uyumuşum.
Sabah kalktığımda hiçbir olaydan bahsetmedim. Normal bir uyku olduğunu ve korkulacak bir şey olmadığını söyledim. Önümdeki yaklaşık 1 aylık bir dilim böyle geçti. Dedem köyüne gitmişti. Annem ve babam benim iyileştiğimi düşünmeye başlamıştı. 1 ay kadar bir süre hiç ama hiçbir olay yaşamadım. Bu yüzden de babam ne hocayı ne de damadını aramadı. Onlar o geceleri rüya, hayal mayel şeklinde hatırlıyorlardı. Gerçekten olduğunu bile tam kestiremiyorlardı. Zamanla siliniyordu sanki onlardan….
Uzun bir zaman sonra bir gün şehirdeydim. Akraba ziyaretlerine başlayacak kadar düzelmiştim.
Bu ziyaretlerin gecesinde dışarıda dolanırken karanlık bir sokakdan geçiyordum. Gerçekten ıssız ve çok kullanılmayan bir yerdi. O dönemlerde dayımda kalıyordum ve şehirden birkaç arkadaş ile gece geç saatlere kadar geziyordum. Gece saat 11 civarlarıydı. Uzun dar bir sokak vardır bulunduğum yerde, genelde şimdilerde içki içenlerin uğrak mekanları. O zamanlarda çok kullanılmazdı.
Karşı yoldan gelen uzun boylu, sağa sola sendeleyen vücudu net görünse de yüzü görünmeyen bir varlık bana yaklaşıyordu. Onu insan sanmıştım , Bana gerçekten zarar verebileceğini, sendelediği için sarhoş olduğunu düşündüm. Yaklaştıkça ayaklarının ters olduğunu fark ettim. Durup bana bakmaya başladı. Niyeti iyi gibi değildi. NE amaçla karşıma çıktı hala bilmiyorum. Bana doğru bakıp bakıp en sonunda yok oldu.
Bu olaydan sonra, benim peşimi bırakmadıklarını anladım. Ama ailem artık çok iyiydi. Onlarla bu konuları konuşup, asla onları üzmek istemedim. Bu yüzden de anlatmadım. Birkaç tane daha benzer olay yaşadıktan sonra artık bir şeyler yapmam gerektiğini anladım. Hala hazırda şerlilerden de korkmadığım için, o gece cadı kadının evinde yaşananları çözme fikri ile birkaç gün sonra babamdan arabayı alıp cadı kadının evine gitmek üzere yola çıktım. Amacım neydi bilmiyorum. Belki de sadece orayı tekrar görmek istiyordum. Belki de şerliler fikirlerimi etkileyip beni oraya çağırıyorlardı.
Yolda giderken köy yolunda heyelan olmuştu arabalar peş peşe dizilmişti. Heyelan olan yer köyün aşağı mahalleleriydi. Önümde 2,3 araba da yolun açılmasını bekliyordu. Bende bekledim biraz ama arkama da arabalar yığılınca oradanda çıkamadım mecbur bekliyordum yolun açılmasını. Çok uzun sürdü ama elimden bir şey gelmiyordu. Sonunda yol açıldı. Arabalarla konvoy halinde bir yere kadar gittik. Bir yerden sonra hiçbir araba yukarı yola çıkmadı. Zaten yol devam ediyor ama yol o kısımdan sonra çimenler doluydu. Yani bu yolu kimse kullanmıyordu. Yukarıda da o haraba evden başka hiçbir ev yoktu. Ben yukarı yola devam edince Arabalardaki herkes bana doğru şaşırmış ifade ile baktı. Diğer arabalar ise az geride ki aşağı yola sapıyorlardı.
Yolda çok oyalandığım için akşam olması yakındı, hava zaten o zamanlarda erken kararıyordu. Gelmişken geri dönemezdim, nasıl cesaret ettim aklım almıyor bu işi ama arabayı çekip patika yolu yürümeye başladım. Hava alacakaranlığa döndü, Ezan okunmaya başladı, içimi uçsuz bucaksız bir korku kapladı, O anda tam virajı döndüğümde birde ne göreyim……
Tarlaların etrafındaki çitlerin başındaki kargalar yeniden ışıklı fanus olmuş, O en son yıkık olarak gördüğümüz cadı kadının evi tıpkı diğer geldiğimiz zamanki gibi ışıklar saçıyordu pencerelerinden…
hikayeyi çalan huur çocuğuna pirim vermeyin orijinali buradadır
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/ -
70.
+1Gözleri kedi gözü gibiydi. Bizimki gibi göz bebeği yuvarlak değil yukarıdan aşağı uzun ince sap sarı gözleri vardı. Bize doğru keskin bir bakış attı, kadının tipi resmen kedi gibiydi. ilk geldiğimizde ki yaşlı yüzü olan kadın değildi bu, resmen yüzü gencecik ama kediye benzeyen gözleri ve yüzü vardı.
Kadın bizi görünce ayağa kalktı. Tavana uzantı, tavanı zaten çok alçaktı. Tüpü alttan iteklediğinde üsteki tutma yerinden çıktı ve löküs ile salondan kapımızı açmaya geldi. Tahta kapıyı yavaş yavaş açtı ve iğrenç bir ses tonu ile; hoş geldiniz, gecenin bu saatinde hayır mı şer mi dedi.
Dedem lafa girdi büyük olarak arka taraflardan, Hayır mı şer mi onu sen söyleyeceksin dedi. Kadın elindeki löküs ü havaya kaldırıp dedemin yüzünü görmeye çalıştı . O ara bende yüzüne daha net baktım ve o sarı sarı parıldayan kedigözü gitmiş normal bir insan gözü ve yüzü ile açmıştı bize kapıyı. Kadın bizi içeri davet etti. Dedem sen dışarı gel ışığını alda dedi. Kadın dedem konuştukça takma alt dişlerini yerinden çenesi ile çıkarıp takıyordu. Hoca, dışarıda konuşulmaz bu içeri girip konuşalım dedi.
içeri girdiğimizde kadın löküs ü tavana asmak isterken hoca elinden alıp tavana astı. Oda ap aydınlık oldu ve hemen evde piriz var mı diye baktım. Evde ne bir piriz vardı ne de tavanda bir ampul….
Bu evde elektrik tesisatı bile yoktu… Peki o evden nasıl ışıklar fışkırıyordu ? Nasıl kazık başlarında fanuslar yanıyordu ? Aklımı kaçırmak üzereydim. Bunlar sadece benim mi dikkatimi çekiyordu. Artık fena halde korkmaya başlamıştım.
HiKAYENiN ORJiNLi BURADADIR
http://www.incisozluk.com...dan-%C3%B6nce-arkana-bak/
başlık yok! burası bom boş!